TUT ELİMİ KİLLİZE – ÖP BENİ ASİTÂNE
Gazeteci, radyo ve televizyon programcısı, yazar Mehmet Cemal Çiftçigüzeli; hayatının bir bölümünü hâtıralarıyla birlikte romanlaştırmış. Daha çok da doğup büyüdüğü ve yaşadığı şehirlerdeki olayları ve insanları anlatıyor. Yelpâze çok geniş… Şehirlerin kısa târihi, örf ve âdetler, mahallî yemekler, derin fakat sıkıcı olmayan insan manzaraları sıkça kullanılan temalardır. 1960 öncesi öğrenci çatışmaları, haksızlığa ve adâletsizliğe tahammül edemediği için hapishâneyi mesken edinen halk kahramanları, kaymakamı, hapishâne müdürü, savcı ve komutanlarla öğretmenler… Akla hayâle gelmeyen detaylar, ‘bu kadarı da olmaz?’ dedirten, merakları tahrik eden, okuyucuyu sayfadan sayfaya ve nefes nefese koşturan sürükleyici olaylar zinciri… Sâde bir üslûp ve akıcı bir Türkçe ile kaleme alınan; 400 sayfalık birinci, 484 sayfalık ikinci cilt hiçbir engelle karşılaşılmadan kısa zamanda okunup bitiriliyor.
Her iki cilt de belge roman özelliği ağır basıyor olmasına rağmen kolay ve merakla okunurluğuna gölge düşürmüyor. Aksine târihimizi, örf ve âdetlermizi, mahallî kültürlerin uçsuz bucaksız zenginliklerini gözler önüne seriyor. Trabzon işi altın kemer imâlatçısı gibi ince bir işçilikle gönüllere nakşediyor.
Doğduğu, ilkokul ve ortaokulu okuduğu şehrin sosyal problemlerini, şikâyetçi bir üslûp kullanmaksızın ilgililerin âdeta kulağına fısıldıyor. Meselâ en verimli topraklara, kaçakçılığı önlemek maksadıyla mayın döşenmesi sebebiyle kullanım dışı kalması… Kaçak gelen malların Kilis’te satışının serbest olmasına rağmen satın alınıp Kilis dışına çıkaranlara ceza verilmesi gibi… Eşyaların getirilmesinde -âmiyâne tâbiriyle- ‘dönen dümenler’, hapishaneye silêh, falçata, demir testeresi, hançer, madde bağımlılarının ihtiyacı olan malzemelerin ‘içeriye’ sokulması, rüşvet alan gardiyanlar, hatta hapishâne müdürleri… korkusuzca ve bütün çıplaklığıyla tek tek anlatılıyor.
Tasvirler pek mükemmel… Öğretmen Fikret, mezuniyetini müteakip ilk görev yeri olan Kilis’i tanımak için şehri dolaşması anlatılırken, okuyucu da sanki Fikret Öğretmenle birlikteymiş gibi şehri tanımış oluyor. Zeytinburnu’ndan Vezneciler’e gelişi, oradan Beyazıt’a Hukuk fakültesine geçişinde de…
Açık öğretim fakültesi gibi işlev gören Marmara Kıraathânesi ve ‘Marmaratör’ denilen müdâvileri, ve dahî Küllük… Millî Türk Talebe Birliği (MTTB)’nin konferansları, Tikleriyle Necip Fâzıl, Üstün İnanç, Mehmet Niyazi, Râsim Cinisli, Ziya Nur Aksun, Ahmet Kabaklı ve dönemin önde gelen fikir adamları… Çiftçigüzeli anlaşılan bulvarın sağ tarafındaki mahallenin adamı. Eee ne de olsa daha ilkokulda iken Nur talebesi olmuş…. İftiharla söylüyor. Çünkü çok istifade etmiş, şuur sâhibi olmuş, kelime hazinesi gelişmiş. Nâzım Hikmet ve Aziz Nesin’e, bâzı gazetelere ve sâhipleri ile yazarlarına topluiğnenin sivri ucu ile kan akıtmayacak şekilde hafif hafif dokunuluyor. Her satır, her bölüm keyifle okunuyor. Sevdiği kız aklına geldikçe terennüm etmeye çalıştığı şarkılar… Ah o şarkılar yok mu… gözü kör olsun… Hem genç âşıklara hitap ediyor hem de, pop müzik, rap müzik icat olduktan sonra melodi fukarası, tempo çılgını çis taklarla kulakları tecavüze uğrayanların hasret kaldığı Selâhattin Pınar, Alâeddin Yavaşça besteleri… tekmili birden…
Mesajlar, telkinler, tavsiyeler… parmak sallamadan, kaşlar çatılmadan, pamuk yumuşaklığında ve okşar gibi veriliyor. Görgü kuralları da ihmal edilmiyor. İhtiyacı olanların, ihtiyaçları karşılanıyor, unutmuş olanlara hafiften hatırlatılıyor. En gencinden en yaşlısına… bütün okuyucuların faydalanacağı bilgiler, hayâli cihan değen hâtırâlar canlandırılıyor.
Komşuluk ilişkileri, yardımlaşma, arkadaşlık, entelektüel hocalar, ‘müşteri velinimetimdir’ prensibini düstur etmiş centilmen satıcılar, mütevazı ve fakat vakur ve kâmil insanlar, iyilik, güzellik ve doğruluk adına ne varsa hepsi sayfalara serpiştirilmiş…
Kitaptan tadımlar bölümler:
Sol öğretilerden başka fikir, enternasyonalizmden başka düşünce, lâiklikten başka inanç tanımayan, kargadan başka kuş bilmeyen kısır kalemlerin aynı torna tezgâhından çıkmış malzemeler veya genleri değiştirilmiş sebze ve meyveler gibi tek düze, zevksiz, ruhsuz ve râyihasız romanlardan sıkılanlara Mehmet Cemal Çiftçigüzeli’nin iki ciltlik romanı iyi gelecek, üçüncü cildi bekleyecekler.
AKIL FİKİR YAYINLARI Alemdar Mahallesi, Alayköşkü Caddesi, Küçük Sokak Nu: 6/3 Cağaloğlu, Fatih, İstanbul
Telefon: 0.212-514 77 77 e-posta: [email protected] www.akilfikiryayinlari.com
MEHMET CEMAL ÇİFTÇİGÜZELİ
1945 yılında Kilis’te dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Kilis’te okudu. İstanbul Vefa Lisesi’ni bitirdi. İstanbul İktisâdi ve Ticârî İlimler Akademisi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Radyo-Televizyonculuk bölümünden mezun oldu. TC Devlet Lisan Okulu ve Tunus Habip Burgiba Yabancı Diller Enstitüsünden sertifika aldı.
Yazarlığa ortaokul talebesi iken Kilis Huduteli Gazetesi’nde başladı, Pırıltı sâhifesini yönetti. İstanbul Babıali'de Sabah’ta profesyonel gazeteci olarak Cağaloğlu’na adım attı. Tercüman, Türkiye, Millî Gazete, Bugün, Özgür, Sebil, Millî Gençlik ve İttihad gazete ve dergilerinde çalıştı; muhabir, musahhih, sâhife sekreteri, yazı işleri müdürü, köşe ve röportaj yazarı olarak görev yaptı. 32 yıl TRT Ankara Haber Merkezinin değişik birimlerinde ve Kahire temsilciliğinde hizmet verdi. TRT Türkiye’nin Sesi Radyosunda haber müdürü oldu, ülkemizde ilk defa TRT Telegün Teleteks haberciliğini başlattı.
Ankara’da Türkiye Yazarlar Birliğini 14 arkadaşı ile birlikte kurdu, yıllarca yönetiminde görev aldı.
Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı yayın heyetinde bulundu. Mehmet Âkif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı kurucusu ve mütevelli heyeti başkanı oldu. Yurt içinde ve dışında çok sayıda millî ve milletlerarası program gerçekleştirdi. Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarındaki altmışı aşkın ülkede konferanslar verdi, milletlerarası kongrelerde Türkiye’yi temsil etti, sempozyumlara katılarak tebliğler sundu. İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesinde ‘metin çözümlemeleri’ dersi verdi. Yazıları İngilizce, Rusça, Arapça, Urduca ile Kırım, Kazan, Kazak, Özbek ve Kırgız Türkçelerine tercüme edildi. Yayınlanmış 23 eseri bulunuyor.
MTTB Târihi ile TBMM’nde Mehmet Âkif Ersoy ve İstiklal Marşı adlı çalışmaları yayınlanıyor.
İstanbul Şerifali’de oturan Yazar Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Süleyman Demirel Üniversitesi Türk Süsleme Sanatları hocası ressam, minyatür ustası müzehhibe Serhan Çiftçigüzeli ile evli, Furkan ve Burkan’ın babası, Can ve Nil’in de dedesidir.
KUŞBAKIŞI
ŞEHİT GÜN SAZAK
Velût yazar ve nâşir Oğuzhan Cengiz, 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 448 sayfalık eserinde, 27 Mayıs 1980 günü, kaçakçı güruhu baronları tarafından düzenlenen kalleşçe suikastta şehit olan Gümrük ve Tekel Bakanı, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak’ı anlatıyor.
Gün Sazak hakkında yazılmış en kapsamlı ve renkli resimlerle donatılmış eserde; aziz şehidimizin kendi kaleminden hayatı; resmî belgelerle temellendirilerek siyâsî faaliyetleri, fotokopileri eserin sayflarında yer alan gazete kupürleri ile kaçakçılığı önleme konusundaki faaliyetleri ve aldığı neticeler, şehit edilmesinden sonra hakkında yazılanlar zengin bir külliyet hâlinde târih sayfalarına intikal ettiriliyor.
Milletler kahramanlarıyla yaşarlar. Kahramanlık sâdece savaş alanlarında elde edilen bir sıfat değildir. Öğretimde ve eğitimde, kültür ve sanatta, insanları iyiye, doğruya ve güzele yönlendirmeyi vazife addedip gerçekleştirmek için çalışan idealistler de ‘kahraman’ olarak anılmayı hak etmişlerdir.
Gün Sazak, Gümrük ve Tekel Bakanlığı’nda vazifeye başladıktan kısa bir süre sonra, güvendiği, kendisi gibi idealistlerden oluşan kadro teşkil etti. Bu kadro ile, yurt dışından Türkiye'ye kaçak yollarla sokulmak istenen mallar engellendi. Rüşvetçi memurlar yerine, görevinin bilincinde olan memurlar tâyin edildi. Böylece hırsızların cebine giren milyarlar, Türkiye’nin geleceğini mükemmelleştirecek projeler için kullanıldı.
Siyasî muarızlarının bile saygı duyduğu bir kişi olan Gün Sazak, berâber yürüdüğü arkadaşları için unutulmaz bir dâvâ adamıydı. Soğukkanlılığı, güler yüzü, merhameti onu tanıyanlarda hayranlık uyandırırdı. Onun için yılgınlık, duraksama, âcizlik yoktu. ‘İdealist kahramanlar için engellere takılmak düşünülemez’ özdeyişi, tatbikat ile doğrulandı.
Aynı ideale gönül veren neferlerden biri olan Oğuzhan Cengiz, önderi Gün Sazak'ın kişiliğini, siyasî hayatını, bakanlık döneminde yaptığı icraatı, dedektif titizliğiyle incelenmiş, şehit edilişinin sebep ve neticeleri üzerinde durmuş ve ardından yazılan binlerce belgeyi tek tek incelemiş bu eseri hazırlamıştır.
Eser, Gün Sazak döneminde yaşayanları o günlere götürecek, Türkiye'nin yakın târihinde ayrı bir yer tutan sıkıntılar ve bu sıkıntılardan kurtulmak için verilen mücâdeleler yeniden hatırlatacaktır. Daha da önemlisi; memlekezimizin ihtiyacı olan yeni Gün Sazaklar yetişmesine vesile olacaktır. Kitap, ‘Hafıza-i beşer nisyan ile mâlûldür’ özlü deyişi hatırlanarak bir ‘Şehit Gün Sazak Âbidesi’ gibi sunulmuştur.
Okuyan herkeste derin yaralar bırakacağından şüphe edilmeyen Gün Sazak'ın mücâdelesinin, herkes için bir siyâset modeli olması ümidiyle...
Ruhu Şad olsun...
BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Tel: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64 Whatsapp hattı: 0.553-129 86 86 E-posta: [email protected] WEB: www.bilgeoguz.com
NESEB-NÂME TERCÜMESİ
Neseb-nâme; bir şahsın bağlı olduğu âilenin fertlerini bilinen ceddinden başlayarak cedvel ve ağaç şeklinde şematik olarak gösteren belgelere verilen addır.
Mevlânâ Safiyü’d-din tarafından hazırlanan, Prof. Dr. Kemal Eraslan tarafından Türkçe’ye tercüme edilen 16 X 23 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda basılı 144 sayfalık eserde; Pîr-i Türkistan Hâce Ahmed Yesevî’nin Hz. Ali (kav)’den başlamak üzere soy ağacı verilmektedir.
Hemen belirtilmeli ki eserin mütercimi Prof. Eraslan eserin ‘Önsöz’ başlıklı bölümünde şu bilgileri veriyor:
Neseb-nâme metni ile ilgili olarak bir hususu açıklığa kavuşturmayı gerekli ve faydalı bulmaktayız. Neseb-nâme'de Ahmed-i Yesevî, Hz. Ali neslinden gösterilmektedir. Kanatimizce büküm, doğru değildir.
Orta Asya Türk dünyâsında kütüphânelerde ve şahıslarda pek çok neseb-nâme bulunmaktadır. Üzerinde çalışılan Ahmed Yesevî neseb-nâmesi, Arapça aslından zaman içerisinde genişletilerek tamamlatılmaya çalıaşılmıştır. Esas alınan metinde verilen bilgiye göre Arapça aslından hicrî 540 milâdî 1146 yılında Türkçe’ye aktarılmıştır. Mevlânâ Safiyü’d-din’den sonra gelen şahısların da zikredilmesi, Arapça aslından yapılan Türkçe tercümeye de ilâveler olduğunu göstermektedir. Bütün bu ilâvelere rağmen, Ahmed’i Yesevî’nin doğum ve vefat târihi tespit edilememiştir.
Tercüme edilen eser, şecere ile alakalı isimleri İshak Bab’a kadar getirdikten sonra İslâm ordularının Orta Asya’da yaşayan insanları, ki büyük çoğunluğu Türk’tür, İslâm’a dâvet için 150.000 kişilik bir ordu ile sefere çıktığı bilgisini vermektedir. Bu bilgiler târihî bilgilerle örtüşmemektedir. İshak Bab’ın 120 yıl yaşadığı bilgisini de şüphe ile karşılayacaklar mutlaka olacaktır. Gerçi, Ahmed Yesevî’de bir hikmetinde 125 yaşına erdiğini ifâde etmekte ise de, bu bilgiyi verenlerin nasıl olup da doğum-vefat târihlerini veremeyişlerinin açıklaması yapılamamaktadır. Yazılanlar, menkıbedir. Menkıbelerde târihî gerçeklerden ziyâde, hayatı anlatılan büyük şahsa, halk tarafından yakıştırılan kahramanlıklar, kerâmetler ve diğer üstünlükler anlatılmaktadır. Babası İbrâhim Şeyh’ten sonraki şecere ise inandırıcı ve düzgündür. Öncekiler değil…
Bütün bunlara rağmen, yeni belgeler bulununcaya, yeni yeni bilgilere ulaşılıncaya kadar mülâhazat hânesi açık tutularak, mantık süzgecinden geçirilerek mevcut bilgilerle yetinmek mecburiyeti vardır.
YESEVÎ YAYINCILIK: Küçük Ayasofya Mahallesi, Küçük Ayasofya Caddesi, Hüseyin Ağa Medresesi Nu: 13. Sultanahmet, Fatih, İstanbul. Telefon: 0.212-63850 12, Belgegeçer: 0.212-638 35 47 e-posta: [email protected]
KARINCA DAVUL ÇALINCA
Dînî ağırlık eğitim gören Ali Sandıkçıoğlu, 169 adet şiirinin yer aldığı 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 234 sayfa hacimli Karınca Davul Çalınca isimli kitabına; ‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’ başlıyor. (s: 11)
Şiirler; ‘Bismillâh’, ‘Duâ’, ‘Nasihatnâme’, ‘Sitemnâme’, ‘Yadnâme’, ‘Dostlar, ‘Gurbet’, ‘Özlem’, ‘Vatanım’ isimli başlıklar altında ve 9 bölümde devam ediyor. Atışmalar bölümünde (s: 333-346) Mehmet Kayalı ile Ali Sandıkçıoğlu arasında 1’er, İbrâhim Günaydın ile Ali Sandıkçıoğlu arasında 6’şar adet şiir… Adnan Bayraktar’ın, Ertan Pehlivan, Hasan Civelek, Abrâhim Günaydın, Dr. Nurettin Akman, Selâhattin Özdemir, Süleyman Kaplan ve Tuncay Uzunok’un Karınca Davul Çalınca isimli kitap hakkındaki sitayişkâr yazıları bulunuyor.
Şiirlerde dînî konular ağırlıklı olmakla birlikte, vatan ve insan sevgisi, özlem duyguları, nasihat, sitem, geçici ve ebedî ayrılıklar, dostlar, gurbet ve vatan hasreti temaları da kullanılıyor.
Şiirlerin pek çoğu ilâhî formunda bestelenmeye müsâittir. Bu türdeki besteler de kitapta yer alıyor.
Hepsi ‘tadımlık örnek’ gösterilmeye sezâ şiirlerdin rastgele alınmış dört şiirden kısa bölümler:
Bismillah (s: 29)
Her işin başında söyle Bismillah
Yardımına gelir Hz Allah.
Erişmek istersen hayırlı sona
Her işin başında söyle Bismillah.
Rahman ve Rahimdir Hakk’ın sıfatı,
Hakk’ı zikreyleyen geçer sıratı.
Kovmak istersen mel’un şeytanı,
Her işin başında söyle Bismillah.
Karınca Davul Çalınca (s: 106-107)
Diriler hep ölü oldu,
Bekliyorlar teneşşürü.
Eğik oldu hep duvarlar,
Ustanın yoktu şâkulü,
Karınca davul çalınca.
Kurt ile kuzu arkadaş,
Kediyle fâre dost olmuş,
İnsan insanı yiyor!
Yapılacak bir şey kalmıyor,
Karınca davul çalınca.
Karınca davul çalınca,
Hayattaki insanlar,
İmrenirler ölülere.
Bizleri kimler getirdi,
Bilemem ki bu hallere.
Rize ve Rizeli (s:257-258)
Doğu Karadeniz’de,
Rize de bir vilâyet.
Rizeliler olurlar,
Mert ve cömert.
Rizeli bilmez aslâ
Arkadan kuyu kazmak,
Onların şiarıdır,
Yüz yüze hesaplaşmak.
Çok misâfirperver,
Hem de merhametlidir.
Rizelinin kalbinde,
Din en yüce yerdedir
Dosttan Dosta (s: 286-287)
Tutumunla örnek oldun bizlere,
Hayırlar diliyorum sizlere,
Bekliyoruz bülbül döner güle,
Duanda unutma sevgili dostum.
Tuzlar bozulmuştur Tuzlayanlar da,
Sinekler dolaşır her ortalarda,
Arılar göç edip gitmiş olsalar da
Bir gün balı bulacağız can dostlarım.
Kitabı edinmek isteyenler için iletişim kanalları: 0.542-414 53 53 / e-posta. [email protected]
KISA KISA… / KISA KISA…
1-EHL-İ Beyt-i Muhammedi Silsile: Claude Addas– Birol Biçer / Sûfi Kitap.
2-SİYÂSETE DÂİR YAZILAR: Semih Yalçın / Berikan Yayınevi.
3-KIRIM KIRIMI: Mustafa N. Sepetçioğlu / İrfan Yayıncılık.
4-CİHAN HARBİ: İrfan Aksoy / Boğaziçi Yayınları.
5-AZERBAYCAN KARABAĞ BÖLGESİ: Mehdi Genceli / Ötüken Neşriyat.