Tanımadığımız Tanıdıklar

ALBANİYA ve AZERBAYCAN'DAKİ ALBANLAR

(Ali Şâmil'in Eseri)

Doç. Dr. SÖNMEZ ABBASLI

Ali Şâmil, hayatını ve ömrünü ilmî araştırmalara, Türk milletinin kaderini belirleyen konuların araştırılmasına adayan bir ilim adamidir. ‘Türk Milletinin Tanınmış Adamları’, ‘Kuzey Kıbrıs’, ‘Uygur’, ‘Gagauz’, ‘Kuzey Kafkas Türklerinin Folkloru ve Edebiyatı’, ‘Axıskalı Hasta Hasan’, ‘Colan Türkmenleri (folklor və etnoqrafiya örnekleri)’, ‘Kaşkaylar ve Onların Folkloru’ ile benzeri çalışmaların yazarı olan, yorulmak bilmeyen araştırmacının Albaniya və Azerbaycandaki Albanlar kitabının 53 yıllık araştırma ve gözlemin sonucu olduğunu söylersek yanılmayız. 

Öncelikle 276 sayfalık kitabın Köhlen Yayınevi tarafından yayınlandığını belirtmek gerekir. Yayınevi Sovyet döneminin klasik kitap yayıncılığından uzaklaşarak, Avrupa ve Amerika'da yayınlanan bir kitap olarak tasarlamaya çalışmıştır. 

Kitabın editörü Prof. Celal Gasımov, esere yazdığı önsözde, Ali Şâmil'in Türk halklarının edebî ve kültürel mirasının araştırılması, yayınlanması ve tanıtılmasında yaptığı çalışmanın bir enstitünün yaptığı çalışmaya denk olduğunu söyler. Araştırmacının bu kitabı yazarken üç ilkeye sıkı sıkıya bağlı kaldığına dikkati çeker. Profesöre göre yazar, eserinde bahsettiği şahsiyetler hakkında daha önce bahsedilen görüşlere yer vermekte, okuyucuya ne vereceğini açıklığa kavuşturmakta ve gelecekteki araştırmacılara kalanların cevaplarını vermektedir.

Çok sâde ve anlaşılır bir dille yazılmış olan kitabın ‘Giriş’ bölümünde araştırmacı Ali Şâmil, Arnavut ülkesine ‘Kartallar Ülkesi’ mânâsına gelen ‘Şipri’ dendiğini ve ‘Arnavutluk’ yer adının  ‘köy’ mânâsna gelen ‘İlliria’ kelimesinden oluştuğuna dikkati çeker. Yazar, Arnavutluk'un 1912'de, târihî topraklarını kaybetme pahasına da olsa bağımsızlığını kazandığını, ülke nüfusunun ağırlıklı olarak Sünnî ve Bektaşî olduğunu ve geri kalan Hıristiyanların Ortodoks ve Katolik olduğunu kaydeder.

Kitapta Ali Şâmil, Arnavutluk hakkında bildiklerini ve gördüklerini ve bu ülkeye neden gitmek istediğini ayrıntılı olarak yazar. Araştırmacı bu ülkeyi gençlik yıllarından itibâren bilse de, Azerbaycan'da yaşayan Ahmed Trinic ve Nafia Abid'le (Ahmed Şükrü'nün kızı) ilgili  bilgisi olsa bile, ancak oraya gitme arzusunun son yıllarda Tiran'da düzenlenecek olan bir sempozyuma dâvet mektubu ile başladığı ortaya çıkar. Arnavut İsmail Farka'nın hayatıyla Polonya'da yayınlanan Dissident Sözlüğü Ansiklopedisi’ne makaleler yazarken tanışır. Yazara göre, Sovyetler Birliği'ndeki Arnavutluk büyükelçiliğinin sözcüsü İsmail Farka`yı, Azerbaycan Millî İstihbarat Teşkilâtı ile işbirliği yapmak istemediği için bir trende felç edilir. Daha sonra da ‘şizofreni’ teşhisi konularak bir akıl hastanesine tedâviye gönderilir. Yazar, olayların Moskova'da olmasına rağmen onun 25 yılı aşkın bir sürede Azerbaycan'daki akıl hastanelerinde zorla ‘tedâvi’ gördüğünü yazar.

Ali Şâmil'in bu ülkeye gitme isteğinin, hükümet yetkilileriyle görüşerek ve onlardan neden bu şahsa sâhip çıkmadıklarını öğrenmek maksadı taşısa da, yazar, bu ülkeye olan ilgisinin gençlik yıllarında okuduğu Arnavut hikâyeleri ile başladığını hatırlatır ve der ki; ‘Sovyet basını Enver Hoca'yı Marksizm-Leninizm fikirlerinden uzaklaştığını söyleyerek sert bir şekilde eleştirdiğinde, ben her zaman ve her yerde Enver Hoca'nın yanında yer aldım.’

Üniversite yıllarında Emin Abid hakkında araştırma yaparken, Nafia adında Arnavut asıllı bir kızla evlendiğini öğrenen Ali Şâmil, onun hayatını ve biyografisini araştırmak istediğini belirtir. Yazar tanıdığı üç Arnavut hakkında çeşitli makaleler yazıp bunları Azerbaycan, Polonya ve Arnavutluk'ta yayınlamış olmasına rağmen, başarılı olamadığı için pişmanlık duymakta ve sempozyuma dâvet edilmesini 20 yıllık kaygısını sona erdirmek için bir fırsat olarak görür.

Kitapta ayrıca yazarın Tiran gezisi, Tomor Piri ziyâreti, ‘Gelenek ve Mısır Arasında: İmam Ali'nin Dünyası’ konulu bir sempozyuma katılımış, İsmail Farka ile  ilgili konuşması ve bu konuşması sırasında ona olan ilgisizliği yer alır.

Araştırmacı Ali Şâmil, 20-24 Mayıs 2008 târihlerinde Konya'da Selçuk Üniversitesi'nde düzenlenen bir konferansta Arnavutluk'tan Entela Muço ile tanıştığını anlatır ve hayatından bâzı sayfalar sunar. Tiran Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Târih Bölümü'nde okuyan Entela Muço'nun öğrenimi sırasında Türkçe'ye ilgi gösterdiği, farklı derslerde Türkçe bilgisini arttırdığı ve Arnavutluk Eğitim Bakanlığı bursuyla 1994-1995 yıllarında Türkiye'de TÖMER'de eğitim gördüğü ortaya çıkar. Ali Şâmil onun Arnavutluk'ta 13-20. yüzyıllarda yazılmış Osmanlı belgelerini bilen biri olarak tanındığını, 450 hektarlık bir arsanın belgelerini hazırlayıp notere sunduğunu, servet hırsının bu belgeyi  fotoşopla değiştirdiğini ve onun zor durumda kaldığını belirtir. Araştırmacı kitabında Entela Muço`nun Azerbaycan ile ilişkisinden, sempozyumlara aktif katılımından, daha sonra kütüphâne ve arşiv yerine devlet dâirelerini ziyâret etmesinden ve ‘Dostluk, İlim ve Kültür Derneği-Azerbaycan Derneği’ni oluşturmasından bahseder. Yazar, Bakü'deki Nevruz Bayramı`ndan daha fakir görünen Tiran'daki Nevruz Bayramı`nı da anlatır.

Ali Şâmil`in eserinde Arnavutluk'ta dine olan  tavır da yer almaktadır. Tiran'ın merkezi meydanlarından birine orta boy bir Bektaşi dedenin heykelinin dikildiği ve Enver Hoca'nın hükümdarlığı döneminde ülkede kırmızı tuğladan yapılmış bir binanın tek ibâdet yeri olduğu ortaya çıkar. O,  Ramazan ve Kurban Bayramı'nda ülkenin dört bir yanından Müslümanların buraya namaz kılmak için geldiklerini ve binanın hâlen câmi olarak kullanıldığını yazar. 

Ali Şâml ayrıca Osmanlı Devleti’nde üne kavuşan Arnavutların isimlerinden de bahsetmekte ve Damad Farid Paşa, Mehmet Âkif Ersoy, Şemseddin Sâmi, Nâim Fraşeri, Nâmık Kemal, Dr. İbrahim Temo, Hoca Hasan Tahsin gibi Türk dünyâsına hizmet etmiş Arnavut asıllı kişilerin faaliyetleri hakkında kısaca bilgi vermektedir.

Kendisini Arnavut olarak tanıtan Ahmed Trinic, ‘Arnavutluk ve Azerbaycan'daki Arnavutlar’ kitabında çokça adı geçen Arnavutlardan biridir. Ali Şâmil, onun sessiz bir insan olmadığını ve sosyo-politik hayattaki faaliyeti sebebiyle 1930'larda baskı girdabına düştüğünü belirtir. Yazar tartışmalı bir şahsiyet olarak nitelendirdiği Ahmed Trinic hakkında bilgi almak için Azerbaycan Millî İstihbarat Teşkilatı`nın arşivlerine gittiğini, soruşturma materyallerini okuduğunu, sorgulama, söz konusu kişinin hayatını ve karakterini tam olarak aydınlatamasa da, çocuklarının babaları için beraat istemesini ve Gulam Memmedli`nin Ahmed Receb oğlu Trinic'in beraatini uygun görmediğini vurgular. Ali Şâmil ayrıca soruşturmada vatana ihânet suçlamasıyla tutuklanan Ahmed Triniс'in casus olduğuna ve ülkeye ihânet ettiğine dâir ciddî bir delil bulunmadığını da yazar. Yazar, onun çocukluğunu ve gençliğini, askerliğini ve esaretini, Bakü'ye gelmeden önce ülkedeki sosyo-politik durumu, Muhammed Resulzâde ile görüşmesini, bir Müslüman askerî okulunda öğretmen olarak çalışmasını, Hasan Ruşeni Bark'ın onu neden öldürmek istediğini, onun ölümle üzleştiği Guba kazasını, Ali Bey Zizikski`nin onu neden ölümden kurtarmak istediğini , ‘İttihad Partisi’nin başkanı Garabey Garabeyov ile görüşmesini, Guba-Haçmaz'ın Ermeni-Bolşevik haydutlarından temizlenmesindeki rolünü ve benzeri meseleleri sâde bir dille anlatır.

Ali Şâmil, bildiği belgelere dayanarak, ‘Ahmed Trinic'in Türkiye casusu ve herhangi bir karşı-devrimci grubun üyesi olmadığı’ sonucuna varır. Ahmed Trinic ile ilgili makale, 1915-1936 Azerbaycan târihinin karanlık sayfalarını bir insan hayatı örneği üzerinden aydınlatması açısından çok alâka çekicidir. Azerbaycan târihçilerinin ad ve soyadlarını çizmekle, onlarca insanın hayatına dâir belgeler ortaya koymakla, yanlışların nereden ve nelerden kaynaklandığını belgelerle göstermektedir. Baskı mağdurları, Sovyet Komünist Partisi'nin 20. Kongresi'nden sonra, yani 1956'da beraat ederler. Ancak Ahmed Trinic, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra beraat eder.

Ali Şâmil bu eserinde Emin Abid ve Arnavut asıllı eşi Nafia Abid ve Emin Abid'in akrabaları hakkında yaptığı kapsamlı araştırmayı akıcı bir dille kaleme almaktadır. Genel olarak, araştırmacı Emin Abid mirâsıyla üniversite yıllarından beri ilgilenmektedir. Emin Abid'in bulunması ve okunması kolay olmayan Lâtin alfabesi ile yazılmış ‘Aşiret Dönemi Azerbaycan Edebiyatı Üzerine Belgeler’ başlıklı makalesi Ali Şâmil'in ilgisini çekmiş ve o dönemden yazar hakkında bilgi edinmeye çalışmıştır.

Kitapta uzun bir araştırmadan sonra araştırmacı, Emin Abid'in yeğeni Hüseyin Nejdet'in evine giderek eşi Valentina Pozdşeva ile görüşmesinden, onların baskıya mâruz kaldıklarını, Şeki`ye sürgün edildiklerini, evlerindeki belgelerin Azerbaycan Edebiyat ve Sanat Arşivi'ne teslim edildiğini ve orada Emin Abid`in adına bir fon kurulduğundan bahseder. O, Emin Abid ve eşi hakkında bazı bilgileri ‘Azerbaycan Tıp Dergisi’nde tercüman olarak çalışan Asgari (veya Asgarov-Ali Şâmil) olarak bilinen bir kişiden aldığını vurgular. Araştırmacı, ‘Emin Abid'in adının Zeynalabdin olduğunu ilk ondan duyduğunu’ yazar. Millî İstihbarat Teşkilâtı arşivlerinde çalışırken bu bilginin gerçekliğine şâhit olduğunu söyler. Oradan şunu da öğrenmiş ki, Zeynelabdin Mutallib oğlu Ahmedov okumak için İstanbul'a gittikten sonra orada Muhammed Resulzâde ile sık sık görüşmüş, editörlüğü ile yayınlanan ‘Yeni Kafkasya’ dergisinin bölüm başkanı olmuş ve Muhammed Resulzâde'ye saygının bir göstergesi olarak Emin lakabını almış ve ömrünün sonuna kadar yazılarını bu imzayla yazmış ve Emin Abid olarak tanınmışdır.

Daha sonra Emin Abid, Arnavut olan Nafia ile üniversitede tanışmış ve Emin Abid üniversiteyi bitirdikten sonra Bakü'ye dönünce Nafia eğitimini bırakıp Bakü'ye gelmiş, evde terzilik yapmaya başlamış, konu komşuya elbise dikmiş ve eşi tutuklandıktan kısa bir süre sonra o da tutuklanmıştır.

Ali Şâmil tembellik etmeyip 1930'larda Emin Abid'in yaşadığı eve giderek Gasım İsmayılov Caddesi'ndeki İtalianka adlı iki katlı binanın kapısını çalmış ancak tehditkar bir cevap almış. ‘Biz öyle birini tanımıyoruz, bu kapıyı bir daha çalma!’ diye  sinirli bir şekilde cevap verirler.

Araştırmacı kitabında İsmail Farka`nın akıbetine kayıtsız kalamaz. Moskova'daki Arnavutluk büyükelçiliğinde çalışan Arnavut bir şahsa, Millî İstihbarat Teşkilatı`nın Moskova-Odessa trenindeki oyunlarına, hastanenin kendisine Şemseddin Mehdi oğlu Mehdiyev olarak muamele etmesine ve kendisine ‘şizofreni’ teşhisi konarak müebbet hapse gönderilmesinden bahseder. Ali Şâmil, bu kişinin akıbeti hakkında bilgi verirken, Azerbaycanlı bir kadınla evlendiğini ve altı çocuğu olduğunu, 83 yaşındaki bu şahsın zengin bir adamın villasında bahçıvanlık yaptığını kaydeder. Araştırmacı, ‘Onu hayatta tutan irâde gücünün, haklarının geri kazanılacağına ve anavatanına bir kahraman olarak döneceğine dâir ümitliydi’ diye yazar.

Ali Şâmil'in 20. Yüzyılda Azerbaycan'da yaşamış ve ülkenin sosyo-politik hayatında önemli izler bırakmış Arnavut asıllı Ahmed Bedi Trinic, Nafia Abid ve İsmail Farka hakkında makale ve yol raporlarının yer aldığı bu kitap, benzerlerinden çok farklıdır. Yazar onların hayatlarına ışık tutarak Arnavut hemşehrilerimizi daha iyi tanımamıza yardımcı oluyor. Araştırmacının sıkı çalışması sâyesinde bu kitap, gizli gerçekleri ortaya çıkarmak açısından paha biçilmez bir kaynak olarak değerlendirilebilir.

Kitap sanki haksızlığa, adâletsizliğe ve zulme isyan ruhuyla yazılmıştır. Bu ruh sâdece ‘Albaniya ve Azerbaycan’daki Albanlar’ adlı kitabına değil, aynı zamanda 25 kitabına ve 500'den fazla ilmî makalesine de hâkimdir. Sanki kendisine yapılan haksızlıkların acısını ve ıstırabını hakkında bahsettiği insanlarla anlatmaya çalışıyor. 

Prof. Dr. SÖNMEZ ABBASLI

23 Şubat 1980'de Bakü'de münevver bir ailenin evlâdı olarak doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Bakü`de tamamladı. 2002 yılında Azerbaycan Diller Üniversitesi İngilizce Fakültesi'ni dereceyle, 2004 yılında da Yabancı ve Millî Edebiyat alanında yüksek lisansını da derece ile bitirdi.

Çalışma hayatına İdrak Okulu'nda İngilizce öğretmeni olarak başladı (2002-2011).

2007-2010 yıllarında Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü`nde Folklor İlmi dalında filoloji alanında doktorasını yaptı.  

2011 yılından bu yana Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü'nde çalışmaktadır.

2012 yılında ‘Azerbaycan Fıkralarının Mahallî Özellikleri’ konulu doktora tezini savundu.

2014-2017 yıllarında Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurulu`nda Filoloji Uzman Konseyi`nin İlmî Sekreteri olarak çalıştı. 2016 yılında doçent ünvanını aldı. 

2016-2020 yıllarında Folklor Enstitü'sünde Folklor ilmi dalında filoloji alanında ikinci doktorasını yaptı. Doktora tezini ‘Karabağ Folklor Ortamının Tipolojisi’ üzerine tamamladı.

Azerbaycan dâhil Türkiye, Gürcistan, Rusya, Fransa ve Makedonya'da konferans ve sempozyumlara aktif olarak katılmaktadır.

8'i yurt dışında olmak üzere 80'e yakın makale ve tezi, ‘Azerbaycan Fıkralarının Mahallî Özellikleri’ ve ‘Karabağ Folkloru Türk Manzûmeleri ve Tören Gelenekleri’ monografileri, 10 adet derleme kitabın yazarı ve 4 kitabın editörüdür.

'Dede Korkut’ adlı ilmî derginin genel yayın yönetmen yardımcısıdır.

Türkiye'de yayınlanan milletlerarası indeksli bilim dergisi olan ‘Dergi Karadeniz’in yayın kurulu üyesi ve Azerbaycan temsilcisidir. Ayrıca Türkiye'de yayınlanan ‘Mevsimler’ ve Irak'ta yayınlanan ‘Türkmeneli’ dergilerinde çeşitli konularda düzenli olarak yazıları yayınlamaktadır.

2020 yılında Azerbaycan Millî Bilimler Akademisi`nin Şeref Diploması'na, 2021 yılında ise ‘Kafkas-Medya Halk Birliği’ tarafından düzenlenen ‘Yılın Etkili İlim İnsanı’, ‘İlhanlı Azerbaycan’ ve ‘Karabağ-Azerbaycan’ diplomalarına lâyık görüldü.

Hâlen Azerbaycan Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü`nün Klasik Folklor Bölümü'nde doçent doktor olarak çalışmaktadır. Enstitü'nün Halkla İlişkiler Sorumlusudur.

     [email protected]  

Dr. ALİ ŞÂMİL HÜSEYİNOĞLU:                                                                                                          

1948 yılında Göyçé İlçesi’nin İnékdağ (şimdiki Ermenistan Cumhuriyetine bağlı Vardenis rayonunun Teretuk) köyünde doğdu. 

1973’de Bakü’de Azerbaycan Devlet Üniversitesi’nin Gazetecilik Fakültesi’nden mezun oldu. 1973-1993’de Nahçıvan Özerk Cumhuriyetindeki ‘Şark Kapısı’, 1990-1993’de Azerbaycan Halk Cephesi’nin ‘Azadlık’ gazetelerinde çalıştı. 1993-2004’de Azerbaycan Millî Ansiklopedisi’nde ‘Türk halklarının Meşhur İnsanları’ Ansiklopedi gurubunun başkanlığını, 1996-2007 yıllarında Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Folklor Enstitüsünde ‘Türk Halklarının Folkloru’ bölümünde ilmî araştırmalar yaptı. 2007 yılından bu yana, Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Folklor Enstitüsü Milletlerarası İlişkiler Bölümü Başkanı olarak görev yapmaktadır. 

Ali Şâmil’in yayınlanmış 10 kitabı,  150’ye yakın ilmî incelemesi, 500’den çok makalesi vardır. 10 ülkede düzenlenen 35 Milletlerarası Sempozyuma, 16 Millî Sempozyuma katılmış, bildiri sunmuştur. 

Kitaplarından bâzıları:

1- Kuzey Kıbrıs: (2001), Azerbaycan Millî Ansiklopedisi Neşriyatı, Bakü. 2- Burulğandan Çıkmak Mümkün müdür?: (2001), Azerbaycan Millî Ansiklopedisi Neşriyatı, Bakü. 3- Dastanlaşmış Ömürler: (2000), Seda Neşriyat, Bakü. 4- Âşık İsgender Ağbabalı: (2006), Seda Neşriyat, Bakü. 5- Uygur, Gagauz, Küzey Kafkas Türklerinin Edebiyatı Târihi: (2008) Seda Neşriyat, Bakü.

Burulğan: girdap, su çevrintisi, hortum, rüzgâr çevrintisi, anafor. 

Ali Şâmil hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler aşağıda adresi verilen internet sitesine başvurabilirler:

http://ali-shamil.tr.gg/Ana-s%26%23601%3Bhif%26%23601%3B.htm  

DERKENAR:

ALBANYA VE ALBANLAR

OĞUZ ÇETİNOĞLU

Albanya, Azerbaycan ile Dağıstan’ın güneybatısını kapsayan bölgede, MÖ 4. yüzyıldan, MS 9. yüzyıla kadar  hüküm süren bir krallıktır.  Albanlar, üçüncü yüzyılda Hıristiyanlığı kabul etti. 7. yüzyıldan itibâren İslâmiyet’e geçtiler ve Türk kültürünü benimseyip Türkleştiler. Albanya Krallığı 900’lü yıllarda Orta Asya’dan gelen Türk-Kıpçak akınları sebebiyle zayıfladı ve kısa sürede târih sahnesinden silindi.  

Dr. Yusuf Gedikli’nin Kalankatlı Moses’den Türkçeye tercüme ettiği Alban Târihi / Son Hunlar, Hazarlar ve  Ermeniler ile Terekemeler* isimli eserde, Albanların günümüzdeki Arnavutlarla alâkasının olmadığı belirtilmektedir. 

*Selenge Yayınları, İstanbul 2006