ÖTÜKEN NEŞRİYAT’TAN ÇOCUK KİTAPLARI ŞÖLENİ

Sosyologlar, psikologlar ve pedagoglar, okuma zevkinin okul çağından önce başladığını ifâde ediyorlar. Bir yaşından itibaren anne, baba veya aileden birilerinin okuyacağı kitaplar, çocukta kitap sevgisinin oluşmasını sağlar. Zaman içerisine gelişerek ihtiyaç hâline gelir. 

Son yıllarda hemen hemen bütün yayınevleri çocuk kitapları hazırlıyor. Gelecek nesillerin kitap sevdalısı, hiç değilse kitapla barışık olması, kitapseverler ordusu oluşması yönündeki temenniler gerçekleşecek gibi. 

Çok güzel, çok mükemmel…

Ötüken Neşriyat çocuk kitabı yayınına gecikmeli olarak başladı ise de kalite itibariyle önderlik ediyor. Sayı itibariyle de rötarı kapatma gayreti içerisinde. Yayınlamış olduğu 8 adet hârika kitapla tebrikleri ve gönülden teşekkürleri hak ediyor. 

BİZİM MAHALLE 1 / Yarım Artist

Ekrem Bektaş’ın hazırladığı Özden Sayın’ın resimlediği 13,5 X 21 santim ölçülerinde lüks Iwory kâğıda basılı kitabın arka kapak yazısında seri hakkında şu bilgiler var:  

Arkadaşlar,

Bizim Mahalle'ye mutlaka uğrayın. Mahallemizde sevdiklerimiz; büyüklerimiz, küçüklerimiz, bakkalımız, muhtarımız, dedemiz, Tayyare hanım teyzemizle Safiye hanım teyzemiz var. Hepsinden önemlisi dostluklarımız var.

Bizim Mahalle'de yakın arkadaşım Hasan ve ben de varız. Benim adım Ali. Sizi uyarmam gereken hırçın kız Zeliş de mahallemizin kızı. Biraz aksidir, huysuzdur ama iyi yüreklidir. Daha pek çok güzel insan Bizim Mahalle’de yaşar. Unutmadan söyleyeyim, mahallemizde bir de köpeğimiz Çamur var. Çamur tanımadığı kişilere hırlar ama korkmayın. Çamur’un kalbini bir paket bisküvi ile kazanabilirsiniz.

Ayrıca Bizim Mahalle’deki reklam filmi çekimlerine dâvetlisiniz!


Bu güzel mahallemizi çok seveceksiniz. Okudukça ‘Daha var mı?’ diyeceksiniz. İşte şimdi sîzlere bir müjde: Bizim Mahalle’nin devamı da bizlerle!

Hikâyeler eskilerin ‘seci’ dedikleri edebî sanat kullanılarak hazırlanmış. ‘Seci, nesirde kullanılan kafiye’ demektir. Yeniler kafiye kelimesi yerine uydurulmuş olan ‘uyak’ kelimesini kullanıyorlar. 

Seci sanatı sâyesinde hikâyenin ezberlenmesi de kolay oluyor. Esâsen hikâye o kadar duru bir dille yazılmış ki… Cümleler ovadaki çay suyu gibi akıp gidiyor. Kulağı hassas olanlar, insana huzur veren şırıltıyı bile duyabilirler. Eskiler de para sesi ile birlikte su sesine de hayranlık duyarlarmış… 

Serinin ikinci kitabı ‘Evhamdır Evham’ alt başlığı ile ve 72 sayfa olarak okuyucuya sunuluyor. Ali ‘O’na cin Ali de denilebilir) hikâyelerin ‘esas oğlan’ı ve çok zeki. Arkadaşı Hasan, bakkal amca, mahallenin demirbaşı Çamur, aksi fakat iyi yürekli Zeliş… Mahallenin diğer sâkinleri, bu hikâyede de resmigeçit yapıyor. 

***

 Çocuğun kulağı hikâyeyi okuyanda, gözü ise sayfalardaki resimdedir. Dikkatini çeken bir şekli görüp soracaktır: ‘Bu ne?’ Çünkü gözünden hiçbir şey kaçmaz ve her şeyi merak eder. Kültürümüz hakkında bilgi vermek için kaçırılmaz bir fırsattır. İhmal edilmemeli. Bir başka sayfa okunurken yine soracaktır: ‘İkindi ezanı’ ne demek? Mesaj vermek için bundan âlâ fırsat olur mu? ‘Yemek masasına oturduk. Babam besmele çekti…’ cümlesi de… 

Yazar Ekrem Beştaş işi iyi biliyor. Ve bir vesile ile devam ediyor: ‘israf olmasın!’

Okunanı dinleyen çocuk ‘israf’ kelimesini de soracaktır. Fırsat değerlendirilip, ‘israfın zıddı tasarruftur’ diyerek devam edilir, ‘En kolay kazanç tasarruf yoluyla elde edilir.’ Vecizesi söylendiğinde, çocuğun edile hayat boyu faydalanacağı bir altın anahtar verilmiş olur. 

80 sayfalık üçüncü kitabın alt başlığı; ‘Derdime Bir Çâre’ Birinci kitaptaki ‘kayıp çocuk’ meselesi devam ediyor. Üvey babasından kaçan Serkan, kedisi Beyazgül ile birlikte emniyet altına alınır. ‘İyilik etmek’ alışkanlığı kazandırmak için iyi bir tema. Bu tema, serinin diğer kitaplarında da devam eder. 

Mevsim kışa dönmüştür. Fakat ne gam? ‘Bizim Mahalle’yi ısıtacak en güzel şey, komşular arasındaki sevgi ve sıcak duygulardır.’

Dördüncü kitap da 80 sayfadır. Alt başlığı: ‘Onu da Sonra Anlatırım’ Cin Ali’nin iyilikleri hiç bitmez. Üvey babasından kurtulup Tayyâre Hanım Teyzesinin evine yerleştirdiği Serkan’a okuma öğretmeye başlar ve onun okula gidebilmesi için çâreler arar. O, ‘cin Ali’dir. Bulur. 

Bizim Mahalle serisinin son kitabı da 80 sayfadır. Adı:  ‘Birinci Sınıfın Kralı

Serkan aynı zamanda Bizim Mahalle’nin de sevgilisidir. Herkesin yardımına koşar. Aynı zamanda emlakçı olan muhtarın da ücretli yardımcısıdır.

Beşinci kitap, Bizim Mahalle’nin hikâyesiyle birlikte kimsenin beklemediği mutlu son ile biter. 

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine*

Kağıdından resimlerine, resimlerdeki renklerden çizgilere, çizgilerden buram buram Türk millî kültürü kokan ifâdelere kadar her yönüyle mükemmel olan Bizim Mahalle’nin 5 kitabı ile alâkalı ‘Sorular-Bulmacalar’ eki var. Bu ekte, kitaptaki olaylar hatırlatılarak sorular soruluyor. Hâfızası normalin biraz üzerinde olanların kolayca cevaplandırabileceği sorular. Hatırlayamayanlar kitabın o bölümünü bir daha okuma fırsatı bulduklarından kârlıdırlar. 

Bizim Mahalle serisi, başarılı bir ekibin ürünüdür. Ekibin, yazar ve resimleyen dışındaki emeği geçenler: Editör: Öznur İzgi. Sanat Yönetmeni: Atölye Balık, M. Ahmet Demir. Dizgi-Tertip: Atölye Balık. Baskı: İmak Ofset. 

*Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine: Mutlu sonla biten masalların sonunda söylenmesi âdet olan bu cümle, masallardaki kahramanların mutluluğundan pay edinmeyi ifâde eder. Kerevet: Üzerine şilte serilerek oturmaya veya yatmaya, istirahat etmeye yarayan, tahtadan yapılmış yüksekçe yerdir.

***

Ötüken Neşriyat’ın aynı dönemde yayınlanan diğer çocuk kitapları: 

Resimleriyle, çizgileriyle kısa hikâyeleriyle muhteşem kitaplar: Dr. Özge Karaevli yazdı, M. Feyza Yorulmaz resimledi. 

1-Gezgin MikropAz gitmiş, uz gitmiş / Dere tepe düz gitmiş’ diyen masallar dinleriz. Bizim Gezgin Mikrop tam olarak öyle. Mikrop dedim diye korkmayın. Bu birazcık farklı. ‘Nasıl olur?’ derseniz cevabı masalımızda saklı. 

2-Tüylüler Okulu: ‘Tüylüler okulu Olur mu?’ Diye soranlara cevap: ‘Olur Tabiî’ Bilge’nin aklına bir fikir geldi, arkadaşları da ona eşlik etti. Hen biliyor musunuz, isterseniz siz de kendinize, bir Tüylüler Okulu Kurabilirsiniz. Bu kitap size yardımcı olacaktır. 

3-Robot Şahsuvar: Bir ‘Böö!’ sesi sizi korkutabilir. Sâdece korkutan bu mudur? Değil elbette! Zamanla birçok korku zihnimizde kurulur. Peki onlardan kurtulmanın yolu yokmudur? Var elbette. Acaba bu nasıl olur? Bulut’la Robot Şahsuvar’ın mâcerâlarından bir çâre bulunur. 

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş. İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul

Telefon: 0.212- 251 03 50  Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected]  www.otuken.com.tr  

KUŞBAKIŞI

ŞİİRLERLE NASREDDİN HOCA FIKRALARI

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Fransızca Öğretim Görevlisi iken emekliye ayrılan Mehmet Halistin Kukul, değişik sâhalarda eserler veren değerli bir şâir ve fikir adamıdır. Bu defa, halk filozofumuz Nasreddin Hoca fıkralarından şiirleştirdiği fıkralarla karşımıza çıkıyor. 

13,5 X 21 santim ölçülerindeki 135 sayfalık eseri; ‘velî, ârif ve hikmet sâhibi bir insan’ olarak vasıflandırdığı Nasreddin Hoca’nın 108 adet fıkrası şiir, olarak yer alıyor. 

Sayın Kukul’un Nasreddin Hoca hakkındaki diğer değerlendirmeleri, şiirleri kadar dikkat çekiyor. Nasreddin Hoca’yı herkes bilir. Fakat tanıyanlar çok azdır. O’nu, Halistin Kukul’an ifâdeleriyle tanıyalım:

Gayesi, yalnızca insanları güldürmek olmayan Hoca, yaşadığı toplumun önde gelen bir düşünürü, bir âlimidir. O, toplumda gördüğü birtakım bozuklukları hicvederek, onların yanlışlığını insanlara anlatmayı ve o yanlışlıkları bertaraf etmeyi hedeflemektedir. Toplumu eğitmek en büyük gayesi idi. O, medresede yetişmiş bir molla, bir vaiz olmasına rağmen, klasik vaizlerden, hocalardan biraz farklı olarak insanlara anlatmak istediklerini sâdece minberden veya medrese kürsüsünden anlatmak yerine halkın arasına karışarak anlatmayı yeğledi. Halka, halktan biri olarak doğru bildiklerini, nükteli sözlerle anlattı. O, insanların gündelik hayatlarında sürekli yaptıkları ama hiç düşünmedikleri birçok şeyi onların gözleri önüne koyarak düşünmelerini sağladı.

13. asırda Selçuklular zamanında yaşamış bir veli şahsiyet olan Nasreddin Hoca, daima, hayatını, insanlara doğru yolu göstermeye, iyilikleri bildirmeye ve kötülüklerden sakındırmaya hasretmiştir. Hikmet ve ibret dolu sözlerinde hiçbir zaman ahlâk dışı bir ifâde mevcut değildir.

Nasreddin Hoca; kişiyi, aileyi ve toplumu hep iyiliğe yönlendirmiştir: Dostluk, kadirşinaslık, iyi komşuluk, aile bağları, hoşgörü... Hep nüktelerle ifâde edilmiş ve dilden dile bugünlere ulaşmıştır. O; sanıldığı gibi, sâdece çocuklara değil; her yaşın insanına ve bütün insanlığa, kıvrak zekâsıyla hitap eder ve herkese uyarıcı bir ahlâkî sistem uygular.

Kısacası; Nasreddin Hoca, bizim, zekâ, nükte ve tebessüm şuurumuzdur. Onun fıkraları, hikmet, fazilet, edep ve ibret vesikalarıdır. 

Manzum fıkralardan bir örnek:

NASİHAT TUTULURSA

Hoca ile dostları 

Sık sık sohbet edermiş.

Muhabbete dalarlar 

Hâtıra tüzelermiş.

İşte böyle bir anda 

Biri, bir soru sorar.

Der ki: ‘Ancak Hocamız 

Bu işe verir karar!"

‘Sor!’ der, Nasreddin Hoca;  

'Bilgimi esirgemem!       

Fakat, bilmezsem eğer 

Bir tek lâf bile demem!’

Adam der ki: ‘Dünyada   

En değerli şey nedir?

Bize bir cevap bul da

Hepimizi sevindir!’

Hocamız az düşünür;   

Der ki: ‘Bu, nahisattir!   

Herkese nasip olmaz;   

Tutulursa sıhhattir!’

‘Ya, der; Hocam öyleyse

En değersiz şey nedir?’ 

‘Yine nasihattir!’ der.  

İtiraz görür hemen. 

Der ki: ‘Karşı çıkmayın 

Sakın ha dinlemeden!’

Adam der: ‘Nasıl olur?     

Neler diyorsun yine!   

İnanıyor musun sen

Kendi söylediğine?"

Hoca anlar ki, adam 

Oturaklı söz ister.

Babacan edâsıyla

Ona şunları söyler: 

‘Nasihat tutulmazsa 

Değeri hep kaybolur! 

Ya bir de tutulursa 

En değerli şey olur!’

***

Büyüğünden küçüğüne, âliminden câhiline herkese uygun bir kitap…

BABIALİ KÜLTÜR YAYINCILIĞI:   29 Ekim Caddesi Vizyon Park Ofis Plazaları 4. Vizyon Kat: 2 Daire: 17 Yenibosna, Bahçelievler – İtanbul. Telefon: 0.212-43847 78 Belgegeçer: 0.212-438 57 78 e-Posta: [email protected]  www.bky.com.tr  

İPEK YOLUNDA TÜRKLERİN İKTİSÂDÎ VE TİCÂRÎ HAYATI

Boğaziçi Yayınları’nın Târih Dizisi serisinden çıkan Prof. Dr. Mehmet Saray’ın eseri, 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde, 160 sayfadır. Haziran 2021’de yayınlanmıştır.  

Mehmet Saray Hoca, Hunlardan Gök Türklere, Gök Türklerden Uygurlara, Uygurlardan Kırgızlara, Oğuzlardan Selçuklulara, Selçuklulardan Osmanlıya kadar geçen dönemi ana hatları ile yazdıktan sonra, bugünkü kardeş Türk Cumhuriyetlerinin halklarını teşkil eden Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Doğu Türkistan Türklerinin târihlerini de bütün yönleri ile ele alıp yazıyor.

Prof. Dr. Mehmet Saray’ın eserinde, soy kardeşlerimizin iktisâdî ve ticârî hayatları, dünü ve bugünü ile ortaya konuluyor. Ayrıca, Rusya ile Çin’in bölgeyi ve kardeşlerimizi nasıl sömürdüğü de anlatılıyor. Son olarak da kardeş cumhuriyetlerin yer altı ve yer üstü zenginlikleri belgelere dayalı olarak açıklanıyor.

Bu çalışmada ana hatlarıyla ele alınan konu ‘İpek Yolunda Türklerin İktisâdî ve Ticârî Hayatı’, yeniden canlandırılabilir mi? Sorusudur. Diğer bir ifâde ile ‘Târihî İpek Yolu’ yeniden ticâret hayatımızda yerini alabilir mi? Pek çok ülkenin, özellikle Türkiye ile kardeş Türk Cumhuriyetleri’nin, iktisâdî ve ticârî hayatına önemli katkı sağlayacağı tahmin edilen bu projenin gerçekleşmesi mümkün mü?

Neden olmasın? Saray Hoca, nasıl olabileceğini de inandırıcı delillerle müjdeliyor. 

BOĞAZİÇİ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: 44 Kat: 3 Cağaloğlu, İstanbul Telefon: 0.212-520 70 76 Belgegeçer: 0.212-526 09 77  e-posta: [email protected] //   www.bogaziciyayinlari.com.tr  

SANIRLARDI Kİ O

Osman Onur Şimşek, ilk romanında inceliklerle yaşamaya çalışırken aldığı her yarayla yalnızlaşan, kalabalık beklentilerin gürültüsü arasında suskunlaşan; sözcüklerin hiç olmadığı kadar soyut, sıfatların hiç olmadığı kadar yakışıksız, zamirlerin hiç olmadığı kadar vefasız olduğu anların izlerini taşıyan genç bir adamın karar masasına oturtuyor bizleri.

‘Kendisi bir olup üçle toplandığında beş etmeyi arzulayan, ya bir olduğuna, ya üçten umut bulduğuna, veya beşi arzuladığına söver.’

Ustaca işlediği kurguda, hayallerin arasında kaybolan okuyucuya bir çıkış yolu göstermek şöyle dursun, onu kahramanıyla birlikte daha da derinlere gömmek için en ağır kelimeleri ayaklarına bağlıyor.

120 sayfa hacimli 13,5 X 19,5 ölçülerindeki kitap 2021 yılında yayınlandı. 

VACİLANDO KİTAP: [email protected]  

KISA KISA… KISA KISA… 

1-HAYAT KAYBETTİĞİN YERDEN BŞLAR: Miraç Çağrı Aktaş / İndigo Kitap. 

2-GECİKMELİ TESLİMİYET: B. Barış Muslu / Doğan Kitap.

3-YAKIN TÂRİHİN GERÇEKLERİ: İlber Ortaylı  / Kronik Kitap.

4-BEN KAZANMADAN BİTMEZ: Bircan Yıldırım / Destek Yayınları.

5-KUR’AN: MEÂL – TEFSİR: Mehmet Okuyan. Haliç Üniversitesi Yayınları. 

DERKENAR

KİTAP MEDENİYETİ

Medeniyetlerin anahtarı olan kitap, insanın kimliğini ve târihini yazı üzerinden kurduğu dünyâ olmuştur. İnsanoğlu hem kendisini hem de kâinatı kitap üzerinden anlamış ve anlamlandırmaya çalışmıştır. Düşünce ve duygu dünyâları arasındaki ilişki kitap aracılığıyla gerçekleşirken, medeniyetleri birbirlerine bağlayan köprüyü yine kitap inşa etmiştir. Kitap sevgisi bu güçlü etkisiyle köklü medeniyete sâhip toplumların merkezinde dâimâ yer almıştır. Mensubu bulunduğumuz İslâm medeniyetinin temelinde de ilim ve kitap aşkı vardır. Medeniyetimize, kitap medeniyeti denmesinin sebebi de işte bu sevgidir.

İslâm dininin ilme verdiği değerden dolayı medeniyetimizde ilim sâhipleri ve kitaplar, üst seviyede saygın bir yere sâhip olmuştur. Kıymetli mücevherlerin yerini kitapların ve âlimlerin aldığı medeniyetimizin gururlu zamanlarında önemli yerleşim yerlerini, kütüphaneleriyle kitap şehirleri hâline gelmiştir. Kitabın ve ilmin altın devrini yaşadığı bu dönemlerde her mahalleye ayrı bir kütüphane kurulması da aynı sevginin ürünüdür.

Medeniyetimizin inşasında temel olan kitaplar ne yazık ki günümüzde ufkumuzdan çekilmektedir ve insanın kitap ve kitap okuma ile ilişkisi bilinmeze doğru sürüklenmektedir. (İktibastır)