Prof. Dr. SÂDIK KEMAL TURAL’DAN DÖRT KİTAP 

SORULARA CEVAPLAR 1 ve 2

14 X 21,5 santim ölçülerinde, birincisi 320, ikincisi 312 sayfalık dolgun muhtevalı, fikir hâmulesi yüksek eserde; 21 kişiyle ve 4 adet dergi temsilcisiyle yapılan 25 adet röportaj bulunuyor. 

Bir soruya verdiği cevapta Prof. Tural’ın şahsiyeti hakkında bilgi edinmek mümkün: O, kendisini Devletine, milletine, mensubu olduğu ilim dalına borçlu olduğunun şuurundadır. Emperyalizme karşıdır. Özetle: vatanseverdir, milliyetçidir. 1919’da Türk milletinin 5 büyük ‘yok’ ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor: 1-Bağımsızlık, 2-Birlik ve dirlik, 3-Millî ordu, 4-Millî ekonomi, 5-Millî özgüven. Bunlara; dost, yetişmiş eleman, millî güvenlik, üretim imkânları da eklenebilir. Kendisini bu yoklukları gidermekle de yükümlü tutuyor. O, örnek bir idealisttir. Kitap okuma ve toplama çılgınıdır. Bir o kadar da eser verme muhterisi. ‘Devletimizin, milletimizin neye ihtiyacı var? Sorusuna verilecek cevabın ipuçları böylece kendiliğinden ortaya çıkıyor: “Sâdık Kemal Tural’lara…” 

Kendisini yetiştirmekle yetinmemiş, ‘Tural Hoca’ olarak, kendisi gibi insanlar yetiştirmek için gecesini gündüzüne, tâbir yerinde ise dişini tırnağına takmış, Bilge Kağan (683-734) gibi: ‘Gündüz oturmadım, gece uyumadım’ demeye hak kazanmıştır. 

Sol kültür zemininde lâf üreten, prof ünvanlı bir gazete yazarının sorusuna verdiği cevap ibretliktir: ‘Hiç kimsenin zorla kimlik sâhibi yapılması kabul edilemez!’ Cümlenin devamı için menifesto, bildirge, bildiri, beyannâme, deklarasyon kelimeleri kullanılabilir. Diğer röportajların bâzı sorularına verdiği cevaplarda da soruyu sorana, münasip bir lisanla verilen dersler gözden kaçmıyor. Bu derslerden bir diğeri ‘ataların ruhu’ ifâdesinden rahatsız olduğu hissedilen tarihçiye verilmiştir. ‘Aydın olmanın şartları’nı açıklarken söyledikleri de çok önemli. Soruyu sorana; ‘aynı soru şöyle de sorulabilirdi…’ diye başlayıp devam eden cümleler de… Türkiye’deki siyâyet anlayışı ile alakalı görüşleri, ‘hoca’nın sâdece dershânede değil, her yerde ‘hocalık’ yapma hakkına sâhip olduğunu ilân ediyor. Özetle Tural Hoca, Türk olduğu bilinen Sümerlere ait bir atasözünü kendisine prensip edinmiştir; ‘Bilmiyorsan öğren, biliyorsan öğret!’

Sorulara Cevaplar isimli eserin 2. cildinden, vecize gibi bir cevap: ‘Kişi için büyüklük olmaz; o kibir olur. Çirkindir, ayıptır.’ Hocanın sözleri, bir an için yanıp sönen fotoğraf makinası flaşı gibi anlık değil, devamlı yanan cinsinden. 

Bu kabil sözlere tadımlık birkaç numune: 

Yenilik satmak için kapımızı çalan herkesi evimize buyur edemeyiz.’ 

Her münkirin kendine göre bir gerekçesi vardır.’ 

‘Vahiyle ilham arasında hiçbir bağ yoktur.’

‘En tehlikeli şey, dilin ve dinin ideolojileştirilmesidir. Dilin ve dinin ideolojileştiği yerde bütünlük bozulur.’  

‘Dilin hem zenginliğinin yeterince öğrenilmesi, hem de etkili biçimde kullanılması için; gayret, dikkat ve ihtimam gösterilmesi gereklidir.’ 

Gazeteciliğin en etkili, en faydalı kısmı, röportajdır. Hem soru soranı hem de cevapları okuyanı bilgilendirir. Sorulara Cevaplar, hem gazeteciler hem de her konuda bilgi sâhibi olmak isteyenler için ideal kaynaktır. Bu vazifesini mükemmel yapabilmiştir ki, her iki cilt de 5’er baskı yapmıştır. Tanıtımı yeterli ölçüde yapıldığında, baskı sayısının çift rakamlı sayılara ulaşması muhakkaktır. 

ANKARA KÜLTÜR SANAT YAYINLARI:  Mustafa Kemal Mahallesi, Dumlupınar Bulvarı A Blok 266, A 82 Tepe Prime. Çankaya Ankara. 

Telefon: 0.312-970 19 93 www.ankarayayin.com  

BİLGELERİN YOLUNDA

2018 yılında 5. baskısı yapılan eser, 14,5 X 23 santim ölçülerinde, 336 sayfadır. 

İçindekiler sayfasında sıralanan konu başlıkları şöyledir: 

-Bilgi ve Bilgelik Üzerine Bir Sohbet 

-Sevmek Nedir? Sağlıklı Sevme ve Sevilmeler Üzerine 

-Toplumu Germenin ve Ayrıştırmanın Bedeli Ağırdır

-Güven ve Güven (me)mek

-İstikrar Kavramı Üzerine Bir Deneme 

-Tedâvisi Gereken En Tehlikeli Hastalık: Cehâlet 

-Bayramlar veya Ortak Heyecanlar

-Benzeşerek Birleşmek, Bilinçle Bütünleşmek

-Kavramlar Duygu ve Düşüncenin,Terimler Bilimin Anahtarıdır

-Hukuk Kültür Oluşturucudur

-Düşünmek, Eleştirmek ve Eleştirilmek Bir İhtiyaçtır

-Kültür, Sağlık Kavramları ve Anarhan Hanım’ın Kitabı Üzerine

-Gerçek Hekimliğe Saygı 

-Bilim, Sağlık ve Sağlık Bilimlerinde Atatürk’ün Işığı

-Bir Övüncümüzü Daha Takdim Ederken  

-Sözün Gücü ve Yunus Emre’nin Çığlığı

-Benlik Kavramı ve Yunus Emre’nin Şiirinde Benlik

-Tasavvuf 21. Yüzyıl İnsanına Ne Verebilir?

-Bir Kitabın Dünyâsı veya Bir Dünyânın Kitabı Üzerine

Prof. Dr. Sâdık Kemal Tural bu eserinde aşağıdaki soruların cevaplarını veriyor:

-İçinde yaşadığı toplumdaki benzeşmelerin, bütünleşmelerin yetersizliğini gören, anlayan insan ne yapmalı? Ait olduğu toplumdaki çözülmelerden, değerler depreminden rahatsız olan kime gitmeli? Sağlıksız şehirlileşmenin doğurduğu şehirdeki köylülüğün çirkinliğine, zevksizliğine razı olmayan; modernite ile züppeliği eşit sanan sonradan görmelerin bayağılıklarından rahatsızlık duyan nereye başvurmalı?

-Kur'ân'ın açık uyarılarına, Hz. Peygamberin hadislerine rağmen, iman, ibâdet polisliğini, mezhep, tarîkat, cemaat militanlığını benimseyenleri kimler uyarmalı?

-Kavramların bulanıklığı yüzünden, adâletin, bilimin, siyâsetin, eğitimin, hattâ iman ve ibâdetin asıl işlevlerinden uzaklaştığını anlayıp, beyni ve kalbi yanan insan kimlere sığınmalı, ne yapmalı?

-İstikrarlı, benzeşmesi ve bütünleşmesi yüksek toplumlarda, iyi, dürüst, ahlâklı vatandaşlar, devletinin kurumlarına güvenen, saygı ve sevgi duyan insanlar ilgi görür, örnek gösterilir. Gizli veya açık, hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, iltimasçılık, yalancılık, iftiracılık yapanların ilgi gördüğünü; ‘o yapmıştır denilmesin’ savunmasıyla korunduğunu; dine, örfe ve yasaya aykırı davranış sâhiplerinin, ayıp, günah damgasını yemediğini, yasal ceza görmediğini işiten, seyreden insanlar hangi tepkileri vermeli?

Bütün bu soruların ve benzerlerinin cevabı herkesçe bilinmektedir. Ancak herkesin bildiği cevaplar ile bilgelerin bildikleri arasında uygulanabilirlik açısından büyük farklar vardır. Konumu eğlenceli tarzda ifade etmek için izninizle bilinen bir fıkraya başvurmak isterim:

Fâreler genel kurul toplantısı yapmış. Dilek ve temenniler maddesinde, Tekir kedilerden korunma tedbirleri görüşülüyor. Onlarca kişinin her biri kendilerine göre en parlak fikirleri ileri sürmüş. Bâzıları sessizce burun kıvırmış, bâzıları ‘Geç beyim geç’ diyerek itiraz etmiş. Hâzırun arasındaki en genç, en acar fâre söz almış: 

-Mahalledeki bütün kedilerin boynuna minik birer çıngırak takalım, sesini duyunca kaçar saklanırız. 

Kendisi gibi genç ve acar fârelerden üçü-beşi havaya zıplayıp, ‘yaşa, bravo’ diye destek verince salon alkıştan inlemiş. Dîvan başkanı tam ‘Teklif kabul edilmiştir…’ diyecekken… grubun en yaşlısı, tecrübelisi… bu sebeple bilgesi söz istemiş: ‘İyi, hoş da… o çan mı çıngırak mı ne ise… onları kedilerin boynuna kim takacak?’ Salonda bir sessizlik… Herkes sivri kafada tombul zekâlı acar fâreyi aramış, görememiş 

Bilgelerin yolundan gidilirse, bilgelerin rehberliğinden faydalanılırsa bir problemle karşılaşılmayacağı muhakkaktır. Kitaptan edinilen kanaat budur vesselam… 

***

Eserin son iki bölümü, ‘Kişi Adları’ ve ‘Ana Kavramlar Dizini’ne tahsil edilmiştir. 

Yukarıdaki iki kitap gibi Ankara Kültür Sanat Yayınları adresinden temin edilebilir. 

EDEBİYAT BİLİMİNE KATKILAR

14,5 x 20 santim ölçülerinde sert kapaklı cilt içerisinde 374 sayfa hacimli eserin 3. Baskısı 2015 yılında okuyucuya sunulmuştur. 

Prof. Dr. Sâdık K. Tural, çok yönlü ve derinlikli bir ilim adamıdır. Dâima daha mükemmelin daha şümullünün peşinde koşuyor. Devrimci değil, tekâmülcü. Batıcı değil, yerlici ve millîci. Batıyı reddeden değil, batıyı aşma azminde bir ilim adamı. Bunlar, Edebiyat İlmine Katkılar konusunu araştırma çalışmalarında cevabı verilecek sorulardan anlaşılan husûsiyetidir: 

1-Yönetimden sorumlu en üst karar alıcılar ile üst bürokrasi, devlete ait kararları, bağımsız bir şekilde verip, ülkedeki güvenlik ve adâleti işletip, her türlü düzeni koruyabiliyorlar mı?

2-Devleti, halkı ve vatanı korumayı târihî, meslekî bir vazifenin gerektirdiği iman sayan; komut verme/her türlü yönetim hakkı kendisinde olan bir millî orduları var mı? 

3-Toplumun târih içinde devamlılığı adına programlanmış bir örgün eğitim-öğretim sistemi var mı? Millî bir üniversite ve onun sosyal, kültür, iktisat ve teknoloji sâhalarında bilgi üretimi var mı?

4-Markalaşan, milletlerarası patantle öne çıkan ürünleri var mı? 

5-Başta edebiyat eserleri olmak üzere, yaygın eğitim yapan her türlü iletişim araçları ve teknolojileri ile sunulanlar, yerli, millî değer ve davranışların yansıması içn gerçek ve şeffaf bir ortam, özgüven duygusunu güçlendiren mânâlı bir maksat, millî bütünlüğü destekleyen kendine has bir etkileme dünyâsı mıdır? 

Bu soruları 40’a çıkarmak mümkün ve hattâ gerekli. (s: 13, 14).

Edebiyat İlmine Katkılar isimli kitabın şanssızlığı, bu yazının sonuna kalmış olması. Ayrıca ele alınması gerekir. 

AKÇAĞ BASIM YAYIM PAZARLAMA ANONİM ŞİRKETİ: Tuna Caddesi Nu: 8/1 Kızılay-Ankara. Telefon: 0.312-432 17 98 Belgegeçer: 0.312-432 28 52 www.akcag.com.tr  e-posta: [email protected] 

Prof. Dr. SADIK KEMAL TURAL

1946 yılında Kırıkkale’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini aynı şehirde tamamlayıp fark derslerinin imtihanını vererek İlk öğretmen okulu diploması aldı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu.   Meslek hayatına Kırıkkale’de Ortaokul Türkçe öğretmeni olarak başladı. 1972’de, Hacettepe Üniversitesi’nde Türkçe dersleri öğretim görevlisi, 1973’de asistan, 1978’de Edebiyat Doktoru, 1982’de Yardımcı Doçent’, 1983’de Doçent, 1988’de Profesör oldu.

Kadrosu üniversitede kalmak kaydıyla Devlet Plânlama Müsteşarlığı’nda daha sonra Almanya’da ‘Türk Çocuklarında Kültürel Kimlik ve Eğitim Meseleleri Projesi’nin, Gazi Üniversitesi’nde Sanat Târihi ve Felsefe bölümleri ile Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı Gazi/TÖMER’in kurucu başkanlığı yaptı. Kültür Bakanlığı yayın komisyonlarında görev aldı.

Hacettepe, Selçuk Üniversitesi, Gazi ve Abant İzzet Baysal Üniversitelerinde Yüksek Lisans ve doktora dersleri verdi.  

1989’da Atatürk Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi Bilim Kurulu Üyeliğine; Bilim Kurulunca  da Yürütme Kurulu Üyeliğine seçildi. Kadrosu üniversitede kalmak şartı ile Atatürk Kültür Merkezi, Atatürk Kültür Dil ve Târih Yüksek Kurumu’na Başkan olarak tâyin edildi. 3 Ocak 2002 târihine kadar Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu ‘Yönetim Kurulu Üyeliği ve Kültür Komitesi Başkanlığı yaptı. 

Türkiye’de ve yurt dışında, yüzü aşkın millî ve milletlerarası paneller, sempozyumlar, kongre ve bilgi şölenleri düzenledi, bildiri verdi, tartışmacı olarak yer aldı, dergi yöneticiliği yaptı, toplantıların kitaplarını hazırladı. 

Eserleri ve çalışmaları sebebiyle kendisine Türkiye Millî Kültür Vakfı, Kayseri Sanatçılar Derneği,  Türk Ocakları Genel Merkezi, Kazakistan Bilimler Akademisi, Motif Halk Oyunları Eğitim Derneği/Vakfı, Türk Folklor Araştırmaları Kurumu, Kazakistan Bilimler Akademisi, Kırgızistan Devleti Millî Devlet Üniversitesi, Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesi,  Dağıstan Bilimler Akademisi tarafından armağanlar, unvanlar verildi. Kırgızistan Devlet Ödülü’ne lâyık görüldü. İLESAM’ın yedi kurucusundan biridir. Pekçok dernek ve vakıfta kurucu, üye ve başkan olarak hizmet verdi. 

16.650 kitap, 11.100 adet süreli yayından oluşan kütüphanesini, Çankırı Karatekin Üniversitesi’ne,  Eski Harfli Türkçe 1450 kitap ile 250’ye yakın sözlük ve ansiklopedik sözlük gibi eserlerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphânesi’ne bağışladı.  

Atatürk Yüksek Kurumu Başkanlığı kuruluşundan 2011 yılında emekli oldu. 300’ü aşkın makale, deneme, takriz/sunuş, konuşma ve söyleşi metni, iki düzine kitabı yayınlandı.  

KUŞBAKIŞI

A KALEMLER DERGİSİ:

Cemil Meriç;  ‘Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi, bir zekâlar topluluğunun… Bir neslin vasiyetnâmesi. Daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar’ diyordu. Kültür kalelerimiz olan dergiler magazin bağımlıları tarafından fethedildi. Türk kültürü sâhipsiz kaldı. Bu gidişi durdurmak isteyen idealistler üstelik taşrada iseler işleri zor. Dergi sayfalarını vasiyetnâme olmaktan kurtarmak için destek vermek gerekir. 

İki ayda bir yayınlanan A Kalemler Dergisi’nin 34. Sayısı, Temmuz Ağustos 2021 döneminde okuyucuya sunuldu. 4. Yılı yaşamakta olan Kültür Sanat Edebiyat Dergisi’nin bu sayısındaki makalelerin başlıkları ve yazarları:

Tan mı? Kan mı? İbrahim Savar,  Romantizmin Öncüsü J. G. Herder Kan Irmağı: Beste Bekir. Yağmur Dili: Burhan Kale. Düştüm Geceye: Yüksel Gazioğlu,  Bin Yıldan Uzun Gecenin Bestesi: Selim Tunçbilek. Pandora’nın Kutusu: Hilal Kutlu. İki Gözüm: Kurtuluş Çelebi. Taşkın Üçlemeler: Hızır İrfan Önder. Melâl: Selçuk Şamil. Bilge Karasu’nun Troya’da Ölüm Vardı Öykü Kitabında Deniz Teması: Kübra Gedik. Meramı Hüzün Olanın: Ayşe Algün. İnceden İnce: Neva Selçuk.

A Kalemler Dergisi: Gesi Cumhuriyet Mahallesi. Çarşı Sokağı    Tunçbilek İş Merkezi Nu: 4/C Melikgazi, Kayseri. www.epazardanal.com  

ÇAKIL TAŞLARI

Yüce Yaratan, insanı yarattıklarının en mükemmeli olarak vasıflandırmış olup hayatı, geçici ve esrârengiz bir oyun, hem de; içinde seçme hürriyeti bulunan sonu belli bir bekleme süresi olarak tanzim buyurmuş.

Yani; ‘Sen insansın, insan gibi yaşa!’ denmiş bize! 

Etrafına bak: Sevinçler bir dağ bu hayatta, hüzünler derin kuyu.

Kalbini iman ahdiyle doldursan ve duânın, yaşamanın gıdası olduğunu bilsen, sonrası kolay.  

Yarını görmeyenlerin bu günü yaşamaya mecâli kalmaz!.. Yarınlar, çakıl taşlarını cevhere çevirenlerin olacaktır. Bütün sır burada!

Hasan Basri Bilgin’in telif ettiği eser 13,5 X 21 santim ölçülerinde ve 261 sayfadır. 

MİHRÂBAD YAYINLARI: Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan Caddesi Nu: 8 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-514 28 28 Belgegeçer: 0.212-528 24 01 [email protected]  www.mihrabadyayinları.com 

TÜRKÇENİN CENÂZE TÖRENİ:

Dil devrimi, gerekçeleriyle uyumlu bir hareket olarak başlamamış ve gelişmemiştir. Esâsen dilde devrim olmaz. Kendisi kalarak tekâmülünü sağlamak gerekir. Dil devrimi ile köklü ve zengin Türkçe tahrib edilmiş ve fakat yerine aynı güçte bir dil varlığının konulması mümkün olmamıştır. Dil devrimini yapanların böyle bir hedeflerinin olduğu da söylenemez. Birkaç cümle ile denilebilir ki, dil devrimi plânsız, esassız, olumlu mânâda neticesiz bir harekettir. Bu devrimin sâhadaki yürütücüleri, konunun gerçek sâhipleri değildir. İlim adamı haysiyeti ile hareket edilmemiştir.  Türkçe onların elinde oyuncak olmuş, istedikleri gibi kesip biçmişlerdir. Bu yürütücü ekibin dilimizle bu kadar vahşice oynayabilmelerini, bu dile borçlu olmamalarına, hissen bağlılık hissetmemelerine yorumlanabilir. 

Türkçe hassasiyeti ile yıllardan beri feryat eden D. Mehmet Doğan’ın eseri 13,5 X 21 santim ölçülerinde, 324 sayfadır. 

YAZAR YAYINLARI: Müdafa Caddesi Nu: 10 Müdafa Apartmanı Kat: 7, Daire: 13 Kızılay, Ankara. Telefon: 0.212-417 34 72                                                  Belgegeçer: 0.212-232 05 71 e-posta. [email protected]  // www.yazaryayinlari.com    

KISA KISA… KISA KISA…

1-İSTANBUL TÜRKLÜĞÜNÜN MUHAFAZASI – İstanbul’un Kimlik ve Güvenlik Endişesi (1918-1941): Ramazan Erhan Güllü / Ötüken Neşriyat.  

-MAMAKTA GECE UZUN: Meral-İsmail Ak / Bilgeoğuz Yayınları.  

3-MİSYONERLİK VE DİNLER ARASI DİYALOG: Prof. Dr. Abdurrahman Küçük + Doç. Dr. M. Alparslan Küçük / Berikan Yayınevi.   

4-DERVİŞLER, FAKİHLER, GAZİLER-ERKEN OSMANLI DÖNEMİNDE DİNÎ ZÜMRELER: Hâşim Şâhin / Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık.  

5-OSMANLI SEFERLERİNDE ORDU, ÇEVRE VE HALK: Dr. Öğr. Üyesi. Veysel Güger / Kitabevi – Mehmet Varış