BİLGE KUTAD ANLATIYOR

Dengeli ve sağlıklı beslenme insan bedeni için ne kadar önemli ise, çocuk aklının – ahlâkının, karakterinin ve alışkanlıklarının şekillenmesi, zekâsı ile birlikte gelişmesi için çocuk kitapları da aynı derecede önemlidir. 

Milletlerin gelişmesi; kültür, medeniyet ve teknolojide çağın gerektirdiği seviyeye ulaşabilmesi, yetişkinlerin kitap okuma alışkanlıkları ile doğru orantılıdır. 

Uzmanlar, okuma alışkanlığının çocuk yaşlarda başladığını belirtiyorlar. Çocuklara ebeveynleri tarafından okunacak veya çocuğun kendisinin okuyacağı kitaplardan beklenen faydaların sağlanabilmesi için onlara okunan veya kendilerinin okuyacağı kitapların, seviyelerine uygun olması ilk şarttır. Dilin açık ve anlaşılır kullanımı hassasiyet gerektirir. İyi yazılmış konu ile uyumlu resimlerin renk ve çizgilerindeki titizlik, kitabın kalitesini artırır, çocuğun kitabı ve okumayı sevmesini sağlar. 

Bütün bunlar uzmanlık gerektirir. 

Ötüken Neşriyat, en mükemmelini yapabilmek için konu üzerinde hassasiyetle durmuş, işi ehline teslim etmiş, Pedagog Gülşen Ünüvar’ın, kadim kültürümüzün temel eserleri olan Kutadgu Bilig ve Dîvanu Lugati’t-Türk’ten ilham alarak hazırladığı masalları, şık bir cilt içerisinde, geleceğin kültür insanlarına sunmuştur. Kuşe kâğıda basılı eserin resimlemesini yine konunun uzmanı olduğu, çizgilerinden ve renk seçiminden anlaşılan Kübra Ceylan gerçekleştirmiştir. 

Emsallerinden açık ara önde ve üstte olan eser 8 cilttir ve şık bir mukavva kutu içerisine mücevher gibi yerleştirilmiştir. 20 X 28 santim ölçülerindeki ciltlerde sayfa adedi, 46 ile 56 arasında değişmektedir. (ikinci cilt 39 sayfadır) 

Her cildin ilk sayfasında ‘Masaldan Evvel’ başlığı altında takdim yazısı, arka kapağında ise masal diyarına dâvetiye bulunuyor: 

Rüzgârlar bulutu sürükledi, bulutlar yağmuru üfledi, yağmurlar vâdiyi besledi. İşte o vakit yemyeşil çayırların tam ortasından bir masal çıkageldi.

‘Merhaba! Benim adım Bilge Kutad.’ dedi. Altın değerinde öğütler ekledi her cümlesine. Erdem, yiğitlik bir de iyi yüreklilik koymuştu nakışlı heybesine. Bütün çocukların kapısını tek tek çaldı. Çünkü onlara diyecek sözleri vardı. Heybenin içindeki masallardan bir kuş havalandı önce. Adı Ala Çumguk, tüyleri ipince. Yaşadığı vâdide bir gün esrarengiz sesler çınladı. Bütün çayırlar, dereler istilaya uğradı. Cesur kanatlı bir kahraman çıktı ortaya. Bakalım nasıl bir macera katacak bu masala?

Heybenin içindeki diğer kahramanlar mı? Onlar da merhaba diyecekler sana. Ama sonraki masallarda...

Okuyan her güzel yürek kut bulsun. Gölgesinde kırk yıl hayal kurduğum ceviz ağacına armağan olsun. 

Bilge Kutad Anlatıyor Masalları 

Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig eserindeki hayvan isimlerinden ilham aldı.

Oradaki kelimeler masal kervanına dönüştü ve birbirinden güzel maceralara çıkmak

için sizi bekliyor.

Yüzyıllarca birlikte yaşadığımız hayvanları,

yine yüzyıllarca bizlere eşlik eden değerlerle bir araya getirdik.

Uçsuz bucaksız bir coğrafyada, kendimizi ve kültürümüzü daha yakından tanımak için 

masalların büyülü dünyasına bekleniyorsunuz.

Takdim yazısından sonra her cildin konusu hakkında kısa bilgiler yer alıyor

Birinci Cilt: Ala Çumguk

Bütün hayvanların mutlu bir şekilde yaşadığı Alavan Boğazı’nda her geçen gün esrarengiz olaylar yaşanmaya başlar. Birbirinden tuhaf sesler duyulur ve yerinden oynar taşlar. Ne yapacaklarını bilemezler önce, düşünceden düşünceye dalarlar. Akıllarına gelir sonra, kahraman kuşa hemen haber salarlar. Can havliyle yardıma koşar gelir Ala Çumguk! Derler ki: ‘Çok zor durumdayız, senden çâre umduk!..’

Esrarengiz olayların çözülmesi öyle kolay olmayacak. Bakalım ala karga bu zorluğa nasıl bir çâre bulacak?

İkinci Cilt: Baba Buka

Baba Buka ve beraberindeki boğa sürüsü yeni otlaklar bulmak için yola düşerler. Kırk gün kırk gece dörtnala giderler. Dokuz dağın ardındaki dokuz vâdinin hayâlini kurarlar. Ama hiç beklemedikleri bir yere varırlar. Kuytulara kurulmuş tuzaklar, eşi benzeri görülmemiş hayvanlar, yerinden kopan devasa kayalar, bağrında şifa saklayan ağaçlar ve uğultularla dolu mağaralar!.. Bereketli otlaklara varmak o kadar da kolay olmayacak.

Baba Buka’nın bilgeliği bakalım nasıl işe yarayacak?

Üçüncü Cilt: Böke Efsânesi

Derler ki Or Dağları’nın doruğunda büyük bir ejderha yaşar. O kükreyince yer yerinden oynar, sular sel olur taşar. Böke derler adına, kocamandır gövdesi. Tam on ağaç kalınlığındadır pütürlü ensesi. Fakat buna hiç inanmaz ormanda yaşayan hayvanlar. ‘Madem öyle biz neden hiç görmedik?’ der sırtlanlar. İçlerinden birisi çıkar ve ejderhayı bulacağını söyler.

Eşyalarını sırtına sarıp zorlu dağ yollarına düşer. Kırk gün kırk gece Kara Orman’ın kapkara patikalarında yürür, iki de arkadaş eklenince yanına, üç olup altı göz görür.

Bakalım nasıl bir son bekler bu üç kafadarı? Haydi, aç oku masalı.

Merakını gidermez elbette bu kadarı...

Dördüncü Cilt: Börü Yürüyüşü

Tamır Irmağı’nın donmasıyla susuz kalan kurt sürüsü, iyice güçten düşer. Liderleri olan Sak Borü, imdada yetişir ve parçalar buzları üçer beşer.

Kutlu yürüyüşleri zor, yolları pek çetindir. Kuz Dağları’nın soğuğu Kutuplar’dan daha serindir. Yılmadan yorulmadan yürürler, geçtikleri çığır çatak. Ağaç dallarından yorgan yaparlar kendilerine, lapa lapa karlarsa yatak. Dağlara çarpa çarpa gelen bir sesle irkilirler. Atılır Sak Borü, hışımla silkinirler. Dağ, taş, ağaç ve orman, sürüden yardım umar.

Bakalım bu masalın sonu nasıl düze çıkar?

Beşinci Cilt: Çıbın Bayramı

Subatan Vadisi’nde yaşayan çıbınlar, pekmez kaynatma törenini iple çekerler. Oldukça kalabalık sinek sürüsüdür bunlar, tatlıyı pek severler.

Çok aceleci davrandıkları için başlarına bir kaza gelir. Çıbın, bir kıvamın içinde debelendikçe debelenir. Pişman olurlar yaptıklarına ama ne fayda!

Zararın neresinden dönülürse kâr orada. 

Mâdem öyle, açılsın tülden de ince kanatlar! Bakalım bu masalda muradına erebilecek mi çıbınlar?

Altıncı Cilt: Maygak Ana

Pamir Dağı’nın eteklerinde cesur mu cesur, heybetli mi heybetli bir dağ keçisi yaşar. Adına Maygak Ana derler, nice zorlukları kılıçtan boynuzlarıyla aşar. Kalbi iyilik dolu olan bu keçiye bir gün Koca Bürküt adında bir kuş musallat olur. Kuşun bakışları kapkara, burnu öfke solur. Sanmayın ki iyilik ve kötülük hep yan yana durur. Bakalım görelim bu masal, hangisinin zaferiyle son bulur.

Yedinci Cilt: Titir Sürüsü

Titir sürüsü, dağlardan ovalara inmeye başlar. Ancak yarı yolda kalırlar, her birinin gözünde yaşlar... Eli kolu bağlanır çobanın, develerden biri eksiktir! Kösürge Yaylası’nın yoluysa uzun ve alabildiğine diktir! Ne ilerleyebilirler ne de geriye dönebilirler. Oracıkta, öylece kalıp çulu yere sererler. 

Kim koşacak bakalım titir sürüsünün yardımına? Kayıp deve bulunup yetişebilecek mi bu masalın sonuna?

Sekizinci Cilt: Yürekli Tazıtay

Kirmen Obası’nda yaşayan genç at Yürekli Tazıtay’a herkes hayrandır. Hele baykuş Bilge Ugi için onun yeri başkadır. Huzur içinde yaşayıp giden obaya bir gün bir hâller olur. Hiç beklemedikleri bir aksilik gelip onları bulur. Hastalanır çocuklar, çaresiz kalır analar babalar. Sebebini bulamazlar, boşunadır çabalar! Bilge Ugi imdada koşar. Yürekli Tazıtay ile plânlar yapar.

Bakalım nasıl bir maceraya atılacak tazıtay ve arkadaşı? Mutlu günlere kavuşacak mı Kirmen Obası? 

***

Sert kapak ve iplik dikişli ciltlerin her birinde ayrı bir masal var. Masalda geçen kadim, bozkır, mâhir, haşerat gibi, 7 yaş civarında olan çocukların bilemeyeceği kelimeler kırmızı renkli olarak yazılıyor ve sayfanın altında açıklamaları veriliyor. Böylece çocukların kelime hazineleri zenginleştirilmiş oluyor. 

Zengin bir kelime hazinesine sâhip olmak, topluluk karşısında güzel konuşmanın olmazsa olmaz şartıdır. Aynı zamanda liderlik vasfı kazandırır. Lider konumuna erişen insanların hepsi anlaşılır bir şekilde ve ‘şey’, ‘ne diyecektim?’, ‘Şunu anlatmak istemiştim’ gibi ifâdelerle bocalamaz. Güzel konuşan herkes lider olamaz.  Fakat liderlik vasfına sâhip olanların hepsi güzel konuşan kimselerdir. 

Pedagog Gülşen Ünüvar, masallarda seci sanatını* da dikkatleri çekecek ölçüde mükemmel kullanıyor. Böylece yazıya akıcılık kazandırıyor. Secilerin sunîlikten ve zorlamadan uzak ve tabîi oluşu, kendi seyrinde akışı Sayın Ünüvar’ın bu konudaki ustalığını ortaya koyuyor ve eserini değerli kılıyor.   

Masalların en önemli özelliği masal kahramanlarının ve masaldaki diğer varlıkların, yardımseverlik düşüncesine sâhip olması, iyilerin kazanması, kötülerin cezâsını görmesi, en zor durumlarda bile ümitsizliğe düşmemeleri, çalışkanlığın, yardımlaşmanın ve iyi niyetli olmanın başarı için en önemli unsurlar olduğunu okuyucuya telkin etmesidir. 

……………………….

*seci sanatı:Düz yazı’ olarak da isimlendirilen nesir şeklindeki yazılarda, kelimelerin birbiri ardına kafiyeli olacak şekilde sıralanarak kullanılmasıdır. Ses benzerliği esâsına dayanır. Eski edebiyatçılar, yazıda iç âhengi sağlamak maksadıyla kullanmışlardır. 

Seci, maksat değil, mânâyı akıcı bir üslûpla, güzel kelime kalıpları içinde sunmayı hedef alan bir araçtır. 17. yüzyılda yaşayan Veysî ve Nergisî, başarılı bir şekilde sık sık kullanırdı. 19. yüzyılda edebiyatçılarımız batı anlayışına yönelince, seci sanatını kullananlar azaldı ve bu güzel sanat unutuldu.  

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş. İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul

Telefon: 0.212- 251 03 50 

Belgegeçer: 0.212-251 00 12

e-Posta: [email protected]  www.otuken.com.tr  

Masalların yazarı Pedagog GÜLŞEN ÜNÜVAR kendisini tanıtıyor:

Bulutların gölgesine takılıp gelen leblebi kokulu bir şehirde doğdu. Küpe Dağı’nın eteklerinde tahta atını koşturup büyüme hayalleri kurdu. Ağaçlara sarılmayı, hayvanlarla konuşmayı ve bir de şekerli yoğurt yemeyi hep çok sevdi. Tahta atını bırakıp da okul çantasını eline aldığı gün, öğretmen olmaya karar verdi. Yıllar yılları kovaladı, kapılar kendini yavaşça araladı.

Selçuk Üniversitesi Anaokulu Öğretmenliği Bölümünü bitirdi. Ardından aynı üniversitenin Çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanında yüksek lisans yaptı. Anadolu Üniversitesi Edebiyat Bölümünde ise öğrenciliği hâlen devam etmekte...

Okul çantasını bırakıp da sırt çantasını omzuna astığı gün, turna kuşlarının kanadına takılıp diyar diyar gezmeye karar verdi. Yüzlerce öğrencisi oldu ve her birini gönülden sevdi. Rengârenk şapkalar takmaktan oldum olası hoşlandı. Şekerli yoğurdun yerini mis kokulu mandalinalar, tahta atın yerini ise bisikleti aldı.

Daha fazla çocuğa daha çok masal anlatabilmek için bir gün, bir yola çıktı. Yol, onu cümlelere götürdü ve ‘Havuç Kurdu Bi Di Ki’yi yazdı. Şimdi yeni masallarla yepyeni mâcerâlara sayfa aralıyor. Bu kez kendisi susuyor, ‘Bilge Kutad Anlatıyor.’

Peki son zamanlarda neler mi yapıyor? Yazdığı masallardaki kutlu diyarlara gidebilmenin hayalini kuruyor.

Güzel masalları güzel resimlerle süsleyen KÜBRA CEYLAN kendisini tanıtıyor: 

Hayallerini çizgilerle süsleyen bir çocuk, gün geldi ve diğer çocukların yolculuklarına eşlik etmek istedi. Doğup büyüdüğü şehirde okullar okudu, üniversite için İstanbul’a geldi. ‘Zeytin Gözlü Adam’ ve ‘Bilge Üçgen Kendini Tanıyor’ kitaplarının resimlerini çocuklarla buluşturdu. Bir kalem ve kâğıt bulabildiği her yerde hayal dünyasına kapılar açmaya devam etti. ‘Bilge Kutad Anlatıyor’ serisini görünce kendi hayal dünyasını, bu kapıdan içeri taşıdı. Boya kalemleri ve kâğıtlarıyla türlü hikâyelere arkadaşlık etmeye devam ediyor. Bir yandan doktora çalışmasına devam ediyor, diğer taraftan resimler yapıyor. Kübra Ceylan, konuşmaktan çok çizerek anlatmayı seviyor. Kelimeler, çizimleriyle yeni bir boyuta geçiyor. Uzun yolculuklara çıkarken renklerini yanına alıyor ve hep bir sonraki maceranın ne olacağını merakla bekliyor.

DERKENAR

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

1-Okumak, çocukların kültürel gelişimlerini tamamlamaları ve bilgi çağını yakalamaları için hava gibi, su gibi, yemek gibi günlük hayatlarının bir parçası olmalıdır

2-Maalesef Türkiye’de ihtiyaç malzemeleri sıralamasında kitaplar 235. Sırada yer almaktadır.

3-Türk çocukları kitap okuma konusunda Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumdadır. Japonya’da toplumun % 14 ü, Amerika’da % 12 si, İngiltere’de ve Fransa’da %21’i düzenli kitap okurken Türkiye ‘de yalnız 10.000 kişide 1 kişi düzenli kitap okuyor.4-Nüfusu sekiz milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama yüz bin tirajla basılırken, seksen milyondan fazla nüfuslu Türkiye’de bu rakam bin civarında kalıyor.

5-Türkiye’de 1 kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın; bir Norveçli 300, Amerikalı 210, İngiliz ve Japon 87 katını ayırıyor. Dünyâ ortalaması da Türklerin ayırdığı zamandan 3 kat fazla. 

6-Dünyâ’da ki en iyi 500 üniversite sıralamasında Türkiye ‘deki üniversiteler yine en son sıralarda yer almaktadır.

7-Kitap için Norveçli 137, Alman 122, Belçika ve Avusturyalı 100 dolar, Güney Koreli 39 dolar ayırıyor. Dünyâ ortalaması 1,3 dolar iken, Türkiye’de bir kişi kitabı yılda ancak 0,45 dolar harcıyor.

8-İngiltere’de ortalama bir gazete olan günlük The Sun gazetesi Türkiye’deki gazetelerin toplam tirajı kadar satıyor.

9-Dünyâda çocuklara özel günlerde kitap hediye edilmesi sıralamasında Türkiye 180 ülke içerisinde 140. Sırada yer almaktadır.

10-ürkiye’deki kahvehane ve kütüphâne sayılarının kıyaslaması şöyledir; Kütüphâne sayısı: 1.412 - Kahvehane sayısı: 570.000’dir. Buna göre 49.000 kişiye bir kütüphâne düşerken, 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir. 

11. Japonya’nın %14’ü devamlı kitap okumaktadır. ABD’nin %12’si, Almanya’nın %11’i, İngiltere’nin %11’i, Türkiye’nin %0.01’i devamlı olarak kitap okumaktadır.

12-Türkler kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat ayırıyor. Türkiye kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkesinin gerisinde kalmış durumda.

13-Dünyâ kitap okuma ortalaması Türkiye nin kitap okuma ortalamasından 3 kat fazladır.

14-Türkiye’de 100 kişiden sadece 4 kişi kitap okuyor.

15-Türkiye, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı insanî gelişim raporunda Malezya, Libya ve Nijerya gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sıradadır.

16-Dünyâda, çocukların ve yetişkinlerin okuma oranının araştırılması yeni bir bilim dalı olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı.

17-Çocuklara kitap hediye edildiği zaman çocukların okuma becerisi gelişir, okumak alışkanlığa dönüşür ve beraberinde alışkanlık sorumluluğu geliştirir bilinç büyümesi başlar. Kapasite gelişimi fizikî gelişim gibidir. Kapasite farkındalığı yaratır sonra düşünce üretimi başlar. Üretilen her faydalı düşünce topluma doktor, öğretmen, ilim insanı vs.. olarak geri döner. 

www.ozetkitap.com  sitesinden iktibastır.