TURAN İLLERİNDEN

GEZİ NOTLARI

‘Ol’ deyip olduranın lütf-u inâyetiyle geldik, emr-i hak vâki olduğunda yine O’na döneceğiz. İnsanoğlu bu dünyâda büyük bir seyahatin yolcusudur. Gelişle gidiş arasında küçük seyahatler yapılır. İnsanlar sevdiğine, özlediğine kavuşmak için seyahat eder. Türkler târih boyunca en çok seyahat eden milletlerden biridir. Cihan hâkimiyeti mefkûresini tahakkuk ettirmek, İslâmiyet’i yaymak ve soyundan - inancından olsun olmasın haksızlığa mâruz kaldığı için gelen yardım taleplerini karşılamak, bu seyahatlerin sebepleri idi. Kırım ve Ahıska Türklerinin sürgünleri gibi istek dışı seyahatlere de ‘kader’ denilerek katlanılmıştır.     

Vatanını, milletini seven Türk milliyetçilerinin gönlünde, ‘Türk Birliği’ hiç sönmeyen bir ateştir. O topraklara ayak basmak, soydaşlarımızı - dindaşlarımızı görmek, onlarla kucaklaşmak ve halleşmek vazgeçilmez arzudur. Bu arzunun tohumu, Ahmet Çelik’in gönlüne lise talebesi iken yerleşmişti.  

13,5 X 21 santim ölçülerinde, 199 sayfalık eserindeki giriş bölümünden anlaşıldığına göre tohum; Müftüoğlu Ahmet Hikmet’in ‘Gönül Hanım’, Yavuz Bülent Bâkiler’in ‘Türkistan Türkistan’, Ahmet Taşağıl’ın ‘Gökbörü’nün İzinde Kadim Türk Topraklarında’ ve Nihat Atsız’ın ‘Bozkurtlar’ isimli eserlerini okuyarak dal budak salmış, ulu bir çınar hâline gelince yol görünmüş ve 19 Nisan 2019 günü, ‘Turan İlleri’ne seyahat başlamıştır.

İlk durak Kırgızistan’dır. ‘Kırgızistan’ denildiğinde akla Manas Destanı ve şöhreti Türk dünyası sınırlarnı aşan Cengiz Aytmatov gelir. Ahmet Çelik’in ‘Gezi Notları’nın ilk bölümü de Manas Destanı’na tahsis edilmiş. İlk fotoğraf ise Cengiz Aytmatov’un heykeli önünde iken çekilmiş. Sonra Kırgızistan’ın sosyal yapısına, iktisâdî hayatına kültürüne temas ediliyor.

Seyahatin üçüncü gününde Göktürk ve Karahınlılar cihan devletlerinin topraklarının bir kısmı ile Balasagun gezilir. Gezilen yerlere ait renkli birer adet fotoğraf, sayfaları süslemektedir.

Sözün burasında, kitabın Kırgızistan’ı anlatan sayfasına ayraç koyup, kitaba sığdırılamayan târihî gelişmelere ve Sayın Çelik’in kitabı yayınlandıktan sonra cereyan eden hâdiselere bakalım:

Kırgızlar, Asya Hun İmparatorluğu’nun kurulduğu MÖ 209 yılından itibâren târih sahnesindedirler. Şüphesiz evveliyatı da vardır. Orhun Kitâbeleri’nden öncesine ait Yenisey Yazıtları, Kırgızların eseridir. Târihleri bu kadar eski olmasına rağmen, çilekeş Asya Türklerinin en mazlum ve en mağdur grubunu teşkil ederler.

15 yıl Kırgızistan’da vazife gören Özer Ravanoğlu, ‘Tanrı Dağları’nın Gözyaşları’ isimli eserinde Kırgızları anlatır. Yakın zamanlarda yayınlanan ‘Ürkünler’ isimli kitapta zamanının en modern silahlarıyla donatılmış kızıl Moskof ordusuna taşlarla, kazma saplarıyla karşı koymuş olmaları destanımsı bir anlatımla okuyucuya nakledilir.  

Kırgızistan, Asya Türk Cumhuriyetleri içerisinde fert başına millî gelirin en düşük olduğu ülkedir. Buna rağmen, halkın serbest irâdesiyle cumhurbaşkanını seçebilen ilk Asya Türk Cumhuriyetidir. Elbette ‘halkın can ve mal güvenliği mi demokrasi ve istikrar mı?’ diye sorulabilir. Bir taraftan Çin diğer taraftan Moskova, Kırgızistan’dan kanlı ellerini çekmiyorlar. Soydaşlarımız bu günlerde iç çekişmelerin sancısını yaşıyor. İlkokul öğrencilerine okutulan kitapta; ‘Bizim sınıfta çok millet var: Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler, Tatarlar, Kazaklar, Azeriler, Ahıskalılar, Türkler ve diğerleri…’ deniliyor. Bu bilgilerle yetişenler sebebiyle ülkedeki etnik kavgalar önlenemiyor.

Kırgızların medar-ı iftiharı Issık Göl görülmeye değer.

Ve hazin bir tecelli: Kırgızistan, Asya Türk cumhuriyetleri içerisinde hâlâ Kril alfabesini kullanan tek ülke…

***

Ahmet Çelik, seyahatinin 4. Gününde Kazakistan’ın Başşehri Almatı’dadır. Kazakistan, 2.724.900 kilometrekarelik vatan toprağında 18.000.000 insan barındırıyor. 2500 yıllık Altın Elbiseli Adam, Türk kültür ve medeniyetinin anıtı olarak Almatı Müzesi’ndedir. Ahmet Çelik, Kazakistan’ın târihi hakkında efradını câmi, ağyarını mâni bilgiler veriyor. Kazak Türklerinin oluşması, kazak Beylerinin birleşmesi, Rus işgali, iktisat ve kültür sahâsındaki gelişmeler, folklor gösterileri derin bir alâka ile okunuyor.

Sözün burasında okuduğumuz sayfaya da bir ayraç koyup, kitabın hacmini artırmamak için dâhil edilemeyen hir büyük hâdiseyi, Jeltoksan Hareketi’ni  Kazakistan Türklerinin, diğer Asya Türklerine örnek teşkil eden hak arama hâdisesini kısaca nakledeyim:

Gorbaçov, 1986 yılının Aralık ayında Komünist Partisi Birinci Sekreteri olan Türk asıllı Dinmuhammed Kunayev’i azledip yerine Rus asıllı Genady Kolbin’i vazifelendirince Kazakistan Türkleri protesto gösterilerine başladılar. Gösteriler kısa zamanda ayaklanmaya dönüştü ve bütün ülkeye yayıldı, çatışmalar çıktı, yakalanabilenler tevkif edildi. Ödürülenlerin sayısı açıklanmadı. 10 gün sonra Gorbaçov kararını iptal eddi ve Nursultan Nazarbayev’i Komünist Partisi Birinci Sekreter olarak görevlendirdi. Bu hâdise, Türk Cumhuriyetlerinde bağımsızlık meş’alesini tutuşturdu ve 1991 yılında hepsi bağımsız devletini kurdu.

***

Ahmet Çelik ve berâberindekiler 25 Nisan 2019’da Özbekistan’ın başşehri Taşkent’tedir. Özbekistan;  Buhara, Hive  ve Semerkant şehirleriyle, Fergana Vâdisi’yle, Bahâeddin Şah-ı Nakşibendi Hazretlerinin, İmam Mâturidînin ve İmam Buharî’nin türbeleri, Orta Asya İslâm mîmârisinin en muhteşem ve önemli eserlerinden biri olan Emir Timur’un eşi Bibi Hâtun Camii, Uluğ Bey Medresesi,  Seyhun ve Ceyhun ırmakları, mazlum ve mağdur Aral Gölü ile turistik yönü hayli kuvvetli bir ülkedir. Kitaba değil, kitaplara sığmaz. Yavuz Bülent Bâkiler üstâdın ‘Türkistan Türkistan’ isimli eserinden iktibas edilen Emir Timur’un türbesi ile alakalı yazısı okunmaya değer. (s: 128-140) Târihçi Yılmaz Öztuna’dan iktibas edilen Yıldırım Beyazıd ile Emir Timur arasında yapılan Ankara Savaşı târih bilgilerimizi tâzeliyor. (s: 143-162)

İhtişamını; gezilen, görülen ve incelenen yerleri gözler önünde canlandıracak şekilde anlatmasından alan eser, Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun ‘Târih ve Türk Milleti’ isimli makalesiyle sona eriyor. (s: 193-198)

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:                                                                                                                                                         

Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Tel: 0.212-527 33 65

Belgegeçer: 0.212-527 33 64 Whatsapp hattı: 0.553-129 86 86 E-posta: [email protected]   WEB: www.bilgeoguz.com 

H. AHMET ÇELİK                                                                                                                                                 

1953 yılında Nevşehir Kozaklı İlçesi Kapaklı Köyü’nde doğdu. 1975 de Ankara İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi’ni bitirdi. İlgi alanı olan Türk Târihi ve Türkolojiyle ilgili çalışmalar yaptı.

1976 yılında TRT Ankara Televizyonunda çalıştı.

1979 yılında TRT İstanbul Radyosunda 14 yıl süreyle Şef Prodüktör olarak görev yaptı. Bu dönemlerde TRT de ilk defa dramatize edilmiş Türk târihine konu olan ‘Târihimizden Portreler’, ‘Târihimize Şan Verenler’, ‘Anadolu’yu Vatan Kılanlar’, ‘Gönül Dünyamızı Aydınlatanlar’ gibi programlarla Türk milletinin sesine tercüman oldu. 1992 yılında TRT den ayrılarak TGRT kuruluş çalışmalarına yardımcı oldu.  TGRT FM’in 2 sene Genel Müdürlüğünü yaptı. 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Geleneksel Gülhane Şenliklerinin Yönetim Kurulu Başkanı oldu ve bu görevi 1999 a kadar devam etti. 1999 seçimlerinde MHP Nevşehir milletvekili adayı oldu 14 oyla milletvekilliğini kaybetti.

H. Ahmet Çelik 1990 yılında kurduğu Elmas Reklam Ajansı ile iş hayatına girdi. İş dünyasındaki çalışmalarına, Elmas Madencilik ve Elmas Eğitim Hizmetleri ile devam H. Ahmet Çelik hâlen İstanbul da hizmet veren 6 adet yüksek öğrenim kız ve erkek öğrenci yurdu işletmesi ile iş dünyasındaki çalışmalarına devam etmektedir.

Devamlı sarı basın kartı sahibi olan H. Ahmet Çelik in , ‘Oğuz Kağan Destanı’, ‘Târihimize Şan Verenler’,  ‘Nasrettin Hoca’, ‘Gönül Dünyamızı Aydınlatanlar’ ve  ‘Anadolu’yu Vatan Kılanlar’ adında yayınlanmış eserleri bulunmaktadır. 

H. Ahmet Çelik 2008 yılında günlük olarak yayınlanan Türk Haber Gazetesi’nin imtiyaz sahibiydi. Meslek hayatı boyunca pek çok ödülü bulunan H. Ahmet Çelik, 1985 ve 1992 yıllarında yılın gazetecisi seçilerek Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden Onur belgesi almıştır.  1989 yılında da Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın verdiği ‘Türk Milli Kültürüne Hizmet Ödülü’ne layık görülmüştür.

Evli, 2 çocuk ve 2 torunla dünya hayatına devam etmektedir.

KUŞBAKIŞI

ÂŞIK VEYSEL

Âşık Veysel, değil bir âileye, bir şehre, bir millete bile gurur verecek güzellikte bir büyük isim, bir muhteşem sanatkârdır. Türk halk şiirini omuzlamış, benzeri görülmemiş bir ustadır. Kelimenin hakîki mânâsında bir halk adamıdır. Âşık Veysel’in kendisinden önce ve sonra yaşayan halk şâirlerinden farklı kılan husûsiyetleri vardır. O, sâdece aşk şiirleri yazan, kederli bir sesle gurbet ve hasret duygusuyla sazının teline vuran bir âşık değildir. Milletimizin, vatanımızın devletimizin çeşitli dâvâlarıyla yüklü şiirleri, bugün yazılmış gibi sıcaktır. O, Cumhuriyet şâiridir. O’nun millî birliğimiz, vatan bütünlüğümüz ve millî ülkümüz başta olmak üzere şiirler yazmasından, türküler yakmasından daha tabîi ne olabilir? Çünkü O, katıksız bir Türk milliyetçisi idi.

Âşık Veysel;

Sen bir ceylân olsan ben de bir avcı                                                                                                                   

Avlasam çöllerde saz ile seni                                                                                                                      

Bulunmaz dermanı, yoktur ilâcı                                                                                                                    

Vursam yaralasam söz ile seni

Derken içli bir âşık,

Karnın yardım kazmaynan belinen                                                                                                                 

Yüzün yırttım tırmığınan elinen                                                                                                                          

Yine beni karşıladı gülünen                                                                                                                              

Benim sâdık yârim kara topraktır. 

Derken eliyle kazdığı toprağa diktiği domates biber patlıcanı, alın teriyle sulayıp büyüten bir garip köylü, fakir bir toprak işçisidir.

Aslım Türk’tür, elhamdülillah Müslüman                                                                                                         

Şükür âmentüyle etmişiz iman                                                                                                                        

Kalbime yaraşmaz şirk ile güman                                                                                                                 

Kalbimiz nur ile dolu sayılır.                                                                                                                 

Derken kalbini İslâm’ın nûru ile aydınlatmış imanlı-inançlı bir Müslüman Türk’tür.

Allah birdir, Peygamber hak                                                                                                                            

Rabbül âlemindir mutlak                                                                                                                             

Senlik-benlik nedir bırak                                                                                                                             

Söyleyim geldi sırası.

Derken, Sünni Âlevi ikiliği yaratmak isteyenleri birliğe çağıran bir mürşittir.

Halk şiiri geleneğinin sonuncu çok büyük temsilcisidir. Behçet Kemal Çağlar O’nun için; ‘Hakîkatı bir kör gibi gören var mı ola?’ diyordu.

Âşık Veysel, Yunus Emre’nin günümüzdeki temsilcisiydi.

10,0 x 16,0 ölçülerinde, 158 sayfalık eser Kasım 2020’de Hayri Ataş’ın titiz çalışmasıyla kültür hayatımıza kazandırıldı.

BOĞAZİÇİ YAYINLARI:

Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: 44 Kat: 3 Cağaloğlu, İstanbul Telefon: 0.212-520 70 76

Belgegeçer: 0.212-526 09 77  e-posta: [email protected] //   www.bogaziciyayinlari.com.tr  

HEKİMBAŞI ABDÜLAZİZ EFENDİ’NİN

GÜFTE MECMÛASINDAKİ ŞARKILAR

Hekimbaşı Abdülaziz Efendi (1735-1778), Osmanlı tıp bilgini, bestekâr ve şâirdir. Osmanlı Devleti'nde ‘Subhizadeler’ diye bilinen ve çok sayıda devlet adamı, hekim, şâir ve bestekâr yetiştiren bir aileye mensuptur.

Viyana’da tıp eğitimi gördü, pek çok doğu ve batı dilini öğrendi. Osmanlı saray hekimleri arasına girdi. Ordinaryüs Profesöre denk sayılan Yüksek Müderris unvanına sâhiptir. Döneminin çok önemli bir tıp kitabını Latince’den Türkçe’ye tercüme etti. Bu eser Türk tıp târihinde tercüme edilen ilk batı tıp eseridir.

Aziz’ mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirler yazmıştır. Şiirleri küçük bir divan oluşturacak sayıdadır. Pekçok şiiri kendisi ve başka bestekârlar tarafından bestelendi. Klasik büyük formlarda bestelediği 6 eser günümüze kadar gelmiş, TRT repertuvarında da yer almıştır.

İlmî çalışmaların yanında musiki ve edebiyatla da ilgilenmiş ve Hekimbaşı Güfte Mecmâası’nı derlemiştir. Mecmûa, on sekizinci yüzyılın en geniş repertuvarına sâhip dindışı eserleri ihtiva eder.. Mecmua’da Kâr, Beste, Semâîyat ve Şarkıyyât başlığı altında verilen güftelerin toplam sayısı 2738 olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada Şarkıyyât bölümünde bulunan kırk farklı makamdaki dört yüz yirmi altı şarkı ele alınmıştır.

Padişah, sadrazam, şeyhülislam ve kethudanın dâhil olduğu, devletin zirvesinden itibaren her kesimden, her meslek grubundan, her dinden kişilerin, bestekâr ve şâir olarak yer aldığı bu Mecmua, kültür yelpazemizin genişliğini ve zenginliğini ifâde eden en önemli kaynaklardan biridir.

Dr. Emine Anar Berksan’ın hazırladığı 16,5 X 23,5 santim ölçülerinde 237 sayfalık eser, Kasım 2020’de yayınlandı.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.                                                                                                                                                   

İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50                                                 

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected]  www.otuken.com.tr 

TÜRKÇENİN CENÂZE TÖRENİ   

BİRİNCİ TÜRK DİL KURULTAYI

Türk Dil Kurumu’na yönelttiği haklı ve ciddî tenkitleriyle tanınan D. Mehmet Doğan’ın eseri, 13,5 X 21 ölçülerinde ve 324 sayfa olarak Kasım 2020’de yayımlandı.

İfâde gücü çok yüksek bir dil olan Türkçe, Selçuklu İmparatorluğu döneminde Farsça’nın, Osmanlı Cihan Devleti döneminde Farsça ve Arapça’nın etkisinde kalmıştı. 1911 yılında Selânik’te yayımlanan Genç kalemler Mecmûası’nda Ömer Seyfettin ‘Yeni Lisan’ başlıklı bir makale yayımladı. Dönemin önde gelen edebiyatçıları makalede belirtilen, ‘Türkçe’yi Sâdeleştirme Hareketi’ benimsediler. Millî Dil, Millî Edebiyat dönemi başladı ve kısa sürede Türkçe, aslî zeminine oturtuldu. 1930 yılında Türk Dil Kurumu tarafından sâdeleştirme hareketi, tasfiye hareketine dönüştürüldü. ‘Trajik Başarı’ olarak isimlendirilen devrim, ‘Dil Bayramı’ olarak ilân edildi ve günümüze kadar kutlana-geldi. Mehmet Doğan, bunun bayram değil ‘cenâze töreni’ olduğunu yıllardan beri kitaplarıyla makaleleriyle yazıyor. Son eseri ‘Türkçe’nin Cenâze Töreni’nde meseleyi daha kapsamlı ve daha derinlikli olarak tekrar gündeme getiriyor.

Kitap üç bölümden oluşuyor: 1. Bölüm: Osmanlıcanın Türkçesi, 2. Bölüm: Türkçenin Cenaze Töreni: 1. Türk Dil Kurultayı, 3. Bölüm: Türkçe Bitti Dilimiz Türksel.

Yazar başlangıçta sistematik bir eser olarak düşündüğünü, fakat yazma safhasında sistemli bir kitap yerine parça parça yazılardan meydana gelen ve böylece iç sistematiğini yapan bir kitabın ortaya çıktığını belirtiyor.

Yıllardır Türkçe’nin beynine kurşun sıkanlar, kalbine hançer saplayanlar okumalı.

YAZAR YAYINLARI:                                                                                                                                  

Müdafa Caddesi Nu: 10 Müdafa Apartmanı Kat: 7, Daire: 13 Kızılay, Ankara. Telefon: 0.212-417 34 72                                                 

Belgegeçer: 0.212-232 05 71 e-posta. [email protected]  // www.yazaryayinlari.com 

DERKENAR:

ÇOK ÂCİL…

Dil dâvâmızla alaâkalı kurtuluş savaşını derhal başlatmamız gerekiyor. Dilimiz Türkçe’yi kaybedersek, candan aziz vatan toprakları dâhil, kaybedilecek hiçbir değerimiz kalmayacaktır.

OĞUZ ÇETİNOĞLU

KISA KISA… KISA KISA…

1--TELOMER ETKİSİ: Elizabeth Blackburn ve Elissa Epel, Çeviren: Aytaç Özgören / Doğan Kitap.

2-KESEKLİ TARLA: Figen Şakacı / İletişim Yayınları.

3--SONLULUĞUN SONRASI: Quentin Meillassoux – Kağan Kahveci / İş Bankası Kültür Yayınları.

4-HOYRAT RODRİGO VE YAVERİ BÜCÜR: Michael Ende + Wieland Freund – Anıl Alacaoğlu / Pegasus Yayınları

5-TOM SAWVER’İN KİTAP OKUDUĞU KULÜBE: Faruk Duman – Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık.