TASAVVUFTA ALLAH, İNSÂN-I KÂMİL VE İLÂHÎ AŞK ANLAYIŞI 

‘DİNÎ VE TASAVVUFÎ BİR SOHBET’

Tasavvuf ehli ve ‘Nasipliİsmet Binark’ın telif etiği 16 X 24 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda basılı eseri 138 sayfadır. 2020 yılında Ankara’da yayımlanmıştır.

Hakk’a adanmış gönüllere ithaf edilen’ eser, ‘Mürşid-i Kâmil Şeyh Ken’ân Rifâî ile Mutasavvıf  ve Mütefekkir yazar Sâmiha Ayverdi’den bercestelerle başlıyor. ‘Ön Söz’ başlığı altında İsmet Binark bercesteleriyle devam ediyor. 

Kitapta, Anadolu’ya bir rahmet yağmış gibi gönül erlerinin, mutasavvıf şâirlerin Allah sevgisini, ilâhî aşk anlayış ve duyuşlarını, onların tasavvuf neşvesini, semâya yükselen niyaz ve yakarışlarını , tek hakîkat olan Allah’a seslenişleri, onlardan yapılan iktibas ve kısa nakillerle  okuyucuya sunuluyor. Kendisi de bir gönül eri olan Muhterem İsmet Binark Beyefendi, Merhume Sâmiha Ayverdi Hanımefendi’den tevârüs etiği muhteşem imlâsını, birçoklarının kullanma zahmetini gösteremedikleri alfabemizdeki inceltme-uzatma  ‘^’ işâretini yeri geldikçe ve cömertçe harfler üzerine serpiştirerek mûsıkî ahengine büründürdüğü selis Türkçesi ile eserinin zevkle okunmasını sağlıyor. Haksızlık edilmemeli: Evet zevkle ve aynı zamanda huşû ile. Aşağıdaki satırları başka türlü okumak zâten mümkün değil:

Hz. Peygamber bir hadîsinde, ‘Besmele ile başlanmayan her iş bereketsiz ve noksandır…’ buyurmuştur.

Bir Müslüman bir işe 'Besmele’ ile başlarken, ‘Nefsim veya başka bir varlık adına değil, Allah adına, O’nun rızâsı için, O’nun izniyle başlıyorum’ demek ister... O’nun ‘Rahmân’ ve ‘Rahîm’ isimlerinin tecellî etmesini beklediğini, böylece hem dünya hem de âhiret saadeti dilediğini, kendisinin O’nun şefaatine ve yardımına her dâim muhtaç olduğunu ifâde etmiş olur...

Mümin, ‘Besmele’ ile Allah’a olan sonsuz şükrünü, minnettarlığını, sevgisini ve kulluğunu her fırsatta duyurmak ister...

Mevlid’ müellifi Süleyman Çelebi, şâirâne bir duygu yoğunluğu ile Yüce Allah’ın huzurunda olduğunu bilerek:

Allah adın zikredelim evvelâ                                                                                                                                                             Vâcip oldur cümle işte her kula

derken, her işte her dâim Allah’ın adını anmanın gerekli ve kaçınılmaz olduğunu ne güzel ifâde etmiştir!.. 

Ve arkasından:

‘Allah adın her kim ol evvel ana                                                                                                                                                     Her işi âsân ede Allah ana’

sözleriyle de, Allah’ın kuluna her işi kolaylaştıracağını hatırlatır!..

Bu fakir de, tam bir teslimiyetle, Yüce Yaradan’ın huzurunda 'Besmele’ çekerek söze başlamak niyâz eder...

Sayın Binark kelâmı da, kalemi de gayet mâhir gönül dostu bir tasavvuf ehlidir.  Bu husûsiyetini eserinin her sayfasında, her satırında görmek mümkün.

Birinci bölümde ‘Din Nedir?’ sorusunun cevabı ve ‘İslâmiyet’ hakkında derin ve farklı bilgiler var. 

İslâm Düşünce Târihinde Tasavvufun Yeri’ başlıklı ikinci bölümde; ‘Tasavvuf Kur’ân ahlâkıyla yaşamaktır.’ Cümlesiyle giriş yapılıp ‘Tasavvuf’ kavramı ve ‘Tarikat Müessesesi’ anlatılıyor. 

Üçüncü Bölüm’de, ‘Tasavufta Allah Anlayışı’; ‘Hak’dan özge nesne yoktur gayriden ümmîdi kes, Aç gözün merdâne bak! Allah bes, bâkî heves’ diyen Aziz Mahmud Hüdâyî, Ken’ân Rifâî, Niyâzî-i Mısrî ve diğer Mürşîd-i Kâmiller rehberliğinde açıklanıyor. 

Türk Târihinde Tasavvufun Yeri ve Önemi’ başlıklı dördüncü bölümde, ‘Bir hayat tarzı olarak tasavvuf, İslâm dininin bir yorumudur.’ Deniliyor. Türkleri yücelten tasavvufun târihinin anlatıldığı satırlar, aynı zamanda gönül ehli dostlara ‘tasavvufa dâvet’ mâhiyetindedir.  

Beşinci bölüm Yûnus Emre’nin ‘Dört kitabın mânâsın okudum hâsıl ettim / Aşka gelince gördüm bir uzun hece imiş’ mısraları ile giriş yapılarak ‘Tasavvuf ve Aşk Edebiyatı’ bahsine tahsis edilmiş. 

Sayfalar; Fuzûlî’den, Dede Korkut, Ahmet Yesevî, Mevlânâ, Sultan Veled, Ahmed Eflâkî Dede, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî, Hacı Bayram Velî, Süleyman Çelebi, Fâtih Sultan Mehmed Hân, Emir Buhârî, İbrâhim Tennûri, Sünbül Sinan, Merkez Efendi, Ümmî Sinan, Niyâzî-i Mısrî, Erzurumlu İbrâhim Hakkı, Şeyh Galib, Mehmed Âkif, Âşık Veysel, Necib Fâzıl, Hâlide Nusret Zorlutuna, Ârif Nihat Asya, Abdürrahim Karakoç, Mustafa Tahralı ve ‘Bu fâkir’ olarak tesmiye edilen İsmet Binark'tan şiirler, beyitler ve özdeyişlerle donatılmış. 

Bibliyografya’ başlıklı altıncı bölümde, tasavvufta derinleşmek isteyenler için 113 adet eserin isim, yazar, yayınevi, baskı yeri ve yılı bilgileri ile zengin bir külliyat sunuluyor. 

Tekrar tekrar okunacak başucu eseri afsındaki kitap, Duâ bahsi ile sona eriyor. Bu bölümde; Mustafa Tahralı’nın Feyzi Halıcı’nın Orhan Seyfi Orhon’un şiirleri ile, eserin müellifi İsmet Binark’ın duâsı var. 

ALTAY KÜLTÜR SANAT VE KÜLTÜR VAKFI:  Bayındır Sokağı Nu: 58 Çınar Apartmanı Kat: 6 Dâire: 11 Kocatepe, Çankaya – Ankara.   e-posta: [email protected]  //  www.altayvakfi.org   

İSMET BİNARK:

Kütüphaneci ve Arşivci, Devlet Arşivlerinin Kurucu Genel Müdürü ve Araştırmacı Yazardır.

1941 yılında İstanbul’un Fâtih ilçesinde, Hırka-i Şerif semtinde doğmuştur. Yüksek tahsilini Ankara Üniversitesi Dil-Târih ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü’nde tamamlamıştır.

1962 yılında, Allah dostlarından mutasavvıf ve mütefekkir yazar Sâmiha Ayverdi’yi tanıma bahtiyarlığına kavuşmuş, el öpüp mânevi terbiye halkasına katılmıştır. 

1967 yılında Ankara’da Millî Kütüphane’de memuriyet hayâtına başlamış; sırasıyla Şef, Müdür Yardımcısı, Müdür ve Başuzmanlık görevlerinde bulunmuştur. 

1970-1971 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı’nca İngiltere’ye kütüphanecilik eğitimine gönderilmiştir. İngiltere’de İngiliz Millî Kütüphanesi’nde, staj çalışmalarına katılmıştır. 

İngiltere’den bir süreliğine Finlandiya’ya geçmiş, Fin Millî Arşivi’nde meslekî konularda çalışmalarda bulunmuştur.

1976 yılında, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Sayın Ekrem Ceyhun’un bizzat dâveti üzerine, Başbakanlık bünyesinde ‘Cumhuriyet Arşivi’nin kuruluşuna öncülük etmiştir.

13 Temmuz 1987’de Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı; Sayın Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde 13 Şubat 1992’de ise Devlet Arşivleri Genel Müdürü olarak görevlendirilmiştir. Bu görevi 1998 yılına kadar devam etmiştir. 

Açılışı 29 Ekim 1988 târihinde dönemin Başbakanı rahmetli Turgut Özal tarafından yapılan Ankara Yenimahalle’deki Devlet Arşiv Sitesi’nin arşivcilik hizmetlerine göre projelendirilmesi ve araştırmacıların yararlanmasına sunulması çalışmalarını yürütmüştür.

Ankara’daki ‘Cumhuriyet Arşivi’ ile İstanbul’daki ‘Osmanlı Arşivi’, Binark’ın Genel Müdürlüğü döneminde ‘Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ çatısı altında birleştirilmiştir. İlgili arşiv mevzuatının hazırlanması ve uygulamaya konulması da genel müdürlüğü döneminde olmuştur.

Cumhuriyet Türkiyesi’nden gelecek kuşaklara sâhip olmakla gurur duyacakları Cumhuriyet Arşivi’nin kurulması, Osmanlı Arşivi’ndeki tasnif çalışmalarının bilgisayar destekli olarak hızlandırılması ve tasnifi tamamlanan arşiv fonlarının kataloglarının yayınlanması ve Osmanlı arşiv belgelerinin restorasyonlarının sağlanması konusunda büyük hizmetleri olmuştur.

Genel Müdürlüğü döneminde, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün seri hâlinde yayınlanan belgelere dayalı kitaplarıyla Ermenilerin asılsız soykırım iddialarının târih önünde çürütülmesine öncülük etmiştir.

Aynı dönemde, Osmanlı Arşivindeki Türk dünyâsı ve Türk varlığı ile ilgili arşiv belgelerinin, Osmanlı fermanlarının, Mühimme ve Tapu Tahrir Defterlerinin tıpkı basımları ve transkripsiyonlu metinleri ile Osmanlı Arşivi kataloglarının neşri sağlanmış, daha önce Osmanlı Devleti idâresinde bulunan ülkelerin arşiv ve kütüphanelerinde bulunan Osmanlı dönemi arşiv belgelerinin örnekleri Devlet Arşivimize kazandırılmıştır.

1930’lu yıllarda Bulgaristan’a okkası 3 kuruş 10 paradan satılan Osmanlı arşiv belgelerinin örneklerinin Devlet Arşivimize geri getirilmesi ve kataloglarının yayınlanması, Binark’ın Genel Müdürlüğü döneminde gerçekleştirmiş olduğu çok önemli hizmetlerdendir. 

Arşivcilik eğitiminin Türkiye’de ilk defa üniversite seviyesinde başlatılmasına da öncülük etmiş; Ankara, Hacettepe ve Gazi Üniversitelerinde uzun süre arşivcilik dersleri vermiş, arşivci ve akademisyen yetiştirmiştir. Modem arşivcilik, Türk arşivcilik târihi, kütüphanecilik târihimiz ve eski kitapçılık sanatlarımız konusunda çok sayıda telif ve tercüme eseri Türk arşivciliğine ve kütüphaneciliğine kazandırmıştır.

1964 yılında yazı hayatına girmiş, kütüphanecilik, kitapçılık sanatlarımız, Türk arşivciliği ve modem arşivcilik gibi meslekî yayınlarının yanı sıra, kültür târihimiz, Ermeni meselesi, yakın dönem Türk parlamento târihi, bibliyografya ve biyografi konularında 60’dan fazla telif eseri yayınlanmıştır. Bu konularda 200’den fazla makale, inceleme yazısı, millî ve milletlerarası kongrelere sunulmuş tebliği bulunmaktadır. Kitap ve makale olmak üzere bâzı araştırmaları yabancı dillere de tercüme edilmiştir. 

1983-1986 yılları arasında T.C. Bakanlar Kurulu Kararıyla İslâm Konferansı Teşkilâtı İslâm Târih, Sanat ve Kültürü Araştırma Merkezi’nde, Uzman Araştırmacı olarak Türkiye’yi temsilen görev yapmıştır.

Türk kütüphaneciliğine, arşivciliğine, kültür ve fikir hayâtına yaptığı hizmetlerden dolayı, Türk Ocakları Genel Merkezi, Ankara ve İstanbul Aydınlar Ocağı, Avrasya-Bir Vakfı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul Fetih Cemiyeti, Kubbealtı Akademisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Irak Türkmen Cephesi, Türkiye Yazarlar Birliği, Hacettepe ve Ankara Üniversiteleri Arşivcilik Bölümleri başta olmak üzere, bâzı kurum ve kuruluşlarca taltif edilmiştir.

Meslektaşları tarafından hazırlanan ‘İsmet Binark Armağanı’ Türk Edebiyatı Vakfı tarafından 2015 yılında armağan kitap olarak yayınlanmıştır.

İsmet Binark’ın yayınlanmış 50’den fazla kitabından birkaçı:

-Doğumunun 95. Yıldönümü Münâsebetiyle Ziya Gökalp Bibliyografyası.

-Eski Kitapçılık Sanatlarımız.

-Asılsız Ermeni İddiaları ve Türklere Yaptıkları Mezâlim

-Sâmiha Ayverdi’nin Mektupları

-Vefâtının Onuncu Yılında Sâmiha Ayverdi

-Vakıf Medeniyeti. İslâmiyet’te ve Türklerde Vakıf ve Yabıncı Göz ile Osmanlı Vakıfları 

-Kültür ve Din. Dinin Toplum Bütünleşmesindeki Yeri

-Tasavvuf ve Temel Kavramları

-Bir îhlâs Abidesi İlhan Ayverdi

-Bay Efendi.

-Sâmiha Ayverdi ’nin Fikir ve Gönül Dünyâsından Seçmeler

-Gönül Dünyâmızı Aydınlatanlar

-İlhan Ayverdi Hâtıra Kitabı

KUŞBAKIŞI

YÜKSELEN MİLLİYETÇİLİK  

‘Yeni Türkçülüğün Esasları’ 1

Türk 2000’ler Vakfı Şeref Başkanı ve ‘9’lar Enstitüsü Kurucusu Ord. Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan’ın telif ettiği eserin yenilenmiş 2. Baskısı, 13,5 X 21 santim ölçülerinde, 518 sayfadır. 

Reha Oğuz Türkkan 3 Mayıs 1944 Türkçülük olayları sebebiyle tevkif edildi.  Sansaryan Han’da ‘tabutluk’ denilen hücrede işkenceye mâruz kaldı. Türkçülüğün meş’ale isimlerinden biri idi. 18 Ocak 2010 târihinde 90 yaşında ebedî âleme intikal eden Türkkan Hoca, hukukçu, tarihçi, yazar, Türkolog, psikolog, senarist, gelecekçi (futurist) gibi unvanlara sâhip çok yönlü bir insandı. Beraat ettikten sonra 1947-1972 yılları arasında Columbia üniversitesinde, 1975-1976 yıllarında İstanbul Üniversitesi'nde ve daha sonra da 1996 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. 

Bilindiği gibi ‘Türkçülüğün Esasları’ hakkında ilk kitabı, 1920’li yıllarda Ziya Gökalp yazmıştı. Türkçülük statik (durağan) değil, dinamik (değişen, gelişen yenilenen) bir yapıya sâhiptir. Bu sebeple eserinin adında ‘yeni’ sıfatını kullanmıştır. 

Üç bölüm olarak tasnif ettiği eserinin birinci bölümünde; ideolojiler, fikirler ve inançlar yelpâzesinde yer alan: Kapitalizm, Liberalizm, Marksizm, Komünizm, Sosyalizm, Faşizm ve Milliyetçilik hakkında bilgiler var. 

İkinci bölüm; Türk Milliyetçiliği, Türk Milliyetçiliğinin / Türkçülüğün Târihi, kimlik, dil, târih, genel kültür, aile, askerî güç ve târım dâvâlarımız başlıkları altında açıklamalardan oluşuyor.

Üçüncü bölümde ‘tehlikeler’ yer alıyor. Tehlikeler; Dış siyâsetimiz, Terör / Bölücülük / Kürtçülük, Madde Bağımlılığı, İktisâdî Krizler, Çevre ve Sağlık Problemleri ve Eğitimde Düzelmeyen Hatâlar olarak gruplandırıldıktan sonra, uygulanabilir çözüm teklifleri sunuluyor.  

POZİTİF YAYINLARI:  Alemdar Mahallesi, Çatalçeşme Sokağı, Çatalçeşme Han, Nu: 52/2 Cağaloğlu, İstanbul. 

Telefon: 0.212-514 57 87, Belgegeçer: 0.212-519 09 14 e-posta: [email protected]  // www.pozitifkitap.com      

OLİVER TWİST

1812-1870 yılları arasında yaşayan İngiliz yazar Charles Dickens’ın çok okunan çocuk romanı, Oliver Twist, Bilgeoğuz Yayınlarının 720. Kitabı olarak okuyucuya sunuldu. 13,5 X 20 santim ölçülerinde 111 sayfadır. Ümmühan Cengiz tarafından yayına hazırlanan eser, kötü insanların mutlaka cezalandırılacakları tezini işlemesi, düzgün Türkçesi ve çocukları iyiye, doğruya ve güzele yönlendirmesi sebebiyle harâretle tavsiye edilebilecek bir romandır. 

Oliver Twist dünyaya gelirken annesi vefat eden bir öksüzdür. Annesinin kimliği meçhul olduğundan babasının kim olduğu da bilinmemektedir. 30 kadar çocuğun bulunduğu sâhipsiz çocuklar evine gönderilir. Orada bakım ve beslenme şartları çok kötüdür. 9 yaşına geldiğinde düşkünler evine nakledilir. Burası geldiği yerden daha berbattır. İşkencelerle geçen 15 günden sonra bir tabut imâlatçıs, kendisini çırak olarak yanına alır. Oliver ilk gece tabutların bulunduğu odada yatırılır. Bütün gece uyuyamaz. 

Oliver, bataklıklarda yetişen nâdide çiçekler gibidir. Temiz kalpli ve dürüst… Kötü insanlar cezalandırılır da iyiler mükâfatlandırılmaz mı? Kitabı okuyanlar hem haz duyacaklar hem de bu sorunun cevabını öğrenecekler…

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:                                                                                                                                                          Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65                                                 Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr 

MİZAH KİTABI

Mizah; roman, hikâye, seyahatnâme, şiir gibi… edebiyatın bir dalıdır. Hâdiselerin gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündüren, eğlendiren veya güldüren yazılardır. Bu tür yazılar, MÖ 450’li yıllardan beri yazıla-gelmektedir. İlk mizah eserinin Aristophanes (446-386) tarafından yazıldığı bildirilmektedir. Tiyatro eseri olarak kaleme alınan ‘Bilgelerin Şöleni’ isimli kitabın yalnızca adı günümüze ulaşabilmiştir. 

Türklerde mizah türü yazıların Nasreddin Hoca fıkralarıyla başladığı söylenebilir. 1200’lü yılların ilk çeyreğidir. Osmanlı Devleti’nde mizah türü ilk yazılar, 1840’lı yıllardan itibâren görülmeye başlandı. Bunlar sahne eserleriydi. Söz ve hareket komiği birlikte sergileniyordu.  Karagöz, ortaoyunu ve meddah ile gelişti. İlk mizah dergisi ‘Mizah’ adı ile 1949 yılında yayınlandı.  

Dr. Öğr. Üyesi Yalçın Kahya, 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 248 sayfalık eserinde; mizahın günlük durumlarda nasıl ortaya çıktığı ve ne şekilde belirlendiği, hangi işlevleri yerine getirdiği gibi konuları ele alıyor. Özellikle edebiyat, sosyoloji ve psikoloji gibi ilimlerin ışığında ve farklı uzmanlıklar gerektiren bir sistemle inceliyor. Şeyh Galib’den Reşat Nuri Güntekin’e, Nasreddin Hoca fıkralarından günlük siyasî mizaha kadar gülme eyleminin târihî süreç içinde kazanmış olduğu farklı anlamlar edebî, felsefî ve sosyolojik çerçevede mercek altına alınıyor. 

Mizah aslında ciddî bir iştir. Duygu sömürüsü ile ağlatmak kolaydır da, güldürmek zordur. Bâzı insanları, tebessüm ettirmek bile mümkün olmayabilir. 

TÜRK EDEBİYATI VAKFI YAYINLARI:

Divanyolu Caddesi Nu: 14 Sultanahmet, Fatih, İstanbul.

Telefon: 0.212-527 50 32  Belgegeçer: 0.212-513 27 49  www.turkedebiyati.com.tr e-posta: [email protected]  

KISA KISA… KISA KISA…

1-BİR NEFES GİBİ: Ferzan Özpetek / Can Yayınları.

2-SANAT NEYE YARAR? John Carey – Orhan Düz / Vakıfbank Kültür Yayınları. 

3-AÇIK KALDIKÇA DEFTERİM: Ebubekir Eroğlu / Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık.

4-YAKIN-ÇÜNKÜ DUYMAN GEREKEN TEK SES KENDİ SESİN: Ege Soley / Doğan Notus Ktap.

5-ANLAMSIZLIĞIN ANLAMI / POSTMODERNİZM: Bedia Koçakoğlu / Hece Yayınları.