AHISKALI TÜRKLER
Kıpçak Türklerinin önemli bir kolu olan Ahıskalı Türkler, günümüzde Gürcistan sınırları içerisinde bulunan ata yurduna M. Ö. 4. yüzyılda gelip yerleştiler. 1268’de Atabeylik şeklinde bağımsız bir devlet kurdular. 1578 yılında, savaşsız olarak Osmanlı hâkimiyetine girdiler. Ahıskalıların İslâmiyet’le gönüllü olarak şereflenmele∑ri de bu yıllardadır. Sünni Müslümandırlar. Ahıskalılar 250 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin yönetiminde en huzurlu ve en güvenli ortamda, mutlu bir hayat yaşadılar.
28 Ağustos 1828’de Ahıska, Rusların eline geçti. O tarihten 15 Kasım 1944 tarihindeki topyekûn sürgün edilmelerine kadar 116 yıl Rus zulmünde yaşadılar. Bu yıllarda bir kısım Ahıskalılar, Osmanlı topraklarına göç ettiler.
Sürgündeki Ahıskalı Türkler; 15 ayrı devletin 265 farklı şehrinde, 4.264 adet değişik yerleşim biriminde hayatta kalma mücâdelesi veriyorlar. Gayrı resmî bilgilere göre; Rusya Federasyonu’nun 28 ayrı yerleşim biriminde 70.000; Kazakistan’da 145.000, Azerbaycan’da 80.000, Kırgızistan’da 57.000, Özbekistan’da 30.000, Ukrayna’da 18.000, ABD’de 12.000 olmak üzere yaklaşık 450.000 Ahıskalı Türk, bulundukları yerlerde azınlık konumunda yaşamaktadır.
Stalin’in sürgüne gönderdiği diğer Müslüman Türklerle Çerkezler, Abazalar, Çeçenler… gibi akraba toplulukların hepsi, ata yurtlarına dönme hakkına kavuştular. Yalnızca Ahıskalı Türklerden bu hak esirgendi. Gürcistan’a dönebilen çok az sayıda Ahıskalı, ata yurtlarında, Rus zulmünü andıran baskılar altında hayatta kalma mücâdelesi veriyor.
Gürcü yöneticiler, Ahıskalılardan, Türk ismini bırakmalarını, Gürcülere mahsus isimleri kullanmalarını hatta açıktan söylenmese de Hıristiyan olmalarını istemektedir.
Asırlardır Türk ve Müslüman kimlikleriyle yaşayan Ahıskalı kardeşlerimizin, millî ve mânevî değerlerine bağlılıkları, pek çok insanı gıpta ettirecek derecede kuvvetlidir. Baskılara boyun eğip kendi değerlerinden vazgeçmeleri mümkün değil.
SALKIM SÖĞÜTLERİN GÖLGESİNDE
Diplomat Fırat Sunel, ilk eseri Salkım Söğütlerin Gölgesinde isimli romanında bizleri 70 yıl öncesine götürüyor. Yazar; ‘Horozlar Ötmeden’ ve ‘Ahıska’ adlı birinci ve ikinci bölümlerde olayların geçtiği mekânları, buralarda yaşayan insanları, halkları, dinleri önbilgi olarak okuyuculara veriyor. Böylece kuyucuyu anlatacağı maceralara, olaylara hazırlıyor. Daha sonra, 1944 yılında Sovyetler Birliği’nin Gürcü asıllı lideri Josef Stalin’in emriyle yaşadıkları topraklardan alınan Ahıska Türklerinin dramını anlatıyor.
Fırat Sunel kitabını, dört yıl müsteşar olarak çalıştığı Tiflis Büyükelçiliği ve ardından gelen Kafkasya Dairesi Başkanlığı döneminde yazmış. Roman; Ermeni, Türk, Yahudi ve Gürcü olan farklı etnik kökenli insanların yaşadığı Ahıska’da, bir Türk ailesinin çocuğu olan Ömer ile Gürcü Nika’nın dostluklarını merkeze alıyor.
Ömer’in hikâyesi, Gürcüstan’ın bir dağ köyünde başlıyor. Savaşın çocuklar ve gençlere nasıl tesir ettiği, ustalıkla anlatılıyor. Savaşın ortasında filizlenen bir aşk hikâyesi, okuyucuya, kendisini ve zamanı unutturuyor.
Kapalı vagonlara doldurulup zarurî ihtiyaçlar için bile aşağıya inmelerine izin verilmeyen insanların havasız ve soğuk vagonlarda yaşadıkları son derece çarpıcı bir şekilde aktarılıyor. Okuyucu; 100.000’den fazla insanın istiflendiği vagonlarda, dindaşlarımız ve soydaşlarımız Ahıskalı Türklerle birlikte yolculuk ediyor. 40 gün süren bu yolculuk sırasında şehit olan 30.000 civarındaki akrabası için gözyaşı döküyor.
Salkım Söğütlerin Gölgesinde; klasik bir savaş romanını değildir. Çok daha fazlasıdır. Romandan alınan aşağıdaki birkaç satır, sürgün gününün vahşetini; yürek sızlatan, gönül burkan, bütün vücudu buz gibi ve acı sızılarla titreterek anlatıyor:
‘Hayvan vagonlarının içine istiflenmiş on binlerce insan, kendi elleriyle yaptıkları demiryolunun üzerinde bilinmeyen bir yere götürülürken, o gün Ahıska şehrinde, Ruslar ve Ermeniler dâhil hiç kimse, evlerinden çıkmaya cesaret edemedi...’
Sürgünün acısını, yalnızca Ahıskalı Türkler mi yaşadı? Hayır! Her Rus’un göğsünde gururla, iftiharla taşıdığı ‘Lenin Madalyası’ bulunan, genç nesillere Komünist Devrimi’ni kendisini helak etme pahasına bir ömür boyu anlatan Vitali de mazlum ve mağdur Ahıskalı Türklere yapılan insanlık dışı işkencelerden utanç duymuştu. Yıllar boyunca boş idealler peşinde koşup, bu düzene hizmet ettiği için kendine lanetler yağdırıyordu.
Roman, özünde; 1944 yılında evlerinden kopartılırcasına alınıp sürgüne gönderilen Ahıskalı Türklerinin, yurtsuzlaştırılma faciasını anlatıyor. Bu ana tema, benzersiz ve çok zorlu coğrafya şartlarından kaynaklanan sert karakterli ve fakat mert insanlarının hayat hikâyeleri ile desteklenmiş. Sayfalar arasında Fırat Sunel’in imbikten süzülüp edebî üslubu ile bezenmiş geniş bir coğrafyanın mitolojik hikâyesi var. Kafkaslardan Bolşevik İhtilali’nin ateşlendiği Petrograd’a, Rus İç Savaşı’ndan Svanetya’ya (*) kadar Kafkasya’nın ve çevre coğrafyasının renkli ve çelişkilerle dolu, kendine has masalsı hayat şartlarını, yarım kalmış aşkların hikâyeleri de yer alıyor.
Dışişleri bakanlığımız Fırt Sunel’i 1-2 yıllık sürelerle Kırım’da, Doğu Türkistan’da, Irak’ta Mendeli’den Telafer’e uzanan Türkmeneli’nde görevlendirebilse, o bölgelerde yaşanan facialar roman sanatı aracılığı ile Türk ve Dünya kamuoyuna sunulabilse… Sonra da her bir roman filme lınsa…
Mümkün mü? Diye soranlara Kafkas insanının hoş alışkanlığına nazire yaparak cevap verelim: ‘Neden olmasın?
Şiddetten, savaş romanlarından hoşlanmayanlar için belirtelim: Salkım Söğütlerin Gölgesinde isimli eser bir savaş romanı değildir. İnsanlık dışı bir insanlık trajedisini, birebir olarak, cümlelere, kelimelere ve hatta hecelere yansıtan bir duygu yüklü bir romandır.
Aynı zamanda, gönüllerde filizlenen vatan sevgisini, bedeni aşan bir ulu çınar hâline getirememiş olanlara, Ermeni yalanlarına inananlara, hâlâ eskiyi özleyen Ruslara, her toplumda bulunabilen Moskof hayranlarına, disiplin cezası olarak okutulması gereken bir kitap.
Yüzyıllardan beri bir arada yaşamış, Gürcü, Ermeni, Yahudi, Türk, Rus, Azerbaycan Türk’ü insanların arasındaki ilişkiler, dostluklar, aşklar, savaşın ortak acıları, gelecekle ilgili ümitleri, fakirlikten ve yokluktan kaynaklanan ümitsizlikleri çok boyutlu, çok yönlü olarak anlatılıyor.
13,5 X 21 santim ölçülerinde, 400 sayfalık kitap, 2014 yılında yayınlandı.
PROFİL YAYINCILIK: Çatalçeşme Sokağı Nu: 15 Meriçli Apartmanı Kat:3 Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0 212 514 45 11
Belgegeçer: 0 212 514 45 12
www.profilkitap.com
e-posta: [email protected]
(*) Svanetya: Gürcüstan’ın kuzeybatı kesiminde antik bir şehir. Kafkas Dağları’nın güney ymaçlarında sarp kayalıklar arasına sıkışmış ulaşılması çok zor olan bir yerleşim alanıdır. Burada, Gürcülerin alt etnik grubu olan Svanlar yaşamaktadır. Svanca konuşurlar. Bölge, günümüzde ‘Svaneti’ olarak anılır.
FIRAT SUNEL
1966 yılında Ödemiş’te doğdu. İlk orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Bochum Ruhr Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Hukuk Masteri yapmış ve doktora çalışması yaptı.
1993 yılında girdiği Dışişleri Bakanlığı’nda çeşitli merkez görevlerinin yanı sıra, yurt dışında Bangkok Büyükelçiliği, Bonn Büyükelçiliği ve Essen Başkonsolosluğu’nda görev aldı. son olarak 2003-2007 yılları arasında Tiflis Büyükelçiliği Müsteşarlığı görevini müteakip, Dışişleri Bakanlığı’nda Kafkasya Dairesi Başkanı olarak tâyin edildi. 19 Ekim 2009 tarihinden itibaren Düsseldorf Başkonsolosumuz olarak görev yapmaktadır. Başkonsolos Sunel evli ve iki çocuk babasıdır. Almanca ve İngilizce bilmektedir.
PUL MASALI
Üvey annesi ve kardeşlerinden şiddet gördüğü için sekiz yaşında evinden kaçarak Elbistan’dan İstanbul’a gelen; bir süre sokak çocuğu olarak yaşayıp on yaşında Florya Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde şiir yazmaya başlayan Orhan Yapıcı’nın yazdığı şiirler ‘Pul Masalı’ adı ile yayınlandı.
Umut Çocukları Derneği’nin Sokak Kedisi Dergisi çalışmalarına da katılan; halen Tarlabaşı Dayanışma Mutfağı’nın gönüllü üyelerinden biri olan genç şairin hayatından izler taşıyan ve gerçekte bir şiir masalını andıran ‘Pul Masalı’, farklı mısra kurgusu ve şaşırtıcı imgeleriyle şiir severlerin ilgisini çekebilecek farklılıklar içeriyor.
Uzaklaştım severken insanları hatta bazen ağladım da
Kaçabildiği kadar kaçan kaplumbağaydım zamanında
EKOL YAYINCILIK: İstanbul Caddesi, Cevizlik Mahallesi Beyaz Zambak Sokağı Nu: 16 Bakırköy, İstanbul
Telefon: 0 212 660 11 55
Belgegeçer: 0 212 660 11 56
www.ekolyayin.com
KAHRAMAN KÖPEKLER
‘Kahraman Köpekler’, Meksikalı usta yazar Mario Bellatin’in; tuhaf, daha doğrusu okura sorular sorduracak 70 sayfalık romanıdır. Bellatin, Birer paragraftık bölümler halinde, birkaç kişiden oluşan şahıs kadrosuyla muazzam bir alegorik (*) roman yazmış. Sarsıcı bir dille bir şeyler anlatıyor. Fakat asıl sır anlatmadığı yerlerde gizli. O satırların arasındaki, sonrasındaki boşluklarda... Romanın kişileri; hareket etmeyen bir adam, bütün gün boş plastik torbaları tasnif eden annesi ve kız kardeşi, esas işi hayvanlara bakmak olan hemşire-eğitmenden oluşuyor.
Hareket etmeyen adam, şehrin hatta ülkenin en iyi Belçika Malinois çoban köpeği eğitmeni. Zaten her şeyin odağında o köpekler yer alıyor. Evdeki herkesin varlığı ve yaptıkları, yapamadıkları o köpekler üzerinden anlamlandırılıyor. Hareket etmeyen adamın köpeklerle kurduğu ilişki ve köpekler üzerinden diğer insanlarla kurduğu ilişki çok şey ifade ediyor: sâhip, efendi, sadık hayvan, köle, esir hepsinin birbirine kanştığı bir ilişki var. Kitabın gerçekte ne anlattığını yazar en başta söylüyor: ‘Latin Amerika’nın geleceği hakkında’ bir kitap. Latin Amerika’nın geleceği; Hareketsiz bir adamın ve otuz Belçika Malinois çoban köpeğinin gözünden anlatılıyor.
Notos Kitap tarafından 2014 yılında okuyucuya sunulan romanı, Pınar Savaş Türkçe’ye çevirmiş.
(*)alegorik: Bir fikri, resim vey canlı varlıklar aracılığıyla anlatan edebî eser.
NOTOS KİTAP YAYINEVİ: İnönü Caddesi Ebe Hanım Sokağı Nu: 16/2 Gümüşsuyu 34427 Beyoğlu İstanbul.
Telefon: 0.212-243 49 07
Belgegeçer: 0 212-252 38 05
e-posta: [email protected]
www.notoskitap.com
YÜZ YILLIK YALNIZLIK
Seçkin Selvi tarafından Türkçeye çevrilen eserin yazarı Gabriel Garcia Marquez diyor ki:
Yüzyıllık Yalnızlık isimli kitabımı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatla ilgili bir dille ardımda bırakmayı kararlaştırmıştım.
Bu kitabı, iki yıldan daha az bir sürede yazdım. Fakat yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı... Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı hikâyeleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım... Bu romanı büyük bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan hiçbir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek satır bulamazsınız.
2014 yılında yayınlanan kitap, 12,5 X 19,5 santim ölçülerinde ve 464 sayfa.
CAN YAYINLARI: Hayriye Caddesi Nu: 2 Galatasaray, İstanbul.
Telefon: 0.212-252 59 88
Belgegeçer: 0 212 252 72 33
www.canyayinlari.com
e-posta: [email protected]
OSMANLI TARİHÇİLERİ
Osmanlı tarihiyle ilgili en doğru bilgiyi, o dönemde yazılan ve birer belge niteliği taşıyan eserlerden öğreniriz. Bu bilinçle ‘Osmanlı tarih yapmakla kalmadı, aynı zamanda kendi tarihini de yazdı’ düsturu ve ders notlarının kitaba dönüştürülmesi düşüncesiyle yola çıkan yazarlar, tarih yazmak için birbirleriyle yanşan, ‘kalem muhafızları’ olarak adlandırdıkları tarihçileri ve onların eserlerini tanıtıyorlar.
Her yüzyılın öne çıkan tarihçileri ve tarihçilik anlayışı Tarihçilikte ‘Âşıkpaşazade - Mehmed Neşri - Oruç Bey Asrı’, ‘İlimde Kâtip Çelebi Asrı’, ‘Vakanüvis Tarihçiler Asrı’, ‘Tarihçilikte Ahmed Cevdet Paşa Asrı’ gibi alt başlıklara ayrılarak aktarılıyor. İmparatorluk kültürüyle yetişmiş kalem erbabının 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar genel Osmanlı tarihi, Süleymannâme, Şehnâme, Fetihnâme veya Gazavatnâme tarzında yazdığı eserler hakkında kısa ve özlü bilgiler sunuluyor.
Kitapta 329 tarihçinin 554 adeteseri hakkında bilgiler var. Yüzyıllara göre düzenlemiş, ilgili yüzyılın dili, üslubu, yazı çeşidi, diğer yüzyıllarla mukayesesi hakkında okura fikir vereceği düşünülen el yazması ve matbu metinlere yer verilip eserin sonuna terimler sözlüğü de eklenmiş. Her anlamda okuyucusunu düşünen bir çalışmadır.
Murat Yıldız ve Necdet Öztürk’ün hazırladığı kitap, 2013 yılında, 448 sayfa olarak kitapçı vitrinlerinde yer aldı.
BİLGE KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK DAĞITIM SANAYİ VE TİCARET LTD ŞTİ: Nuruosmaniye Caddesi Nu: 3 Kardeşler Han Kat: 1 Cağaloğlu 34110 İstanbul.
Telefon: 0.212- 520 72 53
Telefon: 0.212- 520 72 53
Belgegeçer: 0.212-511 47 74
e-Posta: [email protected] // www.bilgeyayincilik.com
41 KERE SOĞANIN CÜCÜĞÜ
Özkan Özgür, tek kişilik sahne gösterileri yapan bir komedyen.
Sosyolojik şartlarımız, ciddî iş yapmak denilince mizahı bunun dışında düşünmeyi tavsiye ediyor. Oysa kültürel mirasımız öyle değil. Kültürümüzde mizahı hem muhalefet hem belki de hikmete giden yollardan biri olarak da bulmak mümkün.
Özkan Özgür’ün kitabının, neden bizde mizah gelişmiyor veya biri çıksa da şu işe el atsa kabilinden serzeniş dolu ifâdelere cevap olması umulur. Yılların getirdiği, biriktirdiği bir mizah açlığımız var ve Özkan Özgür gibi az sayıda mizaha el atanları boğabilecek bir potansiyeli var bu beklentilerin.
Her kitabın dâvet ettiği bir tanıtım yöntemi oluyor. Bu kitap da mizahî bir dille sunulmalı. Fakat mizahçı olmayanlar için mizah cesaret ister. Yazar, mizahı cesâretle yapıyor ve sonuca ulaşıyor. Kitabı edinenler, gizli-kuytu köşelerde ve yalnızken okumalılar. Aksi takdirde başlarına bir iş gelebilir.
227 sayfalık kitap, tek kişilik bir oyun metni olarak da değerlendirilebilir. Bâzıları bağımsız, bâzıları da birbirinin devamı olan 41 bölümden oluşuyor.
ÇİFT DİKİŞ YAYINLARI: Sakızağacı Mahallesi, Küçükyalı Sokağı Nu: 3 daire: 1 Bakırköy, İstanbul. (Telefon ve Belgegeçer numarası, e-posta ve internet adresi belirtilmemiş)
KISA KISA / KISA KISA…
1-GÖNLÜMDE TAHT KURANLAR: Dr. Metin Eriş. Kubbealtı Neşriyat. Peykhâne Sokağı Nu: 3 Çemberlitaş, Fatih 34126 İstanbul
Telefon: 0.212-516 23 56
Belgegeçer: 0.212-638 02 72
e-posta: [email protected] www.kubbealti.org.tr
2-MİZAHIN İZAHI: Mehmet Nuri Yardım. Çağrı Yayınları. Divanyolu Caddesi Işık Sokağı Nu: 10 Sultanahmet, Fatih 34400 İstanbul.
Telefon: 0.212-516 20 80
Belgegeçer: 0.212-516 20 82
e-posta: [email protected] www.cagriyayinlari.com
3-TÜRK KÜLTÜRÜNDE SİLAH: Yrd. Doç. Dr. Erkan Göksu. Ötüken Neşriyat. İstiklal Caddesi Ankara Han Nu: 63 Kat: 3 Beyoğlu İstanbul.
Telefon: 0.212-251 03 50
Belgegeçer: 0.212-251 00 12
e-posta: [email protected]
www.otuken.com.tr
4-GÜNEŞ ÜLKESİ / Türklüğün Yeni Dünya Düzeni: (3. Baskı) Arslan Bulut. Bilgeoğuz Yayınları.
Alemdar Mah. Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-527 33 65
Belgegeçer: 0.212-527 33 64
e-posta: [email protected]
www.bilgeoguz.com.tr
5- EKONOMİDE KURTULUŞ SAVAŞI: M. Kemal Cabıoğlu. Pamer Yayınları. Talatpaşa Caddesi Nu: 49 İyiokur Apartmanı Daire: 1-2 Bahpçeliveler, İstanbul.
Telefon: 0.212-644 70 75