Türkiye'nin nitelikli akademik eserler üretme ve bilimsel başarılar konusunda, geride kaldığı söylemeleri hem üzücü ve hem de düşündürücüdür. Ayrıca televizyon ve internet başında saatler harcanırken, kitap okumaya birkaç dakikanın ayrıldığı da bir gerçektir. Bu tespit ve gerçekleri Cumhurbaşkanımız dâhil (hatta Cumhurbaşkanımız bu konuyu 23 Kasım 2018’de basın ve yayın organları huzurunda çok gerçekçi bir şekilde dile getirmiştir.) herkes gayet iyi bilmektedir. Başta devlet başkanımızın, öğretmenlerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının teşviklerine rağmen, ne yazı ki hala çok az kitap okuyoruz!

Gerçekten biz toplum olarak neden kitap okumuyoruz? Sorusu yerine ben size; “kitap okumazsanız ne olur” gerçeğini yalın bir dil ve birkaç cümleyle özetlemek istiyorum. 

Bakınız; eğer kitap okumazsanız:

Sözel yetenekleriniz gelişmez. Sanattan zevk almaz ve dünyayı geliştirmezsiniz. Hayal gücünüzü geliştiremezsiniz. Okumamak sizi daha akıllı yapmaz.  Odaklanmanız ve dikkat algınız gelişmez. Sizi ilginç ve çekici yapmaz. Stresinizi azalmaz daha da çoğalır. Hafızanız gelişmez.  Kendinizi keşfedemezsiniz. Entelektüel, sıradışı ve saygın birisi olmaktan geri kalırsınız. İyi bir girişimci olmazsınız. Ufkunuz genişleyemez. Zihniniz az çalışır. Kitap okumazsanız dil gelişiminiz zengin olmaz. Dünyayı tanımaktan zorlanırsınız. Kelime dağarcığınızı genişlemez. Kitap okumazsanız hayatı sevmekten eksik kalırsınız. Toplumdaki diğer insanlardan farkınız olmaz. Güvenilir bir çevreden mahrum olabilirsiniz. Kitap okumazsanız, hızlı ve pratik düşünemezsiniz. 

Kitap okumazsanız kaybınız elbette benim söylediğim bir kaç sözle sınırlı değildir, hatta daha da fazladır. Ama geliniz bunları tersine çevirmek için kitap okursak ne kazanırız sıralamasına yapmaya bu günden itibaren başlayalım. Size kitap okumanın faydasını iki önemli olayla özetlemek istiyorum. Aşağıdaki biri dini ve biri de milli olan örneği özümsersek “neden kitap okumalıyız?” sorusunun cevabını daha iyi anlamış oluruz diyorum.

İslâm dinin ilk düsturu yani ilk emri OKU’DUR! 

Hz. Muhammed (sav)’in; “İlim Çin’de dahi olsa gidip alınız” ve Hz. Ali’nin; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Sözleri birer altın değerindedir.

Milli örnek olarak Mustafa Kemal’in hayatında bir kesit verirsek:

Mustafa Kemal’in hizmetinde bulunanlardan Cemal Granada Mustafa Kemal’in kitap okumayla ilgili bir anısını şöyle anlatıyor:

“Bir gün Atatürk, tarihle ilgili bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt sorunu dururken devlet başkanının kendini kitaba vermesi Vasıf Çınar’ın biraz canını sıkmış olmalı ki Atatürk’e şöyle dediğini duydum:

“Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma… 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın?”

Atatürk, Vasıf Çınar’ın bu içten yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi:

“Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım...”

Kısacası; şimdiye kadar bahsedilen okumanın tüm faydalarının konusu olarak, okumak eğlencelidir. Çünkü bizi ve yeteneklerimizi geliştirirken aynı zamanda eğlendirir.  

Okumak hakkında fazla detaya girmek istemiyorum; çünkü ola ki,  sıkılır da, okumazsınız diye!