Krizler biri birini izliyor. Tam bir kriz sarmalı yaşanıyor. Biri çözülse, biri başlıyor. Kriz, dışarıdan bir yerde değil, kendi bilincimizin içinde. Şükür ki duvara toslanmıyor. Kurtların dumanlı havayı sevme hevesi de kursaklarda kaldı. Artık tek yol’un demokrasi olduğunu ve her krizin kendi doğası içinde demokratik geleneklere uygun çözülebileceği gerçeği somut biçimde anlaşıldı 

Sonunda sağduyu sayesinde krizleri aşma becerisini ve koşullarını da öğrendik. Son Komutanlar krizi de çözülmüş görünüyor. Başkomutan Sayın Gül, kriz için son noktayı şu cümlesiyle koymuş oldu: “Olağanüstüydü, mecrasına girdi.” Şöyle zihinlerimiz bir yoklarsak, ne denli ve hangi alanda krizler yaşadığımızı bir kez daha terazide tartmış oluruz. Sınav krizi yaşadık mı, yaşadık! Yargı krizi yaşadık mı, yaşadık! Yarı ekonomik kriz yaşadık mı, yaşadık. Çoğu esnaf siftah etmedi, kapanan kepenk sayısı artıkça arttı, artmaya da devam ediyor.

Olası bir kriz için iki Bakan eyy halkımız “dikkatli harcayın “dedi, ancak Reyis“gerek yok” diyorsa, gerek yoktu. Kıriz falan yok buyurdular ya ne imiş MANİPLASYON YAPILIYOR...  Öncesi için Reis :''teğet geçecek'' demişti, geçmedi aslında direk girdi sanayiciye işadamlarına esnafa çiftçiye sonrası için de “teğet bile geçmeyecek “ öngörüsünde bulundu.  

İşsizlik krizi yaşadık mı, yaşadık. Son verilerde sayısal bazda hızlı artış gözleniyor. Bu kıritik günlerde, kriz sıralamasını bırakıp ileriye bakalım. Bu ulus nice ağır krizlerin altından kalkmıştır; yine kalkar. Ancak unutmayalım ki Sosyal olayları ve gerçekleri gizlemek ört bas etmek mümkün değildir. 

Kriz kurum, toplum ya da kişide ortaya çıkan buhrandır. Kriz durumunda dengeler hemen bozulur. Krizi zayıf düşmüş bir bedene yerleşen virüse benzer. Krizlerde ayakta kalabilmek için hedeflerin gözden geçirilmesi, stratejilerin ve politikaların irdelenerek krizden zararsız ya da en az zararla çıkacağı yolun doğru ve zamanında tayin edilebilmesine bağlıdır. Kriz süresince her anın ve kararın önemi vardır. Yönetsel kararsızlıklar ve yaşanan panik, yeni hatalara yol açabilir. Öz olarak krizde yeterli önlemin alınmaması Kaos ya da kaoslara davetiye çıkarabilir. Doğamız gereği krizleri aşmayı başarıyor, karmaşalardan uzak kalıyoruz ki, normalleşme sürecine girme aşamasındayız. Kamuoyunun beklentisi sen-ben kavgası değil, projeler üretmek ve uygulamaktır.

2020 yılı 2017 yılında devlet teminatı ile dağıtılan yüklü miktarda KGF (kredi garanti fonu) kredisinin geri ödemelerinin yoğunlaşmaya başlayacağı yıldır. 2017 ve 2018 yıllarında hem para hem de maliye politikaları oyun alanı kullanıldığından , 2019 yılında ekonomideki sıkışıklığın tüm bu önlemlere rağmen devam etmesi durumunda ekonomi yönetiminin elindeki imkanlar sonuna kadar tükenmiş olacaktır. 2019 yılı sonuna kadar devlet tarafından uygulanan maliye ve para politikasındaki gevşeme ve genleşmenin sonuç vermesi ve ekonominin artık kendi ayakları üzerinde durabilecek bir seviyeye gelmesi en büyük temennimizdir. Bunun gerçekleşmemesi durumunda ki gerçekleşebileceğine dair bir gelişme yoktur. Türkiye'yi bugüne kadar tecrübe etmediği kadar farklı ve içinden çıkılması zor bir süreç daha beklemektedir...

Kriz varsa gizlenemez; yoksa kriz tellallığı yapmak genel ve mesleksel etikle çelişir. Kriz, beklenmeyen ve öngörülemeyen durumun ortaya çıkmasıdır. Kriz kavramı Devlet ve milletin, bölünmez bütünlüğü, ulusal amaç ve yararlara karşı tutum ve davranışların, demokratik düzeni, hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya dönük şiddet hareketlerinin; doğal afetlerin, ve salgın hastalıkların; önemli yangınların; radyasyon ve hava kirliliği gibi önemli nitelikteki kimyasal ve teknolojik olayların; ağır ekonomik bunalımların; iltica ve büyük nüfus hareketlerinin ayrı ayrı ya da birlikte oluştuğu halleri içermektedir. Krizler dış etkenlerden kaynaklanabileceği gibi ; iç etkenlerden kaynaklanabilir. Gerilimlere noktayı koymalı, daha çağdaş ve ileri demokrasi için yapı taşlarını, toplum katmanlarıyla birlikte oluşturmalıyız! Normal şartlar altında küresel büyüme beklentileri ile bazı veriler arasında çok kuvvetli bağ vardır; küresel büyüme verileri kuvvetliyse borsalarda da iyimser fiyatlama beklenir.

Bütün ekonomik, siyasi ve sosyal göstergeler hızla bozulma trendindedir. Bütün bunlara rağmen ve 2019 yılında bile bu ekonomide kriz olmazsa, oturup Türkiye için ekonomi kitaplarını baştan yazmak gerekecektir. Son kıriz 2018 bitmeden çıkmıştır hayırlı uğurlu olsun, Ülkemizin 2019'e kadar dayanması bile mucizeydi.

 2020'da konuşulacak konular daha çok bu krizin sosyo-politik sonuçları ile ilgili olacaktır. O sonuçların 2020'nin ilk yarısına bile kalacağını zannetmiyorum. Yıllardır tartışılan ekonomik kriz meselesinin gerçek yaşandığı yıl 2020 yılı olacaktır. Mevcut durum ise daha da kötü olup,ekonomik kriz değil Ekonomik buhran olacaktır. Ekonomik kriz yok diyerek Maniplasyon yapıyorlar diyerek ekonomideki gelişmeleri olumluymuş gibi göstermeye çalışmanın zararı halkımızadır. Unutmayalım ki aslında çözülmeyen sorunlar kartopu misali katlayarak büyür gider ve en sonunda Çığ olur, milletin üstüne yıkılır...

Savaşın kıyısındayız 1 Trilyon doları bulan borç var hazinemizin içi tam takır boşalmış, fonlarla hazinenin yedek akçeleri ile idare etmeye çalışıyoruz... Devletin imkanları bazı özel şirketlerin borçlarını kurtarmada kullanıldığı aşikar olup israf son gaz devam etmekte Allah herşeyi hakkımızda hayırlara vesile kılsın ...