(KEŞMİR’İN MÜSLÜMANLAR ALEYHİNE OLACAK ŞEKİLDE BÖLÜNMESİ SORUNU)

1947’de Britanya, o zamanlar şimdiki Pakistan’ı da kapsayan Hindistan’daki sömürge yönetimini sona erdirirken, sayıları yüzlerle ifade edilen yerel yöneticilerin (mihrace/raja) yeni kurulacak Pakistan’a ya da Hindistan’a bağlanmak ya da tarafsız ve bağımsız kalmak arasında seçim yapmalarını istedi. Tabiatıyla, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan prensliklerin Pakistan’a, çoğunluğu Hindu olanların ise Hindistan’a bağlanmaları beklenirdi. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Keşmir’in hükümdarı ise Hindu’ydu. Bir süre kararsız kaldı. Daha sonra iki ülkeye de bağlanmayacağını açıkladı. Ardından karar değiştirip Hindistan’a bağlandı.

Keşmir kararı hükümdarına değil de halka bırakılmış olsaydı, belki de farklı bir sonuç ortaya çıkacaktı. Halk oylaması Avrupa’nın birçok ülkesinde, halkların hangi ülkede kalacaklarına karar vermeleri için o tarihe kadar birçok kez uygulanmış bir yöntem olmasına rağmen Britanya, tıpkı Musul ve Kerkük vilayetimizde olduğu gibi davrandı, buna yanaşmadı. 

Hindistan’ın bağımsızlık sürecinde Keşmir halkının Müslüman olan büyük çoğunluğu Pakistan’da kalmak istemişti. Ancak Keşmir Racası Hindistan’la anlaşarak kontrolü Hindistan’a verdi ve İngiltere’ye kaçtı. Böylece İngiltere bölgeden ayrılırken bir çıbanbaşı oluşturmuş oldu.

Pakistan ve Hindistan’ın  İngiltere’den bağımsızlığını kazandıklarından (1947’den) bu yana Keşmir, devamlı kanayan bir yara olarak varlığını sürdürmektedir. İngiltere bölgeyi terk ediyorken, kasıtlı olarak bir sorun alanı geriye bıraktığı için tarafların kendisine ve hakemliğine mecbur etmek istediği ortaya çıkmaktadır.

Pakistan ve Hindistan, Keşmir nedeniyle bugüne kadar 1947, 1965 ve 1999’da olmak üzere üç kez savaştı. Bu savaşlar Keşmir sorununu çözmediği gibi, daha da büyüttü. Hatta iki ülke arasındaki bu gerginlik, 1971’de Doğu Pakistan sorunu sırasında da kendini gösterdi, Hindistan, Doğu Pakistan’ın bağımsızlık taleplerini destekledi, Pakistan bölündü ve Bangladeş ayrı bir devlet olarak kuruldu.

Hint yarımadası; 19.yy’a kadar Hindistan-Pakistan-Bangladeş-Keşmir’i de kaplayan 6 milyon kmlik bir alana ve “Müslümanların hâkim olduğu” Hindularla Müslümanların iç içe yaşadığı öküz kesmek yüzünden birbirleriyle kavga etmedikleri devasa bir coğrafyadır. Ne zaman ki İngiliz Doğu Hindistan Ticaret Şirketi (IEC) bu coğrafyaya girdi, halk arasında kanlı boğuşmalar başladı. İngiliz sömürge yönetimi boyunca halk birbirini yedi. İngilizler çekilirken de kıtayı fesada boğmadan gitmediler. Keşmir üçe bölündü bir kısmı Aksai Keşmir olarak Çin’e, Jamnu Keşmir Hindistan’a Kuzey batı Keşmir Azad Keşmir olarak Pakistan’a bırakıldı.

Hindistan’da Müslümanlarla Hindular ayrılırken, Müslümanların çoğunlukta olduğu topraklar Pakistan, Hinduların çoğunlukta olduğu yerler Hindistan olarak isimlendirildi. Keşmir iki devlet arasında sorun alanı olarak bırakıldı. (Harita)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini karara bağladı. Hindistan, halk oylamasına yüksek Müslüman nüfus nedeniyle sıcak bakmazken, Pakistan, BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasını ısrarla talep etti. O zamanki Hindistan Başbakanı Nehru Hint kıtasının bölünmesini, Müslümanlarla Hinduların ayrışmasını istemediği için Keşmir’de halk oylamasına rıza göstermedi. 1955’li yıllardan sonra Hindistan ile Pakistan birbirinden ayrılması kesin bir gerçeklik haline gelince bu defa da Keşmir’i bırakmak istemediler.

Keşmir’in Pakistan açısından önemi şudur: Pakistan’ı Kuzey-Güney istikametinden geçen bütün nehirlerin doğduğu yer Himalya-Pamir Dağlarıdır. Bu dağlar da Keşmir’in kuzeyindedir. Keşmir’den doğan nehirler Pencap vadisini sulamaktadır. Keşmir, Pakistan’ın can damarıdır.

2018 yılında ABD, Afganistan’daki başarısızlığına paralel olarak 'radikal gruplara ve terör örgütlerine destek verdiğini' iddia ederek Pakistan'a yaptığı 1,3 milyar dolarlık yardımı sonlandırdığını duyurdu.

Pakistan Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Qamar Javed Bajwa'ya (Kamer Cevad Bajva) göre, ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik durum aynı zamanda ciddi bir güvenlik tehdididir. Bajwa doktrini olarak da adlandırılan bu görüşe göre Pakistan’ın iktisadi gelişmesini tamamlaması, Hindistan ile ekonomik ilişkilerini geliştirmesi, istikrarlı bir ekonomi inşa etmesi gereklidir. Bu düşünceden hareketle; Pakistan askeri kanadı 2017 Ekim ayında Hindistan Genelkurmayına barış görüşmelerinin tekrar başlaması, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konusunda işbirliği ve müzakere çağrısında bulundu.

Ancak her iki ülkedeki askerlerin savunma ve dış politika konularındaki etkili olma seviyelerinin aynı olmaması, Hindistan’da şu anda iktidarda olan Narenda Modi'nin aşırı milliyetçi bir ifade ile iktidara gelmiş olması, Pakistan'a karşı daha sert bir politika izleyeceği vaadiyle seçilmesi bu işbirliğine engel teşkil etmiştir. Hindistan’da 2019 yeni seçimlerin yapılacak olması, Pakistan’a karşı şahin söylemlerin para etmesi sebebiyle bu çağrıya müspet cevap verilmesi beklenmemelidir.

Hindistan, Pakistan'ın içinde bulunduğu sıkıntılı ekonomik zorluklardan istifade ederek Ceyş-i Muhammed, (Muhammed'in Ordusu) örgütünün lideri Pakistanlı din adamı Mesud Azhar'a yaptırım uygulanması, seyahatinin engellenmesi ve mali varlıklarının dondurulması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kara listesine dâhil ettirmek istiyor. 2016 ve 2017 yılında BMGK'de yapılan her iki başvuru da Çin tarafından veto edildiği için reddedilmiştir. 

Çin'in çoğu kere BM’de Pakistan'ı desteklemiştir. Bu nedenle Hindistan uluslar arası sistemde istediğini elde edememiştir. Peki, Çin neden Pakistan’ı destekliyor? Bu kıtada ABD-Yahudi plânı nedir? Bundan sonraki yazımızda bunu değerlendirelim.