Ülkemiz topraklarında kar yağışları başladı Kar yağıyor sokaklara, caddelere. Kuşlar aç, kuşlar üşüyor. Böcekler toprağın altına, Kar yağıyor. Gökyüzünden beyaz pamuklar düşüyor yeryüzüne. K ar gibi kar, adam gibi kar, ilk kez yağmaya başladı. Kar özlemini vuslata dönüştüren beyaz örtülü fotoğraf karesi bir kartpostal görünümde doğmaya başladı, Anadolu'dan başlayarak apaydınlık üslup içinde yansıdı durdu.

Kar için “Bitkilerin yorganı” derler. Bu söylemin tarım merkezi olan İç Anadolu ve çevresi için ayrı bir niteliği vardır. Gökten ak kar taneleri değil, beyaz altın yağıyor anlamında konuşulur kar yağışı... 

Ekinler yorganın altında kardeşlenecek mahsul normalden kat be kat fazla alınacak

Şimdiye değin, yağmur yağdı ancak, adam gibi bir, kar gibi kar yağmamıştı. Kar demek, çiftçilerin mutluluğu, gülümsemesi düğün dernek, umut güllük gülistanlık, canlılık, bet ve bereket demek. Kar yağması meteorolojik bir olay değil. Tabiat kanunundan öte bir olay. Mikropların temizlenmesi dediğimiz tıp, sağlık, çevre hizmeti de değil. Kar Rahmettir, berekettir. Allah’ın yarattıklarına bağışıdır. Kar, soğuk vermiş Allah ama yakacak odun, kömür, petrol, gaz ve bunu yakmayı akıl edecek akıl ve bunları temin edecek bedenleri de vermiş. Ama buna rağmen soğukta donarak neden ölür insan?

Kar yağıyor, simitçi çocuk simitlerini satmak için daha da yüksek ve meydan okur bir sesle gevrekçiiiii diye bağırır. Pazar esnafları seyyar satıcılar üşümekteler sabahtan akşama kadar eve ekmek götürecek parayı kazanacaklar helalinden Çöplerden plastik, şişe, kağıt toplayan yoksullar çok üzgün. Çünkü ekmek paraları yok, Çünkü onlar fukara guraba takımı Kar yağıyor rahmet yağıyor barajlar dolacak nehirler coşacak, kar yağıyor sevdiklerimizin, ailemizin, komşularımızın, çocuklarımızın üstüne. 

Kar taneleri birbirlerini rahatsız etmeden gökyüzünden yeryüzüne doğru yolculuk yapıyorlar ve yolculuklarını tamamladıklarında kardeşçe, dostça sevgi ile birbirlerine sarılıyorlar, kaynaşıyorlar.Kar olgusu, edebiyatımızın renklerinden ve zenginliklerindendir. Şiiri, şarkısı, öyküsü, romanı ve efsanesi dolu bir kar olgusu. Ne zaman kar yağsa Ahmet Muhip Dranas’ın şiirini hatırlarız

Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Kar yağıyor kar.. Nazım Hikmet’in şiiri geliyor aklıma.’’ Akın var akın, güneşe akın, güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın’’. Sonra Karacaoğlan’ın ‘’İncecikten bir kar yağar, tozar elif elif diye’’ şiiri zihnimizin içinde yankılanır. Kar yağıyor. Sessiz, sakin, efendi bir şekilde, disiplinli, düzenli, mağrur ve hüzünlü Lapa lapa  dans edercesine yağıyor.
Yahya Kemal Varşova Büyükelçisi iken yağan karda İstanbul’u özlüyor;

Birdenbire mes’ûdum işitmek hevesiyle,
Gönlüm dolu İstanbul’un en özlü sesiyle.
Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfez’deyim artık!

Cahit Sıtkı’nın kara yaklaşımı değişik;

Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgâr.
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?

Nazım Hikmet Ran  ise hüzün doludur.

Karanlıkta kar yağıyor,
Sen Madrid kapısındasın.
Karşında en güzel şeylerimizi
Ümidi, hasreti, hürriyeti
Ve çocukları öldüren bir ordu.

Kar yağıyorsa tedbirini alacaksın.. Kış lastiklerin olacak.. Zincirlerin hazırda bulunacak.. Yoksa, yola çıkmayacaksın yani!.. Hem kendini, hem diğer sürücüleri tehlikeye atmayacaksın.. Hem de görevlilerin işini kolaylaştıracaksın.. Senin ihmalin nedeniyle seninle uğraşana kadar ihtiyaç gereksinimi olan başka vatandaşların hizmetine koşacaklar.. Yapılan hizmette boşa gitmemiş olacak!.. Kazasız belasız ve de AFAD sız bir kış geçirelim inşallah