AV. GİZEM GONCE ve AV. AYLİN ESRA EREN ile bir araya geldik. Kadınların boşanma sonrası haklarından, şiddetten korunma haklarından, şantaj ya da tehdit durumunda yapılması gerekenlerden ve kadın cinayetlerinden konuştuk. Kadınların haklarına erişimini desteklemek için öncelikle bu haklardan yaygın biçimde haberdar olmalarını sağlamak gerekiyor. İşte bu haklara odaklanan ve haklara erişim için izlenecek yöntemleri içeren bu röportajımız küçük de olsa faydamız olur belki diye sizlerle…
Kadınların emeği, bedeni, kimliği ve seçimleri kadınlarındır. Bütün kadınların özgürce kendi olabildiği bir dünya diliyorum…
Gözlemlediğiniz kadarıyla sizce Türk kadınları haklarının farkında mı?
AV. AYLİN ESRA EREN: Son zamanlarda toplumda bilgiye hızlı erişimin olması kadınlarında haklarını bilmesinde oldukça önemli bir etken olmuştur. Türk kadınları maruz kaldıkları ekonomik, fiziksel, psikolojik şiddet karşısında ne yapmaları gerektiğini bilmektedirler. Yeni çıkan kanunlar ve bilgilendirici sosyal medya paylaşımları, haber metinleri, sokak röportajları kadınların daha fazla haklarını bilmeleri konusunda yardımcı olmaktadır. Haksızlığa uğrayan bir kadın maddi gücü olmaması halinde de bulunduğu bölgedeki Baro Başkanlığı’na yaptıkları başvurular ile boşanma aşamalarında da avukat talep etme haklarına sahiptirler. Bu konuda oldukça başvuru olduğunu ve mağduriyetlerin giderildiğini görmek Türk Kadınları için umut vericidir.
Kadın cinayetlerine değinmeden olmaz. Biz basın olarak acaba bu cinayetlere “erkek cinayeti” mi desek, mağdura değil de suçluya mı dikkat çeksek, bilemiyorum. Neden önü alınamıyor?
AV. GİZEM GONCE: Gündemimizde hiçbir zaman olmasını istemediğimiz ancak maalesef her gün haberlerde gördüğümüz kadın cinayetleri toplum olarak birlikte halletmemiz gereken bir konudur. Önleyici tedbirlerin alınması bu konulara ilişkin cezaların düzenlenmesi umut verici gelişmeler olarak karşımıza çıkıyor. Ancak haberlerde kadın cinayetinde öldürülen kadınların resimlerinin ve isimlerinin kullanılması hukuki olarak birtakım problemlerin oluşmasına sebep olmaktadır. Suçu mahkeme kararı ile kesinleşmiş olan ve cinayeti işlediği konusunda şüpheye yer vermeyen dosyalarda suçluların hiçbir indirim uygulanmaksızın cezasını kapalı ceza evinde geçirmeleri bir nebze kadın cinayetinde hayatını kaybeden kadınların ailelerinin acısını dindirmektedir. Fakat haberlerde ve sosyal medyada yalnızca mağdura dikkat çekilmesi ceza sistemini de etkilemektedir. Mahkemelerin her cinayet dosyasını tüm ayrıntıları ile kendi içlerinde titizlikle incelediği ve dinlenen tanıkların anlatımlarının da önemli olması sebebiyle verecekleri kararlar oldukça önemlidir.
Bu cinayetleri önlemek için neler yapılmalı?
AV. GİZEM GONCE: Cinayetlerin bir nebze önüne geçilmesi adına atılacak adımlar öncelikle ceza sistemi düzenlemeleri ile olmalıdır. Cezaların ertelenmemesi ve indirim uygulanmaması adaletin doğru tecelli edilmesinde önemli etken olacağı kanaatindeyim. Kravat taktığı için iyi hal indirimi alan bir sanığın yapmış olduğu eylemin ne kadar kötü sonuçlar doğurduğuna ilişkin algısı da aslında mahkemenin vermiş olduğu iyi hal indirimi ile kapatmaktadır. Bu noktada yargılamaların titizlikle yapılarak kadın cinayetleri dosyalarında indirim sebeplerinin kaldırılması oldukça caydırıcı olacağını düşünmekteyim. Kadınların daha fazla bilinçlenmesi adına sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışmaları ve kadına karşı şiddetle mücadele etmeleri mahkemeler nezdinde de önemli olmaktadır. Kadın cinayetleri dosyalarında sivil toplum kuruluşlarının dosyayı takip ederek mağdur kadınların yanında olmaları onları hukuki, psikolojik destek vermeleri birlik kurmaları önemlidir. Ayrıca önlem olarak KADES uygulamasının cep telefonlarına indirilmesi gerekmektedir. Herhangi bir şiddet tehlikesi altında kalan kadınların bu uygulama sayesinde yardım talepleri ivedilikle çözülmekte ve ölümle sonuçlanmasına müsaade edilmeden önlemler alınmaktadır. Şiddet gören ve şiddet görme tehlikesi altında bulunan kişilerin 6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu kapsamında koruma ve uzaklaştırma kararları almak adına başvuru yapma hakları bulunmaktadır. Kalacak yerleri olmayan ve şiddet gören kadınları ise kadın sığınma evlerine yerleştirilmelerine ilişkin başvuru yapma imkânları da getirilmiştir.
Nafaka konusunda da kadınların mağduriyet yaşadığı durumlar var. Boşanmış bir kadın eski eşinden nafaka alabilir mi? Boşanma sonucunda kadının hakları nelerdir?
AV. AYLİN ESRA EREN: Boşanma davası neticesine Aile Mahkemesi hâkimi tarafından kadın lehine talep edilmesi halinde nafaka verilmektedir. Takdir edilen nafaka kadının başka bir kişi ile evlenmesi veya ölmesi halinde son bulmaktadır. Nafaka konusunda borçlu eski eşler ödemeleri yapmaktan imtina etmekte ve sigortasız işte çalışarak herhangi bir maaş ve banka hacizleri ile karşı karşıya kalmayı da önlemeye çalıştığını dosyalarımızda sık sık görmekteyiz. Bu durumda yapılması gereken en önemli husus ise çalışmış olduğu yerin neresi olduğu biliniyor ise CİMER üzerinden şikâyet başvurusunun yapılmasıdır. Bilindiği üzere sigortasız olarak bir işte çalıştırılmak ve sigorta yapılmasını engelleyici hareketlerde bulunmanın SGK kapsamında idari para cezası bulunmaktadır. Boşanma davasında kadınların hakları şu şekildedir; maddi tazminat, manevi tazminat, nafaka, çocuğun olması halinde velayet, ev eşyaları, ziynet eşyaları, mehir, evlilik birliğinde alınan malların paylaşımıdır. Aile Mahkemesi hâkimi tüm bu talepleri dosyaya sunulan deliller ve dinlenen tanıklar üzerinden inceleyerek karar vermektedir. Nafaka kararının verilmesi için öncelikle kolluk kuvvetlerine müzekkere yazarak ekonomik ve mali durum araştırması yapılmasını ve detaylı bilgi verilmesini istemektedir. Polisin yapmış olduğu araştırma neticesinde tarafların nerede yaşadığı, üzerlerine kayıtlı mallarının olup olmadığı, bakmakla yükümlü oldukları kişilerin olup olmadığı, gelir ve eğitim düzeyleri gibi konuları rapor haline getirerek mahkemeye sunmaktadırlar. Sunulmuş olan bu rapor mahkemenin nafaka kararında önemli bir etkendir. Bu sebeple taraflar doğru bilgi verme yükümlülüğündedirler.
Kadının beyanı esastır meselesi nedir? Hâkim, kadın ne derse ona göre mi karar veriyor?
AV. AYLİN ESRA EREN: Bu konuda oldukça yanlış anlaşılmalar mevcuttur. “Kadının beyanı esastır.”cümlesinden anlaşılması gereken husus şu şekildedir; “cinsel suç ve cinsel şiddet” vakalarında delil yetersizliği durumunda kadının ve çocuğun beyanının esas olduğunun kabul edilerek soruşturmanın başlatılması ve ifadenin delil olarak kabul edilmesine dair ilkedir. İlke bazı Yargıtay kararlarınca sabitken durum hala tartışmalıdır ve çelişki yaratan dava örnekleri de bulunmaktadır. İlk olarak cinsel suçların yargılamasında ortaya çıkan ilkenin bütün şiddet olaylarında geçerli olması yönünde savunular bulunmaktadır. Ceza yargılamasında, bazen bazı suçlarla ilgili bulunan tek delil, suçun mağdurunun beyanları olabilmektedir. Bu nedenle yargılama sırasında beyan edilen delillerinin, ispat açısından ayrı bir değere sahip olduğu düşünülmektedir. Yine de bu beyanlarda bulunan kişilerin isteyerek ya da istemeyerek yanlış beyanda bulunmaları ihtimali de gözetilmektedir. Bu beyanlara istinaden verilen mahkeme kararları, yüksek mahkemelerce başka delil bulunmaması nedeniyle bozulabilmektedir. Bu nedenlerle beyanların delil niteliği tespit edilirken birtakım kriterler göz önüne alınmaktadır. Yargıtay ve öğretiye göre; mağdurun ruh sağlığı, yaşı, kişiliği, beyanlarının çelişkili olup olmadığı, fail ile ilişkisi, ahlaki durumu ve güvenilirliği, sanığın savunmaları ile çelişip çelişmediği, mağdurun beyanları değerlendirilirken göz önüne alınması gerekmektedir. Tek delilin mağdurun beyanı olduğu suçlarda, mahkemenin hangi sebeplerle mağdurun beyanını sanığın beyanlarından üstün tuttuğunu somut ve inandırıcı gerekçelerle, denetime elverişli şekilde ortaya koyması gerekmektedir.
Türkiye’de aile içi şiddet ne kadar büyük bir sorun? Fiziksel ya psikolojik şiddete uğrayan bir kadın ne yapmalı?
AV. GİZEM GONCE: Türkiye’de maalesef aile içi şiddet ve özellikle kadına şiddet çok büyük bir sorun. Her geçen gün aile içi şiddet konulu ceza dosyaları, aile içi şiddete dayalı koruma ve uzaklaştırma kararı içerikli dosyaların sayısı artmakta. Şiddet türleri; fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet olarak 4 ana başlık altında toplanmıştır. Şiddet mağduru olan kadınların hangi şiddete maruz kaldıklarını, şiddeti gösterir darp raporu ve sair deliller ile kanıtlamaları gerekmektedir. Bu konuda Savcılık veya Aile Mahkemesinden koruma ve uzaklaştırma kararı talep etme haklarının olduğunu, savcılığa suç duyurusunda bulunma haklarının olduğunu bilmelerini isterim. Ülkemizde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin kurallar düzenlenmektedir. Bu Kanun kapsamında;
*Sığınağa gitmeyi talep edebilirsiniz.
*Geçici koruma talep edebilirsiniz.
*Şiddet uygulayanın evden uzaklaşmasını isteyebilir, size yaklaşmasını engelleyebilirsiniz.
*Şiddet uygulayanın sizi telefon/mail/sosyal medya/veya diğer yollardan rahatsız etmesini engelleyebilirsiniz.
*Can güvenliğiniz tehdit altındaysa; kimlik/adres/ve diğer tüm bilgilerinizin resmî kayıtlardan gizlenmesini veya değiştirilmesini talep edebilirsiniz.
*Çocuğunuz varsa ve henüz bir boşanma davası açmadıysanız; çocuğunuzun geçici velayetini talep edebilirsiniz. Kendiniz ve çocuklar için tedbir nafakası talep edebilirsiniz.
*Oturduğunuz evin satılmaması için eve aile konutu şerhi konulmasını talep edebilirsiniz.
*Geçici maddi yardım ve sağlık hizmetlerinden yararlanmayı talep edebilirsiniz.
Şiddete maruz kaldığınızda ulaşabileceğiniz kurumların telefonları:
- Polis 155
- Jandarma 156
- Ambulans 112
- Sosyal Destek Hattı ALO 183
- Baro Kadın Hakları Merkezi 444 2 618
- Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı 0212 656 96 96
- Çağlayan Adliyesi Kadın Hakları Merkezi Şiddeti Önleme Bürosu 0212 240 04 11
- İstanbul Barosu Adli Yardım Merkezi 0212 251 90 40
Peki, şantaj ya da tehdide uğrayan kadınlar nasıl bir yol izlemeli?
AV. AYLİN ESRA EREN: Şantaj veya tehdide uğrayan kadınlar da az önce detaylıca izah etmeye çalıştığımız gibi; koruma ve uzaklaştırma talebinde bulunabilirler ve savcılığa suç duyurusu yapabilirler. Yaşanan olayın kötü psikolojisi ve baskısı ile birlikte bazı kadınlar suç delillerini yok etmekte ve kendilerini özellikle dava aşamasında ispat edememektedir. Bu sebeple sizi tehdit eden, size şantaj yapan kişilerin sizlere gönderdiği mesajları, arama kayıtlarını, ses kayıtlarını mutlaka saklayın. Mümkünse bu tehdit ve şantaj olayı esnasında ses kaydı yapın, küçük bir ihtimal de olsa bu konuya tanıklık eden yakınlarınız var ise onları da mutlaka tanık olarak bildirin.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
AV. GİZEM GONCE: Son olarak; ülkemizde ve dünyada kadına şiddet, aile içi şiddet ve işin özünde insana şiddet olaylarının son bulmasını temenni ediyoruz. İnsanların birbirlerine saygılı davrandığı, birbirlerinin kişisel alanlarına ve haklarına tecavüz etmediği, hem kendilerine hem de başkalarına şefkatli davrandıkları bir hayat diliyoruz.
ŞİDDETİ DUYAN, GÖREN, BİLEN HERKES BU DURUMU İHBAR ETMEKLE YÜKÜMLÜDÜR!
Şiddet fiziksel, ruhsal, cinsel, ekonomik ve sözlü olabilir. Her türlü şiddeti resmi makam veya mercilere ihbar etmek zorunludur.
- Bakanlık
- Kolluk Görevlileri
- Cumhuriyet Savcısı
Şiddete uğrayan kişi için talep olmadan da tedbir kararı isteyebilir.
EN KISA SÜREDE GÜVENLİĞİNİZ İÇİN GEREKLİ TEDBİRLER HERHANGİ BİR ÜCRET ÖDEMEKSİZİN ALINMASI ZORUNLUDUR.
- Savcılık
- Aile Mahkemesi
- Karakol
- Jandarma
- Valilik, Kaymakamlık
Kurumlarına başvuru yaparak koruma tedbirlerinden yararlanabilirsiniz.
CİNSEL SALDIRI, CİNSEL TACİZ VEYA ŞİDDETE MARUZ KALDIĞINIZDA HEMEN YAPMANIZ GEREKENLER;
- Delil ve ibarelerin kaybolmaması için zaman kaybetmeksizin en yakın sağlık kuruluşuna başvurup Adli Muayene talep edilmesi gerekmektedir.
- Olay günü giyilen kıyafet ve kullanılan eşyalar delil niteliği taşıdığından kesinlikle temizlenmemesi ve atılmaması gerekmektedir.
- Olayın meydana gelmesinin akabinde deliller kaybolmadan durumu yetkili mercilere (Jandarma, Polis, Savcılık) bildirmek gerekir.
- 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında yapılan tüm işlemler ücretsizdir.