Japonya derken yaşayan halktan, Japon milletinden bahsettiğim aleni. Bilim ve teknoloji de üst mertebe de çalışırlarken, yakın geçmişte ki, ikinci dünya savaşında ki aldığı savaş darbesini de hatırlatmak isterim. Hani fiziki olarak da ufak tefek adamlardan oluştuklarını biliriz. Bildiğim diğer bir husus da yer altı zenginlikleri abartılacak boyutta, ön sıralarda değil. Çalışıyorlar, çalışıyorlar ve başarının çalışmakta ve üretmekte olduğunu öğrenmişler, biliyorlar.

Tarihlerine baktığımız da çok ülke gibi asırlar öncesi otokrasi hakimiyeti mevcut. Demokrasi çağımızın idari sistemi olsa da, demokrasi dışı ne varsa, krallık ya da imparatorluk, gücünü sevgi temelinden alıyor ve paylaşımdan, eşitlikten, adaletten yana ise, başarı ve mutluluk yine kaçınılmaz. Tarihten, asırlar öncesi Japon tarihinden bir nesire, kısa bir hikayeye rastladım, ne önemli ki bu çekirdek ilke, uygulama halen sürmekte gibi..

<<Halkın zenginliği bizim zenginliğimizdir

”Japonya’da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar.
Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.
Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir…
Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur…
Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde “artık zenginiz” der…
İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek “sen bu halimize zenginlik mi diyorsun” der…
Nintoku’ nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar ’ın aklından çıkmaz; “Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir.>>

Hangi yönetim şekli benimsenirse benimsensin, yönetimin başında olanların sevgi temelin de, halkla iç içe ve yüksek düşünme haznesine sahip olma gerekliliği vardır. İnsan mutluluğu temelinde alınan kararlar ve uygulama halleri kartopu misali büyüdükçe büyür. Temeli sağlam atarsanız çıktığınız kat sayısı da manasız kalır. Atom bombası felaketine rağmen yaşam yılında optimum on yıl fazla yaşayabilmek ne demek. An gelir bir gün için hazine verirsiniz de başaramazsınız. Japon halkı diğer dünya halklarından on yıl fazla yaşıyorlar ve diyorum ki, şimdilik.