Yüzyıllar boyunca İslam’ın sancaktarlığını yapmış bir milletin adıdır, Türk Milleti.

Lâkin buna rağmen, biz evlatlarımıza Arapça isimler koyarken, hiçbir Arap toplumunda çocuğuna Türkçe isim koymuş olan birilerine denk gelemiyoruz.

Her milletin gelenekleri, görenekleri vardır. Arap Milleti’nin geleneklerini İslam olarak bellemek, gelenekleri dinleştirmekten ve İslam’a iftira atmaktan başka bir işe yaramaz.

Eğer kıyafet ölçü olsaydı veyahut da ismi Arapça olan herkes iyi bir Müslüman olsaydı, isimleri Arapça olan ve geleneksel Arap kıyafetleri giyen herkes, dört dörtlük birer Müslüman olurdu.

Eğer iyi Arapça Kur’an okumayı bilmek ölçü olsaydı, memleketimizin ateist yazarlarından Aziz Nesin’in eline, Müslümanlık noktasında birçok kişi su dökemezdi.

Çünkü Aziz Nesin gençlik dönemlerinde bir Hafız, aynı zamanda Bursa Ulucami’de Kur’an eğitimi veren bir şahsiyetti.

Yüce Allah’ın Ayetleri’nde de bahsini etmiş olduğu gibi, konu şekilcilik değil, takva meselesidir.

Bundan dolayı da bir insanın adı ne kadar kutsal olursa olsun, adına değil, yaşantısına ehemmiyet vermek gerekmektedir.

Ölçü isim olsaydı, binlerce vatandaşımızın ve çocuğumuzun katili olan “Abdullah Öcalan”, adının hürmetine Allah’a iyi bir kul olur, İslam’ın sancaktarı pozisyonunda olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölmek ve parçalamak gibi bir eyleme girişmez, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin saflarında olur, çağımızın Haçlı Ordusu olan tüm emperyalist ülkelere karşı, savaş açardı!

Yüce Allah, Hucurat Suresi 13. Ayet’inde insanoğluna şu şekilde seslenmekte ve ölçüyü ortaya koymaktadır:

“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.”

Yüce Allah’ın da ölçüsü bu olduğuna göre, aksini iddia etmek Allah’a iftira olduğu gibi, Allah adına hüküm vermek de olacağından mütevellit, şirk koşmaya girer.

Cenab-ı Allah’ın da Yüce Kur’an’da birçok Ayet’inde bahsetmiş olduğu üzere, Allah’a şirk koşanların, hiçbir koşulda affı yoktur ve onlar cennet yüzü göremeyeceklerdir, vesselâm.

Selâm, sevgi ve muhabbet ile...