Kazançlarımızı, ihtiyacımız olan şeyleri elde ederek harcarız. Para çok kolayca kazanılmadığı gibi, çok da kolay ve hesapsızca harcanmamalıdır. Elde edebileceğimiz gelirler sınırsız olmadığı gibi, belirli bir düzeyde gelirlerimiz olur. Gelir ve harcamalarımızın bir denge içinde olması lazımdır. İhtiyaçlarımızı belirleyerek, gelirimize göre onları karşılamalıyız.

Düşen lokmayı alıp yemek, insanı israftan kurtardığı gibi berekete kavuşturur. Fasulye, pirinç, nohut gibi şeyleri yıkarken dökmek ve dökülenleri toplamamak israftır. Ekmek, insanların en temel besin kaynağıdır. Bu yüzden bizim toplumuz da dahil olmak üzere pek çok toplumda ekmeğe büyük bir manevi değer biçilir. Ancak günümüzde insanlar her konuda olduğu gibi ekmeği de israf etmeye başladı ve bu durum büyük bir sorun haline geldi. Toplumumuzun bir bölümü açlıktan ekmek bile bulamazken bazı kesimleri ise ekmeği kullanmadan çöpe atmak durumunda kalıyor. Ekmek belli bir süre sonra bayatladığı için günlük tüketilmesi gerekiyor ve günlük tüketilmezse atılmaktan başka çaresi yok. Ancak insanlar açgözlülük yaparak ekmeği bol, bol alıyor ve yenmeyince de kalanı çöpe atıyor. Bu durumda ortaya büyük bir israf çıkıyor. Sokakları şöyle bir gezerken çöp bidonlarının yanına ayrıca torbalanıp konulmuş ekmekleri görmekteyiz. İnsan bunları görünce israfın hangi boyutlara ulaştığını daha çabuk kavrıyor.

Her türlü giysi ve iyi kullanmayıp, çabuk eskitmek, onları yırtmak, yıkarken suyu, sabunu çok harcamak, lambayı, mumu, elektriği, hava gazını boş yere yakmak da dolaylı israfın içinde yer alır. Ürünü denize, dereye,  kuyuya, ateşe atmak, onu yok etmek demektir. Kullanılmayacak hâle sokmak, kırmak, kesmek, ağaçtan meyveyi toplamayıp çürütmek, tarlayı hasat etmeyip, ekinin yok olmasını hayvanları soğuktan, düşmandan korunacak yere koymamak, soğuktan, sıcaktan, açlıktan ölmelerini önleyecek kadar yedirmemek,örtmemek yok etmek de israf olarak değerlendirmektedir.. Yüce dinimiz israfa karşı çıkar ve İSRAF HARAMDIR demektedir. Şeytan, her işinizde sizinle beraber bulunur; yemekte bile. Birinizin lokması düşerse, biriniz onu alıp tozunu temizleyip yesin. O lokmayı şeytana bırakmasın! Çünkü bereketin hangi lokmada olduğu bilinmez.

Para kazanmak, bir gelir elde etmek elbette kolay bir şey değildir. Para kazanmak için emek harcanır, güç harcanır, zaman harcanır. Tutumlu olmak, idareli olmak bize itibar kaybettirmez, bilakis israf etmekten kaçınarak, tasarruflu olduğumuzda bu durumu bizlere faydası olacaktır. İleri zamanlarda gerçekten ihtiyacımız olan şeylere sıkıntısız ve huzursuz olmadan kolayca sahip olmamızı kolaylaştıracaktır. Her şeyi ihtiyacımız kadar almalıyız Tüketeceğimiz her şey ihtiyacımız kadar olmalıdır.

Yemek artıklarını dökmek, çatalı, kaşığı, tabağı, tası ekmekle ya da parmakla sıyırıp yemeden önce, kapları yıkamak, sofra bezine, masa üstüne düşen ekmek, yemek kırıntılarını toplamayıp atmak da israftır. Bu kırıntıları toplayıp kedi, köpek, koyun, sığır, karınca, kuş, tavuk gibi hayvanlara yedirmek ise, israf sayılmaz; Meyve ve ekin toplandıktan sonra, bunları iyi saklamayıp kendiliklerinden bozulmaları ya da nem alarak çürümeleri; kurt, güve, fare, karınca ve benzeri canlıların yemeleri de israf olarak algılanırken, ekmek, et suyu ve et, peynir gibi gıdaların, hurma, karpuz, elma gibi meyvelerin, kuru incir, kuru üzüm gibi kuru meyvelerin, buğday, arpa, mercimek gibi hububatın ve elbise, kumaş, kitap gibi değişik mal ve eşyaların sıkça, israf edildikleri sürekli gözlenmektedir.

İsraf, toplum katmalarının ortak hastalığıdır. İsraf olumsuz bir tutku aynı zamanda alışkanlıktır. İsraf; üretileni boş yere harcamak faydasız hale getirmek, din ve dünyanın işlerine fayda sağlamayacak biçimde yok etmektir. Unutmamak gerekir ki Tasarruf eden zenginleşir israf eden fakirleşir meşhur ata sözlerimizden bazıları şunlardır:  İŞTEN ARTMAZ DİŞTEN ARTAR , DAMLAYA, DAMLAYA GÖL OLUR, AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT, SAKLA SAMANI GELİR ZAMANI, İktisat eden zenginleşir israf eden yoksullaşır.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) dünya genelinde her yıl ortalama 750 milyar dolar değerindeki gıdanın israf olduğu. Öte yandan 820 milyon kişinin açlıkla mücadele ederken, hemen, hemen aynı sayıda insanın ise obeziteyle mücadele ettiğini belgelerle ortaya koymuştur. Dünyada açlıkla mücadele eden 820 milyon kişinin büyük bölümünün Afrika ülkelerinde yaşamaktadır Bir taraftan insanlar açlıkla mücadele ediyor, diğer taraftan da bizler üretilen değerli gıdaları acımadan israf ediyoruz. Bu aslında çok büyük bir çelişki olarak ortaya çıkan ama çok acı bir gerçektir.

İhtiyacımız olmayan şeylere para harcamak bizleri hem maddi hem de manevi yönden sıkıntılara sokabilir. İhtiyaç olarak belirlediğimiz ve elde ettiğimiz şeyleri, en iyi ve en hesaplı şekilde kullanmalıyız. İnsan oğlu Sahip olduklarının değerini çok iyi bilmesi gerekir.Sosyal bilincin artması ve çocukluktan başlayarak İsrafın beyinlere nakşedilmesi gerekir israfın eğitim sistemi içerisinde yer alması kaçınılmaz bir zarurettir. 

Sadece paradan tasarruf etmeyin, zamanınızı, hayatınızı da düzenli kullanın. Çünkü geçen zaman asla geri gelmez. Elinizde olmayan bir para için harcama yapmayın. İsrafın önüne geçmek için paranız kadar harcama yapın. Kaybedilen parayı yeniden kazanabilirsiniz ancak boşa geçen zamanı yerine koymak asla mümkün değildir. Üreten bir insan kolay israf edemez. Çünkü bir ürünün ortaya çıkması için verilen emeği bilir, geçen zamanı düşünür ve asla israf etmeden kullanır.

Eskilerin bizlere anlattığı eskiden kıtlık vardı şimdiki gibi bolluk mu vardır demeleri aslında o zamanlardaki insanların yaşamlarının ne kadar zor olduğunu anlatıyor. Şimdi her şey çok güzel, insanlar gönüllerince harcıyor, saçıyor savuruyor peki yarın ne olacak diye düşünen kaç insan var.  Bugün kredi kartları sayesinde cebinde parası olmasa da para harcanabiliyor ama düzenli kullanılmadığı zaman çok insanın ekonomik yönden de sonunu hazırlıyor.

Yüce yaratan hepimize israf etmeyen İSRAF HARAMDIR diyen bilinçli kullarından olmayı nasip etsin...