Sıffin Savaşı; Halife Hz. Ali ile,  O’nun halifeliğini kabul etmeyen  Şam Valisi Muaviye arasında yapılan  savaştır. Ve  Hz. Peygamberin kuruğu  İslam  Devletinde ( Mekke-Medine Devleti )  olan bir iç savaştır.

Sıffin Savaşı sebepleri ve ortaya çıkardığı sonuçlar itibariyle islam tarihinde yer alan en önemli olaydır. Bu savaşın sonunda  İslam Dünyası  SÜNNİ  ve  Şİİ  diye ikiye bölünmüş, Hz. Ali şehit edilmiş,  Emevi Devleti kurulmuş ve Kerbela faciası gibi, İslam Dünyasında 1400 yıldır kapanmayan yaralar açılmıştır.

Sıffin Savaşına  Halife Hz. Osman’ın şehit edilmesi sebep olmuş gibi görünse de, hadise Araplarda önemli olan kabilecilik ve Hz.Ali’ye duyulan kindarlık üzerinde gelişip, büyümüştür.

Hz. Osman’ın kabilesi olan  Ümeyyeoğulları (Emeviler )  Kur’an’ı Kerim’de yer verilen kabilelerden biridir ve  islama düşmanlıkları sebebiyle onlar için nazil olan bazı ayetler vardır. Mekke’nin önemli kabilerindendir ve islamın başlangıcından itibaren Hz.Peygamberin düşmanı ve islamın karşısında olmuşlardır.

Dört Halifenin 3.olan Hz.Osman  Ümeyyeoğulları’ndan (Emeviler )  ilk müslüman olanlardandır. Muaviye’nin akrabasıdır ve dört halifeden en uzun süre halifelik yapmış olandır. İslam Devletinde önemli hizmetler yapmıştır. Devlet hizmetlerinde kendi çevresinden olanlara daha çok yer vermesi, valileri kendi kabilesinden ataması, valilerin de başına buyruk hareket etmesi  halkda hoşnutsuzluk yaratmıştır. Bu dönemde Muaviye sadece Şam Valisi değil, bütün Suriye Vilayetlerinden sorumlu bölge valisi konumunda olmuştur.

Muaviyenin babası Ebu Süfyan Ümeyyeoğulları ( Emeviler ) kabilesindendir. Bedir Savaşında (624)  müşriklerin ( müslümanlığın karşısında olan, kendi yaptıkları tanrılara tapan Araplar ) kervanının başında olmuş, Uhut Savaşında (625) müşrik ordusunun ve Hendek Savaşında (627) Yahudi- Müşrik birleşik ordusunun komutanıdır. Hz.Peygamberin  fetih için ordusu ile Mekke önlerine geldiği dönemde müslümanlığı kabul etmiştir.

Hz.Ali,  Hz. Peygamberin yaptığı bütün savaşlarda hep ön safta olmuş, müşriklerin yenilmez dediği birçok savaşçı ile teke tek dövüşmüş ve müşriklerden birçok kişiyi öldürmüştür. Kabilecilik geleneğinin yüksek olduğu Arap toplumunda elbette bunların unutulmayacak bir kini olacaktır.

Hz.Osman’ın evinde isyancılar  tarafından şehit edilmesi, sonraki olayların tetikleyicisi  olmuş ve islam tarihinde “  BÜYÜK FİTNE “  olarak adlandırılmıştır.

Şam Valisi Muaviye ; Hz.Osman’dan sonra halife olan Hz.Ali’nin halifeliğini, Hz. Osman’ın katillerini bulup cezalandırmadığını gerekçe göstererek kabul etmemiş, Hz. Ali’nin bütün çabalarını  geri çevirmiş, yolundan vazgeçmemiştir.

Halife Hz.Ali Muaviye üzerine yürümeden önce,  Hz. Osman’ı şehit edenleri cezalandırmak için yola çıkan  Hz. Ayşe’nin bir kaç bin kişilik ordusu ile savaşmak mecburiyetinde kaldı. Hz.Ayşe bu savaşı devesinin üzerinden yönettiği için  islam tarihinde CEMEL VAKASI  olarak adlandırıldı.

Hz.Ali ve Muaviye orduları 657 yılında Suriye topraklarında Fırat Nehri yakınlarında Sıffin’de karşı karşıya geldi. Kaynaklarda Hz.Ali’nin 130 bin, Muaviye’nin 100 bin kişilik bir kuvvetinin olduğu belirtiliyor. Savaş  aralıklarla üç ay sürdü. Ordusu yenilmek üzereyken Muaviye askerlerinin mızraklarına  Kur’an sayfalarını taktırarak, anlaşmazlığa Kur’an’a göre hakemin karar vermesini istedi. Hz.Ali askerlerine bunun bir hile, aldatmaca oluğunu söylediyse de dinletemedi. Ordusundan 10-12 bin kişi ayrılıp gitti. Bunlara  HARİCİLER  dendi.

Kaynaklar Sıffin Savaşında iki taraftan 70 bin kişinin öldüğünü belirtir.

Hz.Ali hekeme istemeyerek  razı oldu. Bu gelişme Muaviye yönünden bir başarı kabul edildi. Nihayet isyancı vaziyetinde iken halife ile eşit şartlarda masaya oturma ve halifelik konusunu görüşme hakkı elde etmişti.

Hakem heyetinde Hz.Ali’yi Ebu Musa El-Esari, Muaviye’yi Amr ibnul-As temsil etti.

Görüşmeler kargaşa içinde geçti. Amr ibnul-As hile ile Muviye’yi halife ilan etti. Suriye’de bir kısım Muaviye taraftarı Muaviye’nin halifeliğini kabul etti. Kargaşa ve belirsizlik Hz.Ali’nin hariciler tarafından şehit edilmesine kadar devam etti.

Hz. Ali’nin şehit edilmesinden sonra Muaviye’nin önünde artık bir engel kalmamıştı. 661 yılında Emevi Devletini kurarak, babadan oğula geçen Emevi Saltanatını (halifeliği ) hayata geçirdi.

Hz. Peygamberin vefatından 25 yıl sonra olan bu hadiselerde, büyük sahabilerin de birbirlerine karşı saflarda yer alması, müslüman Arap halkında nasıl bir şaşkınlık yarattığını tahmin etmek zor değil.

Sıffin Savaşı’ndan sonra sünni, şii diye ikiye ayrılan İslam Dünyası; onların da kendi içlerinde mezhepler,tarikatlar,farklı yorumlar vd. şeklinde bölünmeler ve ayrışmalar, zaman içinde Kur’an’ı yeterince anlayamayan islam toplumlarında zaafiyet yaratmıştır.Bu zaafiyet emperyal ajanların islam toplumlarına giriş kapılarını artırmış ve kolaylaştırmıştı. Bu şekilde dinimizin  içine birçok bidatlar ve hurafeler sokuldu.

Emperyal güçler kendi emellerini gerçekleştirmek, islam ülkelerinin kaynaklarına çökmek ve ülkeleri kontrolleri altında tutmak için  YEŞİL KUŞAK PROJESİ , BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ, BÜYÜK İSRAİL PROJESİ  gibi projeler geliştirdiler ve  islam etiketli çeşitli  TERÖR ÖRGÜTLERİ  oluşturdular. Emperyal güçlerin  islam ülkelerine yönelik oluşturdukları bu projelerde islam ülkelerinin bilimde, teknolojide geri kalmaları esas  sebep olsa da, islam ülkelerinin kendi aralarında  birliğin olmaması da önemli rol oynamıştır.

İslam Dünyasındaki bölünmenin ortaya çıkardığı zaafiyet bariz olarak son Gazze olaylarında görülmüştür. Yaptığı katliamlarla  insanlık suçu işleyen İsrail’in karşısında  en samimi tepkiyi Türkiye göstermiş, Gazze halkına elinden gelen her türlü insani yardımı yapmış ve yapmaya devam etmektedir.