Efendim GARA’da çok şehit verdik, şöyle olsaydı böyle olurdu, böyle olsaydı şöyle olurdu. Bunlar boş tartışmalardır. Esas sorun hudut sorunudur, esas sorun Osmanlı topraklarının akıbetinin doğru tayin edilememesi sorunudur, esas sorun Türkiye hudutlarının çizilişinin Hayim Nahum planına göre yapılmış olması sorunudur. Günümüzde esas sorun İsrail’in genişlemesi için “Oded Yinon” planını ABD’nin zorlaması meselesidir. Bu planın gerçekleşmesi için Türkiye-Irak-Suriye-İran arasında tampon bir Kürt devletinin kurulması, bu devletin bütün komşularına karşı gaddarca saldırgan bir politika takip etmesi Müslümanları birbirine kırdırarak İsrail’in önünün açılması hedefidir. ABD Irak’ı işgal ederek zayıflatarak bu hedefin birinci ayağını gerçekleştirmiştir, bu hedefin ikinci ayağı Suriye’nin iç savaşa sürüklenerek dağıtılması projesi bu da gerçekleşmiştir. Bu projenin üçüncü ayağı Türkiye ile İran’ın savaştırılarak zayıflatılması hedefidir, henüz bunun oyun kuruculuğu gerçekleşmemiştir, hazırlık safhasındadır.  

Öncelikle Hayim Nahum Planına bir göz atalım: Bu plana göre, Türkiye; kadim Türk şehirleri olan Akdeniz’den itibaren Lazkiye-Türkmendağı –Halep-Menbiç-Rakka-Deyrizor-Haseke, Irak topraklarında Musul-Kerkük-Tuzhurmatu-Telefar-Süleymaniye şehirlerini bırakarak çekilecektir. Enerji bakımından hudut güvenliği bakımından tehlikeye girecektir.  (Terk edilen hudutlar içinde Batı Trakya’da var.) Batıya sürekli muhtaç olacaktır. Türkiye ileride kurulacak müstakbel Yahudi devleti ile arasına 400-500 Km mesafe bırakmıştır.  

Mevcut hudutlar haksızdır, mevcut hudutlar güvensizdir. Mevcut hudutlar ecdat kanının karşılığı değildir. Buralarda kurulan devletler ve rejimler Türkiye karşısında meşru değildir, hukuki değildir. Hâlbuki son Osmanlı  (Kaldı ki İşgal altındaki İstanbul’da bu karar alınmıştır.) Meclisi Mebusan’ında alınan “Misak-ı Milli Kararında” bu vilayetlerdeki haklarımızdan vazgeçmeyeceğimize dair yemin edilmiştir. Bu yemin tahammül sınırlarının en uç çizgisidir. Bu yemin en kati karardır. Bu yemin namus kararıdır. Bu yemin bu ecdat vasiyetidir. Yerine getirilmediği sürece Türkiye kan kaybetmeye devam edecektir, Türkiye evlatlarını şehit verecektir. Bu kan hiç durmayacaktır.  

Mesele GARA kurtarma harekâtının başarısı meselesi değildir, mesele hudutların düzeltilmesi meselesidir. Mesele Türkiye’nin iradesinin kabul ettirilmesi meselesidir. Mesele Türkiye’nin baskı altından kurtulması meselesidir. Mesele Türkiye’nin büyük güç olmasının önlenmesi meselesidir. 

Peki, hudutlar nasıl düzeltilecektir. Bu konu üzerinde tartışmaya devam edelim:  


Harita: 1: Misak-ı Milli Haritası 

 

Harita: 2: Hayim Nahum Plânına göre Türkiye’nin güney sınırları 

Maalesef sınırlarımız Hayim Nahum Plânına göre çizilmiştir. Daha İsrail kurulmadan Türkiye 400 Km kuzeye atılmış araya tampon devletçikler koyulmuştur. Lübnan ve Suriye gibi. 1948’de İsrail kurulmuştur. Yahudi devletinin genişlemesi için 1980’lerde bir plan yapılmıştır. Bu plan Oded Yinon Planıdır. Plan iki aşamalıdır. Birincisinde Mısır, Irak, Suriye, Ürdün, Kıbrıs ve Türkiye topraklarında hâkimiyet tesis edilecektir. İkinci aşamada sınırlar, Basra Körfezi ve Hazar Denizi’ne kadar uzanacak, İran bertaraf edilecektir.  

 

HARİTA: 3: İdod Yinon planı 1. Aşama 

 

HARİTA: 4: İdod Yinon planı 2. Aşama 

Bu plana dikkat edilirse gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışındaki bütün bölgeler, daha doğrusu Kürtlerin azınlıkta veya çoğunlukta yaşadığı bütün topraklar İsrail egemenliğine veriliyor. Burada Kürtler için bağımsız bir devlet kurulacağı hayali ile tıpkı Arnavutların büyük Arnavutluk hedefiyle, Şerif Hüseyin’in Arabistan’da Büyük Arap krallığı hayaliyle aldatıldığı gibi aldatıldığını görüyoruz.  

Adamlar hedeflerini ve hayallerini gizlemiyorlar, açıktan söylüyorlar, bir sonraki merhaledeki planlarını bile yapmışlar, bu işin gizlisi saklısı yok… Sudan’ı böleceğiz diyorlar bölüyorlar, Somali’de iç savaş çıkartacağız diyorlar çıkartıyorlar, Libya’yı yıkacağız, üçe böleceğiz diyorlar bölüyorlar, Yemen’in altını üstüne getireceğiz diyorlar getiriyorlar. Siz ne yaparsanız yapın eninde sonunda sizi bu plana (İdod Yinon Planı) razı olmaya mecbur edeceğiz diyorlar ve yapmaya zorluyorlar.  Bunu başarmak için finans yolu ile ekonomik çökertmelerle, istihbarat çalışmalarıyla yükleniyorlar, hedef ülkeyi yumuşak lokma haline getiriyorlar. 

Sonuç: Razı olursak, teslimiyeti kabullenirsek dediklerini yapacaklar, halkımızı uyandırır, topyekûn karşı koyarsak, yüzyıllık plan ve haritaları yırtarsak İsrail’de çökecektir, eski vatan topraklarımız olan Suriye ve Irak’ta iç savaş bitecek tekrar yönetimimiz altına gireceklerdir. 

Bundan sonraki yazım Irak ve Suriye’de sınır düzeltmesi nasıl olmalıdır? Bunun harita çalışmaları olacaktır. 

[1] “Mezarda kan terliyor, babamın iskeleti; 

Ne yaptık ne yaptılar, mukaddes emaneti?” 

[2] Balkan Savaşı’nda Selanik savunmasını, Hasan Tahsin Paşa denilen bir zat yapmıştı. Tek kurşun bile atmadan ve mahiyetinde ki askerlerin hayatına dokunulmayacağına dair teminat verildikten sonra silahları ellerinden alındı ve bu askerlerle birlikte Selanik şehri Yunana teslim edilmiştir. Yunanlılar, 26 bin Türk askerini öldürmeyeceklerine dair söz vermelerine rağmen, 3 gün içerisinde bütün Türk askerlerini katlettiler. Yunan Araştırmacı-Gazeteci Alekos Orologas, “O Selanik’in gerçek kurtarıcısı ve hayırseveri” diyor paşa için.