İletişim; kişiler arasında, duygu, düşünce, bilgi, haber alışverişi, duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin, akla gelebilecek her türlü biçim ve yolla kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılması.
İletişim, ileteceği mesajdan ve alıcısına doğru gönderdiğimiz yolda, mesajın karşılaşacağı süreç, alıcının deneyimi, geçmişi, birikimi ve ortamı ile size dönene kadar geçen her süre,
Iletişimin “anlam rengini ve şeklini” değiştirir.
Siz ne kadar söylerseniz söyleyin, “alıcıdaki anlamı” kadarını iletebilirsiniz.
Alıcı size ne söylerse söylesin sizdeki anlamı kadarını,
Size iletmiştir.
Temel olan güç;
“Size gelen veriyi dolaysız iç güdülerinize ve sezgilerinize dayanarak yorumlayabilmenizdir.”
Burada ki güçteki temel amacımız diyaloğu sağlamaktır.
Verimlilik için yapılması gereken şey, karşınızdaki ilişkiyi;
“Monologdan diyalog sürecine atlatmanız gerekir.”
Bunu yapmanın temel kurallarından biride bence karşıdakini canı gönülden dinelmektir.
Bunu yapmanın tek şartı;
Karşıdaki konuşurken;
“İçinizdeki çenesi düşükleri” susturmak.
“İçinizi ölüm sessizliğine büründürerek”
Karşıdakinin sözlerinin yüreğinize ve beyninize saplanmasına izin vermeniz gerekir.
İçiniz konuşursa; bu asla diyalog değildir.
Dinlerken içinizde ölüm sessizliği şart.
(Karşıdaki konuşurken cevap hazırlamamak)
Sizler çelikten koruma giymiş gibi,
“Kelimelerde” eskrimdeki kılıç gibi sadece ses çıkaracaklardır.
Diyalog ihtiyacımızın temelinden biri de belirsizliklerimizin olmasıdır.
İletişime ondan dolayı ihtiyacımız vardır.
Diyaloglarda oluşacak oluşması kaçınılmaz olan,
“Belirsizliklere tahammül etmeliyiz”
Sınırlarımızı koruyan, güven ve saygı kapılarımızı yavaşça açtığımız zaman kendi mahremiyetlerimizi paylaşabiliriz
Her insan farklıdır. Bu farklar bizim bir araya gelmememize nedendir.
Farklılıkları olduğu için diyalog ihtiyacı duyar. Bence bu anlaşma değildir.
“Anlaşma, ortak nokta, affetme, affedileme ve barışma” terimlerine çok kullanmak istememişimdir.
Bunların yerine
“Bir fikirde buluşma” Her iki tarafa da saygıyı içerir.
İkili ilişkilerde hiçbir zaman kimse bana göre
Ne savcı ne de sanıktır.
Onun için “itiraf ve hüküm” beklemek kişinin kendisine verdiği en büyük cezadır.
İç seslerini susturamamış insanlar, iletişimde usta olabilirler ama “duygusal çıraktırlar.”
Saygıyla