Severek yaşamak, gördüklerine, duyduklarına, dokunduklarına, kokladıklarına, tattıklarına sevgi üretir. Sevmek hoşlan tının bir üst kademesi mi? Sevdiğini mi hoşlandıklarına katar, hoşlandıklarını mı sever. İnsan ömrü bu, muamma haliyle yaşanıp biter, çok soru vardır ki yaşadığı süre cevap vermek için yeterli olmaz. Çok insan yaşar da sevgi ile hoşlantı arasında ki farkı dahi tespit edemez, aşk ki zirvesi, nirvana’sı, yaşamadan, anlamadan, sayılı süresi biter, hayatı terk eder.

Karpuz güzel bir meyvedir, sıcağın bunalttığı anlarda soğutulmuş haliyle alır yersin, kabuğunu da kemirerek yersin, doğrayarak dilim dilim yersin, karpuzu sever misin, soğuk ve yiyim hazzı mı hoşlanmana sebeptir, çok kez düşünme gereği dahi duymaz, önemsemezsin. Sıcakların kurtarıcılarından dondurmayı alırsın dilinin üzerine, meyvenin aroması, soğuk hali, ferahlatıcı yanı, sevmek midir, hoşlantı mıdır, varırsın o anın tadına, geçersin.

İnsan hoşlanır, hoşlantı ivme kazanır, sever, sevme ivme kazanır, aşk’a, sevdaya dönüşür, ömürlüktür. İnsan yaşamı süresince çoklarını sever, ailesinde olanları, varlığını borçlu olduklarını da sever, varlığına sebep olduklarını da sever, format böyle, fıtrat böyle. Arkadaşlar edinir, dostlar edinir, hoşlandıklarını sever. Aynı ortamı paylaştığı komşulukları olur, iş arkadaşlıkları, proje arkadaşlıkları olur, aynı ortam ya da aynı hedef kaynaşmalarına sebepler oluşturur, hoşlanmalar, sevmeler olur.

İnsan aklı, insan yüreği, vicdanı, düşleri, beklentileri, yaşamsal prensip ve ilkeleri tek kişiyi sevmesine olanak tanır. Sevmişse alır onu aklına koyar, yüreğine bastırır. Aşk dedikleri, sevda dedikleri budur, anlar, diğer sevdikleri farklıdır, içsel sesi ayırır, akıl müdahale eder, sevdiğini kayırır, yürek müdahilidir sevmenin, tektir, tek yarısı sayılır, tamamlayıcısıdır. Sevdin mi seversin, sözlerini, yürümesini, oturması kalkmasını seversin, gülüşünü, gülüşmesini seversin. Ciddi ciddi sohbetlerini de saçmalamasını da ütopik hayal ve görüşlerini de seversin. Seven insan farklıdır, farklılaşmıştır, bakış açısı da farklıdır, kullandığı veriler de farklıdır. Davranışları, tavırları, hal ve hareketleri farklıdır. Seversin, sevdiğine yüreğinde yer verirsin, tek kişilik yer onundur, sevdiğindir, saklarsın yüreğinde, özenirsin. Sevdiğin o kadar çok insan vardır ki, hatta hayvan, hatta ağaçlar, çiçekler, nebat, hatta objeler, kul yapımı objeler, hayata kolaylık katan eşyalar, ekipmanlar, aletler, malzemeler, sevdiğinin sevgisini ayırmak ve farklı kılmak için abartırsın, mübalağa edersin. Sevdiğinde sahiplendiğin sevgi tek değildir, tüm ayrıntıları ile sevilmiş, aklında yüreğinde bütünleşmiştir. Saçlarını, yanaklarını, gözünü de burnunu da seversin. Oturuşunu, kalkışını, bir bardak çay sunuşunu, uyuyuşunu da seversin, yürüyüşünü, koşuşunu da seversin. Sevmek insani muazzam bir kazanım, zirvesinde sevdiğini nasıl anlar ki insan. Sevdin mi, ister yanında olsun isterse uzağında, tüm olan bitene kayıtsız kalır, özlersin.