Her suç bir haksızlıktır.Ancak her haksızlık bir suç değildir. 

       İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özellik karakter sahibi     olmasıdır.

      Karakter insanın kendi bilincinde olması anlamına gelmektedir.

Yeteneği ve iradesi ile fillerine hakim olması anlamına gelmektedir.

        İnsanı bu özelliği ile çevresinde gelişen uyaranlara bu yeteneği ile cevaplar verir.

        İnsanın çıkardığı bu sonuçlar sayesinde hareketlerini serbestçe ama iradesine bağlı bir şekilde yönlendirme sorumluluğu doğurmaktır. 

       Bu durum insan davranışlarına sahip olma ve sorumlu olma şeklinde bir sonuç doğurur.

        Bu yetenek sonucunda yaptığı hareket sonucunda harekete maruz kalan çevre veya kişilerin  bu fiillere vereceği yanıtlar sonucu bireylerin arasında ,bireylerle veya çevreyle bir ilişkileri doğacaktır.

        Bunun sonucunda ilişkiler toplumsal sözleşmelerin,içtihatların,ve örf adetlerin yarattığı bir mükafat , ceza veya nötr kalma ,bunların farklı biçimlerde sonuçlarını göreceklerdir.

       Örneğin; sabah kalkarsınız ekmek almak için bakkala gidersiniz .Bakkal  kamu hizmeti vermek için oradadır.Sizde de bu hizmeti almak için   oradasınızdır.

        Eğer anlaşırsanız bu hizmeti alacaksınızdır.Hukuk her zaman hayatımızın içindedir.Burada onu kullanır iken usulümüz  bizim  ilişkimizin sonuç doğurup doğurmayacağını belirleyecektir. 

       Yani "usül  esasatan mukaddemdir.

Hukukta usülün, esastan önce geldiğini belirten ilke. Haklı olduğunuz bir durumda sırf yönteminiz yüzünden yaptığınız itiraz, bildirim kabul edilmeyebilir. hukukta olduğu gibi bilimde, bilim felsefesinde de geçerli olan ilke; çünkü doğru bilgi ancak doğru metotla elde edilebilir.

    

       Aslında hukukun bu kuralı insan yaşamının da bir parçasıdır.

      Bilgisi cok muazzam olan biri bunu ifade edecek usul ve erkana sahip değilse cahil sanılır.

        İnsanın varoluş amacı karşısında muhatabı olduğu davranış normlarında uygun hareket etme yükümlülüğü vardır.

       Bu yükümlüğe uygun hareket etmemesi sonucunda yaptığı eylemin ismi "hata" dır. Suç değildir.Her suç bir hatadır fakat her hata bir suç değildir.

 Günlük olarak dilimizde hemen  günlük olarak kullandığımız "hata" terimi bir olguyu    ifade eder bu olgu TDK ' a göre yanılmadan doğan durum, yanılma, yanılgı, yanlış, yanlışlık. bilmeyerek ya da istemeksizin yapılan yanlışlık ve yanılma.anlamına gelir.

    

      Her suç aynı zamanda bir haksızlıktır. Ancak her haksızlık bir suç değildir. Suç teşkil eden haksızlıklar, karşılığında ceza hukuku yaptırımı öngörülmüş olanlardır.

      TCK'nın 30/1. maddesinde öngörülen 'hata' halinin, ancak sanık tarafından ileri   sürülmesi durumunda mahkemece takdir edilmesi gerektiği,

           Hata' hali 5237 sayılı TCK'nun 30. maddesinde düzenlenmiş olup anılan maddede;

    '(1)Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.

     (2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

     (3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda  kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır

     (4) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz' şeklinde düzenlenmiştir.

               Anılan maddede çeşitli hata halleri düzenlenmiştir. Birinci fıkrada suçun maddi   unsurlarında hata yani unsur yanılgısına yer verilmiştir. Başka bir deyişle suçun kast   bakımından bilinmesi gereken unsurlarındaki hatayı ifade eder. 

        Maddi unsurlarda yanılgı o suç ile ilgili yanlış ve eksik bilgi şeklinde

ortaya çıkar. Bu durumda kast ortadan kalkacağı için fail hakkında beraat kararı verilecektir.

      Ancak fail maddi hususlarda eksik ve yanlış bilgi değil de şüphe ile hareket etmişse veya olası kast ya da bilinçli taksir söz konusu ise hatadan söz edilemez. 

      Diğer taraftan maddi hatanın kişinin kusuruna dayanması durumunda bu fıkranın uygulama alanı bulunmamaktadır.

      Maddenin ikinci fıkrasında da, suçun nitelikli unsurlarında hatayı düzenlemektedir. 

      Bu durum da kastı ortadan kaldıracağı cihetle, failin yalnızca suçun temel şekline göre cezalandırılır. 

       Bu fıkrada belirtilen hata halinde kişi suçun temel haline ilişkin unsurlarında hataya düşmemiş ancak nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hata ile hareket etmiştir.

      Kanunun 30/3. maddesinde iki farklı, hem hukuka uygunluk nedenlerinde hem  de kusurluluğu etkileyen nedenlerin maddi şartlarındaki hata hali düzenlenmiştir. 

      Kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan bir nedenin maddi şartlarındaki yanılgı durumunda fail bu hatasından yararlanır ancak hatanın kaçınılabilir olması halinde; sanık cezalandırılacaktır.

      Maddenin dördüncü fıkrasında ise fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda hata haline yer verilmiştir. Fail,kusurlu sayılması için, işlediği fiilin hukuk düzeni tarafından haksız kabul edildiği bilincinde olması  gerekir.

    Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere,kişinin muhatabı olduğu davranış normlarına aykırılık oluşturan davranışı bir haksızlık olarak karşımıza çıkmaktadır.Dolayısıyla,her suç bir haksızlıktır.Ancak her haksızlık bir suç değildir.

     Ancak suç teşkil eden haksızlıklar karşılığını ceza hukukundaki yaptırımlarla cezalandırılırlar.