22 Nisan 2019 günü SETA’da yapılan Cezayir, Libya ve Sudan ile ilgili bir toplantıya katıldım. Konuşmacıları dinledim. Konuşmacılar bu bölgelerde bulundukları ve yerinden bilgi topladıkları için kâğıt üzerinden ezbere konuşmadılar. Gayet doyurucu bilgiler verdiler. Bu nedenle SETA’ya teşekkür ediyorum. Sunumlar bittikten sonra soru cevap kısmına geçildi. Ben bir soru sordum. Dedim ki; devletin kim olduğunu biliyoruz. Fransa Kralı 14. Lui demişti ki “Devlet benim.” Devlet yöneticisinin şahsında tecessüm etmiş müşahhas hale gelmiş bir varlıktır. Peki, halk ayaklandı, halk toplantı, halk harekete geçti, halk yöneticilerle görüşmeye başladı dediğinizde “halk kimdir?” “Halkı harekete geçiren güç kimdir? Halk hangi durumlarda harekete geçer? Halkı sokağa iten sebep nedir?”Mesela “Gezi kalkışmasını yapan eylemciler halk mıdır? Halkı temsil ederler mi? “ Halkı kimler veya kim temsil eder?”Halk ayaklandığında bütün dünyada kabul görmüş meşru bir sebep var mıdır? Hangi durumda halkın sokaklara döküleceğini beklemek lazımdır?” Tabi ben bu soruları çok kısa bir cümle ile sordum. Herhangi bir cevap alamadım. Çünkü bu sorunun cevabı ve sebebini çok az kişi bilmektedir. Bunu bilen kişilerden biri de Rahmetli Mahir Kaynak Hocamız idi.

Halk hiçbir sebep ve bahane ile ayaklanmaz. Halk normal şartlarda işinde gücünde, kendi geçim derdindedir. Bu gün canım sıkıldı, canım hükümeti protesto etmek istedi, elime bir tabela alayım üstüne isteklerimi yazayım, sokağa çıkayım, benim gibi düşünen insanlar hep bir araya toplanalım diye bir şey yoktur. Tellal bile sokağa para vermezseniz çıkmaz. O halde halk dediğimiz kitle sokaklara nasıl dökülür? Sokaklara dökülen halk bütün toplumu temsil eder mi? Yoksa kendini hükümete kafa tutacak güçte gören topluluklara mı halk denir? Halk isyan eden kitlelere verilen bir ad mıdır? Devlete ve iktidara itaat eden kitleye halk denmez mi? Mesela geçenlerde “ezan okunurken ıslık çalan eylemciler” halk mıdır? Gene aynı eylemcilerin içinde, elindeki afişte “namus benim değil mi? Kirletmeden duramam!” yazan kişi ve kişiler halk mıdır? Halkı temsil etmekte midir? Bu insanlar bu cüreti, bu terbiyesizliği kimden cesaret alarak yapmaktadır. Bir insan, bu kadar alçakça bir ifadeyi yazan bir afişi nasıl taşıyabilir? 

Bu gün bile “Gezi Parkı” eylemlerini düzenleyen kişi ve tetikçilerin kimlerden oluştuğu muamma olarak kalmıştır. Bu eylemler ışık söndürmeler ile başlamış, tencere, tava çalma ile devam etmiş, iş Taksim Meydanı’nda eskiden mevcut bir tarihi eserin (Topçu Kışlası) yeniden ihyasını engellemeye dönük eyleme dönüşmüştür. Bu kadar güzel bir tarihi eserin yeniden inşasının kime ne zararı olabilirdi? Gezi Parkı alanını kaplayan, ortasında mimari bir şaheser olan küçük bir mescit bulunan, kare biçimindeki bu yapının her tarafı ağaçlarla kaplı olacaktı. Burada açılacak iş yerleri halkımıza gelir ve kazanç yollarını açacaktı. Acaba bu yapı neden engellendi? Kim engellemek istedi? Amaç ne idi? Bütün bu sorular cevapsız kaldı. 

Gezi Parkı eylemlerini eğer halk yaptı ise; bu durumda halk ne yaptığını bilmeyecek kadar cahil bir kitledir. Halk kendi tarihine, kendi ecdadına düşman kitledir, bu nedenle halkın iyiliğine hiçbir iş yapmamak gereklidir. Hâlbuki gerçek durum böyle midir? Tabiî ki değil! Büyük köprüler, yollar, tüneller yeraltı treni istasyonları açıldığında halk büyük sevinç içinde toplanmaktadır. Yapanları hayırla yâd etmektedir. O zaman şu soru ortaya çıkıyor. Halkı kendi menfaatine düşman, kendi çıkarının ne olduğunu şaşırtan kötü niyetli bir ekip iş başındadır. Kötü niyetli ekiplerin masrafı dışarısı tarafından karşılanmaktadır. Eylem demek, işini gücünü bırakıp günlerce sokaklarda bağırmak-çağırmak olduğuna göre bu adamların karnını kim doyuracak? Kim cebine para koyacak? Bu masrafları kim karşılayacak? Halk normal şartlarda ağır bir haksızlık olmadan sokağa çıkmaz. Spartacus isyanında bile ağır zulüm altındaki köleler çok zor şartlar altında isyan etmiş, başarıya ulaştıktan sonra teşkilatlı olmadıkları için düzeni muhafaza eden güçlere yenilmişlerdir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na sebep olan medrese isyanlarını başlatanlar/kışkırtanlar yönetimde bulunan Mithat Paşa ve avenesidir. Bu kışkırtmaların sonucu ne olmuştur? Devletin ağır bir yara alarak yenilmesi, çöküşünün hızlanması…

27 Mayıs İhtilal’ını halk mı yaptı? Menderes’in idamını halk mı istedi? 12 Eylül Darbesini yapan generallerin kullandığı ifade ile “Halkın bağrından çıkan TSK” halk mıdır?  O zaman halk kimdir? Halk burnunun ucunu görmeyecek kadar kör, menfaatinin ne olduğunu bilmeyecek kadar cahil bir kitle midir? Bizce halk istismar edilen suçsuz/günahsız bir kitledir. Halkı daima isyana sürükleyerek; “Darbeyi bizim çocuklar yaptı” diyen, kökü dışarıda, teşkilatlı çalışan, bazı cahilleri/hainleri kendi menfur çıkarlarına alet eden halk düşmanı unsurlardır.