ANKARA - Anayasa Mahkemesi, üye oldukları sendikanın aldığı iki gün işe gelmeme kararına uyduğu için kınama cezası verilen öğretmenlerin sendika hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Eğitim-Sen Yönetim Kurulu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu Tasarısı'nın TBMM Genel Kuruluna sevk edilmesi üzerine ülke genelinde 28-29 Mart 2012 tarihlerinde iş bırakma eylemi yapılmasını kararlaştırdı.

Mersin'de görev yapan ve bu tarihlerde işe gelmeyen öğretmenlere "mazeretsiz göreve gelmedikleri" gerekçesiyle kınama cezası verildi.

Öğretmenlerin disiplin cezasına yaptıkları itiraz Mersin Valiliğince reddedildi.

Disiplin cezasının iptali istemiyle açılan davayı görüşen Mersin 2. İdare Mahkemesi, sendikal faaliyetin mazeret kabul edilmesi gerektiğini belirterek, "mazeretsiz göreve gelmeme" fiilinin gerçekleşmediğine hükmetti ve cezayı kaldırdı.

Karar, Adana Bölge İdare Mahkemesince bozuldu. Bozma kararına yapılan itiraz kabul edilmedi.

Bunun üzerine, ceza alan 10 öğretmen Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme, başvurucuların sendika hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

"Memurlar sendika hakkından bütünüyle mahrum bırakılamaz"

Kararda, örgütlenme özgürlüğü ve sendika hakkının, demokratik toplumun temel değerlerinden birini oluşturduğu belirtildi.

Sendika hakkını kullananların, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik gibi demokratik toplumun temel ilkelerinin korunmasından yararlandığına işaret edilen kararda, ifade, örgütlenme özgürlüğü ile sendikal özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik tedbirlerin demokrasiye hizmet etmeyeceği vurgulandı.

Kararda, sendika üyelerinin sendikal faaliyet kapsamında işe gelmemeleri halinde mazeret izinli sayılacakları yönünde yerleşik yargı içtihatları bulunduğu ancak idare ve yargının yeknesak hareket etmesini sağlayacak mevzuat düzenlemeleri bulunmadığı için sendika hakkını kullananların disiplin soruşturması tehdidi altında kaldığı anlatıldı.

Memurların sendika hakkından bütünüyle mahrum bırakılamayacakları ifade edilen kararda, şöyle denildi:

"Bununla birlikte, demokratik bir toplumda gerekliliği tartışılmaz durumlarda ordu, emniyet veya başka bazı sektörlerde sendikal faaliyetlere sınırlamalar getirilmesi mümkündür ancak başvurucuların bu türden sınırlamalara tabi tutulmasını gerektirecek bir görevde bulundukları ileri sürülmemiştir.

Verilen cezalar hafif olsa da başvurucular gibi sendikaya üye kişileri, çıkarlarını savunmak amacıyla yapılan meşru sendikal faaliyetlere veya eylem günlerine katılmaktan vazgeçirecek niteliğe sahiptir. Kınama cezalarının, 'zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaçtan' kaynaklanmaması nedeniyle 'demokratik toplumda gerekli olmadığı' sonucuna varılmıştır."