ANKARA - 28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandıkları davanın 46'ncı duruşması başladı.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.

Üye Hakim Süleyman Köksaldı, sanık yoklamalarını aldı.

Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, müşteki avukatlarının "reddi hakim" talebinin reddine yönelik itirazını değerlendiren Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, "itirazı usulden reddettiğini" bildirdi

Köksal, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği'nden istenen, 28 Şubat dönemiyle ilgili 27 Mayıs 1997 tarihli belgenin de mahkemeye ulaştığını belirtti.


Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanıklar savunmalarını yapmaya devam ediyor.

28 Şubat Davası sanığı emekli Albay Cengiz Koşal, "7 Nisan 1997'deki toplantıya Yücel Özsır'ın emriyle katıldım. Kaç kişinin katıldığını hatırlamıyorum. Toplantıda, BÇG kuruldu ve ismi 'Batı' olarak benimsendi, o kadar. Kayıt tutuldu mu bilmiyorum" dedi.

Genelkurmay Karargahında 7 Nisan 1997'de yapılan "irtica konusunda alınacak tedbirler" başlıklı toplantıya katıldığını belirten Koşal, kamu görevlilerinin amirinden aldığı emri yerine getirmek zorunda olduğunu ifade etti.
Sahte olup olmadığı belirlenemeyen, 16 yıl boyunca saklanan, 7 Nisan 1997 tarihli toplantı tutanağının hukuki gerçekliğinin olmadığını savunan Koşal, darbe suçunun, cebir ve şiddet içerdiğini, kendisinin, böyle bir suça iştirak etmediğini söyledi.

BÇG'nin, 7 Nisan 1997'de yapılan toplantının ardından oluşturulduğu iddasının yer aldığını hatırlatan Koşal, "7 Nisan 1997'de yapılan toplantı dışında, BÇG faaliyetleriyle hiçbir ilgim olmamıştır. BÇG bölüm listesi, toplantı listesi ve telefon rehberinde ismim yer almamaktadır. Müşteki beyanlarında da ismim geçmemiştir. Amirlerimden BÇG faaliyetleriyle ilgili hiçbir emir almadım. BÇG faaliyetleriyle ilgim olmadı" dedi.
"İddianameyi okuyunca adeta küçük dilimi yutacaktım" diyen Koşal, iddianamede yorum yapıldığını, sanıkların lehine hiçbir belgeye yer verilmediğini öne sürdü.

İddianamede yapılan en büyük haksızlığın, dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve bakanlarının imzaladığı belgelere yer vermemek olduğunu savunan Koşal, bu durumu, dönemin devlet adamlarına yapılmış bir "saygısızlık" olarak nitelendirdi.

"Nasıl aynı ifadeyi verdiler?"

BÇG'nin, 7 Nisan 1997'den önce kurulduğu iddialarının yalan olduğunu savunan Koşal, bunun, kendilerini 28 Şubat mağduru olarak göstermek isteyenlerin uydurması olduğunu iddia etti.

BÇG'nin hiyerarşi dışında kurulmuş bir yapı olmadığını öne süren Koşal, "Kara ve deniz kuvvetlerinden ihraç edilen küçük rütbeli kişilerin, aynı ifadeyi nasıl verdiğini merak ediyorum. BÇG, Genelkurmay Başkanlığı'nın ve kuvvet komutanlıklarının bilgisi dahilinde, 10 Nisan 1997'de kuruldu. Genelkurmay'da ihtiyaç duyuldukça bu tür çalışma grupları kurulur" diye konuştu.