DİYARBAKIR

Memur-Sen, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle "Emek, Dayanışma, Kardeşlik ve Medeniyet Buluşması" temasıyla Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda etkinlik düzenledi.

Halk oyunları gösterisiyle başlayan kutlamalara Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri başta olmak üzere birçok ilden vatandaşlar katıldı. Bazı sendikaların temsilcilerinin de yer aldığı programda 1 Mayıs bildirisi Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce okundu.

Konuşmasına katılımcıları Türkçe, Kürtçe ve Arapça selamlayarak başlayan Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, sendikalarının kurulduğu günden bu yana emeğin, ekmeğin, hakkın, özgürlüğün, barışın, milli iradenin ve demokrasinin mücadelesini verdiğini söyledi.

Memur-Sen'in sendikal anlayışının merkezinde insan emeği, insan hakları, insan onuru, kardeşlik hukuku ve dayanışmanın bulunduğunu, bu anlayışla geçen yıl Çanakkale'de bulunduklarını kaydeden Gündoğdu, "1991 yılından 2007'ye kadar hiç Taksim ısrarı olmayanların 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi iştahının kabarmasını bugün çok daha iyi anlıyoruz" diye konuştu.

Gündoğdu, 1 Mayıs'ı kavga nedeni olmaktan çıkarmak, şiddetten arındırmak, asıl amacına uygun bayram olarak kutlamak için Diyarbakır'a geldiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"1 Mayıs üzerinden toplumun iradesine ipotek koymak isteyenlerin aksine biz evrensel hukuk, ebedi kardeşlik için buradayız. Temel hak ve özgürlüklerle insanlık onurunu korumak için buradayız. Her türlü ırkçılıkla mücadele etmek için buradayız. Bir daha işkencelerin olmaması, faili meçhullerin yaşanmaması, kireç kuyularında insanların yakılmaması, kan ve gözyaşının durması için buradayız. Diyarbakır'daki 1 Mayıs kutlamalarımızın ana temalarından birisi medeniyettir. Çünkü biz ortak medeniyetin mirasçılarıyız. O medeniyet ki, samimiyet, adalet, hak ve alınteridir."

"Bin yıllık desende bir ve beraberiz"

Gündoğdu, geçmişte Şam'ı, Bağdat'ı, Mekke ve Medine'yi, İstanbul'dan, Diyarbakır'dan ve Mardin'den ayıranların, bugün Türk'ü Kürt'ten, Laz'ı Çerkez'den, Alevi'yi Sünni'den ayırmaya çalıştığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizi bölmek istiyorlar ama bilsinler ki başaramayacaklar. İzin vermeyeceğiz. Post modern sömürgecilerin bu kirli emellerine ulaşmalarına asla müsaade etmeyeceğiz. Onların yenilenmiş yöntemlerine, planlarına, tuzaklarına ve komplolarına karşı tek ses, tek yürek, tek bilek olduk. Bundan sonra da hep birlikte var olmaya, diri kalmaya, onurla yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü biz, bin yıllık desende bir ve beraberiz. 15 asırlık kadim medeniyetin ortak mirasçılarıyız. Kimse bu kadim medeniyetin çocuklarını ayıramaz, ayrıştıramaz."

"Kadim medeniyet deseninde bir ve beraber olduğumuzu haykırmak için Diyarbakır'a misafir olduk" ifadesini kullanan Gündoğdu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu toprağın desen desen örgüsünün birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu bilmeyenler ya da unutanlar neden Diyarbakır'dasınız diye soruyorlar. Yeniden büyük Türkiye, yeni bir uygarlık talebimizi haykırmak için Diyarbakır’dayız. Görüyorsunuz Diyarbakır meydanında sevinçler bir, acılar bir, gayeler aynı. Yeniden büyük Türkiye, yeni bir uygarlık talebimizi haykırmak için Diyarbakır'dayız. Küresel adalet, ebedi kardeşlik ve kadim medeniyet çağrısı için Diyarbakır'dayız. 1 Mayıs ayrılık değil kardeşlik bayramıdır. Çatışma değil, emek ve dayanışma bayramıdır. Kutuplaşma değil bütünleşme bayramıdır."

"Hamburg'daki polis şiddetini neden eleştirmedin?"

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'un Türkiye ile ilgili eleştirilerilerine de değinen Gündoğdu, şunları söyledi:

"Soruyorum ona Hamburg'daki polis şiddetini neden eleştirmedin? Neonazilerin buradan oraya göç eden kardeşlerimizi katletmesini ve faillerini ortaya çıkarmayı neden düşünmüyorsunuz. Türkiye içerisindeki sözde emekçilerin ülkesini yabancılara şikayet etme hastalığını, kendi içindeki sorunları görmeyip, sözde batılı demokratların da Türkiye'yi değersizleştirme hastalığına geçit vermeyeceğiz."

30 yıl boyunca terörün arakasında kimlerin bulunduğunu sorduklarını bildiren Gündoğdu, "Şimdi terör belasından kurtuluyoruz. Türk'ün, Kürt'ün ve Laz'ın kardeşliğini yeniden tesis ediyoruz" ifadesini kullandı. 

"Vesayetçilerin devri sona ermiştir"

Gündoğdu, katsayı engelinin, kesintisiz eğitim dayatmasının ve milli güvenlik dersinin kaldırılmasına öncülük yaptıklarını, ayrıca demokrasi, eğitim ve çalışma hayatının değişmesi konusunda önemli katılımlarının olduğunu kaydetti.

"12 milyon 300 bin imzayla başörtüsü sorununun çözümüne katkı sunduk. Başörtüsü sorununu fiilen çözen Memur-Sen'dir. Hukuken çözdüğü için de sayın Başbakana teşekkür ediyoruz" diyen Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğitim, çalışma, siyaset, kadın hakları konusunda önemli çalışmalar yürüttük. En önemlisi Allah'ın emri olan başörtüsü konusunu İslam'a düşmanlık yapmak için darbeler için bu milleti karnını kaşıyan adamlar ilan ederek, milletin iradesini yok eden vesayetçilerin devri sona ermiştir. Çöp sepetindeki yerlerini almıştır. Çözüm sürecinin başarılı olmuş halini görmek isteyenler İstasyon Meydanı'na baksınlar."

"77 milyonun anayasasını hayata geçirmek lazım"

Akil insanlar heyetinde yaptıkları gezide vatandaşların yapılan mağduriyetleri kendilerine anlattığını kaydeden Gündoğu, şöyle devam etti:

"Son demokratikleşme paketiyle bütün ötekilerin beriki olması için yüzde 70 yol alındı. Bundan sonra eşit yurtt, devletin vatandaşlarını tanımlama ayıbını terk ederek, şiddeti düşünmeyen her düşünceye eşit yakınlıkta vatandaşını tanıyan demokratik devlete geçmemiz lazım. Bunun için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında birleşen 77 milyonun anayasasını hayata geçirmek lazım."

Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış ile ilgili iddiaya değinen Gündoğdu, şunları kaydetti:

"Pensilvanya'daki zat ile buradan meşhur bir gazeteci röportaj yaparken 'Hocam sizin beddua ettiğiniz söyleniyor, ne diyorsunuz' diye sorulmuş, hoca da 'Kim demişse Allah onun belasını versin diye cevaplamış. Ben de diyorum ki; Bakara suresiyle alay etmişse Allah belasını versin. Etmediyse, iftira atılıyorsa, iftira atanların da Allah belasını versin."

"Kuvvetler ayrılığı ilkesi boşluğa düşmüştür"

Gündoğdu, Anaya Mahkemesi'nin Twitter kararını eleştirerek, " Anayasa Mahkemesi Başkanımızla ilgili ne desem bilmiyorum. Twitter kararı içime sinmedi. Soruyorum sayın başkan Twitter şirketinin sosyol menfaatini gözetmeden önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hakkını korumanız gerekmez miydi?" dedi 

Gazete, televizyon veya internette birisi hakaret ettiğinde yargının önüne çıkarılabildiğini ancak Twitter'da yapılması durumunda ise şirketin Türkiye mahkemelerini dikkate almayacağını vurgulayan Gündoğdu, sözlerine şöyle devam etti:

"Dün darbeciler eliyle yargısız infaz vardı. Şimdi ise yargının infazına mı geçtik diye soruyorum. Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıl dönümündeki sözler ve içeriğiyle ilgili cümle kurmayacağım ama bu konuşmayla Türkiye'deki muhalefet boşluğu dolmuştur. Kuvvetler ayrılığı ilkesi boşluğa düşmüştür. Misafir ağırlama adabı ayaklar altına alınmıştır. Misafirlerinizi davet edeceksiniz, fakat konuşma hakları yok. Bu uslubla değersizleştireceksiniz. Biz yargının teorisiyle, diliyle, basın açıklamasıyla konuşmasını istemiyoruz, adalet dağıtmasını istiyoruz. Bağımsızlığıyla birlikte tarafsızlığını istiyoruz. Bir konuşmayla bir yerlere gelemeyeceğini görmelerini istiyoruz."

Gündoğdu, Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılananların salıverildiğini anımsatarak, "Salih Mirzabeyoğlu ve Yakup Köse başta olmak üzere 28 Şubat sürecinin kirli adalet dağıtıcılarının mahkum ettiği bu insanlar neden hala içeridedir? Bu soruya cevap istiyorum" dedi.

"Birleşmiş yüreklerin meselesidir"

Batı medeniyetinin Gezi olaylarına gösterdiği hassasiyeti 683 kişinin idam kararına göstermediğini vurgulayan Gündoğdu, bu nedenle darbenin görünürdeki hedefinin Müslümanlar olduğunu dile getirdi.

Gündoğdu, şunları kaydetti:

"Bunu çok iyi bilmemiz lazım. İdam kararlarının hedefi bin 212 insanın idam kararı değil, insanlıktır. Onun için bu mesele ümmet meselesidir. İnsanlığın, emperyalizm ve siyonizmle mücadelesi meselesidir. Kafirler istese de, istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.  Bu mesele Avrupa Birliği, Amerika ve BM'nin meselesi değil, birleşmiş yüreklerin meselesidir. Tarihin vicdanından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar. Rabia demek ülkemizdeki ve dünyadaki bütün darbecilere karşı çıkmak demektir. "

Darbelerin her türüne karşı olduklarını bildiren Gündoğdu, Gezi Parkı olayları ve ardından yaşananların arkasında  küresel emperyalizmin olduğunu dile getirdi.

Gündoğdu, konuşmasına şöyle devam etti:

"17 Aralık'ta bütün barutunu atmak için harekete geçtiler. 17 Aralık öncesinde Hakan Fidan olayı vardı. Bildiğimiz bir konu değildi ama bugün baktığımızda, dün 'İrancı' diye suçlanan Hakan Fidan'ın İran'ın dostu katil Esed'e değil, Esed'in düşmanı muhaliflere yardım götüren tırlar durduruluyor. Burada bir oyun var. 17 Aralık'ta gördük ki Taksim'deki bir sanatçının Twetter hesabında olduğu gibi mesele dershane meselesi değilmiş. Ne var gündemde yolsuzluk iddiası var. İktidar da bütün kanallarda bağırıyor yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk ile mücadele ettiğini söylüyorlar. Burada çağrıda bulunuyorum;  3 Y'ye yağcılıkla mücadeleyi ekleyin. Şuanda devletin temeline dinamit koyan bürokratların büyük çoğunluğu size takla atarak iş başına getirdiğiniz insanlardır. Riyakatına ve ehliyetine bakın."

"Her türlü vesayete karşıyız"

Bazı kesimlerin herkesi hırsızlık yapmakla suçladığını ifade eden Genel Başkan Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir medeniyet ki 'anne ve babanızın odasına izinsiz girmeyin' diyor. Ancak bu mede yolunda olduğunu söyleyenler tapelerle, dinlemeler ve şantajlarla her türlü kirliliğe giriyorsa bunu kabul etmeyiz. Bu medeniyetlerin yolunda gidenlerin hassasiyet gözetmesi bu iken hoca, cami, cemaat ve hizmet kavramının içinin boşaltılması zorumuza gidiyor. Dün vesayetin her türlüsüne karşıydık. Bugünde paralel, dikey ve yatay devlete de her türlü vesayete de karşıyız. Biz demokratik ve milletin devletini istiyoruz. Referans olanların referansçıların emirlerinin olduğu devleti istemiyoruz. Dün beyaz Türk tanımı vardı. Herkesi değersizleştirmişti. Şimdi ise birileri beyaz Müslümanlığa soyunmuşsa buna da geçit vermeyiz. Üstünlük takva iledir. bundan başka yolu yoktur."