Her dönem öncekine göre denge hali, sonrakine göre geçiş süreci, yani denge arayışlarının yoğunlaştığı yıllardır. Dönemler, yıllık, on yıllık olabildiği gibi asırlık, hatta asırları aşan tasniflere tabi olabilir. 2011’de yaşananlar uzun vadeli dengenin parçası. Arap baharının adım adım Orta Doğu ve komşularına yayılması ile uzatmalı küresel mali kriz, yeni denge yolunda etkilerini sürdürmektedir. Yeni bir dünya savaşı endişeleri yabana atılacak gibi değil. Önümüzdeki yıl Rusya ve ABD’deki başkanlık seçimleri de global politikaların rengini etkilemektedir. Rusya’da yeni bir Putin dönemi kesin gibi. Putin, iki dönem başkanlıktan sonra anayasa gereği üçüncü dönem başbakanlık ile iktifa etti. Başkan Medvedev ise daha liberal politikalarıyla temayüz etti. Ancak Putin’in yeni Soğuk Savaş stratejileri hiçbir zaman gündemden düşmedi, birçok konuda başkan ile başbakan karşı karşıya geldi. Medvedev, halkın Putin’e desteğini dikkate alarak aday olmamaya karar verdi. Bu gelişme ABD için arzu edilen bir durumdur. Çünkü ABD’nin başta Avrupa, Türkiye ve Ortadoğu olmak üzere Avrasya’da daha etkili hale gelmesi için saldırgan ve emperyalist hedefleri ispatlanmış bir Rusya’ya ihtiyacı vardır. 2012 seçimlerine hazırlanan Obama ise Yahudi lobisinin desteğini almak için İsrail yanlısı politikalara, istemese de daha fazla meyletmektedir. Belirtmek gerekir ki seçimlerde Obama’nın Musevi kuruluşların bağışları yanında bu kesimin kontrolündeki medyanın desteğine ihtiyacı bulunmaktadır. Değişim dönemlerinde perde arkasında kıran kırana pazarlıklar vardır. Bu pazarlıkta, global güçler, hedef bölge ve ülkelere alıcı ve satıcı arasındaki meta gözüyle bakarlar. Hedef devletin egemenliği, halkın milli serveti veya insan haklarının hiçbir önemi yoktur. Onun için NATO uçakları Libya’yı harabeye çevirmiştir. Kaddafi’nin yakalanması ile hiç ilgisi olmayan Libya’nın varlıkları yok edilmiştir. Onun için Irak yakılıp yıkılmıştır. İki dünya savaşı tecrübesini yaşayan batı, yeniden böyle bir cinneti Avrupa’da görmemek için her tedbiri almaktadır. Ekonomik krizin sosyal patlamalara, bunun da siyasi kutuplaşma ve çatışmaya dönüşmemesi için akşam sabah toplantılar, kararlar, tedbirler arka arkaya gelmektedir. Aynı ülkelerin Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya için mevcut istikrarı dinamitleyen politikaları gözden kaçmamaktadır. 11 Eylül’den iki gün önce Afganistan’da uzlaşma ve istikrar için büyük bir ümit haline gelen Ahmet Şah Mesut öldürüldü. Bu cinayetle ilgili komplo teorileri, 11 Eylül sonrası Afganistan’ın başına gelenler dikkate alındığından uygulama haline gelmiştir. Geçen hafta Afganistan eski devlet başkanı Burhanettin Rabbani katledildi. Ülkede savaşan grupları bir araya getirmek üzere kurulan barış konseyinin başkanı idi. Ruslara karşı büyük başarı göstermiş bu yaşını başını almış denge unsurunun ortadan kaldırılmasının altında büyük hesaplar sezilmektedir. Belki de bu yüzden suikast sessizce geçiştirildi. Tıpkı Şah Mesut’ta olduğu gibi. Bölgede barış, uzlaşma, istikrar unsurları nedense istenmiyor. Bu şartlar altında ülkemiz, jeopolitik önemi gereği her hesapta dikkate alınmaktadır. Öncelikle kararları kendimiz vermemiz, bu süreçte kılı kırk yarmamız gerekmektedir. Aktif dış politikaya şiddetle ihtiyaç var, ancak bu yolda tuzaklara düşmemek lazım. Komşumuz Şam yönetiminin yaptığı zulmün bir an önce durması gerek. Ancak Türkiye’nin attığı adımlar katliamı azaltmakta mı yoksa içine kapan Esat yönetimi daha mı fazla zulme yönelmektedir? Köşeye sıkışan İsrail’in Türkiye-Suriye çatışması en büyük arzusudur. Kartlar yeniden karılıp denge arayışlarında kıran kırana pazarlıklar yapılırken Suriye’nin yeniden Türkiye’ye karşı bölücü terör üssü haline gelmesi, on yılların birikimi ile kurulan ticari ilişkilerin bir anda kesilmesi böylece yeni bir düşman yaratmamızın ne Suriye’deki mazlumlara ne de Türkiye’nin geniş perspektifli politikalarına katkısı olacaktır. Arkasına Rusya, Çin, İran gibi ülkeleri alan Suriye’yi hizaya getirmek yolunda Türkiye oyuna gelmemelidir. Aktif dış politika, İsrail stratejilerine kurban edilmemelidir. Güç dengesi kurulurken Türkiye’nin bütün pencerelerinden bakılmalıdır.