Büyük Önder ATATÜRK Cumhuriyeti kurarken insanın eşitliğini, saygınlığını ve gelişmesini esas alan bir adalet sisteminin temellerini atmıştır. Bizim milletimiz ve hükümetimiz, adalet fikri ve adalet anlayışı noktasında hiçbir uygar milletten aşağı değildir diyen Mustafa Kemal Atatürk, Bu sebeple bizim de adalet mevzuatımızın, bütün uygar milletlerin yürürlükteki yasalarından eksik olması doğru değildir. Atatürk'ün Adalet ile ilgili düşünceleri herkesin hukuka saygı göstermesi gerektiğini, kendisi dâhil hiç kimsenin yasaların üzerinde işlem görme ayrıcalığına sahip olmadığını defalarca dile getirmiş ve yaşamı boyunca bu hususun takipçisi olmuştur.

Osmanlı Sultanı Orhan Beyin oğlu Murat Gaziye vasiyetinin son bölümüdür;

“Oğul! Cennet mekan babam Osman Gazi Han bir avuç toprağı beylik yaptı. Biz Allah’ın izniyle beyliği sultanlığa çevirdik. Sen daha da büyüğünü yapacaksın! Osmanlı’ya iki kıta üzerine hükmetmek yetmez. Zira ALLAHIN ismi şerifini yüceltmek, İslamiyet’i yaymak azmi iki kıtaya sığmayacak yüce bir azimdir.

Oğul, Kuran-ı kerim’in hükmünden ayrılma. Adaletle hükmet. Gazileri gözet. Dine hizmet edenlere hizmeti şeref say. Fakirleri doyur. Zalimleri cezalandırmakta tereddüt gösterme. En kötü adalet, geç tecelli eden adalettir. Hüküm isabetli dahi olsa, geciken adalet zulümdür.”

Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır. ''Her şey kanun yapmaktan ibaret değildir. Aksine herşey o kanunları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir. Uygulayan, yerine getiren, daima karar verenden daha kuvvetlidir.'' diyen ATATÜRK ün adaletsizlikle ilgili güzel sözlerinden biridir. Öncelikle Adaletteki gecikmelerin önünü açmak için adalet sisteminde değişikliklere gitmek, mahkeme ve Yargıtayın yükünü hafifletecek paylaşımları yaşama geçirmek gerekmektedir.

Ülkemizde ise adalet kısır döngünün içinde kıvranmaktadır İktidar yargıyı,  yargı Hükümetleri suçlamayı sürdürürken,  muhalefet de eleştirinin dozunu giderek artırmakta, polemik tam Arap saçına dönmüş bulunmaktadır. Kısır döngüyü aşarak, sorunu çözmek adaleti, siyaseti rahatlatacaktır.

Bu konuda ATATÜRK; Bizim milletimizin adalet düzeyi başka milletlerin adaletinden aşağı kalmaz Her milletten fazla adaleti sağlamalıyız. En ileri ve uygar ülkelerin yasalarına eşit yasalar yapabiliriz eski gereksinimlere göre yapılmış şeyleri gereksinim ilerledikçe yenilemek gerekir.bu eksik araçlarla arzu olunan şeyleri temine imkan yoktur.Hukuk uzmanları hemen bu yolda çalışmalara başlamalıdırlar. demektedir.

Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman her icraatının önünde ŞEYHÜL İSLAMDAN fetva alır, o fetva doğrultusunda da icraat yaparmış. Aldığı fetvaları da bir sandıkta muhafaza edermiş. Şehzade ve sadrazamlarına vasiyet edip bu sandığın kabrine kendisi ile birlikte konulmasını ister.Kanuni Sultan Süleyman Vefat edince bu vasiyeti yerine getirilmek üzere o sandık  Kabri başına getirilir.Sandık Kabre konulurken kapağı açılır ve fetvalar gözler önüne dökülür.ŞEYHÜL İSLAM da bunları görür ve Kabir başında Dünya Adalet tarihine geçecek şu veciz sözleri söyler. ‘’Hey Yüce  Sultan!! sen kendini bu fetvaları benden almakla kurtardın ya, şimdi ben ne olacağım? Beni kim kurtaracak.’’...

Bir Adalet anlayışıdır ki; Kanunları, Kuralları vardır. Bu kuralların doğru ve Adaletin yüce anlamı gereği, hiçbir kayırma yapılmadan gereği yapılmalıdır. Bu gerek yapılırken,  Adalet var mı var anlayışından uzak  ATATÜRK CUMHURİYETİNİN ADALET Umdeleri ile taban, tabana zıtlıklar arz ederek ’al sana işte adalet’’ olmasından bir ülke ve Ulus olarak utanıyoruz. Siyasi iradeden talimat alan değil erkler ayrılığına uyan bağımsız yargı istiyoruz 

Suçlular bu cemiyetin içinde adeta sahte kahramanlar gibi gezip, dolaşıyor. Yüreğinde adalet kavramının zerresini taşıyan insanların dudaklarından ‘’Bu ne biçim Adalet’’ sözü dökülüyor. Bizim Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyetimizin kuruluş aşamasında Modern Hukuk ve Adaletin inşasındaki Adaletimiz derin güven duyguları ile donanımlı iken, milletimizin bu tür  rezaletlere HAK HUKUK VE ADALET ihlallerine artık dayanma gücü kalmıyor. Her gün haykırıp Adalet duygusu çağrımızı yineliyoruz. YAŞASIN ADALET, YAŞASIN ADALET ...