Türk Milleti’nin muhteşem hükümdarlarından birisi hiç şüphesiz ki Fatih Sultan Mehmet’tir. Fatih, 15. Y üzyılda bütün dünyayı ayağa kaldırarak İstanbul’u fethettiğinde bütün bir Hristiyan aleminin kendisinden nefret etmesi gerekirdi diye düşünürüz öyle değil mi? 

Uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi’nde ders veren, Osmanlı ve İstanbul tarihiyle ilgili araştırma kitaplarıyla tanınan fizik profesörü John Freely “Büyük Türk” isimli kitabında Fatih Sultan Mehmet ile ilgili şu satırlara yer verir:

22 yıl Türkler arasında esir kalan Mühlenbachlı Birader George şunları yazar: “Hükümdarı gördüm peşinde iki delikanlıyla saraydan uzak, camiye gidiyordu. Camiden sarayına dönerken kimse peşine takılmaya, yanına yaklaşmaya ya da ülkemizde olduğu gibi “Yaşasın Kral” tezahüratı yapmaya cesaret edemezdi. Sultanı camide namaz kılarken gördüm. Ne bir koltukta ne bir tahtta oturuyordu. Diğer insanlar gibi yere serili halının üzerinde yerini aldı. Etrafı türlü süslerle donatılmamıştı. Sultanın kıyafetinde ya da atında, onun diğer insanlardan farklı olduğunu belli eden bir işaret yoktu. Onu annesinin cenazesinde de izledim. Bana padişah olduğu söylenmeseydi onu tanımazdım. İzin almadan yanına yaklaşmak ya da ona eşlik etmek kesinlikle yasaktır. Hoşsohbet olduğunu defalarca işittim. Kararlarında olgun ve hoşgörülüdür. Sadaka verirken cömerttir ve her işinde hayırseverdir.” 

Aslında gerek Müslüman gerekse Hıristiyan kaynaklar çoğunlukla bunun aksini gösterir ve İtalya'da ortaya çıkan bu eser yine bu iddiayı destekler nitelikte.

Eserin sahibi aynı halde bir Rönesans şairi olan Gian Mario Filelfo. Ve şairimiz de İstanbullu! Kendisi 1426'da Pera(Beyoğlu) semtinde dünyaya gelir.

Gian Mario, ünlü bir Bizans hümanisti olan Francesco Filelfo'nun oğludur. Şair İstanbul'dan sonra Venedik, Bologna, Floransa ve Siena'da yaşar. 1480 yılında ise hayata gözlerini yumduğunda geriye birçok Latince eser bırakır.

İşte bu eserlerden biri ve bizim için en önemlisi de 1475'te kaleme alınan Fatih Sultan Mehmet ile ilgili olanıdır.

5.000 dizeden oluşan ve ¨Emir: Türk İmparatoru Mehmet'in Hayatı ve Fetihleri¨ adını taşıyan bu eser bugüne kadar bir bakıma saklı kalır ve ne İngilizceye ne Türkçeye ne de herhangi bir dile çevrilir.

Ve akademisyenler yaptıkları araştırmalarda birkaç sefer bu esere ve yazara atıfta bulunulduğunu görür ancak eseri hiç görmezler. Daha da ilginci bu esere yapılan atıflar da atıflar üzerinde yapılır. 

Düşünebiliyor musunuz, bir İtalyan 15. asırda Fatih Sultan Mehmet'e 5 bin satırlık eser yazmış, hiçbir dile çevrilmemiş. Adamlar adeta bir sır gibi saklamış. Bu eser, Müslüman Türk bir hükümdar değil de, bir Hristiyan imparator hakkında yazılmış olsaydı, eminim şimdiye kadar Homeros'un İlyada'sı ve Virgil'in Aeneid'ı gibi klasik epikler arasında anılırdı. Bunu kütüphanelerinin arşivlerine hapsetmişler." 

Yani anlayacağınız eseri baştan sona okuyup yorumlayan bir çalışma bugüne kadar yapılmaz. Her ne kadar eserin orijinal el yazması Cenevre Kütüphanesi'ndeyse de şu an Türk akademisyenlerinin elinde eserin 1978'de basılmış bir tıpkı basım mevcut.

Peki böyle bir şiir neden yazıldı? Fatih, İstanbul'u fethedince alınan esirler arasında... Çanakkale'de ikamet eden Venedikli bir tüccarın kayınbiraderi de vardır. Othman Lillo Ferducci of Ancona isimli bu tüccar, Sultan'a mektup yazar ve akrabasının serbest bırakılmasını rica eder. Fatih de herhangi bir fidye talep etmeden savaş esirini salıverir.

Hatta Fatih'in bu centilmen hareketinden etkilenen İtalyan tüccar, dikkat ederseniz adının başına "Osman"ı alır. Ve Gian Mario Filelfo bu tüccarın arkadaşıdır...

İşte tüccarımız arkadaşından Fatih Sultan Mehmet ile ilgili, onun başarılarını ve fetihlerini anlatan bir epik şiir yazmasını ister. Othman Lillo Ferducci'nin amacı Sultan'a teşekkür etmek, ona olan minnetini ifade etmektir.