TEK SEVDİĞİM SİZSİNİZ!  BİLGİM VE KORKUM...

Tek sevdiğim sensin, diyebilen insanlara imreniyorum. Keşke ben de diyebilsem, "sensin" benim tek sevdiğim, diye haykırsam! Ama nafile...

Yaşadıklarımı topladığım zaman eşitliğimin sonucu ,"korku mu?

Acaba benim, hayattan kalanım, korku mu? Yok, haksızlık etmemeliyim. Yaşadığım o denli yoğun ve çılgın duygularım; gecenin zifir karanlığını yırtan, kırbaç sesinin çıkardığı ıslık gibi, cesaretimi hala yüreğimde hissederim.

O ses korkuydu. Biliyorum. Belki tek sevdiğim, korkumdu, çünkü korkum besliyordu cesaretimi. Gülmelerimi besleyen ağlamalarım gibi.

Başarımın yeşereceği toprak, başarısızlık tarlasına düşen, gözyaşım olduğunu biliyorum. Ürünün bilgi ışığı olduğunu da biliyorum.

Evet kararımı verdim. Tek sevdiğim "bilgi ve korkum" dur.

Korkum ve bilgi, bana ihanet etmedi. Bir şey öğrendikçe korkumu hatırlarım. Korkum her zaman öğrenme güdümü besledi.

Şüphe ve korku aslında ikiz kardeştir. Biri birini çağırır. Tek gezmezler, yanı başlarında mutlaka yakın dostları kitap olurdu.

Her kitap bana annemin memesini, kelimeler de bana, süt damlacıklarını hatırlatır. Ondandır benim bilime saygım. Ondandır benim, nedeni ve niçini şüphe şemsiyesi altında korumaya alışım.

Bunlar bana sorgulamayı, sorgulama bana insanı anlamayı, anlamakta bana insana yardımcı olmak, gerekliliğini hissettirir.

Dünyanın bana göre en kutsal duygusu yardım etmektir. Aslında  yardım etmek duygusu, hasta birinin yüreğini veya poliklinik kapısını çalması ile başlayan süreçtir.

Bu sürece "rasyonel" olarak baktığımı zaman, hekimle hasta arasındaki ilişki; poliklinik kapısının açılması veya hekimimizi telefonla arayıp, sorunumuzu söylediğimiz zaman başlayan bir süreçtir. Bu sürecin hukuksal karşılığı sözleşmedir.

Peki bu sözleşme nedir? Hangi aşamalardan oluşur? Yardım edenin, hukuksal konumu nedir? Sözleşmenin çeşitleri nelerdir?

Sözleşmelerin oluşması iki aşama ile gerçekleşebilir. Tarafların uyuşması ve önerinin kabulü ile sözleşme hüküm ifade edecektir.

Sözleşme genelde iki taraflı hukuki işlemdir.Hastamızın şikayetlerini söylemesi ve çözüm istemesi "öneri" hekimin şikayeti çözeceğini söylemesi ise "kabul"dür.

Sözleşme tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Yani iki irade beyanından birincisine ÖNERİ, ikincisine KABUL denir. İrade beyanı açık veya örtülü olabilir. (sessiz kalmak gibi)

Sözleşmenin niteliğine, genel iş anlayışına ve koşullara göre tarafların mutlaka uyuşması gereken hususlara "esaslı noktalar" denilir.

Esas noktalarda anlaşan taraflar daha sonra sözleşmenin ikinci derecedeki noktaları tartışmış fakat sonuca varamamışlar ve sözleşmenin tamamlanması bu noktalara bağlanmışsa, uyuşma gerçekleşmeden sözleşme kurulmaz.

Öneri sözleşmenin esaslı noktalarını kapsamalıdır. Yani ne istediğini açıkça söylemelidir.İkinci derecedeki noktaların saklı kalması beyanın öneri niteliğini ortadan kaldırmaz. Süre içinde kabul beyanı verilmişse sözleşmenin tamam olması engellenemez. 

(Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.)

SÖZLEŞMENİN HUKUKSAL NİTELİĞİ

Hasta hekime başvurduğu anda, hekimin bunu onaylaması durumunda gerek iletişim araçları, gerekse yazılı onaylanan bu sözleşme taraflar arasında borç ilişkisini doğurur.

TEDAVİ EDİCİ SÖZLEŞME

Her iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.Burada hasta ve hekim arasında bir edim yükümlülüğünden çok, uzmanlığa ve güvene dayalı bir ilişkiden söz edilir. Örneğin acile gelen bir hasta kendisinin bedenine müdahale etmesine izin vererek, hekimin, etik kurallar çerçevesinde yükümlülüğünü yerine getirmektedir.

- HİZMET SÖZLEŞMESİ

Temel olarak, hekimin birikiminin fazla olma sebebiyle, bir hizmet sunumu yapacaktır. Hasta ise bu sunuma karşı, bir borç altına girmektedir.

Hekim, hastanın isteği ve buyruğu doğrultusunda değil, tıp biliminin olanakları ve kendi vereceği kararlar doğrultusunda iş görmektedir.

VEKALET SÖZLEŞMESİ

Hekim ile hasta arasındaki ilişkinin kural olarak vekâlet sözleşmesi hükümlerine bağlı olduğudur. Yalnızca “aile hekimliği” sözleşmesine hizmet sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmektedir.

Vekil olan hekim,sonuçtan değil, sonuca giden uğraşıların, bilimsel ve etik değerlere bağlılığından, yöntemi kullanırken, özen ve dikkatinden sorumlu olur.

Yargıtay kararlarında hekimin sorumluluğunun, vekillik sözleşmesinin yanı sıra, hizmet sözleşmesi hükümlerine de dayandırıldığı görülmektedir.

ESER SÖZLEŞMESİ

Hekim ile hasta arasındaki ilişki, sadece bir hizmet değil aynı zamanda, kişinin güzelleşmesi ve  benzeri taahhüdü söz konusu ise burada bir "eser" yaratma söz konusudur.estetik operasyonlar ve diş hekiminin olağan tedavisi dışında yapılan tedavileri de "eser" sözleşmesidir

VEKALETSİZ İŞ GÖRME

Hekimlik sorumluluğu gerektiren, nitelikli bir meslektir. Hekim, her yerde, her zaman her durumda tıbbi yardımda bulunmak zorundadır. Görev ve çalışma yeri dışında sıradan bir insan gibi bulunduğu yerde, yolda,yolculukta,çarşıda pazarda, alış veriş merkezlerinde, eğlence yerlerinde kalp krizi geçiren, ağır yaralanan bir kimseye hemen tıbbi yardımda bulunmak zorundadır. Eğer ilgisiz kalırsa, kimliğini gizlerse, yardımdan kaçınırsa meslek ahlâkına aykırı hareket etmiş, bir tür haksiz fiil işlemiş olur. “vekâletsiz iş görme” denilmektedir.

Vekaletsiz iş görmede, hasta tarafından bir vekil atama söz konusu değildir.Hekim mesleğinden kaynaklı,sorumluluğunu yerine getirmektedir. Bu da kamusal anlamada sorumluluğu taşımak ve onun gereklerini yerine getirmelidir.

Aslında vekaletsiz iş görme, hayatımızın her alanında, hangi meslek grubundan olursak olalım, insan olmaktan gelen sorumluluğumuz vardır.

Örneğin biri yardıma  muhtaç ise biz, onun bizi vekil tayin etmeden, yardımımızı esirgememeliyiz.

Bu ancak bilinçle, bilinç ise bilgi ile, bilgi ise kitap ile gözlem ile mümkündür.