Hoş geldiniz Evren Hanım, nasılsınız? Öncelikle sizi kısaca sizden dinleyebilir miyiz?

Merhaba, iyiyim, teşekkür ederim. 1 Eylül 1975 yılında Kayseri ilinin Develi ilçesinde doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Elazığ’da tamamladım. Denizli Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğini 1999 yılında bitirdim ve hemen İstanbul’a öğretmen olarak atandım. 2008 yılında İstanbul Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde Türk Dili alanında yüksek lisansımı tamamladım. 2012 yılında İzmir’e tayin oldum ve halen burada bir lisede öğretmenliğime devam ediyorum. 2013 yılında felsefeyle tanışmam hayatımda birçok şeyi sorgulamamı ve daha önce cevaplarını bulamadığım birçok sorumun cevabını bulmamı sağladıkça ben spiritüalizm çalışmalarına yöneldim. Bu konuda eğitimler almaya ve çok çeşitli araştırmalar yapmaya yöneldim. Reiki Master, EFT Uygulayıcılığı, kendi mesleğimle de alakalı Masal Anlatıcılığı ve Eğiticiliği gibi. 2016 yılında da Mavi Kelebekler Kitap kulübünü kurarak moderatörlüğünü üstlendiğim kulübümde çeşitli kitapların atölye çalışmalarına online veya yüz yüze devam etmekteyim. 2017 yılında Sardunya Zamanı adlı şiir antolojisinde 20 şiirimle yer aldım. 2020 yılında da ilk kitabım Bir Aşk Hikayesini çıkartarak yazarlık yolculuğuma başlamış bulunmaktayım. Bu zamana kadar da altı kitabın editörlük çalışmasını özel olarak tamamladım.   

24 Yıldır Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenisiniz. Edebiyata gönül veren yönünüzü ben İzmir Tüyap Kitap Fuarı'nda gözlerimle gördüm. Ancak öğrencilerinizde aynı şevki bir öğretmen olarak görebiliyor musunuz?

Çok teşekkür ederim. Benim ilk TÜYAP deneyimimdi ve çok heyecanlı ve etkileyiciydi gerçekten. Orada edebiyata gönül veren herkesin gözlerinde, yüreğinde gerçekten o şevk, heyecan vardı. Sizde de var, yansıması çok görünür. Ancak gerçekten bu şevki şimdiki öğrencilerimde çok göremiyorum. Elbette olanlar var ama oldukça az ve her geçen gün gittikçe de azalıyor. Yazmayı sevmiyor şimdiki gençler çünkü okumayı çok sevmiyorlar. Kısa ve az kelimeyle konuşmayı tercih ediyorlar. Umarım daha da azalmaz. Tabii bir de madalyonun öbür tarafı var. Yeni birçok yazar doğuyor edebiyat dünyasına. Okurun da aynı hızda artması lazım ki denge olsun.

Altı kitabın editörlüğünü üstlendiniz. Türleri neydi ve bir öğretmen olarak en çok karşılaştığınız hata neydi?

Evet doğru. Kendim özel, bireysel olarak yapıyorum bu çalışmaları. Türk Dili ve edebiyatı öğretmeni olmam ve dilimiz konusunda hassasiyetimi bilerek bu konuda bana güvenen kişiler bu konuda danıştılar ve birlikte hazırladık kitaplarını. Bu konuda bana güvenen herkese teşekkür ediyorum öncelikle.  Beş tanesi roman bir tanesi de şiir kitabıydı. Bunların hem anlatım hem imla ve noktalama uygunluğunu hem de kurgusal yönü, olay akışı gibi yapı özelliklerini düzenledim.

En çok karşılaşılan hata anlatım bozuklukları ve artık yetişemediğimiz yazım kuralları oluyor. Bir de özellikle bağlaçlardan önce kullanılan nokta işareti – ki bu artık kişilerin seçimine bırakılmış ancak bence doğru değil, TDK yazım kılavuzunu baz alırsak - , birleşik kelimelerin yazımı ve cümle kuruluşu. Ben bu hataları her okuduğum kitapta da görüyorum maalesef. Okuduğum kitapları bir düzeltici gözüyle değerlendiririm.

İlk çalışmanız Antoloji olan Sardunya Zamanı 2017 yılanda okuyucu ile buluştu. Antoloji fikri nasıl ortaya çıktı ve geri dönüşleri beklediğiniz gibi miydi?

Bir arkadaşımızın fikriydi. Katılmak isteyen gönüller aranıyordu ve ben de yer almak istedim bu projede. Çünkü elimde yazmış olduğum şiirlerim vardı. Böylece yirmi şair yirmi şiirimizle böyle bir ürün çıkardık. Benim için güzeldi. Çünkü güzel etkinlikler yapıldı, şiir dinletileri düzenlendi. Birçok kişiyle, şiir dostuyla buluşuldu.

Bir Aşk Hikayesi adlı kitabınız Nisan 2020 itibariyle raflarda yerini aldı. Ben nostaljik ve oldukça romantik bir aşka rastladım sayfalarda. Bize kitabınızdan bahseder misiniz?

Aslında çocukluğumdan beri dinlemekten çok zevk aldığım, yıllar geçse de defalarca dinlediğim anılardı. Benim en güzel hikaye saatlerimdi o anlar. Babamın harika bir hafızası vardır. Her şeyi tarihiyle, en ince ayrıntısına kadar anlatırdı. Bütün kişileri, ad ve soyadlarıyla hatırlar ve öyle anlatırdı. Hala da öyledir maşallah. Annem de o anda yaşanan bir anla ilgili hemen geçmişinden bir ana bağlardı. O da o şeklide anlatırdı. Bazen babam anlatmaya başlayınca annem de ortak bir olayı kendi tarafından anlatırdı. Yıllarca bu anılar kafamdaydı ve hep annemle babama bir kitap hediye etme fikri kurardım. Pandemi başladığında ben kitabımı taslak olarak hazırlamıştım aslında ve o olaylar yaşandığında artık beklemeden bu kitabı çıkarmam gerektiğini söyleyen bir iç ses duydum. İç sesime inanarak çıkardım o dönemde. İyi ki çıkarmışım, iyikilerime armağan etmişim.

Masal anlatıcı ve terapistsiniz aynı zamanda bizlere bahseder misiniz? Bu anlamda neler yapıyorsunuz?

Hem mesleğim gereği hem de merakım gereği masal anlatımına ve eğitime ilgi gösterdim. Yıllarca öğrencilerime anlattığım konularla alakalı masallar ve öyküler anlattım. Daha sonra yetişkinler için bazı etkinliklerde masallar anlattım. Çocuklar için bazı etkinliklerde masallar anlattım. Online olarak masal eğiticiliği dersleri verdim ancak şu anda işlerimin yoğunluğundan dolayı veremiyorum. Bununla ilgili kitap atölyelerimde yaptığım çalışmalardan biri olan Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabında masal sembolizmini ve ruhsal gelişim yolculuğu aşamalarını işliyorum. Ara ara bazı çalışmalarda masal anlatıyorum.

Görkem Ahi ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız Görkem Ahi ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız

Oldukça çok yönlüsünüz. Spritüel koçluk, Reiki Master ve EFT (Duygusal Özgürleşme Tekniği) Uygulayıcısı ve Eğitmenisiniz. Ruhunuzu dinlendirdiği muhakkak bu alan son dönemde çok fazla duyulur oldu. Ama ben sizden biraz daha detay rica edeceğim. Çok fazla konuşulmadığını düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. Evet, yeni bilgiler öğrenmeyi seviyorum. Öğrenilecek çok bilgi, öğreti var ve her gün yeni çalışmalar çıkıyor. Ancak ben öğrendiğim bilgilerle, aldığım eğitimleri birleştirip geliştirerek hayatıma uygulamak ve deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. Amacım, hedefim ve yolum bu. Spiritüelizm çok geniş bir alan aslında. Ancak hepsi toplu olarak bunun içinde. Yani insanın; kendini paradan, maddeden, dünyaya ait materyallerden ayırmaya uğraşarak; ruhunu, en üstte tutarak; onu geliştirmeye; yukarıya doğru gelişmiş, aydınlanmış, bilinçlenmiş bir şekilde yöneltmeye; erdemleri hayatının her anına yaymaya çalışmasıdır. Ben de aldığım eğitimlerle bunları yapmaya çalışıyorum. Reiki enerjisi, EFT çalışmaları, Masal anlatıcılığı aslında bir çeşit spiritüel çalışmadır. Umarım özetleyebilmişimdir.

Evren Hanım, Mavi Kelebekler Kitap Kulübü'nün kurucusu ve moderatörüsünüz. Kulübün çıkışı, süreci ve hedeflerinden bahseder misiniz?

2016 yılında bir arkadaşımın hadi artık demesiyle oluşmuş bir kulüp. Aslında yıllardır fikri olan ama eylemde olmayan bir çalışmadır. Kelebeği de çok severim ve sokağa çıktığımda mutlaka bir kelebek görürüm. Mavi kelebek öyküsünden de çok etkilenmiştim ve bana çok derin bir yaşam enerjisi çağrıştırdı. Dönüşüm hissettirdi. Adı da oradan geldi. Yine arkadaşım da kelebek Yüz yüze başlamıştık ancak pandemi döneminde uzaktan toplantıya geçtik ve birçok farklı şehirden katılımcılarımız olunca bu şekilde kaldı. İyi de oluyor aslında. Çünkü ben bir sunu ve kitapla ilgili sorular hazırlıyorum. Bunları bilgisayar ekranından yansıtarak ders gibi oluyor. Akılda daha çok kaldığını söylüyor katılımcılarımız. Her ay bir kitap okumuş oluyoruz ve ayda bir gün birkaç saatlik bir toplantımız oluyor. Kitapları ben önceden belirliyorum. Farklı ülkelerin edebiyatlarından ve farklı türlerden seçmeye çalışıyorum kitaplarımı. Biraz eleştirel düşünme biraz bibliyoterapi gibi oluyor toplantılarım.

Aynı zamanda kitap atölye çalışmalarım var. Kurtlarla Koşan Kadınlar, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, Tanrılar Okulu gibi.

Yeni dönemlerde yeni kitap atölyelerimin artmasını ve bu atölyelerimi aynı zamanda yüz yüze yapmayı da hedefliyorum. 

Okuyucuyla buluşmaya hazırlanan kitaplarınız var mı?

Evet, çalışmalarım var. İlk kitabım Bir Aşk Hikayesi’nin ikincisini çıkartmak istiyorum özellikle.

Sevdiğiniz, takip ettiğiniz ya da örnek aldığınız yazarlar var mı?

Evet, feyz aldığım, beğenerek takip ettiklerim var. Buket Uzuner’i çok severim. Araştırmacı ve çevreci kimliğiyle yazması hoşuma gidiyor. Ahmet Ümit’i severim. Yazma disiplini ve eserlerindeki yine kurgu., araştırma, tarih çok güzel. Araştırma, biyografi, tarih ve mitoloji ve iyi yazılmış distopya hoşuma gidiyor. Madeline Miller, Margaret Atwood, Ayşe Kulin, Murat Gülsoy … Oldukça fazla aslında.

Bundan sonraki hayalleriniz ve hedefleriniz neler?

Yaptığım işlerde oldukça ilerlemek, daha da bilinçlenerek maneviyatımı daha da artırmak ve öğrendiklerimi birilerinin yüreğine, yoluna sunabilmek. Bu yolculuğumu anlatan bir kitap yazabilmek.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Güzel ülkemde bilinçlenmenin artmasını, her şeyin erdemli, liyakatle yapılmasını; hayal ettiklerimizin ütopik değil gerçek olarak en güzel şekilde yaşanmasının mümkün olmasını; edebiyatın, sanatın, sanatçının, hak ettiği değeri görmesini, her şeyin en güzel şekilde yaşanabilmesinin mümkün olmasını diliyorum. Bunun için de hepimizin yapması gereken şeyler Atatürk’ün açtığı ve gösterdiği yolda ilerlemek ve içimizdeki İlahi, manevi gücü unutmamak. Teşekkür ediyorum.