İstanbul'un Avcılar ilçesinde öğretime başlayan Gelişim Meslek Yüksekokulu'nun geçtiğimiz günlerde açılışı vardı. İki yıl sonra bir üniversiteye dönüşecek olan bu okul, son yıllarda üniversite sayısının çoğaltılmasıyla ilgili çalışmaların da bir adımı niteliğinde. Yeni kurulacak üniversitelerle ilgili kanunun 22 Mayıs 2008 tarihinde TBMM'de kabul edilmesi ardından bir teşekkür konuşması yapan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, o gün itibarıyla eğitimde ulaştığımız seviyeyi dile getirmişti. Bakan Çelik'in açıkladığı gibi, Cumhuriyet'in kurulduğu yıl, Türkiye genelinde sadece bir üniversite olmasına karşılık şimdiki üniversite sayısı 127'yi bulmuştur. Çelik o konuşmasında, vakıf üniversitelerini ülke geneline yaymak bizim görevimiz, diye de ilave etmişti. Yeni bir vakıf üniversitesinin çekirdeğini oluşturan Gelişim Meslek Yüksekokulu'nun açılışında da Bakan Çelik bulundu ve kendi dönemlerinde kurulan üniversite sayısının 54'e ulaştığını açıkladı. HEDEF: EVRENSEL BİLİM İNSANI Şüphesiz ki, her okulun açılışına gidip izlememiz mümkün olmuyor. Gelişim Meslek Yüksekokulu'nun açılışına gitmemin özel bir sebebi var. Bu sebep, Prof. Dr. İlyas Erdal Kerey'in, söz konusu okulun kurucu müdürü olmasıdır. Uzun süre gazetemizde yazarlık yapmış olan Erdal Hoca, İstanbul Üniversite'sindeki başarılı öğretim üyeliği ve yöneticiliği sırasında vakıf üniversitelerinin dikkatini çekmiş bir bilim adamımızdır. Aynı başarıyı bir vakıf üniversitesinde de sürdürmüş olan Erdal Hoca'nın bir yüksekokulun kurucu müdürü olması, o okulun başarılı olacağının müjdesi niteliğindedir. Nitekim değerli müdürün açıkladığı hedef, bu müjdeden ümitli olmamızı sağlamaktadır. Kerey şöyle diyor: "Eğitim programımızdaki hedef; yurt dışındaki eğitim kurumlarını örnek alarak multidisipliner, problem çözümüne dayalı, modüler sistem konuları işleyen, öğrenciye araştırma ve uygulama olanağı veren, uygulama ağırlıklı enteraktif bir eğitim sunmaktır. Bu amaçla Gelişim Meslek Yüksekokulu; yurt dışı üniversiteler, araştırma merkezleri ve sektörle ikili anlaşmalar yapılarak, daha önce sağlanan bağlantılar koordine edilerek geliştirilecektir. Evrensel bilime ulaşmak için bilim insanı yetiştirmek de hedeflerimiz arasındadır. Bu amaçla ulusal ve uluslararası kongre, seminer gibi bilimsel faaliyetler teşvik edilecek, toplam kaliteye önem verilecektir." TEK AĞAÇ VE ORMAN Hukuk alanındaki otoritesi ve felsefî düşünce derinliğiyle kamuoyunun yakından tanıdığı, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk da bu yüksekokulun mütevelli heyetinde bulunuyor. Selçuk'un buradaki konumu da onursal başkanlık şeklinde. "Demokrasi, demokrasiye karşıt görüşleri bile cömertçe karşılayan bir rejimdir" diyen Selçuk, demokraside hiçbir görüşün yasaklanmadığına dikkati çekerek; ideoloji aşılayan, kuşkucu ve sorgulayıcı temele dayanmayan bir öğrenimin demokratik olamayacağını vurguladı. Selçuk, "İnsanı insan yapan en soylu organ, beyindir. Beynin kutsal ürünü de düşünce ve inançtır. Buna herkesin ve devletin saygı duyması zorunludur" dedi ve "Ağızlar kapatılır, kalemler kırılırsa kenetlenmiş dişlerle özgürlük türküleri söyleyemezsiniz" diye ilave etti. Gelişim Meslek Yüksekokulu'nun demokratik bir anlayışla öğrenime başladığını söyleyen Selçuk, öğrencilerden hiçbir görüşü dışlamamaları, küçümsememeleri, asla kınamamaları yanı sıra herhangi bir görüşe de hemen teslim olmamaları tavsiyesinde bulundu ve sözlerini şöyle noktaladı: "Bireye saygı göstererek, mutlaka kendiniz de birey olun. Yaşam ilkeniz, bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine olmalıdır." Selçuk'un bu tavsiyesinde hürriyetle birlikte kardeşçe bir sevgi de ön plana çıkarılmaktadır. HÜRRİYET VE SEVGİ Hürriyet ve sevgi, eğitim felsefesi, eğitim sosyolojisi ve eğitim psikolojisinde gerçekten de önemli bir yer tutmaktadır. Bugün bilimin ilerlediği ülkelere baktığımızda da hürriyet ve sevginin hâkimiyetini gözlemlemekteyiz. Katı doktriner öğretilerin başarılı olması mümkün değildir. Çünkü insanlık tarihi boyunca kazanılan tecrübe göstermiştir ki, özellikle sosyal bilimlerde sürekliliğe ve değişmezliğe sahip hiçbir şey yoktur. Bu yüzden de başta Francis Bacon (1561-1626), Descartes (1596-1650) ve Locke (1632-1704) olmak üzere birçok düşünür; bilimde duyu algılarının ve mantıklı akıl yürütmenin önemini anlatmışlardır. Duyu algılarının ve akıl yürütmelerin insanlar arasında ortak yönleri bulunmasına karşılık bireyden bireye değişen bir göreceliğinin de olduğunu ise Adelbert Ames ispat etmiştir. O halde öğrencilerin edindikleri bilgiler yanında kendi kanaatlerini de rahatça söyleyebilmeleri ve bunları hem kendi aralarında, hem de hocalarıyla rahatlıkla müzakere etmeleri çok önemlidir. Hür bir ortamda bildiklerini ve fikirlerini rahatlıkla ifade eden bir insan, sonuçta yanlışlansalar bile onların bilimsel bir ortamda müzakere edilmesiyle moral açıdan bir güç kazanacaktır. "Güç kazanma isteği", Alfred Adler'in (1870-1937) de belirttiği gibi, insan davranışlarında oldukça etkendir. Adler, bu isteğin gerçekleşmeyişiyle insanda aşağılık kompleksi oluştuğunu da belirtmiştir. Hürriyet ortamını en fazla verimli kılan etkense şüphesiz ki sevgidir. W. B. Cannon (1871-1945), duygu davranışlarını özellikle de duygularla adrenal bezleri arası ilişkiyi incelemiş ve kısaca şu sonuçlara ulaşmıştır: "Sağlıklı bir insan; incinme, dışlanma korkularına kapılmadan yaşar. Sevildiğinden, beğenildiğinden ve kabul gördüğünden dolayı güven duygusuna sahiptir. Bu güven duygusu, insan hayatının temelini oluşturur. Sağlıklı bir insan; kendi seviyesindekilerle de kendinden üstün kişilerle de güvenli, rahat ve saygılı ilişkiler kurar. O, başkalarına; başkaları da ona ihtiyaç duyar. Kimseye bağımlı olmadan yaşadığı gibi bazen başarısız olabileceğini de kabul eder ve gerektiğinde de bir lideri izleyebilir." SEVGİNİN TEZAHÜRÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Abdülkadir Gayretli de, okul müdürü İ. Erdal Kerey de açıklamalarında sevgi ve güler yüze özel bir önem verdiklerini belirtiyorlar. Biz de hem kendilerinde, hem de idarî ve eğitim kadrolarında samimi bir nezaket ve güler yüz gözlemledik. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gayretli'nin resim çektirmek için bile olsa karşımızda makamına oturmamak nezaket ve tevazuunu da unutmam mümkün değil. Bu tutumunu ancak ısrarlarımla değiştirdi. Mütevelli Heyeti Başkanı Abdülkadir Gayretli, gençlere şu mesajı da veriyor: "Bu ortamda kendinizi değerli hissedecek, fikirlerinizin önemsendiğini bilecek, her şeyi özgürce ifade edebilecek, tartışabilecek, araştırarak öğreneceksiniz." Öğrencilerde de büyük bir mutluluk, heyecan, özgüven, çevresindekilere sevgi ve saygı gözlemlediğimi de belirtmek isterim. Ülkemizin bütün eğitim camiasına olduğu gibi, Gelişim Meslek Yüksekokulu'nun bütün mensuplarına başarılar diliyorum.