Tüm canlılar duygularını yaşar fakat sadece insanlar duygularını yönetebilir. Çünkü duyguları yönetmek insana hastır…
Şimdi size kısa bit öykü anlatacağım.
Ama anlatacağım öykü ne kadar doğrudur veya ne kadar doğru değildir emin olun bende bilmiyorum.
Günün birinde bir öğretmen devamlı sınıfında birbirleriyle kavga eden sürekli bir darılıp bir barışan öğrencilerine küçük bir ders vermek ister.
Yine böyle olayların yaşandığı bir gün “Yarın herkes sırt çantalarını tamamen dolduracak kadar patates doldurarak gelmesi” talimatını verir.
Öğrenciler her ne kadar da öğretmenlerinin bu isteğine anlam veremedikleri halde öğretmenlerinin isteğini yerine getirerek sırt çantalarına patatesleri doldurarak gelirler.
Öğretmen “Getirdiğiniz patatesleri masanızın üstüne dizin” der. Öğrenciler hemen söyleneni yaparlar.
Öğretmenleri bu kez onlara “Şimdi öfkelendiğiniz veya sinirlendiğiniz her arkadaşınız için çantalarınıza birer patates koyun” der. Öğrenciler hemen çantalarına bir veya birden patates koyarlar. Ve okula sırt çantalarında o patateslerle gelmeye başlarlar.
Aradan birkaç gün geçer ve bu kez öğretmenleri öğrencilerine “Öfkelendiğiniz veya sinirlendiğiniz kim varsa onlar içinde çantanıza masadaki patateslerden alıp koyun” dediklerinde öğrenciler büyük bir mutlulukla birer ikişer patatesleri çantalarına koyar.
Artık okula o sırt çantalarındaki patateslerle gidip gelmeye başlarlar. Yavaş yavaş o ağırlık onları zorlasa da çocukluğun enerjisi ve öğretmenlerinden çekindikleri için bu uygulamaya devam ederler.
Aradan birkaç gün daha geçmiştir ki bu kez yine öğretmen öğrencilerine “Bugün hepinizden bugüne kadar küstüğünüz veya kırıldığınız her arkadaş için sırt çantalarına bir patates koymaları” talimatını verir.
Öğrenciler yine büyük bir heyecanla söyleneni yapar.
Ve neredeyse hiçbir öğrencinin masasında patates kalmamıştır.
Öğretmenleri teneffüs zili çaldığında öğrencilerine “Şimdi herkes sırt çantasını sırtına alacak ve teneffüste o sırt çantalarını çıkarmamaları” talimatını verir.
Günlerdir sırt çantalarında gidip gelen, bazıları da masalarında günlerce durmaktan kokmaya yüz tutmuş patateslerle teneffüse çıkan öğrenciler kısa sürede sırtlarındaki ağırlıktan dolayı koşabiliyorlar, ne eğlenebiliyorlar ne de teneffüsün tadını çıkaramıyorlardı. Hatta kokmaya yüz tutmuş patateslerin kokusu hem sınıflarının havasını hem de sırtlarında taşıdıklarında kendilerini rahatsız etmeye de başlamıştı.
Ders zili çalınca öğrenciler yüzleri asık ve yorgun bir şekilde sınıflarına girerler.
Öğretmen öğrencilerine dönerek “Çocuklar hani günlerdir sırtlarınızda taşıdığınız, her öfkelendiğinizde büyük bir keyifle çantalarınıza attığınız patatesler içinize attığınız duygular içindi. İçinizde bu duygularla yaşadığınız sürece hem yaşamınızın kalitesi düşer hem de ruhunuz çürüyüp kokuşma başlar. Bu yüzden duygularınızı ve zihninizi yönetmeyi öğrenmelisiniz. Kimse bu yükle yaşamayı hak etmez” diyerek öğrencilerine unutamayacakları bir ders verir.
Evet öykümüz belki biraz uzun, kimine göre sıkıcı kimine göre de tam bir hayal ürünü olabilir!
Ama evet ama!
Kıskançlık, öfke, panik, stres, yas, coşku, neşe, güven, sıkıntı ve daha isimlendirilmemiş sayısız duygu deneyimler insan… Elbette hiçbiri nedensiz değil,...
Hiçbir duygu öylesine, tesadüfen, kendiliğinden, sebepsiz oluşmaz, hissedilmez.
Karşılık bulmamış anlamlandırılmamış ya da henüz hiç fark edilmemiş ihtiyaçların habercileri olarak ortaya çıkan duyguları kontrolsüzce yaşamak, “Öyle hissettim öyle yaşadım” deyip geçmek ya da bir şekilde bazı duyguları baskılamak yok saymak, sanki o duygu hiç oluşmamış, hiç yaşanmamış gibi geçip gitmek, insanın kendini verebileceği en büyük zararlardan biridir.
İnsan olmanın doğal getirisinin, duyguları yaşamak olduğunu zannediyoruz ama aslında duygularımızı öylesine yaşamak bizi ilkelleştiren bir tutum...
Bizi duygularımızı yönetebiliyor olmamız insan yapar.
Çağımızda gerçekleştirilen pek çok bilimsel araştırma sayesinde fiziksel hastalıkların %90’ının zihinsel ve düşünsel faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını öğrendik. Bedenimizde meydana gelen hastalıkların seyir sürecini bile, düşünme biçimlerimiz belirliyor. Dolayısıyla zihnimizi yönetmeyi öğrendiğimizde ve buna bağlı olarak hangi duygunun hangi ihtiyaçtan dolayı neden ortaya çıktığını anlayıp doğru analiz edebildiğimizi sadece zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı bireyler olmayız, aslında hiç doğru değil ama yaşam kalitemizi de yükseltiriz.
Haftaya görüşmek dileğiyle sevgi ile hoşça kalın…