Sn Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu’nda “Suriye ve Mülteciler Meselesi “ üzerine yapılan toplantıda bir konuşma yaptı. Şu hususlara vurgu yaptı.

Fetullahçı Darbe meselesini ABD ve dostlarımıza anlatamadık, Gülen’i iade edin dedik; yargı karar verecek diyorlar.

Suriye’de DEAŞ meselesini çözelim diyoruz. Suriye’de 12 bin Irak’ta 10 bin militanı olan bir örgütle başa çıkamayacak mıyız diyoruz. Ayak sürtüyorlar. Bir terör örgütünü yok etmek için başka bir terör örgütüne destek veriyorlar. Terörü bitirmek için başka bir terör örgütüne destek verirseniz batarsınız.

BİDEN’e sordum. Askerleriniz Kobani’ye iki uçak dolusu silah indirdi haberiniz var mı dedim. Haberim yok dedi.

ABD Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) gerçekleştirmek üzere plana odaklanmıştır. Bu planın gerçekleşmesi Ortadoğu’nun büyük devletlerinin onayına veya bu mümkün değilse parçalanmasına bağlıdır.

Türkiye başlangıçta BOP projesine onay vermiştir. Libya, Irak ve Suriye’de olanlar bunun bir tezahürüdür. Bu projenin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiği anlaşılınca Türkiye’deki karar vericiler ”projenin hem içinde hem içinde hem dışındayız” anlamına gelen çelişkili ifadeler kullanmaya başladılar. Zamanla bu çelişki ABD projesine karşı çıkmak, ABD ile zıtlaşmak noktasına kadar vardı.

ABD’nin İŞİD’i David Petraeus’a kurdurduğu biliniyor. İnternette  kısa bir araştırma yapan herkes bu gerçeği görür.

DEAŞ’da PYD/YPG’de ABD tarafından desteklenen sahada tavşan kaç tazı tut oyununun figüranlarıdır. ABD istediği takdirde DEAŞ’ı kendi içinde çatışmaya sürükleyerek 15 günde tasfiye eder. ABD’yi kendi kurduğu örgütler hiçbir zaman batıramaz. EL KAİDE’yi kurduğu gibi nasıl tasfiye etti ise bu örgütleri de isterse tasfiye eder. (DEAŞ bu oyunun temel aktörüdür.) 

ABD dünyada oyun kurucu tek devlettir. Kurduğu oyunu tekrar tekrar değiştirmeye ve kendisini haklı çıkartacak “medya, istihbarat ve savunma” araçlarına sahiptir.

ABD’nin arzu ettiği uluslararası ilişkiler mantığı şudur: “ABD’nin plan ve hedeflerine ne kadar fazla uyum gösteriyorsanız o kadar reel bir mantığa sahipsiniz.” ABD ile ters düştüğünüz zaman kredi notundan başlayarak, finans kısıtlamaları, ambargolar, ticaret yasakları ve diğer yaptırım araçları peş peşe gelir. ABD hasımlarını yola getirecek bir yol bulur, mutlaka dediğini yapmaya ve yaptırmaya çalışır.

Dünya 5 den büyüktür, sloganı çekici bir slogandır. 2. Dünya Savaşı sonunda kurulmuş küresel sisteme itiraz manasına gelir. Bu yapı 1990’lı yıllarda SSCB’nin dağılmasından sonra fiilen bitmiştir. 5 büyük devletin söz hakkının olduğu BM Güvenlik Konseyi’nin 5’li yapısı tek kutba dönüşmüştür. Aradan geçen zaman içinde güç dengelerinde önemli değişiklikler oldu. Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Doğu Asya’da ekonomik ve sosyal değişiklikler oldu. Batı ekonomilerinin dünya ekonomisi içindeki payı giderek gerilemektedir. Bu anlamda küresel dengeler her geçen gün değişmekte ve yeni rotalar çizmektedir. Bazı toplantılar ve önemli kararlar 5+1 veya G-20’ler üzerinden alınmaktadır. Küresel sistem yapısal değişime göre şekil almaktadır. 

ABD dünyadaki liderlik rolünden vazgeçmek ve liderliği kimseye bırakmak istemez. Bırakmak istemeyecektir de… Kaldı ki ABD’nin liderlik rolünü bırakması dünya sisteminde küresel bir yıkım ve yeni kaoslar yaratması mukadderdir. Nasıl ki ABD’de ortaya çıkan bütün ekonomik krizler bütün dünyayı tesir altına alıyorsa, liderlik krizi daha büyük yıkımlara sebebiyet verebilir. Bu nedenle dünya 5 den büyüktür sloganını sadece itiraz yönüyle değil ete kemiğe büründürmek,  projelendirmek, felsefelendirmek gerekiyor. Tayyip Bey’in yüzlerine karşı söylediği “terör örgütlerine 2 uçak dolusu silah indirdiniz haberiniz var mı?” “Ne yapmaya çalışıyorsunuz” “Doğru bir iş yapıyorsanız söyleyin, biz de destekleyelim!”  gibi itirazlar karşılık bulmayacaktır. 

Bizce “dünya lideri ABD felsefi bir kriz içinde bulunuyor.” Zihniyet değişimine, insani değerlere önem vermesine ve hurafeye dayanan kimi projeleri terk etmesine ihtiyacı bulunuyor. Sn Cumhurbaşkanımız dünya 5 den büyüktür sloganını “demokratik değerlere bağlı, ortak kararlar alan bir dünyanın kurulmasına çağrı anlamında söylüyorsa bunu projelendirmek dost ve müttefiklerimize kabul ettirmek gereklidir.” Bunun için bilim, din, fikir felsefe adamlarının diplomatlarla birlikte çalıştığı bir komite kurulmalıdır.