Jinekolog Dr. Öğr. Üyesi AYŞE KONAÇ ile bir araya geldik ve doktor olma yolculuğundan, kadın hastalıklarından, kadınların hangi sıklıkta doktor kontrolüne gitmesi gerektiğinden, gebelik öncesi ve sonrası kontrollerden, yumurtalık kistlerinden ve daha birçok konudan konuştuk. Kendisi çok başarılı bir doktor olmanın dışında çok güler yüzlü ve hoş sohbetli bir kadın. Bakırköy’e yolunuz düşerse mutlaka tanışın ve genel kontrolünüzü yaptırın derim…
Ayşe Hanım hoş geldiniz, nasılsınız? Sizi daha yakından tanımak isteriz. Kendinizden bahsedebilir misiniz?
Merhaba Yağmur Hanım, çok teşekkür ediyorum. Ben aslen Elazığlıyım ancak çok ufak yaşta iken babamın görevi nedeni ile Bursa merkeze taşındık. Lise son sınıfa kadar Bursa’da yaşadım, bir bakıma bir yanım da Bursalı sayılır. Bursa Kız Öğretmen Lisesini bitirdikten sonra Hacettepe Tıp Fakültesini kazandım. Fakülteyi bitirdikten sonra Yozgat Akdağmadeni İlçesinde Devlet Hastanesinde 1 yıl Başhekim olarak mecburi hizmet yaptım. Daha sonrasında 1 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Sağlık Daire Başkanlığı Sıhhi Murakabe de görev yaptım. TUS sınavında çok iyi bir derece ile Bakırköy Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesinde Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisası yaparak uzmanlığımı aldım. 6 yıl aynı hastanede uzman dr olarak görev yaptıktan sonra İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesine geçtim orada da 10 yıl görev yaptım. Bu arada 1 yıl süre ile Amerika New York Cornell Üniversitesi Presbytarian Hospital Kadın Doğum Kliniğinde Observer olarak bulundum. Daha sonrasında Tam Gün Yasası ile Muayenehane açtım ve orada devam ediyorum. Halen Gelişim Üniversitesinde Doktor Öğretim Görevlisi olarak ders veriyorum.
Bu mesleği nasıl tercih ettiniz? Doktor olmak hep hayaliniz miydi? Doktor olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?
Açıkçası doktor olmak hayalim değildi, asıl hayalim ’’Astronot’’ olmaktı. ÖSYM sınavında yüksek puan alırsam puanım boşa gitmesin diye tercihlerimin birinci ve ikinci sırasına yazdığım 2 tıp Fakültesi vardı ve Hacettepe Tıp Fakültesini kazanınca kader beni doktor olarak yönlendirdi. Kendimi daha sonra Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı olarak buldum. Tıp Fakültesi tercihimin hemen altında 3. sırasında ‘’Uzay Bilimleri‘’ vardı. Ayrıca sanatın her dalı ile de ilgiliyim (şarkı söylemek, enstrüman çalmak, resim yapmak …)
Türkiye’de kadınlar bazen jinekologlara gitmeye çekiniyorlar ve bu yüzden de aslında birçok hastalığa önlem almakta gecikiyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genel olarak Jinekolojik muayene için masaya yatmak hemen hemen tüm kadınlar için sevimsiz bir durum. Ancak internetin çok yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile insanlar Google ve benzeri tarama motorları ile sağlık ve diğer tüm alanlarda birçok bilgiye ve web sayfalarına artık çok kolay ulaşmaya başladılar. O nedenle kendileri ile ya da kafalarındaki sorular ile ilgili birçok sorunun cevabını, çok çeşitli hastalıkları, belirtilerini vs okudukça ve bilgi sahibi olmaya başladıkça doktora daha çok muayene olmak için gitmeye başladılar. Artık kadınlar kendi hastalıkları ile daha çok ilgileniyorlar ve kadın doğum uzmanına daha çok gidiyorlar. Hastane sayılarının artması, doktora çok daha kolay ulaşılabilmesi de ekstra bir avantaj.
Kadınlara ne sıklıkta doktor kontrolüne gitmelerini öneriyorsunuz?
Eğer takip oldukları doktorun daha başka özel bir takip önerisi yoksa normalde en az 6 ayda bir, yılda bir jinekolojik muayeneye gitmelerinde rutin takiplerini yaptırmalarında çok fayda var. Bunun en büyük avantajı bazı ciddi hastalıkların erken yakalanabilmesi ve sağlık için büyük tehlike oluşmadan önlenebilmesi.
En sık karşılaşılan, en yaygın kadın hastalığı nedir? Önlemleriyle birlikte bahsedebilir miyiz?
Günümüzde bazı testlerin özellikle PapSmear gibi tarama testinin kolay, ucuz ve yaygın olarak kullanılması kadınlarda özellikle rahim ağzı kanserlerinin erken yakalanabilmesini sağlamaktadır, aynı şekilde Ultrasonografi, MR, BT gibi radyolojik cihazların yaygın kullanılması ile kadın doğum alanında yine kist, myom, tümör vs gibi sağlık sorunlarının tesbitinde, gebelikte bebeklerin anne karnında önemli sağlık sorunlarının erken tespitinde, meme hastalıkları ve kanserlerinin erken teşhisinde önem taşımaktadır. Kendi gözlemlerime göre kadınlarda genel muayenede en sık saptanan sorunlar adet düzensizlikleri, vajinal enfeksiyonlar, basit yumurtalık kistleri, memede fibrokistler saptanmaktadır.
Şimdilerde hamilelik daha planlı programlı yaşanıyor sanırım eski zamanlara göre, artık kadınlar da daha bilinçli tabii. Öncesinde ve sonrasında vitamin takviyelerinden vs bahsediliyor mesela. Siz neler öneriyorsunuz?
Öncelikle kadınların gebelik öncesi mutlaka bir Kadın Doğum Uzmanına gitmeleri ve gebelik planladıklarını belirterek gebelik öncesi yapılması uygun görülen bazı tetkikleri ( örn. Tiroid hastalıkları, anne adayında Diabet, Hipertansiyon, anne adayındaki Kronik ya da Genetik Hastalıkların olup olmadığı, gebelikte özellikle önem taşıyan bazı vitamin eksiklikleri, anemi, immün sistem bozuklukları, çeşitli kan hastalıkları gibi birçok sağlım sorunun taranması sağlıklı bir gebelik süreci için, anne ve bebeğin sağlığı için önem arz etmektedir. Özellikle annedeki Folik Asit eksikliğinin bebekte bazı nörolojik hastalıklara neden olduğunun saptanması ile artık anne adaylarının gebelikten 3 ay önceden başlayarak ve gebelik sürecinde de doktorunun uygun gördüğü gebelik haftasına kadar günde ortalama 400 mcgrFolik Asit vitamini takviyesi alması, yine gebelik sırasında özellikle ilk 3 ay sonrasında annenin kan değerlerine göre demir vitamini, multi vitaminler, kalsiyum takviyesi, annenin sağlıklı beslenmesi gibi konular, eğer annede bazı saptanmış kronik hastalıklar ve kötü alışkanlıklar varsa ( sigara, alkol kullanımı gibi ) onların önlenmesi gerek anne gerekse bebeğin sağlıklı olması konusunda önem arz etmektedir.
Normal doğum ve sezeryanla ilgili de anne adaylarının kafaları karışık olabilir. Burada sizin önerileriniz nelerdir?
Her iki yöntemin de kendisine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Eskiden sağlığa ulaşmak bu kadar kolay değilken kadınlarımız ülkemizde özellikle köylerde ve kırsal bölgelerde yaygın olarak evde normal doğum yapmaktaydılar. Doğumların yüzde doksanına yakın kısmı normal doğum olmasına karşın belli bir yüzdelik kısımda da bebekten ya da annenin fiziksel sorunlarından kaynaklı bazı sorunlar için sezaryen müdahale gerekebilmektedir. Evde yapılan doğumlarda bu tür sorunlarla karşılaşıldığında gerek anne gerekse bebek hayatı tehlikeye girmekte bazen biri bazen de maalesef her ikisi hayatını kaybetmekteler. Bir ülkenin dünyada sağlık alanındaki gelişmişliğinin en önemli göstergesi olan bebek ve anne ölümleri teknolojinin ilerlemesi, gebe takiplerinin yaygınlaşması ve sağlık merkezlerine ulaşımın kolaylaşması nedeni ile ülkemizde bu ölüm oranları belirgin ölçüde azalmıştır. Dünyada halen geri kalmış ülkelerde anne ve bebek ölümleri yüksek oranda görülmektedir. Doğum sırasında gebeliği takip eden doktor anne ve bebek için en uygun doğum şeklini tespit etmektedir.
Anne ile bebeği ilk kez buluşturma anınızda neler hissediyorsunuz?
Doğumun en keyifli ve mutlu anı anne ile bebeğin kavuştuklarını görmek. Aslında o ilk görüş gerek anne gerek ailenin diğer üyeleri için çok heyecan verici oluyor çünkü aileye katılan yeni bir bireyi ile ilk tanışma anıdır o. Doktorun da 9 aylık takibi sonunda filmin mutlu sonla bittiği “theend” rahatlamasıdır. Doktor olarak anne ve bebeği sağlıklı olarak en ufak bir sorun olmadan buluşmalarına tanık olmak büyük bir rahatlama ve huzur hissediyorum. Dünyaya bir bireyin sağlıklı olarak getirilmesine ön ayak olmak sanırım bir hekimin en önemli görevlerinden biri. Sağlıklı bir doğum, gerek topluma gerek aileye sağlıklı bireyler kazandırmak demektir. Sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum dünyanın en zengin toplumudur. Bunun da ilk adımı gebeliği takip eden doktordan gelmektedir.
Hasta ve hekim arasında güveni temin etmek sizin için önemli midir? Hastalarınızla bir arkadaş bir dost gibi konuştuğunuza şahit olmuştum daha önce :)
Bir hekim bence her şeyden önce hastasını iyi tanımalı onunla iyi bir iletişim kurmalı ve hastayı yalnızca hastalığı ile değil; aile yaşantısı, korkuları, diğer sağlık sorunları, alışkanlıkları sosyal hayatı, kişiliği ile de bir bütün olarak tanımalıdır. Ancak böylelikle tedavide başarılı olma şansı vardır yalnızca hastanın sağlık sorununun muayene ile tespit edilmeye çalışılması çoğu kez gerçek teşhisin konulmasında bazı atlamalara neden olabilir. Örneğin hastanın depresyonunu anlayamazsak, kullandığı diğer ilaçları öğrenmezsek, hastanın kişiliğini vs anlayamazsak teşhis ve tedavimizin başarı oranı azaldığına inanıyorum. Ayrıca hastalarımı çok seviyorum onları ailemin bir üyesi olarak hissediyorum ve sanırım bu hissi karşımdakine de geçiriyorum. Bir doktorun hastaları tarafından sevildiğini hissetmesi mesleki olarak çektiğimiz zorlukları ve stresi bize unutturuyor mutlu ediyor.
Günümüzde birçok kadında görülen yumurtalık kistleri neden oluşmaktadır? Bu kistlerin tedavisinde hangi yöntemler uygulanır?
Düzenli adet gören kadınlarda çoğunlukla her iki adet ortasında görülen normal yumurtlama USG de kist gibi görülerek bazen yanlış olarak bir kist olarak yorumlanabilmektedir. Kadınlarda yumurtalıklarda ( overlerde ) görülen her kist kötü demek değildir. Over kistlerinin çok az bir kısmı kansere dönüşmektedir. Büyük bir çoğunluğu basit ( simple ) ya da fizyolojik dediğimiz kistlerdir. İlaçla ya da kendiliğinden kaybolmaktadırlar. Bazen persiste dediğimiz 6 aydan daha uzun süre ile kaybolmayan , ilaç tedavisine de yanıt vermeyen yapılan tümör markeri kan tetkiklerinde,MR da, dopplerde ve USG de ya da diğer tetkik yöntemlerinde kötü olmayan inatçı yumurtalık kistleri de olabiliyor. Kanser olan yumurtalık kistleri genelde hastada pek bir bulgu vermediğinden genellikle kanserin ileri evresinde saptanmaktadır. Kistlerin tedavisi iyi ya da kötü cins olmasına göre bazen yalnızca USG takibi ile,bazen ilaç tedavisi ile bazen basit bir cerrahi ile kistin ameliyat ile çıkartılması ve patolojik incelenmesinin yapılması patoloji sonucuna göre ya daha büyük radikal bir cerrahi ile tedavisi yapılmaktadır. Yumurtalık kanserlerinin tedavisinde debulking ameliyatı dediğimiz batındaki tüm kanser odaklarının tek tek temizlenmesi, kanserin patolojik ve cerrahi evresinin saptanması evresine göre gerekirse cerrahiye ek olarak kemoterapi ya da radyoterapi tedavilerinin eklenmesi söz konusudur bu tedaviler dünyaca saptanmış bazı tedavi protokollerine uygun olarak yapılmaktadır. Tedavilerin başarısı hastanın yaşı, kanserin cinsi, yine hastanın bağışıklık sistemi, kronik hastalıklarının olup olmaması, sigara ve benzeri kötü alışkanlıklarının olup olmaması, kilo, diabet gibi kronik hastalıkları, genetik durumu ailesel faktörler de tedavinin başarısı üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca hastalarda sıkça rastladığımız polikistikover sendromu, Çikolata kistleri bazen ovulasyon dediğimiz yumurtlamayı bozarak gebe kalınmasını zorlaştırmaktadır bazen hastaların yaşam kalitelerini arttırmaları, kontrol hapları ya da yumurtlama ilaçları ile ve çok nadiren de laparaskopik operasyonlar ile bu kistlerin tedavisi yapılmaktadır. Her hastaya en uygun tedavinin hangisi olduğuna hastayı bizzat takip eden Kadın Doğum uzmanı iyice değerlendirip kesin tanıyı koyduktan sonra belirlemektedir. Hastaların arkadaş, komşu, internet vs gibi kaynaklarla kulaktan dolma bilgilerle kendi başlarına tanıkoyup yine kulaktan dolma bilgilerle kendilerini tedavi etmeye çalışmaları hastalara yalnızca vakit kaybı yapmakla kalmayıp maalesef doğru tedavi için geç kalındığından dolayı ciddi sağlık sorununun ortaya çıkmasına hatta hayatlarını kaybetmelerine neden olabilmektedir.
Size ulaşmak isteyenler nasıl ulaşabilirler Doktor Hanım?
İstanbul Bakırköy’de Capacity AVM B Kapısı karşısında olan muayenehanemde hizmet vermekteyim. Ameliyat vs gerekirse özel tüm hastanelerde hastayı ameliyat edebilmekteyiz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Hayattaki en önemli şey sağlıktır, gerisi sonradan gelir. Sağlık yoksa biz de yokuz, o nedenle her şeyden önce sağlığımızı asla ihmal etmemeliyiz. Kötü alışkanlıkları bırakmak, spor yapmak, sağlıklı beslenmek, gerekli aralıklarla check- up yaptırmak, doktorlarının önerilerine önem verip uygulamak, verilen sürekli bir tedavileri varsa onu aksatmadan uygulamak. Gerek aile gerek sosyal çevrede mutlu olmanın yollarını aramak , mümkün olduğunca stresten uzak durmaya çalışmak , insanları ,doğayı ,hayvanları sevmek ve her şeyden önemlisi insanın kendisini sevmesi gerekir. Kulaktan dolma bilgilere itibar edilmemeli sağlıklarını doktorlara emanet etmelidirler. Ülkemizde Tıp, Hekimlerimiz ve Sağlık Sistemi gerçekten birçok gelişmiş ülkeye göre çok daha iyi bunun kıymeti ve özellikle de bu ülkenin değerleri olan çok emek ve zorlukla yetişen doktorların ve bilim adamlarımızın gerek özlük hakları, gerekse saygınlıkları korunmalıdır. Bir ülkenin en önemli değerleri iyi yetişmiş eğitilmiş insanlarıdır. Önce Amerika daha sonra Avrupa iyi yetişmiş insan gücünün ne kadar değerli olduğunu fark etmişler ve yıllardır sistematik olarak tüm dünyadaki akıllı bilim adamlarını kendi ülkelerine çeşitli yollarla ‘’ beyin göçü ‘’ olarak almaktadırlar ve gelişmiş olmalarını bu insanlara borçlular. Bunu anlamayan az gelişmiş ülkeler ya da gelişmekte olan ülkeler maalesef kendi bilim adamlarını diğer ülkeler kaptırmakta ve onların başka ülkelerdeki buluşlarını pahalı bir şekilde ithal etmekte ve asla gelişmiş ülke seviyesine çıkamamakta ve bunun nedenini de anlayamamaktadırlar. Bir ülkenin bilim adamları o ülkenin en önemli silahıdır başka ülkelere kaptırmamak gerekir. Bana değerli gazetenizin bu sayfasında yer verdiğiniz, samimiyetiniz, sıcaklığınız ve röportaj için size tekrar çok teşekkür ediyorum.
Röportaj: Yağmur Tanyıldız