Sıcak bir yaz gecesi.
Günlerden Salı, saat 01:16 sessizliği bozan tek ses telefonun rahatsız eden sesi.
Gece vakti ‘kim arar beni’ diyerek elime aldığım telefonun ekranında bilinmeyen yazısını okuyorum. 
Bilinmeyen…
‘Hayırdır inşallah gece vakti bilinmeyen yazan bir numaradan beni kim arar’ diye düşünüp telefonu elimden bırakıyorum. 
Açmak gibi bir niyetin yok, numara görünmüyor, içimden hayra alamet olmadığı kesin diyorum.
Israrla çalan telefon, susmak bilmiyor. 
Daha fazla dayanamayıp açıyorum. Sesi duymak kim olduğunu anlamak için gayet dikkatli bir şekilde karşı tarafı dinlemeye başlıyorum.
Karşı taraf adımı söylüyor ancak ses tanıdık değil.
Sesler konusunda hassas bir yapıya sahibim, kim olduğunu anlayabilirim fakat bu sesi tanımıyorum. 
Konuşmaya adımla başladığında 
- Beni tanıdın mı müsait değilsen yarın arayayım’ diye soruyor bense tanımadığımı söyleyerek kim olduğunu soruyorum.
-Eskilere git! diyor telefonun diğer ucundaki, sesin kesinlikle tanıdık birine ait olmadığını düşünüyorum.
Gecenin yarısında 
- Adınızı söyleyecek misiniz yoksa kapatayım mı?’ diye sorduğumda sakın kapatma yoksaaa… diye konuşma devam ediyor.
-Tamam, diyorum 
- Kapatmıyorum ancak kim olduğunuzu söyleyin tanıyamadım, deyince de 
- Sen beni unuttun mu, gibi sözlerle konuşmasına devam ediyor. 
Bir yandan da sürekli adımı tekrarlayarak, sakın kapatma diye de ekliyor. 
- Resimler, diyor bir ara 
- Eski resimler. 
- Ne resmi, diye sorduğumda pişkinlikle 
- Aaa hatırlamıyor musun nasıl unutursun eski resimler işte, şimdi sen telefonu kapatırsan ne yapacağımı biliyor musun? Diye soruyor, 
- Ne yapacaksın, diyorum. 
- Şimdi sen bu telefonu kapatırsan ben o resimleri internete verip yayınlatacağım, diye cevap veriyor. 
Bir an donup kalıyorum, aklımdan o an geçen tek şeyin bunun bir dolandırıcılık şebekesi olduğu ve tehdit yolu ile para isteyecekleri oluyor. 
Bense kendimden emin
-Peki sen öyle yap, resimleri internete ver, ama benim ne yapacağımı biliyor musun? diyerek cevap veriyorum. Hemen soruyor 
- Ne yapacaksın?
- Şimdi ben bu telefonun kapatıyorum, sabah olunca da şebeke hattımla birlikle doğru savcılığa gidiyorum, diyerek telefonu yüzüne kapatıyorum. Telefonu kapatırken
- Sakın kapatma, sesini hala duyuyorum.
Arkasından hemen yine bilinmeyen yazan numara arıyor ve açmıyorum. Sonrasında telefonumu tamamen kapatıp yatıp uyumak istiyorum. Gece vakti sinirlerimi iyice geriyor bu olay.
Kâbus gibi bir gece hangi ruh hali bunu yapmaya müsait bir türlü anlayamıyorum. 
Hastalıklı ruhlar herkesi rahatsız ve taciz etmekten haz duyarlarmış. 
Bütün gece havanın sıcaklığı ile birlikte gerginliğin verdiği huzursuzluk ile sabaha kadar evin içinde dönüp durduğumu ve uykusuz kaldığımı hatırlıyorum. 
Benim şüphe duymamdaki nedenlerin başında sürekli adımı ve ‘sakın kapatma’ diyerek bir şekilde telefonu kapatıp başkalarına ulaşmama engel olmaya çalışması olmuştu.
Gerek yazılı, gerek ise görsel basından bu şekilde birçok kişiden tehdit yolu ile yüklü meblağların alındığını duymuştum. 
Hatta bu yüzden yuvaları yıkılan çiftlerin dahi olduğunu biliyordum
Emniyet Genel Müdürlüğü’nden telefonlarımıza gelen dolandırıcılık ile ilgili mesajları hatırlayarak bu şekilde davranmam gerektiğini biliyordum. 
Ancak dolandırıcılık; hayal gücümüzü zorlayacak şekilde yeni taktiklerle her an karşımıza çıkabiliyor.
Her geçen gün farklı, yeni yöntemlere başvuruluyor. Dolandırıcılığı meslek haline getirenler sizinle ilgili bilgileri en ince ayrıntısına kadar vermekten çekinmiyor.
Dolandırılan kişiler önceleri farkına varmıyor, vardıklarında ise iş işten çoktan geçmiş oluyor.  
Siz, siz olun bu tür durumlarla karşılaştığınız zaman en yakın güvenlik birimlerine gitmekten asla çekinmeyin. 
Bu mübarek günlerde yüreğimizden merhamet, vicdan ve sevgi eksik olmasın.
Sevgi ile kalın