1996'DA AMERİKA'NIN TÜRKİSTAN COĞRAFYASINDA TÜRKİYE'Yİ DIŞLAYARAK SÜRDÜRDÜĞÜ POLİTİKANIN ÇIKMAZA GİRMESİ, TÜRKİYE'NİN ÖNÜNE ÇIKAN TARİHİ FIRSATI DEĞERLENDİREMEMESİNE NEDEN OLMUŞTUR. Tarihte en fazla soykırıma uğramasına rağmen, soykırım yapmakla suçlanan tek soy Türklerdir. Geçtiğimiz yüzyılın başlarından bu yana uğradığımız soykırımları kısaca bir hatırlayalım: ANADOLU ve KAFKASYA: Başbakanlık kayıtlarına göre 1910-1922 yılları arasında Doğu Anadolu ve Kafkaslarda Ermeni çeteleri tarafından öldürülen Türklerin sayısı 523 955'dir. İDİL - URAL: Sovyetler Birliği döneminde, kasıtlı olarak uygulanan tarım politikası nedeniyle baş gösteren kıtlık sonucunda Kırım ve Tataristan'da 400 bin Türk ölmüştü. TBMM'de özel gündemle oturumlar düzenlenmiş, bölgeye inceleme yapmak üzere heyetler gönderilmişti. Kazım Karabekir 2000 çocuğu Türkiye'ye getirtmişti. KAZAKİSTAN: 1930-1931 yıllarında yaratılan suni kıtlık sonucunda 2.5 milyon kişi ölmüştü. RUSYA'DA: Sovyetler Birliği döneminde demografik düzenleme yapılan yer yurt değişimlerisırasında binlerce Türk ölmüştü. Türkçülük propagandası yapanların yanı sıra Türkolojiye merak saran Ruslar da Sibirya'ya sürülmekten kurtulamaışlardı. DOĞU TÜRKİSTAN'DA: 1949-1965 yılları arasında toplam 35 milyon Türk yok edildi. 1964-1997 arası yapılan toplam 44 nükleer denemede 210 bin Uygur Türkü hayatını kaybetti. Bugün Doğu Türkistan hastalıklar, özellikle de kanser artmıştır. Çocukların önemli bir kısmı sakat doğmaktadır. Aynı suç, Çin'de ceza hukukuna göre, Doğu Türkistan'da ise terör suçuna göre cezalandırılmaktadır.Terör suçlarının cezası çoğunlukla ölüm olmaktadır. KIBRIS: 1974 öncesinde Kıbrıslı Türkler EOKA çeteleri tarafından bilinçli olarak soykırıma uğratılmışlardı. Daha sonları bulunan toplu mezarlar bu soykırımın kanıtlarıdır. HOCALI :26 Ocak 1992'de Azerbaycan'ın Karabağ'ını işgal eden Ermeniler Hocalı'da acımasızca katliam yapmışlardı. KERKÜK, TELAFER: Irak'ın kurulduğu 1926'dan bu yana Türk oldukları için öldürülenlerin sayısı belirsiz. Irak'ın ABD tarafından işgalinden sonra ise, Türkler, demografik üstünlük kurmak isteyenlerce katledildiler, katlediliyorlar. GİRİT ve BALKANLAR : Osmanlının çekilmesinden sonra Girit ve Balkanlarda öldürülen Türklerin sayısı bilinmiyor. 1990'lı yıllarda yalnızca Mislüman oldukları ve Türk kültürünü benimsedikleri için Bosna'da, Kosova'da, Srebrenitza'da yüzbinlerce insan öldürüldü. DOĞAL ZENGİNLİKLERİMİZ BAŞIMIZA DERT OLDU Yeryüzünde çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Türklerin böylesine acımasız soykırımlara hedef olmalarının nedeni, yurt olarak seçtikleri toprakların stratejik önemi ve yeraltı, yerüstü zenginlikleridir. Doğu Türkistan'da yaşayan kardeşlerimizin 1949'dan bu yana yaşamakta oldukları insanlık dramının en önemli nedeni de verimli toprakları, sahip oldukları zengin petrol, kömür, altın ve uranyum rezervleridir. MÖ 139'da Doğu Türkistan'a gönderilen Çin elçisi Canğ Çyen, yazdığı raporda, Uygur ülkesinin zenginliğini, insanlarının ne kadar medeni olduklarını uzun uzun anlattıktan sonra, "Günlük yaşamlarında altın ve gümüş para kullanacak kadar zengindirler" diyordu. Çinli elçi raporunda, ayrıca, Çin mallarına düşkün olan bu insanların ülkelerinin fethedilmesinin, Çin'in imparatorluk hayalinin gerçeklesmesi açısından çok önemli olduğunu da vurguluyordu. Dikkat: raporun tarihi MÖ 139! Doğu Türkistan, sahip olduğu yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle, Çin'in asla vazgeçemeyeceği bir coğrafya. Sürekli olarak yüzde 10 civarında bir büyüme temposu sürdüren Çin, enerji ihtiyacının yüzde 30'unu Doğu Türkistan'dan sağlıyor. Doğu Türkistan'ın Çin için vazgeçilmez olmasının birinci nedeni sahip olduğu doğal zenginlikler, ikinci nedeni ise, stratejik konumudur. Çin, engin Türkistan coğrafyası ve Hint okyanusu ile bağlantısını, Doğu Türkistan'ın komşuları (Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan,Tacikistan, Pakistan, Hindistan ve Tibet) üzerinden sağlamaktadır. Hazar petrolü, Kazak doğalgazı Doğu Türkmenistan üzerinden Çin'e taşınmaktadır. 1990'lı yılların başlarında Çin medyası "Büyük Türk Dünyası"nın kurulma olasılığından ciddi ciddi söz ederken, Türkiye, "stratejik müttefiki" ABD'nin desteklemesiyle, kardeş cumhuriyetlerle elele verme olanaklarını arıyordu. Çin, "Sincan Uygur Özerk Bölgesi" dediği Doğu Türkistan'ın, Türkistan coğrafyasında özgürlüklerine kavuşan kardeş ülkelerden ilham alarak bağımsızlık mücadelesine kalkışmasından endişe ediyordu. Çin, "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk Dünyası" söyleminden oldukça rahatsızdı. Çin yönetimi Türkiye'nin Türk dünyası ile, özellikle de Doğu Türkistan ile ilgilenmesinden duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getiriyordu. 1998'de Ecevit Çin'i ziyaret ettiğinde, önüne Doğu Türkistan dosyası konmuştu. Dönüşünde, "Türkiye'deki Doğu Türkistanlıların çalışmalarını kısıtlayan 1998/36 nolu genelge yayınlandı. 1999'da Çin Başbakanı Li Peng geldiğinde, Cumhurbaşkanı Demirel, Meclis Başkanı Hikmet Çetin ve Başbakan yardımcısı Ecevit'le ayrı ayrı görüşmüş, bu görüşmelerde Çin'e güvence vermişti. 2000'de Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin, Demirel'le görüştüğünde, "Çin'in toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuz ve her türlü terörist faaliyete karşı ortak hareket edeceğimiz" garantisi verilmişti. 2001'de Çin Dışişleri Bakanı Tang Jiaxnon, Ecevit'e, 1998 genelgesini hatırlatmıştı. ŞİÖ'NÜN KURULMASI ÇİN'E RAHAT NEFES ALDIRDI Çin'in Doğu Türkistan konusunda duyduğu endişe pek fazla uzun sürmedi. 1990'ların ikinci yarısında, Rusya'nın Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan'la birlikte Şanghay Beşlisi'ne katılması, Çin'e rahat bir nefes aldırdı. Türkiye'nin Türk dünyasındaki etkisi ve sempatisi giderek azalmaya başladı.. 1996'da Amerika'nın, Türkiye'yi dışlayarak, Türkistan coğrafyasına Soros Vakıfları üzerinden tek başına hakim olma gişimleri, hem ABD hem de Türkiye açısından çok olumsuz bir sürecin başlamasına neden oldu. 1990'lı yıllarda Türkiye'nin - tamamen Amerika'nın yönlendirmesiyle - Türk devletlerinin başlarındaki liderlerin değiştirilmesini hedefleyen bir takım organizasyonlarda rol alması, Türkiye'nin zaten sağlam temellere oturtulmamış Türkistan politikasının çökmesine neden olmuştur. Özellikle Andican olaylarında, Çin ve Rusya Özbekistan'ı desteklerken, Türk medyasında çıkan dozu kaçmış eleştirilere Kerimov'un aynı sertlikle karşılık vermesi, sonuçta Türkiye'nin Türkistan coğrafyasından giderek kopmasının başlangıcı olmuştur. Türkmenbaşı Niyazov'un 42 dolardan doğalgaz teklifini değerlendiremeyen Türkiye, bugün doğalgazda Rusya'ya bağımlı duruma gelmiştir. Türkmenistan'ın doğalgazını Avrupa'ya ve de Türkiye'ye Putin Rusya'sı satıyor. ŞİÖ'ye katılan Kazakistan Başkanı Nur Sultan Nazabayev de, doğalgazını pazarlamak için, BTC paralelinde bir çıkış yolu aramıyor artık.. 2000'li yıllarda "Büyük Türk Dünyası" rüyasını hayata geçiremeyen Türkiye, bugün, Kuzey Afrika'dan Çin Seddi'ne uzanan bir coğrafyayı hedef alan Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile Çin-Rusya'nın Doğu Avrupa'dan Çin Denizi'ne, Hint Okyanusu'na uzanan bir coğrafyayı hedefleyen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) arasında sıkışmış durumdadır. ABD'NİN TÜRKİYE'Yİ DIŞLAMA POLİTİKASI ABD'nin başlangıçta Türkiye'yi desteklemek şeklinde, 1996 sonrasında da Türkiye'yi dışlayarak sürdürdüğü Türkistan politikasının çökmesi sonrasında, Türkistan coğrafyasında bir küresel güçler dengesinin kurulması mümkün olamayacaktır. Bu durum, yeni bir tarihi fırsatın doğmasına kadar, başta Doğu Türkistan olmak üzere, Türk cumhuriyetlerin Çin ve Rus politikalarının etkisinde kalmalarına neden olacaktır. ŞİÖ'nün kuruluş ilkeleri üyelerin eşitliğine değil, egemenler arasında üstünlük esasına dayandığından, örgüte üye olan Türk cumhuriyetlerinin şikayetlerini dinletmeleri mümkün olamayacaktır. Doğu Türkistan ve Batı Türkistan'daki kardeş ülkeler kendi topraklarının zenginliklerini değerlendirerek ekonomik özgürlüklerini kazanabilmek için yeni bir tarihi fırsatı bekleyecekler. Kardeş ülkeler arasında Doğu Türkistan'ın durumu ise diğerlerinden daha faklı. Doğu Türkistan Uygurları, Çin'in giderek hızlandırdığı demografik düzenleme sonrasında, kendi ülkelerinde azınlık durumuna düşeceklerdir. Bizim, Türk dünyasının hür dünyadaki tek temsilcisi olarak yapmamız gereken, UNESCO'nun 2008'i "KAŞGARLI MAHMUT YILI" ilan etmesinden yararlanarak, Doğu Türkistan'ın binlerce yıldır bir Türk yurdu olduğunu tüm dünyaya duyurmaktır. Uygur Türklerinin insanlığa neler kazandırdıklarını ayrıntılarıyla anlatabilirsek, dünya kamuoyunun dikkatini Doğu Türkistan'a çekebiliriz. Devamı yarın..