Küçükçekmece Belediyesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğiyle düzenlediği “I.Disiplinlerarası Çocuk ve Kadın Sempozyumu” İZÜ Halkalı Merkez Kampüsü’nde yapılan açılışa T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı Nesrin Afşar Çelik, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer İnan ve çok sayıda akademisyen katıldı. 16-18 Haziran 2014 tarihinde gerçekleştirilen çocuk ve kadın temalı sempozyuma 44’ü sözlü 10’u poster olmak üzere 54 tebliğ, 17 konuşmacı olmak üzere 50’nin üzerinde öğretim elamanı çocuk ve kadın üzerine konuştular.   
Açılış konuşmalarında söz alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşarı Nesrin Afşar Çelik, “Kadını, eşinden, ailesinden, çocuğundan, yaşadığı ortamdan soyutlayarak tanımlamak ve sorunlarına çözüm aramak etkili bir yöntem değil. Biz bakanlık olarak kadına yönelik şiddeti önlemek adına yasa hazırladık. Kadın çevresindeki bireylerle bir bütündür, sorunları da çözümleri de bu bütünlük içinde tanımlanmalı” dedi. Çocukların ait olduğu topluma uyumlu bireyler olarak yetişmesi için eğitimin aile içinde ve anneyle başladığına dikkat çeken Müsteşar Çelik, “Toplumumuzun temel sorunu şiddettir. Şiddetin fizikseline de sözeline, evde olanına da dışarıda olanına da karşıyız. Şiddet olgusundaki parçalı yapıyı bir kenara bırakıp, şiddete topyekûn karşı çıkmalıyız” dedi.
İZÜ Rektör  Prof. Dr. Mehmet Bulut, ülkemiz çocuklarının ve kadınlarının sorunlarını bütüncül açıdan ele alan çalışmalar yapılmasının önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Bulut, “20.yy’ın akademik anlamdaki en büyük sorunlarından biri, aşırı ihtisaslaşma sonucu bütünü görememektir. Bu bilim paradigması günümüzde sorgulanmaktadır. Bugün farklı disiplinlerden akademisyenlerin bir araya gelerek, çocuk ve kadın konusunu bütüncül bir yaklaşımla ele alması çok önemlidir. Aileler çocuklara fazladan kurallar, sınırlar koyuyor. ‘Özü gür’ birey olarak yaratılan insanı bizim sınırlamaya hakkımız yok. Dilerim bu sempozyum, hem çocuk ve kadını bütüncül olarak farklı disiplinlerde ele alacak olması hem de toplum olarak temelde yatan sorunlarımızı irdelemesi açısından önemli ve geleceğe faydası olacak bir çalışma olacak.” dedi.
Sempozyumda bendeniz de “Çocuğun sosyalleşmesinde televizyonun olumsuz etkileri” üzerine bir tebliğ sundum. Özetle şunları söyledim. İletişim kuramcılarına göre en önemli işlevlerinden biri de sosyalleşme aracı olan televizyon; aynı zamanda yaşamadığı deneyimleri de ona sunabilen ve bunu kendi deneyimi gibi algılamasına yol açan bir araçtır. Bu noktada kişilik gelişimi sosyal ve duygusal sürecin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren iyi, doğru ve planlı şekilde televizyon izleme alışkanlığı kazandırmak gerekmektedir. Televizyon dizi yapımcıları sadece reyting kaygısı ve para kazanma arzusuyla dizileri çekmiyorlar. Hiç şüphesiz bunların bir gayesi var. Televizyon dizilerinin birçoğunda işlenen ortak tema toplum değerleriyle taban tabana zıt konular dikkat çekiyor. Televizyonu çocuklar için bir oyalama aracı olarak görmemek, çocukların yeni şeyleri eğlenerek öğrenebilecekleri bir öğrenme aracı olarak kabul etmek ve bu doğrultuda kullanmak gerekmektedir. Televizyonun doğru ve düzgün kullanıldığında çocuğun sosyalleşmesindeki olumsuz etkisi ortadan kalkacaktır. Yeter ki ebeveynler çocuklarıyla nitelikle ve kesintisiz zaman geçirsinler.
Kapanış değerlendirme oturumunda söz alarak, madem çocuğun mağduriyeti ve kadına şiddete sebep olan erkek o halde “çocuk ve erkek” sempozyumu yapılsın teklifinde bulundum. Ancak benim teklifim kadınlar tarafından kabul görmedi. Çocuk ve kadın konulu yapılan toplantılarda hep kadın mağdur erkek ise “günah keçisi” olarak lanse ediliyor. Oysa kadınlara karşı şiddet ne kadar konuşulursa o kadar şiddet artıyor. O nedenle meseleye sadece kadın veya çocuk olarak değil de bir bütün olarak aile ve toplum olarak bakılırsa sorun daha net ortaya çıkar ve çözüm yolu da biraz daha kolaylaşmış olur diye düşünüyorum.
Bu yıl birincisi yapılan çocuk ve kadın sempozyumunun önümüzdeki yıllarda da devam etmesini temenni ederken, bu organizeyi gerçekleştiren başta S.Zaim Üniversitesi olmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ve Küçükçekmece Belediyesine teşekkür ediyorum. Çocuk ve kadın temalı toplantı, panel, kongre ve sempozyumların elbette faydası vardır. Bunlardan çıkan sonuçlarda gerekli yerlerle paylaşılmalıdır. Değilse konuşulduğu yerde kalır.