Bir devletin idaresinin, kayıtsız şartsız bir kişinin elinde bulunduğu yönetim şekli.DİKTATÖRLÜK tür O ülkeyi yöneten kimseye de diktatör adı verilir. 

Kelimenin aslı, Latince "dictator" kelimesidir. Bu yönetim şekli, ilkin Roma Cumhuriyeti devrinde kullanılmıştır. Memleketin güvenliğini ilgilendiren acele bir durum karşısında, bir kimse senato tarafından yedi yıl süresince diktatör olarak tayin edilir ve memleket bu yıllar içinde, o kimsenin, kayıtsız-şartsız idaresinde bulunurdu. Bu devrenin sonunda ise, diktatör iktidardan çekilmeye mecburdur.

Roma Cumhuriyetinden sonra Çağdaş tarihte  ise görülen diktatörlükler, esasta aynı kalmakla birlikte, değişik şekiller göstermiştir. Özellikle, Hitler Almanyası'nda ve Mussolini İtalyası'nda ilkin bir partinin seçimlerle Mecliste çoğunluk alması üzerine parti egemenliği şeklinde başlamış, sonralarıda tüm yetkiler kayıtsız şartsız bir kişinin üzerinde toparlanmıştır. 

Bir diktatör iki önemli hedefe yönelir Birincisi, kendi yaptığı işleri destekleyen görüşleri farklı gazetelerde yazdırarak, halkı çoğunluğun bu işleri doğru bulduğuna inandırarak kitle psikolojisi silahını kullanır. Yani çoğunluğun doğrusu, her daim doğrudur.
İkincisi ise sansürdür. Kendi aleyhinde yazılan yazıları sansürler ve düşünce zenginliğini engeller. Düşünce zenginliğinin olmadığı bir toplum ise tam itaatkarlık gösterir. Buna BİAT da denilmektedir.


Üstüne üstün, kendisinin aleyhine yazılan yazıları yazanları medya üzerinden karalar. Daha sonra " vatan haini " ilan eder onları. Bu da yetmezmiş gibi onları hapse atar. Bu olaylar daha sonra düşüncelerini özgürce ifade etmek isteyecek insanların gözünü korkutur ve " fikir ve düşünceleri özgürce ifade etme hakkı " kesinlikle yoktur.


Fakat bunlar sözlü propagandanın muazzam büyüklüğü yanında bir hiçtir. Zira başlarına diktatör getiren bir topluluğun büyük kısmı cahildir ve zorunda kalmadıkça kitaba ve gazetelere elini sürmez. Çünkü okumak, bu tür insanların nazarında gereksiz bir uğraştır ve bu insanların vakitleri kıymetlidir. Bu değerli zamanlarını televizyonda  pembe diziler programlar izleyerek geçirirler bu şekil yaşam daha doğru gelir onlara. Böylelikle sözlü propaganda etkisini ve etkilediği kitlenin sayısını sürekli arttırır... TV dizilerinin ve bazı programların tek amacı insanların vaktini öldürüp onları hayal aleminde zenginlik ve ferah içerisinde bir yaşantının içine çekmektir

Sabah gün başladığında acı gerçek çok farklıdır evine ekmek götüremeyen çocuklarına harçlık veremeyen evlatlarının okul masraflarını karşılayamayan BABA ve ANNE  

Eğitim sistemi köklerinden bozularak felç edilir çünkü aydın insanlar en büyük tehlikedir diktatör için Okullardan tam eğitimli aydın nesillerin yetişmesini asla istemez Böyle insanların bir harekatı berbat etmesini önlemek için de eğitim sistemini kendi çıkarları doğrultusunda düzenleyerek,bozar  okulları " beyin yıkama, pasif ve itaatkar vatandaşları yetiştirme " mekanları olarak kullanır.  Yani bir nevi okullar artık " kitle kontrol aracı " olmaktadır.

Diktatörler : Hüküm sürdükleri devlette katı kuralcıdırlar. Kabul edilen kuralların dışında yönetirler. Bireysel düşünce geliştirebilirler. 

Güçlerini genellikle dolandırıcılık ya da darbe ile kazanırlar. Böyle olmayanlar da vardır. Otokratik baskıcı yada zorba da olabilirler

Sivil insiyatif kuruluşları, dernekler meslek kuruluşları odalar borsalar Sendikalar Diktatör için son derece önemlidir bu kuruluşların başına geçenler halkın sorgulamasını önleyecek türden insanlar olmalıdır anlayacağınız bu kişiler de biat eden tam iteatkar insanlardan seçilir ve o kişilerin kazanıp kuruluşların başlarına geçmeleri özellikle sağlanır... 

Kamu kurum ve kuruluşlarında ise durum farksızdır... Diktatör, liyakat sahibi olmayı esas almak yerine Biat eden yandaşlarla donatır kurum ve kuruluşları Göreve getirilen yalakalar halkın daha geniş düşünme yeteneğini kırarak onların daha dar kalıplar içinde kalmalarını sağlarlar böylece düşünmeyen ve fikir üretmeyen körü kötüne tabi olan itaatkar BİAT eden toplumsal bir yapı oluşur. İnsanlar arasında sosyal dayanışma ortadan kalkmıştır. Bu da diktatörün işine gelir dayanışmanın olmadığı bir yerde direniş de olmaz. Siz belki Karşı koymak isteyeceksiniz. Haksızlıklar hırsızlıklar soygunlar vurgunlar talanlar sizin temiz vicdanınızı yaralıyor olacak  Fakat çevrenizde kimse karşı koymadığı için bu size anlamsız gelecek ve durumu bir süre sonunda sizde kabulleneceksiniz ve yaşamınıza devam edeceksiniz

Dünyada nam yapmış diktatörleri şu şekilde sıralamak mümkündür. Abraham Lincoln; Amerika’nın 16’ncı Başkanı Abraham Lincoln Bağımsızlık Savaşı’nda büyük mücadele gösterdi. Köleliği silecek atılımlar da yaptı. Napolyon; Askeri ve politik becerileriyle 19. Yüzyıl’da Avrupa’yı etkisi altına aldı. Şarlman; Frenk Hükümdarıdır, Küçük Fransız krallıklarını birleştirerek tek ve büyük bir krallık kurdu Kraliçe Elizabeth; İngiltere ve İrlanda kraliçesi Elizabeth, hiçbir krala ihtiyaç duymadan ‘Bakire Kraliçe’ ünvanını hak ederek ülkesini iyi bir biçimde yönetti. Cengiz Han; Dünyanın gördüğü belki de en acımasız liderdi ve o kadar da başarılıydı. Joseph; Roma İmparatoru bencil değildi. Büyük İskender; Taktikleriyle ünlüydü. Tarihteki belkide en zeki komutandı. Sezar; Roma İmparatorluğu döneminde hiç olmadığı kadar huzurlu ve sakindi. Odysseus; Mitolojide Ithaca adlı ülkenin kralıydı ve büyük başarılar gösterdi. Hitler; Yahudi katliamına neden oldu. Tarihe acımasız diktatör olarak geçti. İdi Amin, Stalin, Lenin, Mussolini gibi diktatörler ise dünya tarihine hasta ruhlu Diktatör olarak geçmişlerdir

Ancak unutmayın ki dünyanın neresinde olursa olsun Diktatörlerin sonu hep hüsran ve Acı ile olmuştur. Görkemli yaşamları bir düş gibi gelip geçmiş hüsranla sonuçlanmıştır. Uzaklara gitmeye gerek yok. Arap Dünyası’nın dört diktatörünün son fotoğraflarına bakmak insanlık dramını yansıtmaya yetmektedir…