Çerkezlerden Boşnaklara Kafkasya ve Balkanlar?da ?Türki? Kavimler II
Prof. Dr. Alaeddin YALÇINKAYA
Geçen hafta Anadolu dışında yaşayan Türkler için ?Türki? kelimesinin bir emperyalist uydurma olduğunu bunun yerine Azeri Türkleri, Kazak Türkleri, Türkistan Türkleri veya Uygur Türkçesi gibi isimlendirmelerin doğru olarak kullanıldığını yazdık. Bununla beraber, Türk kökenli olmadığı halde, Müslüman olan ve Türkiye?ye birçok tarihi ve kültürel sebepten yakın olan Kafkas ve Balkan kavimlerine işaret ettim.
Kafkas dilleri, dolayısıyla bu dilleri konuşan halklar genel olarak üç kategoride ele alınmaktadır. Bunlar: Kafkas (eski Kafkas) dilleri, Hint-Avrupa grubundan olanlar ve Türk kökenli (Ural-Altay) dillerden gelenler. Genel toplam içerisinde Eski Kafkas dil grupları (Çerkezce genel adıyla bilinen Adigece, Kabartayca, Abhazca, Abazaca, Ubihce ile Gürcüce, Lazca, Çeçence, İnguşça, Avarca, Lezgice ve diğerleri) %35, Ural-Altay (Azerice, Karaçayca, Balkarca, Kumıkça, Nogayca ve diğer Türkçe kökenli diller) %35 ve Hint-Avrupa (Ermenice, Rusça, Ukraynaca, Osetçe, Tatice, Talişçe ve diğerleri) %28?i oluşturmaktadır.
Kafkas halklarının %55,9?u Müslüman ve %49.6?sı ise Hıristiyan?dır. İslamiyet Kafkaslar?a sekizinci yüzyılda girmeye başlamış, ancak 17. yüzyıla kadar etkin bir din haline gelmemiştir. Başta farklı Çerkez kavimleri, Çeçenler ve Lezgiler olmak üzere Türklerin dışında bölgede birçok Müslüman etnik grup bulunduğu halde, Müslümanların yarısından çoğunu Türkler oluşturmaktadır. Bununla birlikte gayr-i Türk diğer Müslümanların da önemli ölçüde Türkleştiğini, daha doğrusu Türkçe konuşmamakla birlikte birçok konuda Türkiye ile kader birliği ettiğini, bunun tarihi kökenlerinin yanında günümüzdeki siyasi gerçeklerin de olduğuna işaret edildi. Bununla beraber Müslüman Kafkasların ?Türkileşmesi? bir asimilasyon veya baskı politikası sonucu olmayıp, istila döneminin ortak düşmanı Ruslara karşı dayanışma, yardımlaşma ve destek arayışının sosyal ve kültürel boyutlarıyla içselleştirilmesiyle gerçekleşmiştir.
"Türki" kelimesi ile Kafkaslar'daki Karaçay, Balkar, Kumuk, Nogay gibi Türk kavimleri değil çünkü bunlar belirttiğimiz gerçeklerden dolayı Türk?tür, fakat Türk kökenli olmadığı halde, ulus olmanın temelini oluşturan bir takım kıstaslar dikkate alındığında birçok Türk kavminden Türkiye'ye ve Türklere daha yakın olan, kendilerini böyle hisseden Eski Kafkas kavimleri Çerkezler, Adigeler, Abhazlar, Çeçenler, İnguşlar, Dağıstanlılar, Lezgiler ile Balkan kavimleri Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar gibi topluluklar kastedilmektedir. Bu kavimlerin Türkiye ve Türklerle alakaları dikkate alındığında, bu ilginin yüklediği önemli bir kimlik olgusu görülmektedir ki netice itibariyle diğerlerinden ayırdedici bir isimlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu kavimlerin, ?Türki?leşmesi aslında, 19. yüzyılda yaşanan felaketlerden daha önce başlamıştı. Asırlar boyu bölgeye hâkim olan Türk devletlerinin, Kafkas halklarının kültürü üzerinde şüphesiz etkisi olmuştur. Böylece Kuzey Kafkasya?daki söz konusu kavimlerin Türkileşmesi İslam dinine girmelerinden önce başlamıştır. Asya ve Avrupa?nın önemli bir kesişme bölgesini oluşturan Kafkasya, ekonomik, siyasal ve kültürel bakımdan da kaynaşma coğrafyası durumundadır. Geçiş alanı olması ve coğrafi özellikleri yüzünden aynı zamanda etnik ve kültürel bakımdan dünyanın en karmaşık (zengin) yapıya sahip olan bölgelerinden biri veya birincisi olduğu kabul edilir.
Çarlık ve Sovyet dönemindeki baskılar ile Hıristiyanlaştırma, Sovyetleştirme vb asimilasyon yöntemleri belki Türk olmayan Kafkasyalıları daha da ?Türki?leştirmiştir. Şeyh Şamil?in yakalanmasından sonra bölgeye gelen II. Alexandr?a Çerkezler, seçtikleri bir heyet vasıtasıyla başvurarak bölgenin istilasından vazgeçilmesini ve savaşa nihayet verilmesini istirham etmişlerdir. II. Alexandr ?Ya gösterilecek yerlere veya Türkiye?ye göçünüz? demiştir. Bize göre, Çar?ın bu talimatı ve uygulamaları ile Kafkasyalı Müslümanlardan sadece göç edeceklere değil kalanlara da ?Türki? kimliği verilmiştir.
Asırlardır Türkleri Anadolu?dan çıkarma heveslerinin bir parçası olarak, bölme, mümkün olduğu kadar daha çok parçalara ayırarak Türk dışı kimlik verme programlarına farkında olmadan vatansever insanların da alet olduğunu görmekteyiz. Türkmenlerin bir kolu olduğuna dair birçok ilmi ve tarihi delil bulunan Zazaların, Kırmançilerin, Millilerin ve diğerlerinin gerçek kimliğini gizleyen bir avuç Ermeni ve benzeri emperyalistlerin kucağına atmamız sadece onların değirmenine su taşıyacaktır. Arkasında güçlü bir mali destek ile uluslararası güçlerin yardımını alan ve bize ?Kürt sorunu? olarak yutturulmak istenen bu konuyu ayrı bir yazıda ele alalım, ancak Anadolu?yu kuşatan Balkanlar ve Kafkasya?da kaderini Anadolu?nun geleceği ile özdeşleştirmiş, bizim kadar bizden olan bu Türki kavimler ile bağlarımızı her fırsatta daha sıkılaştıralım.
Yorumlar