“ÇANAKKALE’Yİ ANLAMAK”
Murat TAŞDEMİRCİ
Mart ayı denildiği zaman, Kadınlar Günü, Nevruz gibi kutlamaların yapıldığı ay olarak bilinmesinin yanında, Türkiye Cumhuriyeti için en önemli ve en anlamlı günlerden birine ev sahipliği yapmanın gururuyla da yüklü bir gün gelir akla: 18 MART ÇANAKKALE DESTANI..
Tek bir güne sığdırılamayacak kadar önemli günlerden olan 18 Mart asıl unutulmaması, hatırlanması ve hatta hafızalara kazınması gereken en anlamlı günlerden biridir. Bedenen yaşayanların değil ruhen yaşayanların günüdür. Bir destandır Çanakkale. Hiçbir günle kıyaslanmayacak kadar özel, hiçbir kelimeyle anlatılamayacak kadar derindir manası. Bir ağıttır Çanakkale. Özünde inanılmaz bir vatan aşkı barındıran binlerce şehidin acısıyla yanan anaların ağıtıdır.
Hiçbir günün gölgesinde kalamayacak kadar kutsal, hiçbir faaliyet rüzgârının etkileyemeyeceği kadar dik bir duruşun ev sahibidir Çanakkale. Bir vatan kalbi atar orada ve her yıl ama her yıl bu günlerde pompaladığı kanla yurdun dört bir yanında ay yıldızlı bayraklar daha nazlı dalgalanırken bir tarih canlanır bu zamanlarda. Buram buram vatan kokar her taraf. Toprak bir başka nefeslenir, gökyüzü bir başka mavidir. Deniz durgun, dağlar dumanlı da olsa vatan her yerde Çanakkale’nin geçilmezliği kadar kutsaldır.
Bir 18 Mart daha yaşandı geçti yurdun dört bir yanında. Sessizdi bu yıl ve bu nedenledir ki durgun aktı pınarlar. 29 Martın heyecanla yaklaştığı sayılı günlerde, meydanlar iktidar ve muhalefet parti başkanlarıyla gürlerken, Çanakkale sessizce anıldı şehitliklerde. Çanakkale’nin geçilmezliğinin ispatı, canları pahasına da olsa idealiydi Mehmetlerin. Şimdi menfaatlerin atbaşı yarıştırıldığı memlekette geçilmezlik ve dokunulmazlık ünvanı sadece siyasilerin.. Kanla sulanmış vatan topraklara parsel parsel dokunulurken, geçilmedik yerlerde ki binlerce beyaz mermer taşı bile utandırmıyor artık kimseyi...
Çanakkale’yi bir ilden öte bir destan yapan kahramanlık ne bir seçim hazırlığı gölgesinde kalacak kadar küçük ne de bir çalkantılı gündemin arasına sıkıştırılacak kadar basit bir olay olamazdı, olmamalıydı asla. Meydanları hınca hınç dolduran kalabalık gruplar bu memleketi memleketlikten çıkaranlar için alkış tufanı kopartırken, bu toprakları vatan yapmış Çanakkale’nin, Sarıkamış’ın ölümsüz kahramanlarını anmak için nerelerdeydi diye sormalı insan.. Seçim yaygarası arasında evlatlarımız birkaç çelenkle sessizce anılırken, toplananlar sayılı parmakları geçmezdi belki de.. Oysa üzerinde nefes bile alamayacak kadar zamanları olmadan bıraktıkları toprakların bir poşet yiyeceğe es geçilemeyecek kadar kutsal olduğunu unutanlar Çanakkale’ye bir göz atmalıydı.
“Geçmişe demir atmamalı çünkü geleceğe ilerlememizi engeller” diye düşünürüz. Fakat geçmişin bu günün güzelliklerinde bir payı varsa ve bu günü düne borçluysak eğer, onu unutmak ve yapılanı hiçe saymak sadece vefasızlıktır. Hele geçmiş, bu vatana canlarını verecek kadar fedakârlık örnekleriyle doluysa onu anmamak tarihe kara bir leke koymak kadar utanç verici bir olaydır. Bu nedenle Çanakkale dünden bu güne bir armağandır. Bu topraklara uzanacak ellerin nasıl kırılacağına bir ders, vatan sevdasına bir kanıt, yarınlara bir umuttur. Yediden yetmişe anmak ve asla unutmamak bir borçtur. Mutlaka ödenmesi, unutulduğu yerde hatırlatılması gereken 18 Mart 1915 imzalı ve ancak vatanı aynı aşkla sevenlerin manevi olarak ödeyebileceği eski bir borçtur Çanakkale. Saygı ve minnet duygularıyla yürekten anıyoruz. Selam olsun Çanakkale’ye…
Yorumlar