Karabağ bölgesindeki işgalci zihniyetini yansıtan Ermenistan silahlı unsurları 12 Temmuz' dan başlayarak Azerbaycan'ın Tovuz bölgesine ve Nahçıvan Culfa 'ya ateşkes antlaşmasını hiçe sayarak saldırı düzenlemiştir. Henüz bu hain saldırının etkisi geçmemişken, yeni bir saldırı daha gerçekleştirerek Azerbaycan Devletine yönelik saldırgan ve düşmanca tutumunu gösterdi.  Ermenistan'ın bu tutumu Güney Kafkasya'daki kalıcı barış ve istikrarın önündeki en büyük engeldir. Ermenistan Devleti'nin bütün dünyada etkisini gösteren COVID-19 şartlarında bile gerçekleştirdiği bu saldırı, hiçbir şekilde uluslararası hukuka ve insan haklarına uymamaktadır.  Nitekim Ermenistan, Azerbaycandaki bazı köyleri de vurmuş ve sivilleri de hedef alabileceğini göstermiştir. Bu saldırılar, Uluslararası hukukun, insan haklarının ihlali anlamına gelmektedir.  Nitekim sözde soykırım yalanıyla başlayan garabet, diplomatlarımıza yönelik saldırılara ve Hocalı'daki soykırıma kadar uzanan, büyük bir tarihi zemine yayıldı. Bizler, Ermenistan'ın tarih karşısındaki suçunun ve sorumluluğunun farkındayız.  Şayet uluslararası toplum bunu yapmazsa veya yapamayacaksa, dünyada kim, hangi safta olursa olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Azerbaycan'ın yanında olduğunu herkes bilmelidir.  Bizler; yalnızca tek millet, iki devlet şiarına bağlı kalanlar değiliz. Aynı zamanda bu idealin sonuna kadar peşinde koşan bir geleneğin ve düşüncenin temsilcileriyiz. Eğer Ermenistan bu düşmanca tutumundan ve saldırganlığından vazgeçmezse üzerimize düşen ne varsa yapmaya da hazırız.