Büyüdüğüm yerde suç ailemin özgürlüğün mırıltısıydı. Ondandır karanlığa düşkünlüğüm. Yangınlara meyilim. Ve sana sevdamın utangaçlığının uçurumdaki düşerken notunda sevdamın yazması.

Artık “her şeyi ben terk ettim” hiç diyemedim.

Çünkü her parçam bir yerde toplanamadım bir türlü.

Oysa seyahatlere alışık bir cümlelerim birikmiş yüreğimde ama cesur değilim.

Çünkü büyüdüğüm yerde korku tüten ocağımın sönüktü ışığı.

Büyüdüğüm yerde, sevda kuşları her zaman kendine hasretlikten parmaklık örer.

Bilir kendinden gideni ve bir daha asla dönmeyeceğini.

Bizde hiç giden gelmemiştir. Hasret her zaman beklemiştir, umut denen geminin tüten gölgesini.

Biliyoruz her ümit ölür bizde yahut bir kiralık el tarafından öldürülür.

Büyüdüğüm yerde herkes doğmadan ölür.

Sonra yaşar tıpkı meyve vermeyen bir ağaç gibidir.

Kardeşliğimiz ortak noktası meyvesiz olmamız.

Sevgimizin benzer olması, terk edilmemizdir.

Büyüdüğüm yerde bizler yalnız kurdun asaletini besleyen düşlere sahibiz ondandır dikey şekilde güneşe yönelmemiz.

Ondandır kimsesiz insanlara merhametimiz. Adalete düşkünlüğümüz.

Hiçbir yerde üremeyiz biz.

Sadece yalnızlık toprağında savurulur, umut polenlerimiz.

Yiğitlerin döşünde ve sarı saçlı yüreklerde büyüyerek çoğalır.

Büyüdüğüm yerde korkusuzluk annemizdi cesaret babamızdı bizim.

Hesabınızı şaşırtmak için her zaman sıkıca ve hızlıca göz kapağımı kapatırım öyle ki kirpiklerimin bir ileri bir geri yattığın hissederim.

Bu benim tekrar tekrar ölebileceğimin işaretidir.

Büyüdüğüm yerde ben artık ölümsüzüm. Biliyorum. Çünkü her gün ölüp dirilmeyi öğrendik. Her gün artar bu sayı. Onlarca, yüzlerce ölürüz.

Büyüdüğüm yerde ,sonra yine doğarız bir heyecana gebe bir notada. Sorun nota değil. Notayı ağlatacak aletin yüreksizliğinde.

Sonra bir kez daha ölürüz bir göz yaşında saklanarak. Düşerek yine ölürüz. Ama yanağa gelmeden yine doğarız.

Artık öğrenmişizdir terbiye etmeyi. İstemeyi.

Çünkü ölmeyi öğrendik biz.

Büyüdüğüm yerde boşluğu kollarla doldurarak kol kola girmeyi öğrendik. Kimseye muhtaç olmamak için.

Ondandır bizim boşluklara sevgili resmi çizişimiz ve aşık oluşumuz ve de sonra ona teslim oluşumuzdur.

Uğruna tekrar tekrar ölüşümüz ondandır.

Büyüdüğüm yerde beyazı sevmeyişimiz siyaha düşkünlüğümüz, sürekli öldüğümüz için bütün gökyüzü matem rengindedir, belki de terk edilişlerimiz ondandır.

Veya terk edildiğimiz için gökyüzü matem rengindedir.

Ama artık öğrendik, düştüğümüzde gökyüzünü havada aramak yerine toprakta gökyüzünü görmeye

Ve toprakta gökyüzüne gömülüp hayallere dalmamamız ondandır.

Büyüdüğüm yerde çığlık sesiz atılır ki sen güçlene bilesin ve gücünü ahlakla terbiye etmelisin.

Büyüdüğüm yerde sezgi ırmağında balıklar gibi yüzüp akıl kaslarını geliştirip adaletle terbiye etmelisin.

Büyüdüğüm yerde her sabah ölerek uyandığın için cesursundur ama sen cesaretini merhametle terbiye etmelisin.

Büyüdüğüm yerde sevgisizlik bedenimizdeki ten rengimizdi.

  1. hemen tanınmamız.

Ve sorgusuz sualsiz düşümüzün infazı.

Bundandır korkak ve ürkek sana gelişim.

Gürültülü kaçışım ve de bedenimi mum ışığı saymam bundandır.

Büyüdüğüm yerde kimsesiz sabahları, günaydın yerine “vazgeçtim” dersin.

Çünkü vazgeçmelerin sana yeni bir tene dokunma şansı vereceğini bilirsin.

Belki bir umut istersin ten rengini değiştirmede ama nafiledir.

Büyüdüğüm yerde yürekler gidiş istasyonudur.

Nafile denen ritim eşliğinde, dillerde.

Zaman zaman merheminin etkisiz olduğu bir sızıya sahipsindir artık.

Tüketme yüreğini. Son senindir.

Ama senin isteğin bir seremoni değildir.

Başrol sende artık.

Yalancıktan değil sahiden canın yanacak ama sen sesiz çığlık atacaksın ve biliyorsun ki…

Büyüdüğüm yerde, sonra yine doğarız bir heyecana gebe bir notada.

Sorun nota değil. Notayı ağlatacak aletin yüreksizliğinde.

  1. bir kez daha ölürüz bir göz yaşında saklanarak.

Büyüdüğüm yerde suç ailemin özgürlüğün mırıltısıydı. Ve bütün aşklar kayıp ettiğimizde fark edilir, yoklukta büyürdü. Sonra perde kapanır. Artık saklanmışsındır ağlayıp giden bir güzelin, çirkin sevimsiz düşlerinde.

Öğrenmişsindir, aşıkların ancak günahkarlardan olabileceğini, aşığın günah olduğunu…

Saygıyla