Sevgili okurlarım merhaba, 11 Aralık 2019’da haftalık makale yazdığım Buruxelles Korner’ın sahibi Kadir Duran kitaplarım için bir etkinlik düzenledi ve beni Belçika’ya davet etti. Aynı hafta içerisinde 4’cü kitabım Ulvi Görevimde Umuda Yolculuk adlı kitabım çıktı. Makale yazdığım gazetelere kısa bir bülten hazırladım ve haber yapmalarını rica ettim. Ricamı kırmayan gazeteler haberi gazetelerinde duyurdular! 

Haftalık makale yazmış olduğum Almanya’dan Gazetehambur’un sahibi Zafer Özpolat haberin linkini E-postayla göndermiş ve linkin altına; “Buyurun haberiniz, gelecek yıl çıkaracağınız kitabınızın baskı ve yayınını biz üstlenmek istiyoruz. Bizde uzun yıllar yazıyorsunuz buda bizim size jestimiz olsun” …

Yaklaşık beş yıldır Almanya GazeteHamburg, Belçika Gündem BelemTürk ve Bruxelles Korner’da makale yazıyorum. “ne yapıyorsun” diye hatır soranlara “gazetelere gönüllü olarak makale yazıyorum” diye cevap verdiğimde; “Siz deli misiniz ücret almadan emek harcanır mı?” diyorlardı. 

Sizler yeter ki, emek harcayın emeğinizin karşılığını er ya da geç alacaksınız. Bazı şeylerin karşılığı yoktur. Sanıyorum bu değerlerimizi anavatanımda hiç yaşanmamış gibi unutuyoruz. Bu mutluluğumu tanıdığım yayınevi sahibiyle paylaştım keşke paylaşmaz olsaydım. Kolay kolay keşke demeyen yaşanmış negatiflerden ders çıkarmış birisi olarak bu laf bana keşke dedirtti. Yayınevi sahibi beyefendi; “Bu jest neyin karşılığı” dedi.

Karşılık beklemeden konu komşusuna yardım eden ataların çocuklarıyız size yapılan jestin illa karşılığımı olmalı. Tabii ağır gelen lafın altında kalmadım; “Şu an karşımda olsanız yüzünüze tükürmek isterdim. Sizin bu yaptığınız çok ayıp insanlık yerlere bu kadar mı düştü? Sizinle konuşmamız burada bitmiştir. Size iyi günler olsun kötü düşüncelere devam edin ileride kendinizi kötülüğün içinde bulursunuz” dedim ve telefonu yüzüne kapattım.

Ben bu kişinin kişiliğini tanımıyorum. Emirdağ belediyesinin resmi davetlisi olarak Emirdağ Fuarına katılmıştım, Fuarda kendisiyle kısa bir konuşmamız olmuştu ve; “Biz tüccar değiliz ama kitaplarımızla okurları buluşturmak için ülkemizin en ücra köşesine gitmeliyiz” dedi, bende bu sözden etkilenmiştim çıkacak olan kitaplarımı o yayınevine teslim etmekti niyetim…

Her iyi niyetin karşılığı pekte iyi niyetle karşılık bulmuyor. Ülkemde ülküsü olan insanlar azalmış ya da hep bana denk geliyor. “Bu jest neyin karşılığı” diyene sorarlar “Siz benimle hangi amaçla yola çıktınız?” diye. 

Eğer ki, gereksizce gerilmek istemiyorsanız haddinizi hududunuzu bileceksiniz çünkü sarf edilen negatif sözlerin geri dönüşü yoktur. Değilse söylediğiniz sözlerin karşılığını duyunca o sözleri yiyip yutmak zorunda kalırsınız. Yetmedi bir yerlerde makale olarak okuyup yarasa yüreğinizin yamyamlıktan öteye gitmediğini algılarsınız anlarsınız…        

Beklemediğiniz bir söz duyduğunuzda kafanızdan kaynar sular döküldü mü? 

Benim çoğu kez bu yersiz yensiz laflarla kafamdan aşağı kaynar sular döküldü lakin aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık. Anavatanımı baştanbaşa kirleten bu türden insanlar böyle yapıyor diye herkesi aynı düşüncede görmek elbette yanlış ve bütün insanları aynı kefe içerisine koymuyorum. Hollanda’da bir atasözü derki “Herkesi aynı tarakla tarama”… 

Lakin ben bu insanların çirkinliklerini taramasam ayıklamasam paylaşmasam kötülükler son bulur mu? Anavatanımda bazı yaratıklar tarafından kadınlara analara ablalara teyzelere ve nenelere bakış açısı bu kadar ucuz mu?

Babam rahmeti Cemal Doğan diyordu ki; “Poposu yere yakın olanlarla aklı kıt olanlarla sakın dalaşma daldan dala atlarlar daldan dala atlatırlar!” …

Bu türden ahmakça aptalca toplumsal sorunlarımızı hep birlikte çözmek adına kadın erkek gözetmeden farklılıkları kabul edip topluca öz değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Sizler inandığınız doğrularla yaşadığınız sürece eğriler her saniye eğilip büküleceklerdir. Bükülmeyecek tek doğru, inandığınız doğrularla yüreğinizle yürümektir ve bu türden insanlara fırsat vermemektir… 

Sevgi ve saygılarımla