“Üzülmek” duygusunu, bir fikre sahip karakter taşır

Fikir, karakterde “ahlak” var ise, var olur. 

Ahlak yok ise, sonu olur.

Hangi ırk, 

Hangi din, 

Hangi meslek grubunda olursan ol, eğer zeminin ahlak yok ise, 

Hiç bir düşence sende var olamaz.

Sana verilen “ödünç fikir” asla üreyemez. 

Seni var kılamaz.

“Biz; bir “canı” hissedebildiğimiz kadar insansınızdır.”

Esiri olduğumuz “tutkularımızın” yol haritasını çizen bizim kendi değer yargılarımızdır. 

Hoş görünün olabilmesi için; “terbiye edilmiş tutkulara” ihtiyaç vardır.

Tutkularımızın terbiyesini ancak, çevremizdeki her canlı ile “duygudaşlık” kurarak, paylaşıma hazır hale getirebiliriz.

Duygudaşlık; İçimizde ki esir tutuğumuz, güdülerimizi, 

Bilinç dışı yoğurulmuş davranışlarımızı, 

Topluma adapte etmemizde yardımcı olacak, 

Algoritmamızı, oluşturacak bilgiler kitapçığıdır. 

Kitapçık, bizim kendi “sosyal evrimimizin” süreçlerini gösterir.

Sosyal evrimimizin; insana evrimleşmesini gösteren bu kitap bir kilittir. 

Bu kitaptaki son nokta, bilinç seviyesine ulaşmış bir “duygudaşlıktır.” 

Düşüncenin var olmasını sağlayan bizim sosyal evrimleşmede kullandığımız algoritmanızdır.

Karakterinizin sağlamlığının ölçütü ise,

Duygudaşlık kurabildiğimiz canlılardan bize yansıyan davranıştır.

“Biz; canlılarla “yürek dili” ile konuşmayı öğrenebildiğimiz kadar insansınızdır.”

İnsan olabilmek; soğuk kış günlerinde kendi burnundan çıkan nefese teslim olanları düşünerek, 

İçinden sessizce ağlayarak, “boş” yaşayanların uykusunu kaçıra bilmek için,

Düşünsel var olamaya çalışanlardır.

Biz; kelebeğin kısa ömrüne, 

Kendi ömrümüzden can katabildiğimiz kadar insansınız.

Fikir; “toprak ana” gibi doğurgan,

Ve hoşgörülü bir karakterde,

Bir  “can” olur.

Gök kuşağı fikirler huzmesidir.

İnsan olmak, gök kuşağında renk, 

Toprak anada “can”  olmaktır.

“Su gibi aziz olmak dileği ile…”

Saygıyla…

Abdulkadir DESTAN