Hahamların bile isyan ettiği İsrail saldırıları karşısında insanlar daha fazla Birleşmiş Milletler'i (BM) arar oldu. Hatta bu yüzden birçok yerde halk kızgınlığını BM binalarına saldırarak gidermeye çalıştı. Dünya barışının korunması, saldırıların engellenmesi, saldırgan devletlerin cezalandırılması konularından önemli görevleri olan bir uluslararası örgüt olarak BM nasıl çalışır? Bu teşkilatın imkânları ve yetkileri nelerdir? Napolyon savaşlarında Avrupa'nın altüst olması üzerine büyük güçler statükoyu korumak, saldırganlara karşı ortak hareket etmek üzere 1815 Viyana Kongresi ile Avrupa Ahengi'ni kurdular. Henüz örgüt sözkonusu olmamakla birlikte gerek tecavüz savaşlarının önlenmesi gerekse savaşlarda çocuklar, siviller, kültür varlıkları konusunda yaptırım ve sınırlamalar bu zeminde gelişti. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Milletler Cemiyeti bu yönde önemli düzenlemeler getirdiği halde başarılı olamadı ve II. Dünya Savaşı patlak verdi. Daha 1941 yılında ABD ile İngiltere'nin yayınladığı Atlantik Bildirisi ile genel güvenliğin sağlanmasında kuvvet kullanımından vazgeçilmesi yolunun henüz benimsenmediği bu aşamada saldırganların cezalandırılmasının zorunlu olduğu dile getirildi. Ocak 1942'de Rusya'nın da katılması ile Birleşmiş Milletler Bildirisi hazırlanmıştır. Çin'in de imzaladığı 1943 Moskova bildirisi ile yeni bir dünya örgütü kurulması yönündeki kararlılık vurgulamıştır. 1945'te Güvenlik Konseyi'nin (GK) beş daimi üyesinin sonuncusu olan Fransa'yı bu aşamalarda görmüyoruz, çünkü Paris Alman işgali altında. Bu safhada akla gelen soru, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin'in ortak özellikleri nelerdir? II. Dünya Savaşı'nın galipleri diyemeyiz, çünkü Fransa savaş sonuna kadar işgal altında idi ve ABD'nin müdahalesi ile işgalden kurtuldu. Temsil özelliği yok, çünkü milyarlık İslam dünyasından veya Türk devletlerinden yahut Afrika kıtasından hiçbir ülke yok. Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmiş ülkeler 25 Haziran 1945'te San Fransisco'da BM Antlaşması'nı oybirliği ile kabul etmişlerdir. Türkiye'de bu konferansa katılmak ve BM'in kurucu üyelerinden olabilmek için her şeyini kaybetmiş durumdaki Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmiştir. Bu aşamada ilginç olan ise daha San Fransisco Konferansı toplanmadan ABD, SSCB ve İngiltere liderleri Şubat 1945'te Yalta'da bir araya gelerek henüz kurulmamış olan bu milletlerarası teşkilatta kendilerinin de dahil olduğu beş devletin veto hakkı olması konusunda mutabık kalmışlar ve bunun adına "Yalta Oylama Formülü" denmiştir. Böylece BM adaletsizliğinin temelinde yer alan bu veto usulünün tarihi, BM'in kendisinden daha eski olup, temeli gerilere dayanmaktadır. BM Şartı hazırlanırken, kurucu ülkeler bu sistemin adaletsizliğini ve muhtemel sıkıntıları dile getirmişler. Bunun üzerine dört müteşebbis devlet (ABD, SSCB, İngiltere ve Çin) bir bildiri yayınlayarak bu sistemin aslında dünya barışı için gerekli olduğu, beş daimi üyenin her dediğinin olmayacağı, diğer ülkelerin de kararlarda önemli rolü olduğu benzeri ifadelerle sistemi savunmuşlardır. Burada belirtilen hususlar günümüze kadar yaşanan problemlere karşı veto düzeninin gerekliliğini ileri sürmekte olup, BM Şartı çerçevesinde sistemi özetleyelim: BM'in kurucu sözleşmesi olan BM Şartı 111 madde olup, 19 bölümden oluşmaktadır. Milletlerarası Adalet Divanı'nın anayasası durumundaki "Statü" de bu sözleşmenin parçası kabul edilip 70 maddeden oluşur. 111 maddelik Şart'ın 5, 6, 7, 8 ve 12. bölümleri "Güvenlik Meclisi"(GK), "Uyuşmazlıkların Barış Yolu İle Çözülmesi", "Barışın Tehdidi, Bozulması ve Saldırma Fiili Halinde Yapılacak Hareket", "Bölge Anlaşmaları" ve "Milletlerarası Vesayet Rejimi" başlıkları altında GK'nin oluşumu, yetkileri ve görevlerini ele alır ki toplam 43 maddedir. Ancak bu maddelerin dışında kalan diğer organlar ve yetkilerini düzenleyen 68 maddenin 22'si Güvenlik Konseyi veya beş daimi üyenin görev ve yetkilerine atıfta bulunur. Öyle ki anlaşmanın yürürlüğe girmesi yani BM'nin kuruluşu kurucu 50 üyenin çoğunluğu yanında GK'nin beş daimi üyesinin tasdik belgelerini göndermesi ile yürürlüğe girer. Yani teşkilatın kuruluşu ile ilgili tasdiknameyi 49 ülke gönderdiği halde, beş daimi üyeden birisi göndermediği müddetçe BM kurulmuş olmayacaktı. Muhtemelen Milletler Cemiyeti sözleşmesinin ABD kongresince onaylanmaması tecrübesi ışığında yapılan bir düzenleme. BM şartına göre üye ülkelerin temsilcilerinden oluşan BM Genel Kurulu bütçe ve idari konuların dışında sadece tavsiye kararı alabilir. Bütün ülkelerin dahi imzası olsa bir BM kararının hukuken tavsiyeden öteye bir kıymeti yoktur. Genel Kurul yılda bir olağan toplantısını yapar gerektiğinde olağanüstü toplanabilir. GK üyelerinin ise BM'de sürekli temsilcileri bulunup her zaman toplanabilir. GK bu yönüyle bir devletin bakanlar kurulu durumunda olup, diğer yetkileri dikkate alındığında aynı zamanda yasama meclisi özelliği taşımaktadır. GK, 5 daimi ve 10 geçici olmak üzere 15 üyeden oluşup, 9 üyenin kabulü ile karar verir. Ancak kararın çıkması için daimi üyelerden birinin veto etmemesi gerekir. Çekimser kalınan karar çıkar. Mesela herhangi bir konuda 14 üyenin imzaladığı, bir daimi üyenin veto ettiği taslak karar haline gelemez. İsrail hakkında hazırlanan birçok karar tasarısı sadece ABD'nin vetosu ile reddedilmiştir. Genel olarak BM teşkilatı ve özel olarak GK ile ilgili diğer bazı gerçeklere örnek olaylar ışığında haftaya devam edelim.