Mehtap Hanım’ı hatırladınız mı? O bir deneme yazarı. İstanbul Beykozlu olan Karlı, 2019 yılında ilk kitabı “Kaderimin Ayak İzleri” ile konuğum olmuştu. Şimdi ise yeni çıkan ikinci kitabı “Bir Kalbe Kaç Yara Bandı Gerek” kitabı ile sayfalarımıza konuk oluyor. Pek severim kalemini, kelamını samimiyetini, dürüstlüğünü… Sosyal sorumluluk projelerinde hep ön sıralarda yer almak isteyen hassas yürekli özel ruh ve Kadınları ve Çocukları Koruma ve Yaşatma Derneği’nin güzide üyelerindendir

 “Sevgili Aslı Hanım, hayat benim için zorlu bir yol oldu, ne yazık ki acımasız hayat benden annemi ve babamı aldı. Onların yokluğuna seneler geçmesine rağmen alışamadım. Güçlü olmak gerektiğini biliyordum ve öyle de davrandım. Hayata karşı dik duruşumla tanır herkes beni. Bu hayatta aciz olursan her zaman yenilmeye mahkûmsundur. Ve hayat; “Acizleri asla affetmez” diyen çok değerli yazar ile yeni kitabı “Bir Kalbe Kaç Yara Bandı Gerek” ve kendisinin kaleme kâğıda olan tutkusunu ve hayatına dair bilinmeyenler hakkında hoş samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Röportajımız sizlerle.

Sohbetimize sizi tanıyarak başlayabiliriz miyiz kimdir Mehtap Kaplan Karlı?

Öncelikle Merhabalar Aslı Hanım 22.09.1982 İstanbul Beykoz doğumluyum. Annesi hemşire, babası esnaf olan bir ailenin büyük kızıyım. İlk ve orta öğretimimi tamamladıktan sonra düz lise okudum. Daha sonra 2 yıl kadar çocuk gelişimi eğitimi aldım ve 3 yıl kadar da anaokulu öğretmenliği yaptım ve çeşitli işlerde çalıştım. Hayat benim için zorlu bir yol oldu, ne yazık ki acımasız hayat benden annemi ve babamı aldı. Onların yokluğuna seneler geçmesine rağmen alışamadım. Güçlü olmak gerektiğini biliyordum ve öyle de davrandım. Hayata karşı dik duruşumla tanır herkes beni. Bu hayatta aciz olursan her zaman yenilmeye mahkûmsundur. Ve hayat; “Acizleri asla affetmez”

Yaratıcı yazarlık kursları ile ilgili bir tecrübeniz var mı? Bu kursları faydalı bulur musunuz yazar olmak isteyenler için, yoksa yazmak daha çok yetenek midir size göre?

YAZMAK BİR YETENEKTİR

Yaratıcı yazarlık kursunda bir tecrübem yok. Bu kursları elbette ki yararlı buluyorum, eğitim her zaman önemlidir hangi yaşta olursanız olun daima bir şeyler öğrenirsiniz. Yazmak bir yetenektir bana göre, belki herkes bir şeyler yazabilir ama herkesin yazdığı ne kadar okunur orası tartışılır. İyi bir yazar aynı zamanda iyi bir gözlemci ve iyi bir okuyucu da olmalı. Aksi takdirde başarıyı yakalayamaz diye düşünüyorum.

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Konularımı seçerken genelde kafamda net bir düşünce olmaz. Olaylar anlık gelişir, bazen dışarıda gördüğüm bir olayı yazarım bazen ise yalnızca o anda hissettiklerimi. Daha çok aşk, aile özlemi, dostluk ve güncel konulara değinmeye çalışırım.

ABD'de başarılı çalışmalarıyla ün kazanmış Türk sanatçı: Burak Beşir ABD'de başarılı çalışmalarıyla ün kazanmış Türk sanatçı: Burak Beşir

Ben gece yazarım Mehtap Hanım sizin yazma saatlerinizden eşreflerinizden bahseder misiniz?  Mesela nasıl bir ortamda yazmayı tercih ediyorsunuz?

Genelde sessiz ortamlarda yazmayı tercih ederim. Gecelerim sessizliğini ve dinginliğini bende severim. Ve bu yüzden çoğu zaman geceleri yazarım.

Kitabınızda kendinizden soyutlanmış karakterlerimi yoksa sizi yansıtan karakterlerimi anlatmak daha güzel geliyor? Yani eserlerinizin sizi yansıtması hoşunuza gider mi?

Kitabımda yazdığım birkaç bölüm dışında çoğu hayal ürünüdür. Bazen bir filmden esinlenip yazdığım olmuştur bazen ise bir aşk hikâyesinden. Yalnızca ailemi anlattığım bölüm tamamen gerçeği ve kendimi yansıtmaktadır. Kendimden ya da bir başkasından yazmış olmam hiç fark etmez yazmak her türlü haz veriyor bana.

Kitabınızı yazmaya başlarken kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?

Kitabımı yazmaya başlarken kurguyu önceden düşünmem. O anda yazdığım her şey kendiliğinden gelişir. Daha çok ilham aldığım konulara bağlı gelişir de diyebilirim...

Bir gün kurgu olmayan bir şey yazmayı düşünüyor musunuz?

Kurgu olmadan da gelişir bazen yazılar ve kendiliğinden akar gider. Elbette ki düşünürüm...

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. Rabbim benden o gücü almadığı sürece her zaman yazabilirim. Çünkü bazı şeyler nasip işidir. “Nasipten öte yol yoktur” Biz ne dersek diyelim son sözü hep kader söyler.

İlk kitabınızı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?

İlk kitabımı çıkarmayı yaklaşık 3 yıl önce kadar düşündüm. Yazdıklarıma güveniyordum ama nasıl bir yol almam gerektiğini bilmiyordum. Önce ufak bir araştırma yaptım yayınevleri hakkında sonra da kitabımı çıkarmaya karar verdim.

Kitabınızı hikâyesi nedir. Kısaca bahsedebilir misiniz?

GÜÇLÜ OLMAYI ÖĞRETTİLER

Kitabımın hikâyesi; aşk, aile özlemi ve dostluk üzerinedir. Özellikle de aile özlemi üzerine durmaya çalıştım ve şimdiye kadar beni üzen insanlara güçlü olmam gerektiğini öğrettikleri için bolca teşekkür ettim diyebilirim.

Kitabınızı yazmaya başlarken olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişti?

Kitabımı yazmaya başlarken daha çok kısa yazılar olmasına ve insanları sıkmamasına özen gösterdim. Genelde birçok kişinin yaşadığı konulara değindim ve okuyan herkesten aldığım ortak yorum şuydu; bu kitap kesinlikle beni anlatıyor. Kısacası ben yazdıkça konular gelişti diyebilirim.

Kitap yazarken konuları nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi spontene mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız olaylardan etkilenip mi yazıyorsunuz?

Genelde karşılaştığım olaylardan esinlenerek yazıyorum. Örneğin bir keresinde hastaneye gittiğimde birbirine aşkla bakan yaşlı bir çift gördüm ve onların birbirine o şekilde aşkla bakması, bağlılığını ve sadakatini konu aldım. Bire bir şahit olduğum olaylardan daha güzel yazılar çıkıyor. Çünkü kesinlikle iyi bir gözlemciyim ve gördüğümü de yaşar gibi yazıyorum.

Güzel bir okur kitlesi yakaladınız. Kitaplarınız ile sizce ilgili dönütler nasıldı?

Okurlardan gelen yorumlar çok güzeldi, en ufak bir eleştiri bile almadım aksine herkes kendinden bir şeyler bulduğunu ve okurken çok etkilendiklerini söylediler. Bu da beni tabi ki çok mutlu etti. Ben işin maddiyatından çok maneviyatına önem veren biri oldum her zaman. Bu kitap bana güzel yürekli insanları kazandırdı.

Yazdıklarımın tek bir kişiye bile erişmesi benim için mutluluk verici. Hayatta herkesi farklı şeyler mutlu eder. Ben en ufak bir şeyden mutlu olurum, özellikle de yazmak kendimi çok iyi hissettiriyor.

Eskiden yazarlar görünmezdi şimdi ki yazarlar şöhretli olma baskısı mı hissediyor?

Eskiden yazarlar görünmezdi çünkü sosyal medya yoktu. Ama onlar sosyal medya olmadan gözde olmayı başardılar. Şimdiki yazarlar biraz da galiba sosyal medyanın büyüsüne kapılıyorlar. Bana göre şöhret; öncelikle insanın kendi başarısıdır. Gereken başarıya ulaştıktan sonra zaten hepsi peş peşe gelecektir.

Neden şiir ve öykü değil de roman ya da deneme yazarlığı?

Daha önce şiir denemelerimde oldu fakat roman ve deneme kadar başarılı olamadım. Sanırım herkes sevdiği tarzlar üstüne gidiyor. Ben önceden beri kişisel gelişim kitapları okur ve çok beğenirdim. Bu tarz kitapların genelde herkes tarafından da beğenildiğini düşünüyorum.

Peki, kitabın ismi neden “Bir Kalbe Kaç Yara Bandı Gerek” desem?

İNSAN ÜST ÜSTE NE KADAR YARA ALABİLİR

Şimdiye kadar üst üste yaralar almış ve her defasında hiçbir şey olmamış gibi güçlü bir şekilde ayağa kalkan herkesin hikâyesi var bu kitapta. Yani demem o ki; bir insan üst üste ne kadar yara alabilir, kaç kere yenilip hayata yeniden devam edebilir? Bir insan yaşadığı tüm acılara rağmen yaralarını kendi sarıp hayata nasıl tutunur diyerek yaşadığım tüm acı olaylardan esinlenip bu kitabın ismini “Bir Kalbe Kaç Yara Bandı Gerek” olarak düşündüm. Yaşanmışlıkları anlatan, bu gerçek hayat hikâyesinin isminin tam da bu kitaba uyduğunu hissettim ve evet kesinlikle bu olmalı dedim.

RÖPORTAJ: ASLI M. SARI