İstanbul sabah saatleri; koku, hava, yenilik, yenidenlik, güvenmek, kontrol mekanizmasını ellerinde bırakmak, hayatın akışına akışına akmak!!..
Agapi mu moro mu Theoo mu (aşkım bebeğim Tanrım)
Kollarında bağrına bastırdı Peri’yi!!..
Evet bir Peri..
Kanatları koparılmış, yeryüzüne onun ibadetlerinin  ve iyi niyetinin karşılığı en güzel en özel hediye olarak  Tanrının gönderdiği, onu taçlandırdığı PERİ!!..
Kadın hiç konuşmuyordu, hoş itirazda etmiyordu sarılmalarına..
Ama periler zaten konuşmazdı ki!!..
Konuşmuyordu peri, sadece hizmet etmek istiyordu..
Adam dokunmaya korkuyordu..
Ya peri bir anda kanatlanıp uçarsa…
Ya kollarının arasında örselenip ölürse!!.. 
Ya büyü, efsun, sihir, adı her neyse işte ya bozulursa!!..
Korkuyordu adam korkuyordu da sadece dua ediyordu.
Kendi dilinde sadece dualar ediyordu kendi Tanrısına…. 
Binlerce dualar ve derin derin yakarışlar iç çekişler!!.. Şükürler ediyordu..
Dudaklarını dudaklarına değdirdiğinde; perinin gerçek olduğunu anladı ve yandı!!.. Volkanların ateşi bir hiçti, dudaklarını kavuran ateşin yanın da bir hiç!!..
Peri karşılık veriyordu ama konuşmuyordu.. Suskun; aşka karşılık veriyordu..
Peri!!
Peri kızı,
İstanbul’da kollarında bir PERİ!!..
Tanrı ne kadar sevmişti onu..
Tanrı ne kadar büyük ilah-i bir aşk ile sevmişti onu?
Nasıl göndermişti PERİ’yi?..
Kutsal sudaki kutsal balıklar kadar mistik!!
Meryem Ananın hüzünlü göz bebekleri kadar derinlerde bir huzur..
İstanbul sahipti PERİ’ye
Peri de İstanbul’a
Ne İstanbul ayrılabilirdi Peri’den ne de Peri İstanbuldan!!..
Aşk Kays’ı yakan
Aşk Yusuf’un parçalanmış gömleği
Aşk Meryem’in namusu
Aşk İsmail’in kabullenişi
Aşk Yüce İSA’nın yetimliği
Ve aşk İstanbul’u İstanbul yapan
Ve aşk Peri ile adamın Tanrı’nın rızası ile içini yakan!!..
Selam ve Sevgilerimle