Yaşıyoruz, bildiklerimizle, öğrendiklerimizle, öğreneceklerimize aç, doğru ve mutlu yaşamak amaç. Hayatımız devam ede dursun, yeni yeni bilgiler ediniyoruz, bazıları hafızamızı doldurmaktan öteye gitmiyor bazıları ise yaşamımız da kullanılmaya müsait. Edindiğimiz bilgileri yaşantımızda da kullanacak, kararlar alacak isek, bilginin dayanağını, içeriğini, kesinlik ve bilginin ortaya çıkışında ki yöntemi de bilmeliyiz. İnsan ömrü her şeyi bilmeye öğrenmeye yetersiz iken dayanağını ve gerçekliğini test edemediğimiz bilgiler bizlere faydalı olmak yerine, çelişki yumağı oluşturduğu gibi kısır döngünün de sebebi olur, etkileşim içinde uzar gider, endişe verici ve tehlikelidir.

..

Kızılderililer sonbaharda yeni seçilen genç büyücüye gidip sorarlar:
- Bu kış nasıl geçecek?
Modern dünyanın adetleriyle yetişmiş genç büyücü eskilerin sırlarını bilmediği için kışın nasıl geçeceği konusunda hiçbir fikre sahip değildir.
Ne olur ne olmaz diye işi sağlama almak ister:
“Bu kış sert geçecek!”
Sonra kendisi de merak edip meteorolojiyi arar:
- Sizce bu kış nasıl geçecek?
Meteorolog “Sert geçecek gibi görünüyor” der. Bu söz üzerine genç büyücü kabileye haber gönderir:
“Kış çok sert geçebilir.”
Kabile tekrar odun toplamaya başlar.
Genç büyücü bir süre sonra meraklanıp meteorolojiyi yine arar:
- Bir gelişme var mı, durum nedir?
Yetkili cevap verir:
- Valla bu kış daha öncekilere benzemeyecek galiba. Çok sert geçecek.
Genç büyücü kabileyi toplar:
“Daha çok odun toplayın, kış çok sert geliyor!”.
Kabile ormana yayılır, harıl harıl odun toplamaya başlar.
Bir süre sonra büyücü meteorolojiyi tekrar arar.
- Bir değişiklik var mı?
Yetkili “Valla ben böylesini görmedim. Feci bir kış geliyor” der.
Genç büyücü “Hayret!” der, “Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?”
Meteorolog, biraz da endişeyle “Kızılderililer” der, “Harıl harıl odun topluyorlar. Hiç bu kadar toplamamışlardı.”

..

Her okuduğumuz, duyduğumuz, gözlemlediğimiz test etmemize muhtaç, doğruluk analizi gerekli. Bilim ve teknolojinin hızla yükselişte olduğu günlerimiz hata yapmamızı ve yanılmamıza da olanak veriyor. Beyaz gördüğümüz her zaman beyaz değildir, siyah gördüğümüz de siyah değil. Yaşantımız boyunca tüm edindiğimiz verileri test etmemiz ise çok zor, imkânsıza yakın. Çelişkiler yumağında kaybolup yok olmaktansa, bilip öğrendiklerimiz arasında öncelik ve hayatlarımıza dahi doğruluk ehemmiyeti sıralaması yapmak doğru ve öncelikli bir sıralama yapmamızı sağlayacaktır. Bilgi kaynaklarımızın, odaklarımızın tamamıyla doğru ya da tamamıyla yanlış tanımlamaları ise peşin hüküm, önyargıdır ki kabul edilemez.