Oğuz Çetinoğlu: Hocam, Kurban Bayramının arifesindeyiz. Sohbetimizin konusu da hâliyle ‘Kurban’ olacak. Müslümanlar, kurban kesme konusunda istekli ve hassas davranıyorlar. Kurbana bu ilgi, kurban ibâdetinin özelliğinden kaynaklanıyor olmalı. Kurban ibâdetinin en belirgin özelliği nedir?
Aydın Yığman: Kurban, Müslümanları; ‘insan kurban etme’ gibi korkunç bir gelenekten kurtaran ibâdettir.
Çetinoğlu: Önemli bir özellik. Kurban kesenler, yalnızca bu korkunç gelenekten kurtulmuş olmanın şükrünü ifâde için kurban kesiyor olamazlar. Kurban kesenlerin bir kısmı, işin bu yönünü bilmiyor olabilirler. O halde neden kurban kesilir?  
Yığman: Müslümanlar, yüce yaratıcıya yaklaşmak maksadıyla kurban keserler. Zâten ‘kurban’ kelimesi ‘yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey’ anlamındadır.  Müslümanlar, Allah zül Celal Hazretlerine yaklaşmak maksadıyla ve O’nun kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah (cc) yolunda fedakârlığın göstergesi olarak kurban keserler.
Kurbanlık hayvana ‘udhiyye’ denir.
Çetinoğlu: Kurban kavramının tarihî gelişiminden söz eder misiniz?

Yığman: Kurban ibâdetinin kökü Hz Âdem atamıza dayanır. Kur’an ilk defa Hz. Adem’in oğullarının kurbanından bahseder. Habil, Allah’ın emirlerini yapan, babasını dinleyen halim-selim, babasının gözünde büyük bir yeri olan, iyi niyetli, ihlaslı ve samimi bir evlattır. Kabil ise nefsine ve şeytana uyan, babasına âsi, kötü niyetli, Allah’tan korkmayan bir evlattır. Habil ile Kabil arasında anlaşmazlık olunca babalarına gelip hakem olmasını isterler. Hz. Adem: ‘İkinizde kurban kesin, kimin kurbanı kabul olursa o haklıdır. Kimin ki de kabul olmazsa o haksızdır.’  diye cevap verir. Habil’in kurbanı kabul edilip Kabil’in Kurbanı kabul edilmeyince ilk insan kanını Kabil döküyor ve ilk katil oluyor. Böylece kıyamete kadar işlenecek her cinayetten ona bir pay veriliyor ve günah olarak hânesine yazılıyor. Çünkü Kabil kötü bir işe  öncülük ediyor.
Çetinoğlu: İlmihal kitaplarında kurban, ‘mâlî bir ibâdet’ olarak tanımlanıyor. Kimler kurban kesmelidir?
Yığman: Büluğ çağına ermiş akıllı ve dinen zengin sayılacak Müslümanlar, eğer kurban bayramı günlerinde, bulundukları mahalde misâfir değil iseler bu mâlî ibâdeti îfa ederler.
Çetinoğlu: Konunun uzağında olan kişileri aydınlatmak maksadıyla ‘dinen zengin’ kavramını açıklar mısınız?

Yığman: Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 20 miskal yani 80,18 gram altın veya bunun değerinde para ve eşyaya sâhip olan kişiler ‘dinen zengin’dirler.
Çetinoğlu: ‘Temel ihtiyaçlar’ın kapsamı nedir?
Yığman: Temel ihtiyaçlar kişinin yaşaması için zarurî olan eşya ve mallardır. Bunlar genel olarak; nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait âlet ve makineler, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.
Kişi kurban bayramına eriştiğinde bunların dışında 81 gr altına sahipse dinen zengin sayılır ve kurban kesmekle yükümlüdür.
Çetinoğlu: Ailenin hem beyi, hem de hanımı ve berâber yaşadıkları evlatlarının her biri dinen zengin ise…
Yığman: Herbiri ayrı ayrı kurban kesmelidir. Çünkü kurban kesmek bir ibâdettir ve ibâdetlerin sorumluluğu ve bu sorumluluğun neticesi olan mükâfat ve ceza şahsîdir.  
Çetinoğlu: Kurban kesmenin şartları nelerdir?
Yığman: Diğer bütün ibadetlerde olduğu gibi kurbanda da niyet ve ihlas şarttır.
Çetinoğlu: ‘İhlas’ kavramını açıklar mısınız?
Yığman: ‘İhlâs’, bir ibâdeti gösteriş için değil, sadece Allah rızası için yapmaktır.
Çetinoğlu: Sohbetimizin başındaki ifâdenizden anlaşıldığına göre İslam’dan önce kurban kesme geleneği vardı. Neler yapılıyordu, anlatır mısınız?
Yığman: İslam öncesi Araplarda da putlar adına kurban kesme geleneği vardı. Rivayetlere göre Hz. Peygamberin dedesi Abdulmuttalib oğlu Abdullah’ı kurban etmeye niyet etmiş fakat yaptığı istişâreler sonunda onun yerine, İbn-i Hişam’ın es-Siret isimli eserinde belirtildiği üzere yüz deve kesmişti. Hz. Peygamber; Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’i ve babası Abdullah’ı kastederek; ‘ben iki kurbanın çocuğuyum’ demişti.
Çetinoğlu: Diğer dinlerde durum nasıl?
Yığman: Kurban, her millette olan bir ibâdettir. Hac Sûresi 34. Âyet’te; ‘Biz her ümmete hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi gerekli kıldık.’ Buyrulmaktadır.
 İlk dönem Hıristiyanlarında kurban kesme geleneği vardı. Pavlus, Roma ve eski Yunan kültüründen esinlenerek Hıristiyanlığı yeniden oluşturan şahsiyettir. Bu şahıs, Hz. İsa’ın çarmıhta can vermesini büyük kurban olarak değerlendirerek ve insanların günahlarına kefaret olduğunu söyleyerek kurban kesme geleneğine son vermiştir.
Çetinoğlu: Musevilerde durum nedir?
Yığman: Musevilerde de kurban kesme geleneği vardır. ‘Fısıh kurbanı’ diye bilinen kurban keserlermiş. Hz. İsa fısıh kurbanı kesmiş, etinden yemiş ve arkadaşlarına da ikram etmiştir.
Çetinoğlu: Yine ‘İslamiyet’te kurban ’ konusuna dönersek efendim, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’den söz etmiştiniz… Konuyu biraz açar mısınız?
Yığman: ‘Müslümanlar, Allah yolunda fedakârlığın göstergesi olarak kurban keserler.’ Demiştim.
Bu fedakârlığa Hz. İbrahim ve oğlu İsmail efendilerimizde şâhit oluyoruz. Hz. İbrahim, bir oğlu olduğu takdirde onu Allah'a kurban etmeyi adamıştı. Oğlu dünyaya geldikten sonra, kendisine bu adağı rüyasında hatırlatılmış, İbrahim (a.s.) rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde yorumlamıştı. Cenab-ı Hak, Hz. İbrahim oğlunu kurban olarak keseceği anda İsmail’in yerine bir koyun kurban etmesini istemiştir. Bu Allah’ın insanlığa büyük bir lutfudur. Allah, insanlığı Hz. İbrahim aracılığı ile insan kurban etmekten korumuş olmasaydı muhtemelen insanlar ‘insan kurban etme’ gibi korkunç bir geleneğe devam ettiriyor olacaklardı.
 Hz. İbrahim; Nemrut tarafından ateşe atıldığında canı ile, Hz. İsmail’i kurban etmesi istendiğinde evladı ile, ovaları kaplayan bütün sürülerini bağışlamakla da malı ile imtihan edilmişti. Üç imtihanı da kazandı. Onun için Hz. İbrahim, Necm Sûresi 37. Âyet’te, ‘sözünün eri İbrahim’ sözleriyle övülmüştür.  
Çetinoğlu: Peygamber Efendimizin hadislerinde de kurban kavramına atıfta bulunulmuş olmalı…
Yığman: Efendimiz de Tırmizi ve Adahi’nin belirttiğine göre kurban ibâdetinin önemine şöyle vurgu yapar: ‘Ademoğlu kurban bayramı günü Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz o kesilen kurban kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnakları ile gelir. Hiç şüphe yok ki kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyleyse gönüllerinizi kurban ile hoş ediniz.’
Çetinoğlu: Hangi hayvanlar kurban olarak kesilebilir?
Yığman: Koyun, keçi, sığır, manda ve deve kurban olarak kesilir. Bunların erkek veya dişi olması kurban vasfını ortadan kaldırmaz. Bunlar dışındaki hayvanlar kurban olarak kesilemezler.
Çetinoğlu: Kurban olarak kesilecek hayvanlarda aranacak vasıflar hakkında da bilgi lütfeder misiniz?
Yığman: Sözü edilen hayvanların kurban edilebilmesi için; süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Yâni; deve: 5, sığır ve manda 2, koyun ve keçi 1 yaşını doldurmuş olmalı. Bununla birlikte; 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması hâlinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibâdet açısından hem de sağlık bakımından önemlidir. Hasta, zayıf, düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu kulakları veya memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlar kurban olmaz.
Doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması kurban edilmesine engel değildir.
Çetinoğlu: Kurban kesilirken nelere dikkat edilmelidir?
Yığman: Hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet edilmemelidir. Kurban, ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi,  hızlı bir şekilde fakat kazaya sebebiyet verecek şekilde aceleye getirilmeden tamamlanmalıdır. Ayrıca çevre temizliğine zarar vermemek için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Çetinoğlu: Kurban eti nasıl değerlendirilmelidir?
Yığman: Kurban eti üç bölüme ayrılır. Birinci bölüm aile efradı tarafından yenilir, ikinci bölüm komşulara ve dostlara ayrıca evimize misafir gelenlere, üçüncü kısmı da fakirlere ikram edilir.
Çetinoğlu: Bayram Namazınn nasıl kılınacağını okuyucularımıza hatırlatmanız mümkün mü?
Yığman: Cuma namazı farz olan kimselere, bayram namazlarını kılmak vacibdir.
Bayram namazı iki rek'attır. Cemaatle kılınır. Bayram namazlarında ezan okumak, ikamet getirmek yoktur. Bayram hutbesi sünnettir ve namazdan sonra okunur. Cuma hutbesi ise farzdır, namazdan önce okunur.
Diğer namazlardan farklı olarak bayram namazlarının birinci rek'atında üç, ikinci rek'atında da üç kere olmak üzere fazladan altı tekbir alınır. Bunlara "Zevaid" tekbirleri denir.
Birinci Rek'at:
1-Cemaat düzgün sıralar halinde imamın arkasında yer alır ve ‘Niyet ettim Allah rızası için Kurban Bayramı namazını kılmaya, uydum imama’ diye niyet eder.
2-İmam ‘Allahü Ekber’ deyip ellerini yukarıya kaldırınca, cemaat de ‘Allahü Ekber’ diyerek ellerini yukarıya kaldırıp göbeği altına bağlar.
3-Hem imam, hem de cemaat gizlice ‘Sübhaneke’yi okur. Bundan sonra üç kere tekbir alınır. Tekbirlerin alınışı şöyledir:
Birinci Tekbir: İmam yüksek sesle, cemaat da onun peşinden gizlice ‘Allahü Ekber’ diyerek (iftitah tekbirinde olduğu gibi) ellerini yukarıya kaldırıp sonra aşağıya salıverirler. Burada kısa bir süre durulur.
İkinci Tekbir: İkinci defa ‘Allahü Ekber’ denilerek eller yukarıya kaldırılıp yine aşağıya salıverilir ve burada da birincide olduğu kadar durulur.
Üçüncü Tekbir: Sonra yine ‘Allahü Ekber’ denilerek eller yukarıya kaldırılır ve aşağıya salıverilmeden bağlanır.
4-Bundan sonra imam, gizlice ‘Eûzü Besmele’, açıktan fatiha ve bir sure okur. (Cemaat bir şey okumaz, imamı dinler)
5-Rükû ve secdeler yapılarak ayağa (ikinci rek'ata) kalkılır ve eller bağlanır.
İkinci Rek'at:
6-İmam gizlice Besmele, açıktan da fatiha ve bir sûre okur. Sûre bitince imam yüksek sesle, cemaat da içinden (birinci rek'atta olduğu gibi) üç kere daha tekbir alır, üçüncü tekbirden sonra eller bağlanmadan, dördüncü tekbir ile rükûa varılır, sonra da secdeler yapılarak oturulur.
7-Oturuşta, imam ve cemaat, Ettehıyyatü, Allahümme salli, Allahümme barik ve Rabbenâ âtina... duasını okuyarak önce sağa, sonra sola selâm verip namazı bitirirler. Namazdan sonra hutbe okunur.
Böylece bayram namazı tamamlanmış olur. Cemaat, hutbe bitmeden oturduğu yerden kalkmamalıdır.
Çetinoğlu: Sayın Müftüm, ilgi ve zahmetleriniz için çok teşekkür ederim. Sohbetimiz hayırlara vesile olur inşallah.
Yığman: Okuyucularımızın bayramını tebrik ediyorum. Vesile olduğunuz için de size teşekkür ediyorum.