Olur, çok kez bu soruya muhatap da oluruz bazen de kendi kendimizi sorgularız, iyi ve sağlıklı besleniyor muyum diye. Soru da sorgulama da doğrudur ama eksiktir. Ekseriyetle sorgulamayı bedenimiz için sahip olduğumuz vücut için yaparız, eksik kaldığımız ise ruhumuzdur. Bedenimizin sağlıklı olması, metabolizmamızın eksiksiz ve düzenli çalışması için hiçbir gıda ve vitaminden uzak kalmaması için özen gösteriyoruz da, ruhumuzun dolayısıyla kişiliğimizin ideale yakın bir halde olması için gereken özeni gösteriyor muyuz?
Bedenimiz için gösterdiğimiz özen ve öncelik, ehemmiyet doğrudur ve yaşamda olduğumuz sürece devam etmelidir. Ekonomik durum ve seviyemiz hangi merhalede olursa olsun tüm vitaminlerden ve miktarı abartmadan da hafife almadan da dengeyi sağlamamız bir gereklilikten öte mecburiyetimiz, sağlıklı yaşamamızın idamesi için. Bedenimiz için gösterdiğimiz bu özen ve öncelik mutlak ruhumuzu beslemek içinde olmalı ki, makul, seviyeli, onurlu, haysiyetli bir yaşamı devam ettirebilelim.
İnsan yaşamı var olduğundan bu yana dönem dönem tercihlerde sapma ve değişimler olsa da ekseri aynı çizgi ve aynı öneri şekli devam etmektedir. İnsanız, tahıl ürünleri, sebze, meyve, et, balık türleri ile besleyeceğiz kendimizi, ne abartarak ne de eksik kalarak, neşeli, mutlu, sağlıklı olmanın vazgeçilmezidir bu tutum ve uygulama bütünlüğü.
Ruhumuzun ve dolayısı ile kişiliğimizin de sürekli beslenmeye, gelişmeye ihtiyacı var, doğru ve isabetli olarak ruhumuzu da beslemeliyiz. Ruhumuzu, kişiliğimizi doğru ve isabetli besler isek gelişimini sağlar, sağlıklı ve dirayetli olmasına katkı sağlarız. Ruh beslenmesi, ruh gıdası başta iyi bir gözlemci olmak, okumak ve irdeleme yetisini artırmaktır. Başarılı, adil, faydalı, irdeleme yapmak ruhun aldığı gıdalarla direkt alakalıdır. Ruh nasıl beslenir, hangi gıda türleri en uygunudur? Ruhumuz izlediklerimizden, okuduklarımızdan, dinlediklerimizden bazen dokunup hissettiklerimizden, tüm bu eylemler sonucu öğrendiklerimizden beslenir, beslenir ve enerjisi artar mutlu olur. Birkaç kelimenin altına sıkıştırdıklarımı daha da açmak, izah etmek gerek. İzlemek doğrudur, izlediğimiz ne, neler var ise doğru ve gerek duyduğumuz çıktıları alıp dimağımıza kaydetmek isabetli bir eylemimizdir. Okumak ki çok önemli olanlardan, zira okuyarak elde ettiğimiz bilgi, görgü, eğilim, yaşamsal aritmetiği gözlem yaparak ya da bir başka eylemimizle sağlayamayız. Okumak yaşadığımız süreç bütününün de ötesinde yaşanmışlıklardan da örnekler içerir, çok farklı düşünme insanının deneyim ve tespit yapan insanların nihai düşünce ve fikirlerini önümüze serer. Yaşadığımız milenyum çağı ve teknoloji gelişimi ile birlikte dinlemek ve izlemek farkı boyutuyla da karşımızda, sahip olduğumuz, olmamız gereken bilinç seviyesi ile dinlediklerimiz ve izlediklerimiz bir başımıza aylar, yıllar uğraşsak ulaşamayacaklarımızı karşımıza çıkartmaktadır, bir bilgisayar monitörü ya da bir telefon ekranında.
Tek sorunumuz var ki, bedenimiz nasıl abur cuburla beslediğimizde sağlıksızlık sinyalleri veriyor ise ruhumuzu da abur cuburla değil bilim, sanat, kültür temelinden çıkan, sağlıklı ve isabetli sözler, sohbetler ve görüntüler ile besleyip geliştirmeliyiz. Beden ve ruhumuzu doğru ve isabetli besler isek, sürekliliğini sağlar ise bedenen de ruhen de sağlıklı olduğumuz gibi saygın, seviyeli, zarif, mutlu bir hayatın da sahibi uygulayıcısı oluruz. Öncesi ve sonrası için çokça tahmini olan insan yaşamı nihayetinde optimum 80-100 yıl, isabetlisini ve doğru olanı yapmak ise kendi elimizde kendi tercihimiz.